SON DAKİKA

İşlerini kaybeden kalifiye elemanlar ne olacak?

Ne yazık ki, dünyada her gün bir çok fabrika kapanıyor. Ülkemizde de son iki yıldır kapanan fabrikalar ya da başka ülkelerde fabrika açan yatırımcı haberleri duyuyoruz.

Benim için çok değerli olan bir ülkedeki yetişmiş yani kalifiye eleman sayısıdır. Bir ülkeyi kalkındırmak için eğitimin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. İşte kalifiye elemanlar da bu ülkedeki eğitimli kişilerin en büyük yapı taşıdır. 2024 yılında Türkiye'de toplam 15.318 şirket kapandı. Bu sayı, bir önceki yıla göre %27,6 artış göstermektedir. Kapanan şirketlerin büyük bir kısmı imalat, ticaret ve inşaat sektörlerinde yer alıyor. Bu fabrikalardaki yetişkin işçiler acaba şimdi ne yapıyorlar. Evlerini nasıl geçindiriyorlar. İş verenler tarafından da düşünüldüğünde bu krizi atlatabilmek için şirketlerin ödeyeceği tazminatlar da ülke ekonomisinde büyük bir yer tutuyor. Yani tekerleklerin hepsi aynı salınımla aynı zamanda dönmeli. Allah kimseyi işsiz bırakmasın. Bu ölümlü dünyada hayata bir bağ işlerimiz. Ama gelelim gerçeklere yeniden. 

Fabrika kapanmaları, özellikle de kalifiye elemanların işsiz kalmasına yol açtığında, ülke ekonomisi üzerinde ciddi ve uzun vadeli etkiler yaratabilir. Kalifiye işgücü, bir ülkenin ekonomik büyümesi, yenilikçiliği ve rekabet gücü için hayati öneme sahiptir. 

Kalifiye elemanlar, belirli bir sektörde uzmanlaşmış, eğitimli ve deneyimli çalışanlardır. Bu kişiler, üretim süreçlerinde verimliliği artırır, yenilikçi fikirler geliştirir ve işletmelerin küresel pazarda rekabet etmesine yardımcı olur. Kalifiye işgücünün kaybı, üretim kapasitesinin düşmesine, teknolojik ilerlemenin yavaşlamasına ve dolayısıyla ekonomik büyümenin sekteye uğramasına neden olur.

Özellikle de büyük ölçekli endüstriyel tesislerin kapanması, binlerce kalifiye elemanın işsiz kalmasına yol açabilir. Bu durum, sadece işsizlik oranlarını artırmakla kalmaz, aynı zamanda bu elemanların sahip olduğu becerilerin ekonomide kullanılamamasına da neden olur. İşsiz kalan kalifiye elemanlar, başka sektörlerde iş bulmakta zorlanabilir veya daha düşük ücretli işlere yönelmek zorunda kalabilir. Bu da, uzun vadede insan kaynaklarının verimsiz kullanılmasına yol açar. Kalifiye elemanların işsiz kalması, üretim süreçlerinde aksamalara neden olur. Bu durum, hem yerel hem de ulusal ölçekte üretim kapasitesinin düşmesine ve ihracatın azalmasına yol açar. İşsiz kalan kalifiye elemanlar, başka ülkelerde iş fırsatları arayabilir. Bu durum, beyin göçüne neden olarak ülkenin yetişmiş insan kaynaklarını kaybetmesine yol açar. Beyin göçü, uzun vadede ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyen ciddi bir sorundur. İşsizlik, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal maliyetler de doğurur. İşsiz kalan kalifiye elemanlar, sosyal güvenlik sistemine bağımlı hale gelebilir, bu da devletin sosyal harcamalarını artırır. Ayrıca, işsizlik oranlarının yükselmesi, toplumsal huzursuzluklara ve suç oranlarının artmasına neden olabilir. Yenilikçi fikirlerin ve teknolojik gelişmelerin itici gücüdür bu işsiz kalan kesim. Bu elemanların kaybı, ülkenin yenilikçilik kapasitesini zayıflatır ve küresel rekabette geri kalmasına neden olur.

Pekiyi ne yapmalıyız? Bu tabi ki ülkelerin yöneticileri için çok zor bir soru. İşsiz kalan kalifiye elemanlar için yeniden eğitim programları düzenlenerek, başka sektörlerde istihdam edilmeleri sağlanabilir. Fabrika kapanmalarının yaşandığı bölgelerde, yerel ekonomiyi canlandırmaya yönelik teşvikler ve destek programları uygulanabilir. Kalifiye elemanların ülke içinde kalmasını sağlamak için, çalışma koşullarını iyileştirici politikalar ve teşvikler uygulanabilir.

Fabrika kapanmaları, özellikle de kalifiye elemanların işsiz kalmasına yol açtığında, ülke ekonomisi üzerinde ciddi zararlara neden olur. Bu zararlar, üretim kaybı, beyin göçü, sosyal maliyetler ve yenilikçiliğin azalması gibi çeşitli şekillerde kendini gösterir. Bu tür durumlarda, hükümetlerin ve iş dünyasının, kalifiye elemanların kaybını en aza indirmek ve ekonomiyi desteklemek için proaktif adımlar atması büyük önem taşır. Yeniden eğitim programları, yerel ekonomiyi destekleme ve beyin göçünü önleme gibi çözümler, bu tür krizlerin etkilerini hafifletmede önemli bir rol oynayabilir.

İşten çıkarmaların sadece çalışanların zararına değil, aynı zamanda şirketler için maliyetli olmasıdır. İşe alım ve eğitim pahalıdır. Bu nedenle şirketler, özellikle krizin kısa olacağını öngörürlerse ekonomi düzeldiğinde yeniden işe alım yapmak zorunda kalmamayı tercih ederler. İşten çıkarmalar aynı zamanda şirketlerin bunu hiç kaldıramayacağı bir dönemde üretkenliği sekteye uğratarak moral bozucu olabilir. Umarım bir an önce ülkemiz bu ekonomik sıkıntıdan kurtulur ve bunu dünyaya yansıtabilir.