SON DAKİKA

Hint-Pasifik'te ABD–Çin enerji gerilimi

Mehmet Babar 20 Haz 2025

Küresel enerji güvenliği, yalnızca kaynakların çıkarılmasıyla değil, bu kaynakların güvenli, kesintisiz ve uygun maliyetle taşınmasıyla da doğrudan ilgilidir.

Bu nedenle enerji yolları, sadece ekonomik değil; aynı zamanda stratejik birer unsur hâline gelmiştir. Özellikle Asya-Pasifik bölgesinde yer alan Malakka Boğazı, günümüzde dünya enerji taşımacılığında kritik bir rol üstlenmektedir.

2024 sonu itibarıyla her gün yaklaşık 16 milyon varil petrol, Malakka Boğazı üzerinden taşınmaktadır. Bu boğaz, Basra Körfezi'nden Çin, Japonya ve Güney Kore gibi Asya ülkelerine ulaşan ana enerji geçididir. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) ve ABD Enerji Enformasyon Dairesi (EIA) verilerine göre, Çin’in ithal ettiği ham petrolün yaklaşık %80’i deniz yoluyla, bunun da %60’tan fazlası Malakka Boğazı üzerinden taşınmaktadır. Bu durum, boğazı yalnızca Çin için değil; küresel enerji arz güvenliği açısından da stratejik bir geçit konumuna getirmektedir.

Enerji taşımacılığı ve stratejik denge

Güney Çin Denizi'nde son yıllarda artan diplomatik ve askerî hareketlilik, yalnızca bölgesel güvenlik kaygılarıyla değil; enerji taşımacılığıyla da yakından ilişkilidir. 2023–2024 döneminde ABD, Filipinler, Japonya, Avustralya ve Güney Kore ile birlikte bölgedeki deniz devriyelerini ve çok taraflı tatbikatlarını önemli ölçüde artırmıştır. USS Carl Vinson, USS Ronald Reagan ve USS Theodore Roosevelt uçak gemileri, Güney Çin Denizi’nde belirli aralıklarla görev yapmaktadır.

2025 başında ABD, Filipinler’e yeni deniz üsleri kurma anlaşmaları imzalayarak bölgedeki stratejik varlığını genişletmiştir. Bu üslerin, enerji trafiği ve deniz iletişim hatlarının güvenliği açısından sembolik değil, doğrudan operasyonel işlevi olduğu düşünülmektedir. Bu faaliyetler, genellikle uluslararası sularda deniz güvenliğinin sağlanması ve ticari geçiş yollarının açık tutulması amacıyla yorumlanmaktadır. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), bu tür görevleri “küresel enerji akışının istikrarı için caydırıcı” olarak tanımlamaktadır.

Çin’in alternatif rota arayışları

Çin Halk Cumhuriyeti, enerji ithalatında Malakka Boğazı'na olan yüksek bağımlılığı azaltmak amacıyla uzun vadeli alternatif güzergâhlar geliştirmektedir. Bu strateji, Çin’de “Malakka İkilemi” (Malacca Dilemma) olarak tanımlanan yapısal bir enerji güvenliği sorunsalına dayanmaktadır.

Çin–Pakistan Ekonomik Koridoru (CPEC) kapsamında Gwadar Limanı’ndan Kaşgar’a ulaşan boru hattı projesi, 2024 sonu itibarıyla %60’lık bir ilerleme kaydetmiştir. Projenin tamamlanması durumunda, Orta Doğu’dan gelen enerji, Hint Okyanusu üzerinden Güney Çin Denizi’ne uğramadan doğrudan Çin iç bölgelerine ulaştırılabilecektir. Bu güzergâh, sadece enerji taşımacılığı değil; aynı zamanda Kuşak ve Yol Girişimi’nin (BRI) güvenlik bileşenlerinden biri olarak değerlendirilmektedir.

Buna ek olarak, Çin’in Myanmar’ın Kyaukpyu Limanı üzerinden Yunnan bölgesine uzanan petrol ve doğalgaz hatları da aktif olarak işlemektedir. Çin Ulusal Petrol Şirketi (CNPC), 2024 ortasında bu hatların taşıma kapasitesini artırmayı planladığını duyurmuştur. Projenin hedeflenen kapasitesi günlük 260 bin varildir. 2025’in ilk çeyreğinde bu kapasitenin %10 oranında artırılması yönünde çalışmalar başlatılmıştır.

Denizaltı hatlar ve teknolojik açılımlar 

Çin, enerji taşımacılığında yalnızca kara temelli projelere değil; denizaltı boru hattı teknolojilerine de yönelmektedir. Özellikle Güney Çin Denizi’nde Malezya ve Endonezya ile yürütülen fizibilite çalışmaları kapsamında, 2024 yılı içinde yeni LNG iletim hatlarının tasarım süreçleri tamamlanmıştır. Bu hatlar, bölgesel iş birliğine dayalı çok taraflı anlaşmalarla desteklenmektedir. Ancak bu projelerin uygulamaya geçebilmesi için bölgesel istikrarın korunması önemli bir ön koşul olarak vurgulanmaktadır.

2025 itibarıyla, Çin’in denizaltı altyapı şirketi CCCC Offshore, Güney Çin Denizi’nde ilk pilot denizaltı LNG istasyonunun kurulumuna başladığını duyurmuştur. Bu adım, Çin’in enerji tedarik ağlarını yalnızca coğrafi değil; aynı zamanda teknolojik açıdan da çeşitlendirme çabası olarak görülmektedir.

ABD ise bölgedeki enerji trafiği açısından stratejik geçitler olan Lombok Boğazı, Sunda Boğazı ve Malakka geçidi gibi noktaları deniz trafiği güvenliği kapsamında radar ve uydu sistemleriyle izlemektedir. Her iki taraf da bu gözetim faaliyetlerini uluslararası deniz hukukuna uygun şekilde, “seyir emniyeti ve enerji güvenliği” gerekçesiyle yürüttüklerini beyan etmektedir.

Hint-Pasifik enerji koridorları yalnızca Çin’in değil; Japonya, Güney Kore, Hindistan ve birçok Güneydoğu Asya ülkesinin enerji arz güvenliği için de yaşamsal nitelik taşımaktadır. 2024 yılı itibarıyla dünya LNG ticaretinin %30’dan fazlası bu deniz yolları üzerinden gerçekleşmektedir. 2025 başında ise bu oranın %33’e yaklaştığı bildirilmektedir.

Bu yolların açık tutulması, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS) kapsamında, “uluslararası deniz geçiş hakkı” ilkesi çerçevesinde koruma altındadır. Bu bağlamda hem ABD’nin hem de Çin’in enerji yollarına yönelik stratejik hamleleri, çoğu zaman hukuki çerçeveye bağlı kalınarak geliştirilmektedir.