SON DAKİKA

Göçmen işçilerin ülkelerine gönderdiği dövizler

Küreselleşmenin ve uluslararası işgücü hareketlerinin artması, dünya ekonomisinde görünmeyen ama etkisi büyük bir finansal akımı da beraberinde getirdi: göçmen işçilerin ülkelerine gönderdikleri dövizler.

Resmi literatürde “remittance” olarak bilinen bu para transferleri, yalnızca bireylerin ailelerini desteklemekle kalmıyor, aynı zamanda birçok ülkenin ekonomik dengelerinde kritik bir rol oynuyor. Dünya Bankası verilerine göre, sadece 2024 yılında dünya genelinde göçmen işçilerin ülkelerine gönderdiği toplam döviz miktarı 760 milyar doları aşarken, bu rakam bazı gelişmekte olan ülkelerde gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 10’unu dahi bulabiliyor.

Türkiye örneği, göçmen işçiler ve döviz transferlerinin ekonomi üzerindeki etkisini anlamak açısından oldukça çarpıcı. Ülkemizde özellikle inşaat, tarım ve hizmet sektörlerinde çalışan yabancı işçiler, kazançlarının önemli bir kısmını memleketlerine gönderiyor. Bu transferler, hem göçmen işçilerin ailelerinin yaşam standardını artırıyor hem de alıcı ülkelerde tüketim ve yatırım potansiyelini destekliyor. Örneğin, Bangladeş, Filipinler ve Meksika gibi ülkelerde döviz girişinin büyük bir kısmı, yurtdışında çalışan vatandaşların gönderdiği paralarla sağlanıyor. Bu durum, söz konusu ülkelerde kamu maliyesine, döviz rezervlerine ve ulusal ekonominin istikrarına doğrudan katkıda bulunuyor.

Göçmen işçiler tarafından gönderilen dövizlerin ekonomik etkisi sadece miktarla sınırlı değil. Bu paralar, çoğu zaman doğrudan tüketim harcamalarına yöneliyor; gıda, eğitim, sağlık ve konut harcamaları artıyor. Dolayısıyla, göçmen işçilerin gönderdiği dövizler, “mikro düzeyde” aileleri desteklerken, “makro düzeyde” ülkelerin iç talebini de canlandırıyor. Öte yandan, bazı ekonomistler, bu durumun alıcı ülkelerde üretim yerine tüketimi teşvik etmesi nedeniyle uzun vadede sürdürülebilir bir kalkınma modeli yaratmadığına dikkat çekiyor. Yani döviz transferleri, bir anlamda ekonomik canlandırıcı işlev görse de üretim kapasitesini artırıcı bir yatırım etkisi yaratmıyor.

Göçmen işçilerin döviz göndermesini etkileyen faktörler arasında gelir düzeyi, çalışılan ülkenin ekonomik koşulları ve transfer maliyetleri öne çıkıyor. Küresel finansal teknoloji (fintech) ve dijital ödeme sistemleri sayesinde, artık paralar çok daha hızlı ve düşük maliyetle gönderilebiliyor. Bu da göçmen işçilerin resmi kanalları tercih etmesini artırıyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası raporları, düşük maliyetli transfer kanallarının hem alıcı ülkelerdeki ekonomiyi hem de göçmen işçilerin gelirlerini daha etkin şekilde desteklediğini ortaya koyuyor.

Bununla birlikte, döviz transferleri göçmen işçiler için bazı riskler de barındırıyor. Çalıştıkları ülkelerde düşük ücret, düzensiz çalışma koşulları veya yasal güvencesizlik, gönderilen dövizin tutarlılığını ve miktarını doğrudan etkileyebiliyor. Ayrıca bazı ülkelerde yüksek transfer ücretleri, resmi kanallar yerine gayri resmi yolların kullanılmasına yol açabiliyor. Bu durum, hem devletlerin döviz rezervlerini artırma potansiyelini sınırlıyor hem de işçilerin güvenliğini riske atabiliyor.

Göçmen işçilerin döviz transferleri, aynı zamanda sosyal ve politik boyutları da içeriyor. Göçmenler, ülkelerine para gönderirken ekonomik bağlarını canlı tutuyor ve bu bağlar, uluslararası ilişkiler ve diasporalar aracılığıyla politika ve kültürel etkileşimleri de şekillendiriyor. Örneğin, Hindistan, Filipinler ve Meksika gibi ülkeler, yurtdışındaki vatandaşlarına yönelik destek ve teşvik politikaları geliştirerek, döviz girişini artırmayı hedefliyor. Bu bağlamda, göçmen işçilerin ekonomik katkısı yalnızca finansal bir olgu değil, aynı zamanda diplomatik ve sosyal bir güç olarak da değerlendiriliyor.

Sonuç olarak, göçmen işçilerin ülkelerine gönderdikleri dövizler, küresel ekonominin görünmez ama etkili dinamiklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bu paralar, hem bireysel ailelerin yaşam standartlarını yükseltiyor hem de alıcı ülkelerde ekonomik hareketliliği artırıyor. Ancak, bu etkinin sürdürülebilir olması için hem gönderici hem de alıcı ülkelerin politikalarının, transfer maliyetlerinin ve yasal altyapının iyileştirilmesi gerekiyor. Küresel ekonomide göçmen işçilerin döviz transferleri, gelecekte de önemli bir gelir kaynağı ve ekonomik denge unsuru olmayı sürdürecek. Üstelik, teknolojik gelişmeler ve dijital finans çözümleri sayesinde, bu sürecin daha hızlı, güvenli ve etkin bir şekilde gerçekleşmesi de mümkün olacak.

Göçmen işçilerin sessiz gücü, aslında küresel ekonominin görünmeyen kahramanı olarak ekonomik hikâyelerde yerini her geçen gün daha sağlam bir şekilde alıyor.