Esnaflar: Şehrin can damarı
Şehirlerin sokakları, alışveriş caddeleri ve köşe başları; hepsinin ortak noktası vardır: Esnaflar. Küçük dükkanlardan devasa alışveriş merkezlerine, esnaflar şehirlerin can damarıdır.
Esnaflık, sadece bir ticaret değil, aynı zamanda bir sanattır. Mahalle bakkalından alınan o sıcacık ekmeğin kokusu, kasaptan seçilen taze etin lezzeti, köşe çiçekçisinin renk cümbüşü...
Esnaflar, alışveriş deneyimine dokunan, insana sıcaklık katan unsurlardır.
Gelişen teknolojiyle birlikte büyük alışveriş zincirleri yükseldikçe, küçük esnafın ayakta kalması zorlaştı. Ancak, birçok insan hala eski günlerin tadını arar. Çünkü esnafla alışveriş yapmak sadece mal almak değil, aynı zamanda bir ilişki kurmaktır. Esnaf, müşterisini tanır, tercihlerini bilir ve bazen sadece bir selamla gününü aydınlatır.
Esnaflar, sadece mal satan değil, aynı zamanda toplulukları bir araya getiren unsurlardır. Mahalle bakkalının önündeki bankta oturup sohbet etmek, esnafın dükkânını sık sık ziyaret etmek bir gelenek haline gelmiştir. Bu gelenekler, şehirde birlik ve dayanışma duygusunu canlı tutar.
Unutulmamalıdır ki, her büyük alışveriş merkezi bir zamanlar küçük bir dükkândan doğdu. Bugünün dev markaları, küçük esnafların emeği ve azmiyle yeşermiş, büyümüştür. Dolayısıyla, esnafları desteklemek, sadece alışveriş değil, aynı zamanda bir şehrin geçmişiyle bağlantı kurmaktır.
Kısacası, esnaflar şehirlerin kültürel mirasıdır. Onlar, geçmişi bugüne taşıyan, toplulukları bir araya getiren ve şehirlere karakter katan unsurlardır. Bir şehri gezerken, küçük dükkanlara uğramak, esnafla sohbet etmek unutulmaz anılar biriktirmenin kapılarını aralar. Esnafları desteklemek, sadece bir alışveriş değil, aynı zamanda bir kültür ve tarih sevgisi işaretidir.
Esnafa ses veriyoruz
Bu haftaki konuğumuz: Girişimci, iş insanı aynı zamanda işletmeleri bulunan Serdal Tanık
Kendisinin görüşleri şu şekilde:
Günümüzde yaşanan ekonomik krizler ve başını alıp giden hayat pahalılığı gün geçtikçe ülkemizin Kanayan yarası haline geldi. Enflasyon, bankaların yüksek faiz oranları, kredi kartları borçları derken hayatımızı çıkmazlar haline getirdik. Toplumun her kesimine bakarken; çiftçisi, işçisi, sanayicisi, emeklisi, tüccarı, öğrencisi velhasıl herkes borç batağının içinde kalmış. Benim yaptığım bir analize göre paramızın değer kaybetme sorunlarından biri de kredi kartı kullanımından dolayı olduğunun kanaatindeyim.
Örneğin; kasaptan 100 TL'lik et alıyorsun, kasap da marketten 100 TL'lik alışveriş yapıyor, marketçi de 100 TL ile berberde tıraş oluyor, berber de 100 TL ile manavdan alışveriş yapıyor, manavcı da lokantadan 100 TL ile yemek yiyor ve piyasada dönen bu 100 TL hep aynı değer kaybetmiyor. Lakin bu 100 TL'yi nakit değil de kredi kartı ile ödemeye başlayınca çarkın ortasında dönen para kesilen komisyonlarla eriyip tuz buz haline geliyor.