SON DAKİKA

Enflasyonla yaşamak

Fatih Sorhun 27 May 2025

Enflasyonla yaşamak yeni normalimiz mi? Ekonominin soyut gibi görünen kavramları, aslında hepimizin cebine dokunan, soframızdaki ekmeği doğrudan etkileyen çok somut gerçekler. Son yıllarda ise bu gerçeklik artık tartışılmaz bir şekilde hayatımızın merkezine yerleşti: Enflasyon, dezenflasyon, devalüasyon…

Bir dönem sadece ekonomi haberlerinde duyduğumuz EFE, TÜFE, faiz-enflasyon dengesi gibi kavramlar, şimdi market poşetlerimizle birlikte evimize giriyor. Her ay açıklanan enflasyon oranlarını artık halk olarak tartışır hale geldik. Ancak sokaktaki vatandaşın hissettiği ile TÜİK’in açıklandığı arasında ciddi bir uçurum olduğunu kabul etmek gerekiyor. 

Peki bu duruma nasıl geldik? Sadece dış mihraklar mı suçlu, yoksa içeride gözden kaçırdığımız yapısal sorunlarımız da mı var. Gerçek şu ki ekonomide istikrar, yalnızca para politikasıyla değil, hukuk devleti, eğitim kalitesi ve üretim gücüyle birlikte inşa edilir. Oysa biz yıllarca tüketmeye dayalı bir büyüme modelini benimsedik. Borçla, ithalatla ayakta kalan bir ekonomi, dış rüzgarla savrulmaya mahkumdur.

Bugün en büyük sorunlarımızdan biri güven. Sadece yatırımcıların değil, vatandaşın da ekonomiye olan güveni erozyona uğradı. Bu güveni yeniden inşa etmeden kalıcı bir iyileşme beklemek gerçekçi olmaz. Merkez Bankası’nın bağımsızlığı, şeffaf veri açıklamaları ve öngörülebilirlik, güvenin temel taşlarıdır.

Yani, bugünkü ekonomik sorunlarımız sadece rakamlarla ölçülemez. Bu bir zihniyet meselesi. Siyasetten ekonomiye, sokaktan yönetime kadar toplumun her kesimiyle bir “gerçeklik seferberliği” başlatmamız gerekiyor. Çünkü artık mesele, sadece büyümek değil, adil, sürdürülebilir ve güven veren bir ekonomik düzen kurmak.

Enflasyonla yaşamak kaderimiz olmak zorunda değil. Ama bunun için önce sorunları doğru okumalıyız. Gerçeklerle yüzleşmeden çözüm gelmez.

garanti sol
garanti sağ