SON DAKİKA

Dünyanın en güçlü orduları ve Türkler

Alparslan Güler 07 Oca 2025

Her sene, askerlik konusunda uzman olan çok sayıda kuruluş hazırladıkları en güçlü ordular listesini gerekçeleriyle birlikte açıklarlar. Türk orduları bu listelerde her yıl birkaç basamak yükseliyorlar.

Global Firepower’ın 2024 yılı için hazırladığı listeye göre Türk ordusu global sıralamada sekizinci, Ortadoğu’da birinci ve Avrupa’da ikinci sırada. Diğer kuruluşların değerlendirmeleri de benzer minvalde. 

Bu değerlendirmelerin ne kadar sağlıklı olduğu sorgulanabilir. Zira raporlarda insan unsurunun doğru değerlendirilmediğini düşünüyorum. Ukrayna savaşına kadar Rusya bütün listelerde en güçlü ikinci orduydu. Oysa Ukrayna savaşı ve Türkiye’nin Libya operasyonu Kızıl Ordunun kağıttan bir kaplan olduğunu gösterdi. Kaldı ki savaş ve Wagner isyanı nedeniyle çok fazla insan kaybettiklerinden daha da zayıfladılar. Rus milli çıkarları açısından stratejik önemi olan Suriye’de göstermelik hamleler dışında muhaliflere müdahale edememeleri de bu zayıflığın ispatı. Bu gerçeğe rağmen Kızıl Ordu hala ikinci ya da üçüncü sırada gösteriliyor.

Mesela Azerbaycan ordusu İkinci Karabağ Savaşından önce 50’li sıralarda gösteriliyordu. Savaştan sonra 30’lu sıralara, Karabağ’ın tamamının kurtarıldığı harekattan sonra 20’li sıralara yükseltildi. Bu örnekte değerlendirme yapılırken insan unsurunun sadece rakamsal olarak ele alındığını moral, motivasyon, vatanseverlik ve milliyetçilik boyutlarının yeterinde kıymetlendirilmediğini gösteriyor.

Oysa ordularda insan unsuru çok önemlidir. Neticede savaşan insan. Türk ordusundan daha güçlü gösterilen Japon, Güney Kore ve Hindistan ordularının insan unsuru çok zayıf. Japon ordusu İkinci Dünya Savaşından sonra tasfiye edildi. Çin’in çok güçlenmesi üzerine son on yıldır güçlü bir ordu kurulmaya çalışılıyor. Fakat, İsrail dışında, savaşma kabiliyetini kaybeden milletlerden yeniden bu özelliği kazanabilen bir örnek yok. Kaldı ki Kore ve Japonya’nın nüfusu hızla azalıyor. Maddi nedenlerle asker olmak zorunda kalanlar dışında hiç kimse orduda görev almak istemiyor. Ayrıca gençlerin hayat tarzları, inançları ve değerleri atalarından çok farklı. Kore ordusu daha önce teşkil edilmiş olsa da aynı nedenlerle beşeri olarak çok zayıf.

Hindistan ordusunun da en büyük problemi insan unsuru. Ordunun önemli bir kesimini teşkil eden Sihler, Müslümanlar ve Hıristiyanlar Hindistan’ı içselleştirmiş değiller. Modi hükümetinin izlediği şovenist politikalar azınlıkların duygusal kopuşunu hızlandırıyor. Hinduların, özellikler iktidarı destekleyen dindarların büyük çoğunluğu bırakın insan öldürmeyi haşeratı yok etmeyi dahi büyük günah kabul ediyor. Nitekim Hint ordusu geçmişte Çin ve Pakistan ordularıyla karşı karşıya geldiğinde zayıf performans gösterdi.

Bu tespitler çerçevesinde ordumuzun ABD, Çin, İngiltere ve Rusya’da sonra beşinci sırada olduğunu düşünüyorum. PKK ile farklı coğrafyalarda yani değişik koşullarda yürüttüğümüz savaş ordumuzu diri tuttu. Kuvvetlendirdi. Hava kuvvetlerimizdeki kronik savaş uçağı sorununu çözdüğümüzde üçüncü sıraya yükseleceğiz. Düşünün Ortadoğu’nun en güçlü ordusuyuz fakat savaş uçağı filosu olarak İsrail, BAE, Mısır ve Suudi Arabistan’dan gerideyiz. Avrupa’da Yunanistan bile önümüzde. Bu nedenle kısa vadede F-16 ve Eurofighter alımları tamamlanmalı. Orta vadede Kaan filoya katılmalı. Bunların yanında F-35 projesine dönebilirsek süper olur.

Azerbaycan ordusunun kısa ve orta vadede listelerde daha üst sıralara çıkması mümkün değil. Zira hem nüfusu az hem de değerlendirmelerde savunma sanayiindeki yerlilik payı ve teknoloji geliştirme kabiliyeti çok önemli. Türkiye’nin yirmi yılda yirmili sıralardan bugünkü pozisyonuna gelmesinde bu kıstaslar da etkili oldu. Başta Azerbaycan olmak üzere Türk orduları, Türkiye’nin kabiliyetlerini kullanabildiklerinden her geçen gün güçlenecekler ama listelerde gerçek güçlerinden daha zayıf gözükecekler. 

‘’Türkiye dışındaki Türk ordularının yeni kurulduğu ve Japon, Alman ve Korelileri uğraştıran savaşma kabiliyetini yitirme sorunun Kafkasya ve Türkistan Türkleri içinde geçerli olduğu’’ iddiası gerçekleri yansıtmıyor. Zira Kızıl Ordunun iki ana damarından biri Türklerdi. İkinci Dünya Savaşında, Kore’de, Vietnam’da ve Afganistan’da Türkler ön saftaydılar. Yani Türkler sürekli savaştılar. Ama SSCB’deki Türk devletlerinin ayrı orduları olmadığından Kızıl Ordu bünyesindeydiler.

Bağımsızlıklarını kazanan Türk devletlerinin ordularını kurarken; Türk ordusunu model olarak almaları, Türk subayları tarafından eğitilmeli, askeri öğrencilerin Türkiye’de eğitim almaları ve Türk ordusuyla ortak tatbikatlar düzenlemeleri çok stratejik kararlardı. Kızıl Orduda görev alan komutan, asker ve subayların vazife almaları da Türk ordularını kuvvetlendirdi. 

Özbek ve Kazak orduları, Türk ordusuyla ilişkileri geliştikçe ve modernize oldukça listelerde daha üst sıralara çıkarak Azerbaycan ordusuna yaklaşacaklardır. Ama onlarda Azerbaycan’la aynı nedenle gerçek güçlerinden daha zayıf gözükecekler. Türk devletlerinin ordularının güçlenmeleri ve Türk ordusuyla eşgüdüm içinde hareket etmeleri Türk devletlerinin ayrı ayrı güçlenmesi ve caydırıcı olması demektir.