SON DAKİKA

Bir narsisti sevmek: Celladına âşık olmak gibi

Esra Tanrıverdi 02 Haz 2025

Son zamanlarda terapilerde sıkça karşılaştığım bir konu var. Aslında sadece terapide değil, gündelik sohbetlerde, kahve masalarında, kadınlar arası fısıltılarda da sıkça geçiyor.

Hatta bazen en yakın arkadaşınız bile “Sen de mi?” diyeceğiniz bir sır veriyor:

“Beni sevip sevmediğinden hiç emin olamadım ama ben onu deliler gibi sevdim…”

Bu yazımda, kadınların en çok “bağımlı hale geldiği” ama asla “şifa bulamadığı” bir duygusal tuzaktan bahsetmek istiyorum: Narsist erkeklere aşık olmak.

Kadınlar diyorum çünkü seans odasına gelen kadın danışanlarımın önemli bir kısmı, dışarıdan “başarı abidesi” gibi görünen ama ilişkide adeta bir duygu kasırgasına dönüşen narsist erkeklerle yaşadıkları ilişkilerin enkazını taşımaya çalışıyor.

Narsisizmin kökü nereden gelir?

Narsistik kişilik bozukluğu ismini Yunan mitolojisindeki Narcissus’tan alır. Rivayete göre Narcissus, suya yansıyan görüntüsüne âşık olur ve bir daha o görüntüden başını kaldıramaz. Kendine olan hayranlığı öyle büyür ki, başka kimseye yer kalmaz kalbinde.

Tarihi bir ironi gibi bu hikâyenin kahramanı erkektir. Ve evet, araştırmalar da narsistik kişilik bozukluğunun erkeklerde kadınlardan daha yaygın olduğunu söylüyor.

Fakat günümüzde Narcissus’un su birikintisine ihtiyacı yok. Ön kamerayla gelen bir selfie modu da yeterli artık.

“Onu sevmek dipsiz bir kuyuda kaybolmaktı”

“Onu sevmeme izin vermedi. Dışarıdan bakıldığında dört dörtlük bir baba, mükemmel bir yönetici, çevresi tarafından sevilen sosyal biri… Ama bana karşı acımasızdı. Hep suçlayan, hep haklı olan oydu. Kendi benliğimden uzaklaştığımı fark ettiğimde çok geçti.”

“Aşırı bir seks bağımlısıydı. Ne zaman, nasıl isterse… Hep hazır olmak zorundaydım. Benim istemem önemli değildi.”

“Bir insan hep mi haklı olur? Nefes almak bile onun kurallarına göreydi.”

Bu sözler seans odasında, bir kadının derin acılarla dile getirdiği cümleler. Sanki ilişkide bir insanla değil, bir ego ile savaşılmış. Sevilmek yerine hükmedilmiş. Ve bu savaşta en büyük yara, kadının kendi benliğinde açılmış.

Narsist erkek kimdir? Maskesi nasıldır?

Narsist erkekler ilk bakışta büyüleyici olabilirler. Karizmatiktirler, konuşmaları etkileyicidir, başarılarıyla göz kamaştırırlar. Başlangıçta sizi göklere çıkarırlar. Hiç kimsenin sizi bu kadar özel hissettirmediğini düşünürsünüz. Bir tür “masal prensi” gibi görünürler. Ama dikkat edin: Bu bir masalsa, sonu genellikle peri masalı değil, psikolojik gerilim filmine dönüşür.

Çünkü narsist erkek;

• Dikkat ve hayranlık bağımlısıdır. İlgi merkezinde olmadığında rahatsız olur.

• Empati yoksunudur. Sizin hissettiklerinizle değil, kendi ihtiyaçlarıyla ilgilenir.

• Eleştiriye tahammülsüzdür. Suç her zaman sizdedir.

• Manipülasyon ustasıdır. Özellikle de sevgiyle manipüle eder.

• Özgüveni dışarıdan parlaktır ama içi kırılgandır. Bu kırılganlığı sizden gizlemek için sizi kırmaktan çekinmez.

Bir gün sizi gökyüzüne taşır, ertesi gün yerin dibine sokar. Onun gözünde ya tanrıçasınız, ya da beceriksiz bir hiç. Ortası yoktur.

Neden kadınlar bu kısır döngüde kalıyor?

Çünkü narsist erkek önce hayranlık yaratır. Sizi kendinize bile aşık edecek kadar güzel hissettirir. Tam o sırada bağımlılığı başlatır. Bu bağımlılık bir tür duygusal uyuşturucudur. İlk dozda gördüğünüz o “harika adamı” bir daha görmek için sürekli çabalarsınız. Ama o ilk hal genellikle bir sahnedir. Ve oyun çoktan bitmiştir.

Ayrıca narsist erkeklerin çoğu anneye bağımlıdır. İlişkilerinde annenin onayı, görüşü ve kontrolü belirleyici olur. Anneye olan düşkünlükleri, bir kadını “gerçekten sevme” becerilerinin önüne geçer. Siz sevdiği kadın değil, onayladığı rolü oynayan bir figür olursunuz.

Bir narsistin sizi sevememesi, sizin sevilmeye değer olmadığınız anlamına gelmez

Eğer bir narsist partnerin ardından kendinize “Ben neydim, ne oldum?” diye soruyorsanız, bilin ki yalnız değilsiniz. Onun sizi sevememesi sizin eksikliğiniz değil. Onun duygusal kapasitesinin sınırlılığıdır. Kendini sevmeyi bilmeyen biri, sizi nasıl sevsin?

Robin Williams’ın bir sözü vardır ya hani:

“Hayatta başıma gelebilecek en kötü şeyin yalnız kalmak olduğunu düşünürdüm. Ama değilmiş. En kötüsü, seni yalnız hissettiren insanlarla birlikte olmaktır.”

İşte narsist bir adamla ilişki tam olarak budur: Yanındayken bile yalnız hissetmenin en acımasız hali.

Peki çözüm?

• Narsist bir ilişki içindeyseniz önce kendinize dönün.

• Suçluluk, yetersizlik, eksiklik duygularınız size ait değil, ilişki dinamiğinin bir yansıması olabilir.

• Sınırlarınızı belirleyin. “Hayır” demek, bir hak değil, bir zorunluluktur.

• Profesyonel destek alın. Bu ilişkilerden çıkmak hem zihinsel hem bedensel olarak yıpratıcı olabilir.

• En önemlisi: “Değersiz değilim, sadece yanlış kişiye değer verdim” cümlesini kendinize sık sık hatırlatın.

Bu yazıyı yazarken bir kadın danışanımın gözyaşları geliyor aklıma.

Bana şöyle demişti:

“Onu sevmek bana kendimi unutturdu. Şimdi ben kendimi hatırlamaya çalışıyorum.”

Eğer bu yazıyı okurken kendi hikâyenizi bulduysanız, bilin ki yalnız değilsiniz. Ve en önemlisi: Bir narsistten kurtulmak, sadece bir ilişkiden çıkmak değildir. Aynı zamanda kendi ruhunu yeniden doğurmaktır.