Bingöl Üniversitesi Bal Şûrası'nın ardından
Bingöl Üniversitesi bünyesinde, 17-19 Kasım tarihleri arasında aralarında Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz ve YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar'ın da katılımıyla bal şûrası ve fuarı gerçekleştirildi. Şûra ve Fuarı önemli kılan şey, bu alanda ilk kez yapılıyor olması ve bu düzeyde birçok bilim adamını, devlet adamını, STK ile iş çevrelerinden kişileri bir araya getirmiş olmasıydı.
Aslında bu işin hikâyesi 2016 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önerisi, YÖK ve dönemin Kalkınma Bakanlığı’nın öncülüğünde yürütülen Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşması programı kapsamında Bingöl Üniversitesi’nin 5 pilot üniversiteden biri olarak seçilmesiyle başladı. Bu kapsamda Bingöl Üniversitesi’ne, Bingöl’ün doğası, ekonomik ve ekolojik yapısı yanı sıra zengin bitki kaynaklarına uygun olarak Tarım ve Havza Bazlı Kalkınma alanında ihtisaslaşma misyonu görevi verildi.
Bu misyon çerçevesinde üniversite, bütün paydaşların görüşlerini dikkate alarak Arı ve Arı ürünleri üzerinde uzmanlaşmaya odaklandı. Böylece gelinen noktada Arı ve Arı ürünleri alanında birçok faaliyet yaparak ve dünya çapında uzman birçok hocayı bir araya getirerek bu alanda merkez üniversite konumuna doğru gitme aşamasına ulaştı.
Bu ifadeyi bu kadar kesin kullanma nedenim, bu programın başından projelendirilmesine değin içerisinde bulunmamdan ötürü süreçte akıtılan teri ve harcanan çabayı iyi bilmemden dolayıdır. Başta üniversite rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak olmak üzere üniversite yönetimi ve akademik-idari personelin müthiş sahiplenme güdüsü, projenin daha etkin yürütülmesi ve konuya uygun başlıkların ortaya konulması açısından büyük faktör oldu. Bu doğrultuda özgün ve bölgenin ruhuna uygun bir program belirlendi ve belirlenen program doğrultusunda hareket edilerek günümüzde şûralar ve fuarlar düzenleyecek seviyeye ulaşıldı.
Özellikle 17-19 Kasım tarihlerinde “Sürdürülebilir Arıcılığa Yön Verelim” mottosuyla gerçekleştirilen Bal Şûrası ve Fuarı, üniversitenin bu misyon ile geldiği noktayı göstermesi açısından önem arz ediyor. Şûra ve fuarın katılımcıları arasında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz (Vekil Cumhurbaşkanı olarak), YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar ve üst düzey protokol üyeleri ve alanında uluslararası çapta ün yapan akademisyenlerin yer alması, programın etki analizini göstermesi açısından önemlidir.
Şûrada göze çarpan en önemli detay hem halka hem de bilime yönelik temalar içermesiydi. Arı ve arı ürünlerine yönelik bu denli çapta bir organizasyonun dünyada benzeri yapılmış mı bilemem, Türkiye’de bir ilk olduğu kesin. Üstelik bu çapta üst düzey katılımcının orada bulunması şûranın sahiplenildiğini de gösteriyor. Bazen aylar öncesinden hazırlıklarına başladığınız bir etkinliğin sonunda hayal kırıklığına uğramanız muhtemeldir. Özellikle bu denli büyük bir şûra ve fuar için istenilen etki ve değerin ortaya çıkmaması, hayal kırıklığının ötesinde zaman-maliyet açısından büyük bir kayıp meydana getirebiliyor. Ancak burada tersine durum oluştuğunu görüyoruz. Düzenlemede gösterilen ihtimam yanı sıra gerek üst düzey yetkililerin ilgisi ve katılımları, şûranın ve fuarın değerini bulması açısından harcanan emeğe ve maliyete değdiğini gösteriyor.
Program kapsamında yapılan etkinliklere gösterilen ilgi, halkın programı benimsediğini de göstermektedir. Öyle ki, fuarda sergilenen kovan boyama ve süsleme etkinlikleri, sinevizyon gösterileri, ballı lezzetler atölyesi ve gastronomi söyleşileri, artırılmış gerçeklik etkinlikleri, bilgi yarışmaları, çocuklara yönelik etkinlikler, arıcılık temalı resim ve sanat atölyeleri ve kısa film gösterilerine gösterilen yoğun ilgi bunun göstergesiydi
Etkinlikte öne çıkan bir önemli detay da uluslararası çapta uzman akademisyenlerin yuvarlak masa çalıştaylarıyla sorunları tartışması ve yeni önerilerde bulunmasıydı. Çünkü önemi büyük olmasına rağmen ilgi yönünden zayıf bu tür alanlar, ne yazık ki çoğu zaman hem kurumsal hem de bilimsel bazda göz ardı edilebiliyorlar. Bingöl Üniversitesi’nin bu alanı sahiplenmesi, şehrin üst yönetimini, STK’lar ile iş dünyasını paydaş olarak sahipletmesi, üniversitenin ihtisaslaşmada ulaştığı başarıyı gösteriyor.
Bu açıdan programın mutfağında yer alan PİKOM akademik ve idari personeli, işin başında yer alan rektörlük, genel sekreterlik yanı sıra emek veren tüm akademik ve idari personel, büyük bir takdir ve tebriği hakkediyor.