SON DAKİKA

Başarısızlıklarımızla yüzleşmek: Büyüme rehberimiz

Hayatın bize sunduğu en kesin şeylerden biri, her birimizin yolunun bir şekilde başarısızlıkla kesişmesidir.

Omuzlarımıza ağır bir yük gibi binen, bizi durduran, hatta bazen utandıran bu anlar; okulda iyi not alamadığımız bir sınav, iş hayatında rayından çıkan bir proje ya da bir ilişkinin bitişi olabilir. Toplum olarak başarıyı bir zirve gibi gördüğümüz, onu yücelttiğimiz bir dünyada, başarısızlık genellikle bir sonu işaret ediyor, bir etiket haline geliyor. Bize "olamadın," "yapamadın" diye fısıldıyor.

Ancak ya bu bakış açısı tamamen yanlışsa?

Ya başarısızlık dediğimiz şey, bir son değil de bir başlangıç noktasıysa? Bize bir şeylerin ters gittiğini değil, sadece bir yöntemin işe yaramadığını söyleyen, yolun sonu değil, sadece bir virajıysa? Aslında her başarısızlık, birer geri bildirimden ibarettir. Bir sınavdan düşük not almak, o konuyu daha derinlemesine öğrenmemiz gerektiğini gösteren bir geri bildirimdir. Başarısız olan bir proje, bir sonraki sefere hangi adımların daha dikkatli atılması gerektiğine dair paha biçilmez bir derstir. Özel hayatımızda yaşadığımız hayal kırıklığı, belki de kendimizle ilgili daha önce fark edemediğimiz bir detayı gözler önüne serer.

Başarısızlık, aslında hayatın bize sunduğu bir gelişim raporudur. Bu rapor, bize zayıf yönlerimizi gösterir, hangi kaslarımızı daha çok çalıştırmamız gerektiğini fısıldar. Eğer bu raporu görmezden gelir, başarısızlıklarımızı halının altına süpürürsek, aynı hataları tekrar etmeye mahkum oluruz. Oysa her düşüşten sonra durup, "Ne yanlış gitti? Bundan ne öğrendim?" diye sormak, bizi dönüştüren en büyük güçtür. Önemli olan düşmek değil, düştükten sonra neleri farklı yapabileceğimizi düşünme cesaretini gösterebilmektir.

Başarı ve başarısızlık, birbirinin zıddı değildir; aksine, birbirini besleyen, birbirine anlam katan iki farklı deneyimdir. Başarıyı sadece zirveye ulaşmak olarak tanımladığımızda, o zirveye çıkarken attığımız her adımı, düştüğümüz her anı ve öğrendiğimiz her dersi yok saymış oluruz. Gerçek başarı, sadece sonuca odaklanmak değil, o sonuca giden yoldaki tüm deneyimleri, düşüşleri ve kalkışları kucaklamaktır.

Unutmayın, bugün "başarısızlık" olarak adlandırdığınız o durum, aslında yarın ulaşacağınız en büyük başarıya giden yolda atılmış ilk adımdır. Bir bebek bile yürümeyi defalarca düşerek öğrenir. Her düşüş, bir sonraki adımı daha sağlam atmasını sağlar. Aynı şekilde, bizler de hayat boyu öğrenmeye devam ederken, başarısızlıklarımızı bir utanç kaynağı olarak değil, kişisel gelişimimizin ve büyümemizin bir rehberi olarak görmeliyiz. Yüzleşmekten çekinmeyin, çünkü her başarısızlık, sizi daha güçlü, daha bilge ve daha dirençli bir insan yapar.

Peki, ya başarı dediğimiz şeyin kendisi? Başarıyı sadece bir sonuç olarak görmek, bizi bir sonraki adıma hazırlamazken, nasıl tanımlamalıyız? Gelecek hafta, bu sorunun peşine düşüp, başarı kavramını baştan sona sorgulayacak, belki de bugüne kadar hiç düşünmediğimiz yönlerini ele alacağız. Başarı nedir, nasıl ölçülür ve gerçekten "başarılı" olmak ne anlama gelir? Hep birlikte bu soruların cevaplarını arayacağız.