Azerbaycan-İsrail stratejik ortaklığı
Gazze zulmüne rağmen devam eden ve hiçbir zaman sarsılmayan Azerbaycan-İsrail ortaklığı nasıl bu kadar sağlam olabiliyor? Bu ortaklığın temeli ne? Gelecekte İsrail-Azerbaycan ilişkileri nasıl şekillenecek?
İsrail, Türkiye’nin hemen ardından Azerbaycan’ı tanıdı ve büyükelçilik açtı. Azerbaycan’a yenilgiyle sonuçlanan Birinci Karabağ Savaşı sırasında hem silah sattı hem de hibe etti. Diplomatik olarak destek verdi. Azerbaycan’ın ekonomik durumunun bozuk olmasını ve ödemeleri geciktirmesini sorun etmedi. Savaştan sonra Azerbaycan’a uygulanan ambargoyu kaale almayan iki devlet vardı: Türkiye ve İsrail. Ama özellikle 1990’larda ve 2000’lerde Türkiye henüz iddialı bir silah üreticisi olmadığından İsrail’in bu yaklaşımı Bakü için hayati önemdeydi. Azerbaycan silah alımlarının %60’ından fazlasını İsrail’den yaptı.
Karşılıklı tanıma ve silah satışı-hibesiyle başlayan ilişkiler İran sayesinde stratejik ortaklığa dönüştü. Şah döneminde İran, İsrail’in müttefikiydi. Bu nedenle Şahın muhalifleri aynı zamanda İsrail’e de düşmandılar. Humeyni dini lider olarak yaptığı ilk konuşmada ABD’yi büyük, İsrail’i küçük şeytan olarak tanımladı. İsrail’i yok etmek yeni rejimin varlık nedeniydi. Dolayısıyla Tel Aviv İran’ı İsrail için en büyük tehdit olarak tanımladı.
İran Karabağ Savaşında Ermenistan’ı destekleyince, Azerbaycan’da Şiilik propagandaları yapmaya başlayınca Bakü açısından tehdit haline geldi. Tahran, Azerbaycan Türkleri Müslüman ve ekseriyetleri itibariyle Şii olmasına rağmen Ermenistan’ı destekledi zira güvenlik algılarına göre bağımsız Azerbaycan, nüfusunun üçte birinden fazlası Türk olan İran için tehdit.
Bağımsız Azerbaycan, İran Türklerinde Türklük şuurunu ve bağımsızlık arzusunu arttırıyor. Hele Azerbaycan’ın hızlı kalkınması, refah seviyesinin yükselmesi ve toplumun bütün kesimlerinin zenginleşmesi İran’daki Azerbaycan Türkleri için önemli bir gösterge. Güney Azerbaycan, Pehlevi rejiminin kurulduğu 1925 senesinde İran’ın en kalkınmış bölgesiydi. Bugün en geri kalmış bölgelerin başında geliyor. Öyle ki Azerbaycan Türklerinin üçte ikisi gurbette yaşıyor.
İran, İsrail’i açık, Azerbaycan’ı örtülü düşman olarak tanımlayıp bu tespite uygun politikalar uygulamaya başlayınca iki ülke doğal olarak daha da yakınlaştılar ve iş birliği düzeyini arttırdılar. İran kadar olmasa da Ermenistan’da bu yakınlaşmaya katkı sağladı. Hatırlarsanız ilişkilerimizin iyi olduğu dönemlerde Amerika’daki Ermeni ve Rum lobilerini Yahudi lobisiyle dengeliyorduk. Amerikan başkanlarının Biden’dan önce soykırım ifadesini kullanmamalarında Yahudi lobisinin etkili olduğu göz ardı edilemez.
İsrail soykırıma uğrayan tek halkın Yahudiler olduğunu iddia ediyor. Bu müstesna konumu bırakın kaybetmeyi tepe tepe kullanmaya devam etmek istiyorlar. Dolayısıyla Ermenilere soykırım uygulandığı iddiasına karşılar ve bu iddiaları İsrail’e saldırı olarak görüyorlar. Geçmişte bizi desteklemelerinin nedenlerinden biri buydu. Bugünde Azerbaycan’a yakın durmalarının gerekçelerinden biri bu. Tel Aviv’e göre Ermenistan her zaman zayıf ve üçüncü sınıf bir devlet olarak kalmalı. Gündem belirleyememeli.
Savunma Sanayinde başlayan iş birliği enerji sektöründe taçlandı. İsrail’in çevresi petrol üreticileriyle dolu. Fakat bu üreticiler Arap devletleri. Yani Tel Aviv’in bu devletlere güvenmesi mümkün değil. Bu nedenle uzun yıllar petrolünü İran (Şah zamanında), Venezüella, SSCB, Norveç ve ABD’den aldı. Bu uzak ülkelerden petrol tedarik etmek hem çok maliyetli hem de nakliye süresi uzun olduğundan yüksek stok tutmayı gerektiriyor.
Azerbaycan’ın etrafı ise Rusya, İran, Irak ve Orta Asya ülkeleri gibi petrol üreticileriyle dolu. Uzak doğu ve Avrupa çok uzak. Bu nedenle Azerbaycan petrolünün en iyi müşterileri İsrail ve Türkiye oldu. BTC devreye girdiğinden beri İsrail petrol ithalatının dörtte üçünü Azerbaycan’dan yapıyor. Bu ticaretten düşük nakliye maliyetleri nedeniyle her iki tarafta kar ediyor. Ayrıca muhataplarına güvenmenin rahatlığını yaşıyorlar. Biliyorlar ki siyasi sebeplerle ve üçüncü devletlerin baskılarıyla petrol sevki durmayacak.
Bakü, İkinci Karabağ Savaşının öncesinde, esnasında ve sonrasında da İsrail’den büyük destek aldı. Dünyanın her tarafındaki Yahudi lobileri Azerbaycan’dan yana tavır aldılar. Karabağ’ın Azerbaycan’a ait olduğunu, Ermeniler tarafından işgal edildiğini ve işgalin Karabağ’la sınırlı kalmadığını vurguladılar. Zaferde İsrail’den alınan İHA’lar ve yazılımlarda etkili oldu.
İsrail ile Türkiye arasındaki Suriye ile ilgili görüşmelerin Bakü’de yapılmasının nedeni Azerbaycan’ın her iki devlete de yakın olması. Görüşmelerden sonra İsrail’in Suriye’yi bombalamayı durdurmasında Bakü’nün etkili olduğu muhakkak.
Şam, enerji sahalarının imtiyazını Azerbaycan’a vererek çok stratejik bir hamle yaptı. İsrail’den gelebilecek saldırıları daha başlamadan bitirdi. İsrail, Azerbaycan’ın Suriye’de etkili olmasını çok ister. Hatta ilerde Suriye petrolüne de talip olabilir.
Mayıs ayının son haftasında İsrail’in Doğu Akdeniz’deki enerji sahalarının bir kısmının işletim haklarının Azerbaycan’a verilmesi, iki devlet arasındaki ortaklığın daha da gelişeceğinin göstergesi.