Manevi vicdanlardan uzaklaştıkça ahlaki çöküntüler ve yozlaşmalar, toplum vicdanlarında geri dönüşü olmayan yaralara, düzeltilmesi mümkün olmayan kanayan yaralara sebep olmaktadır. Ahlaki düşünce ve vicdan, insan olmanın en önemli temel taşıdır.

Kamuda görev yapmanın da bir ahlakı vardır. Kamu hakkının, topyekûn bir milletin hakkı olduğunu bilmeliyiz. İster memur ister amir olalım, görev ve sorumluluğumuzu hakkıyla yerine getirmeli; devletin bütün kademelerinde kamu hizmeti yapan kurum ve kuruluşlar, hizmetlerini birlik ve hassasiyet içerisinde yapmalı, toplum nezdinde yapılan hizmetler Allah katında mükafatıyla derecelendirilip takdir edilir.

İnsanlıktan nasibini almamış, vicdanlarını üç kuruşa, kişiliklerini maddi çıkarlar uğruna satmış, karakterlerini kaybetmiş kimseler; hastanelerde dünyaya yeni gözlerini açmış bebekleri katledecek kadar cani ve ruhsuz, vicdanlardan uzaklaşmış; insanlıklarını cüzdanlarının arasına sıkıştırmış, insan gibi aramızda dolaşan yamyamlar her türlü kirli oyunlarını bu vatan topraklarında sergileyebilirler.

Bu vatan topraklarında kursaklarını dolduran, hiç ölmeyecekmiş gibi kul hakkı yiyerek ceplerini haksız kazançlarla dolduran, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyen haramzadeler, vatan haini vasfı gözetilerek, TCK m.309/1’e göre "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır."

Vatan haini damgasını, alınlarında ve sicillerinde ömür boyu taşıyacak vicdan yoksunu bu hainler, topraklarımıza göz dikmiş teröristlerden hiçbir farkı yoktur. Onlar, ahiretlerini üç kuruş için bu vatan topraklarını peşkeş çekerek sonsuzluk aleminde cehennemin sıcak ateşinde, tüyü bitmemiş çocukların günahlarının kefaretini ödeyeceklerdir.

İnsanı insan yapan en önemli değerlerden biri de adalet duygusudur. Adalet; hak edenin hakkını vermek, mazlumu zalime karşı savunmak ve haksızlığa geçit vermemektir. 

Toplumların huzur içinde yaşaması ancak adaletin ve ahlaki erdemlerin varlığıyla mümkündür. 

Bu yüzden her bir bireyin, sorumluluğunu bilen, dürüst ve adil olması, insanlık onurunu yüceltir. Toplumu yücelten ve bir arada tutan bu değerler yok olduğunda ise, çözülme ve çöküş kaçınılmaz hale gelir.