ABD-Çin ticaret savaşları ve Türkiye "Riskler ve Fırsatlar"
Trump, Çin menşeili mallara %60, diğer mallara %10-15 gümrük vergisi getireceğini ve müttefik ülkeleri de bu uygulamayı benimsemeye teşvik edeceğini (yani zorlayacağını) açıkladı. Trump, Çinli şirketlerin Çin dışında ürettikleri malların ve Bir Kuşak Bir Yol Projesi kapsamında Çin'e ait olan limanlardan yüklenen mallarında Çin menşeili kabul edileceğini ifade etti ki, böyle bir uygulama hiç kimse tarafından beklenmiyordu. Trump, Çin'de üretilen malların vergi ödememek için başka bir ülkede üretilmiş gibi gösterileceğinden ve Çin'e ait limanlarda menşei değişikliği yapılacağından şüphelendiği için bu metodu benimsiyor.
Trump ilk başkan olduğunda da Çin menşeili mallarının ithalatına kısıtlamalar getirdi ve vergi oranlarını yükseltti. Zaman zaman sudan sebeplerle geçici ambargolar uyguladı. Biden’ın da sürdürdüğü bu politika sayesinde Çin’in büyüme oranları %8-9 bandından %5-6 bandına düştü. ABD ve AB, Çin’in majör pazarları. Trump ilan ettiği tarifeyi kararlılıkla uygularsa Çin’in büyüme oranları %2-3’lere düşer. AB’de Çin’e yüksek gümrük vergileri uygularsa Çin’in büyüme oranı sıfırın biraz üstünde veya altında olur. Yani Çin büyüyemez ki bunun sonucu zaman içinde süper güç olma iddiasından vaz geçilmesidir. AB, Çin’e yüksek vergiler uyguladığında bizde gümrük birliği anlaşması nedeniyle aynı oranları otomatik olarak uygulayacağız. Bu sayede Çin’le karşı karşıya gelmeyeceğiz.
Çin; ABD ve AB’nin gümrük vergilerini yükseltmesinden dolayı kaybedeceği hacmi diğer pazarlarda daha agresif olarak kapatmaya çalışacaktır. Daha düşük fiyat politikaları uygulayacaktır. Bunun doğal sonucu diğer ülkelerinde Çin menşeili mallara uygulayacakları vergi oranlarını yükseltmeleridir. Bunu yapmazlarsa yerli sanayileri kan kaybeder. Yani dünya, önümüzdeki yıllarda serbest pazar ekonomisinden korumacı ekonomiye geçecek. Hem de liberalizm şampiyonu ABD’nin başkanının eliyle.
Trump’ın politikası, değerlendirebilirsek, bizim için fırsatlar sunuyor. Değerlendiremezsek, hazırlıksız yakalanırsak bizde büyük maliyet öderiz. ABD ve AB, Çin’den alımını zorlaştıracakları malların tamamını üretemezler. Gümrük birliği anlaşmasına dahil olduğumuzdan AB ülkeleri bize gümrük vergisi uygulayamaz. ABD bize %10-15 vergi uygulasa bile birçok sektörde Çin’in yerini alabiliriz. Kaldı ki Amerika; Mısır, Meksika, Kanada ve Pakistan gibi müttefik kabul ettiği veya destek vermesi gereken ülkelere ya her sektörde ya da bazı sektörlerde gümrük vergisi muafiyeti tanıyor.
ABD ile yapacağımız pazarlıklarda gümrük muafiyeti elde edebilirsek hem rekabetçi olacağımız sektörlerin sayısı artar hem de karlılığımız. Önerdiğimiz hiç uygulanmamış bir yöntem değil. İngiltere ile bir serbest ticaret anlaşması imzalamak üzereyiz. Bu anlaşma imzalandığında İngiltere’nin Anglosakson olmayan bir devletle imzaladığı ilk serbest ticaret anlaşması olacak. Bu çalışmaları yaptığımızda özellikle tekstil, hazır giyim, deri, demir-çelik ve otomotiv sektörlerinde ihracat patlaması yaşarız. Oyuncak ve kırtasiye gibi neredeyse yok olan sektörler yeniden canlanır.
Yapmamız gereken bir hazırlıkta AB ile yaptığımız gümrük birliği anlaşmasına tarım ve turizmi de eklemek. AB ile gümrük birliği anlaşmasını imzaladığımızda, gümrük birliği tüm ülkeler için sadece sanayi sektörünü içeriyordu. Tarım ve hizmetler sektörü dahil değildi. Geçen süre zarfında AB üyeleri tarım ve hizmetlerde de aynı normları benimsediler. Biz gümrük birliğinde olup üye olmayan tek ülke olduğumuzdan bu sürecin dışında kaldık ve bahse konu sektörlerde dezavantajlı hale geldik.
Hükümetlerimiz bu konuyu gündeme getirseler de ilerleme kaydedemediler. Elimizde sığınmacılar gibi bir koz varken bu konuyu yeniden ve tavizsiz şekilde gündeme getirmeli ve halletmeliyiz. Gümrük birliği anlaşmamıza göre AB bize farklı tarife uygulayamaz. Şu ana kadar zaman kazanarak üye ülkelere avantaj sağladılar ama artık buna müsaade etmemeliyiz.
İhtimal vermiyorum ama AB, Çin menşeili ürünlere yüksek vergi uygulamayı kabul etmezse bile biz yüksek vergi uygulamak zorundayız. Çünkü uygulamazsak Çin malları bugünkünden ucuz olacağından toplu iflaslar olur. Ticaret açığı verdiğimiz ülkelere uyguladığımız gümrük vergilerini yükseltmemiz de üretim artışları sağlar.
Bu gelişmeden karlı çıkabilmek için şehirlerimizi birbiriyle rakip hale getiren teşvik sistemimizden, sektörel bazda, rakip ülkelere göre daha yüksek tutarlarda teşvik verdiğimiz bir sisteme geçmeliyiz. Geri kalmış kentlerimizde, özellikle istihdam yoğun sektörlerde işveren paylarını devlet karşılarsa, ekonomi canlanır. Kalkınma yolu, Zangezur koridoru, enerji koridoru ve terminali olmak gibi projeler hayata geçirilirse ticaret savaşlarına daha hazır hale geliriz.