SON DAKİKA

90'lar teknolojisi geri döndü

İlerleme bazen geriye doğru gider Bir zamanlar kurtulmak için dua ettiğimiz teknolojiler bugün vitrinlerde, Instagram Reels'larda ve TikTok videolarında gururla sergileniyor. VHS kasetler, Walkman'ler, kablolu telefonlar, hatta tüplü Televizyonlar.

Mantığımız bize şunu soruyor! İnsanlık bunu neden kendine yapıyor?

Cevap kısa ama felsefi diyebilirim. Çünkü teknoloji sadece hız değildir; bazen anlamdır. 

90’lar teknolojisi, bugünün “her şey şimdi, hemen, anında” dünyasına karşı sessiz bir başkaldırı oldu. O yıllarda bir şarkıyı dinlemek için kaseti ileri-geri sarmak gerekiyordu. Birini aramak için numarayı ezbere bilmek şarttı. Fotoğraf çekmek pahalıydı, o yüzden düşünülürdü. Yani teknoloji hızlı değildi ama iyi niyet vardı. 

Bugün cebimizde saniyede birçok işlem yapan telefonlar var ama sabrımız yok. Bildirimler beynimize makineli tüfek gibi ateş ediyor. Algoritmalar ne düşüneceğimizi bizden önce biliyor. 

İşte tam bu noktada 90’lar teknolojisi sahneye çıkıyor ve diyor ki:

“Yavaşla. Bekle. Dokun.”

Bu yükseliş bir tesadüf değil. Gen Z’nin VHS koleksiyonları yapması, plak satışlarının dijital müzikten daha hızlı artması ya da kablolu kulaklıkların “cool” ilan edilmesi; hepsi aynı ruh halinin semptomu. Bu bir nostalji değil sadece. Bu, dijital tükenmişliğe karşı analog bir savunma mekanizması oldu. 

90’lar teknolojisi bize bir şey vaat etmiyor. Güncelleme yok, abonelik yok, yapay zekâ yok. Çalışıyorsa çalışır, bozulursa tamir edilir. Kullanıcı sözleşmesi okumazsın çünkü zaten cihaz senden bir şey istemez. Verini toplamaz, seni izlemez, profilini çıkarmaz. Tuhaf bir özgürlük hissi verir. Bugün bu his lüks sayılıyor.

İronik olan şu: O dönem “ilkel” dediğimiz teknolojiler bugün bilinçli tüketimin sembolü haline geldi. Bir walkman kullanmak artık geri kalmışlık değil; dikkatini koruma beyanı. Tüplü TV’ye sahip olmak fakirlik değil; algoritmasız bir akşam tercihi. Yani mesele teknoloji değil, kontrolün kimde olduğu.

Büyük teknoloji şirketleri bunu fark etti. O yüzden modern cihazlar eskiyi taklit ediyor. Telefon kameralarında “film grain” filtreleri, uygulamalarda “analog hissi”, hatta dijital not uygulamalarında defter sesi vermeye başladı. Sistem şunu söylüyor “Gerçekliği özlüyorsun ama tamamen de bırakamazsın.”

90’lar teknolojisi ise daha dürüst: “Beni kullanırsan, ben de seni meşgul ederim. Fazlası yok.”

Bu retro dalga kalıcı mı? Büyük ihtimalle hayır. Ama etkisi kalıcı. Çünkü bu trend bize şunu hatırlattı: Teknolojik ilerleme doğrusal olmak zorunda değil. Bazen ileri gitmek için geri bakmak gerekir. Bazen daha akıllı olmak için daha az akıllı cihazlar kullanılır.

Gelecekte kuantum bilgisayarlar, yapay zekâ ajanları ve artırılmış gerçeklik dünyaları konuşacağız. Ama arada bir kaseti çevirmek, telefonu kapatmak ve “ulaşılamaz” olmak isteyeceğiz. İnsan zihni buna ihtiyaç duyuyor.

Güzel bir pazar günü diliyorum.