SON DAKİKA

2024 dolaylı AR-GE teşvikleri

Türkiye'nin Ar-GE destek politikaları, 2024 yılında önemli bir ivme kazandı. Devletin dolaylı Ar-GE teşvikleri 105 milyar 977 milyon TL'ye ulaşarak bir önceki yıla göre yüzde 78,6'lık bir artış gösterdi.

Bu yükseliş, hem hükümetin Ar-GE ve inovasyonu stratejik öncelik olarak gördüğünü hem de girişimlerin Ar-GE harcamalarını artırma yönünde ciddi bir motivasyon geliştirdiğini ortaya koyuyor.

Dolaylı Ar-GE teşviklerinin yapısı ve önemi

Dolaylı teşviklerden en büyük payı, 53 milyar 926 milyon TL ile gelir vergisi stopaj teşviki aldı. Bunu 50,5 milyar TL ile kurumlar vergisi teşviki, 1,4 milyar TL ile gelir vergisi teşviki ve 99 milyon TL ile KDV teşviki takip etti. Bu dağılım, Türkiye’de vergi tabanlı Ar-GE desteklerinin özellikle gelir vergisi stopajı aracılığıyla hızlı ve doğrudan bir finansman kaynağı olarak işlediğini gösteriyor.

Beyan edilen Ar-GE harcamalarına göre, teşviklerin neredeyse yarısı (%49,1) kurumlar vergisi, gelir vergisi ve KDV’den, diğer yarısı (%50,9) ise gelir vergisi stopaj teşviklerinden geldi. Bu durum, girişimlerin vergi avantajlarını etkin kullanarak likidite sağlama stratejilerini ortaya koyuyor.

Sektörler Ar-GE’nin ana motorları

Ar-GE teşviklerinden yararlanan 10 bin 569 girişim, sektörler bazında farklılaşmış bir dağılım sergiliyor. Bilgi ve iletişim sektörü 5 bin 548 girişim ile başı çekerken, imalat sanayi 2 bin 310 girişimle ikinci sırada, mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler ise 1.494 girişimle üçüncü sırada yer aldı.

Toplam beyan edilen Ar-GE harcaması 215 milyar 827 milyon TL olarak hesaplandı. Harcamaların sektörlere göre dağılımında bilgi ve iletişim sektörü %46,4 ile en yüksek paya sahip. Bu, yazılım, dijital çözümler ve iletişim teknolojilerinde yoğun Ar-GE faaliyetlerinin sürdüğünü ve bu alandaki yatırımların ekonomideki etkisinin giderek arttığını gösteriyor. İmalat sanayi ise yüzde 39,4 payla ikinci sırada yer alıyor ve burada özellikle motorlu kara taşıtları, bilgisayar ve elektronik ürünler ile elektrikli teçhizat üretimindeki girişimler Ar-GE harcamalarını domine ediyor.

İmalat sanayi içindeki dağılım ise dikkat çekici: 85 milyar TL’lik Ar-GE harcamasının yüzde 41,1’i motorlu kara taşıtları ve treyler üretiminden; yüzde 22,8’i bilgisayar, elektronik ve optik ürünlerden; yüzde 10,8’i elektrikli teçhizat üretiminden kaynaklandı. Bu, Türkiye’nin ileri teknoloji ve mühendislik odaklı üretimde Ar-GE’ye ciddi kaynak ayırdığını gösteriyor.

Dolaylı Ar-GE teşviklerinin toplam dağılımına bakıldığında ise bilgi ve iletişim sektörü %48,4, imalat sanayi %36,3 ve mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler %5,3 pay alıyor. Bu, Ar-GE yatırımlarının özellikle dijital ve üretim odaklı alanlarda yoğunlaştığını ortaya koyuyor.

KOBİ’lerin durumu ve büyük firmaların payı

KOBİ’ler, girişim sayısı bakımından teşviklerden büyük oranda yararlanıyor: Toplam girişimlerin %87,3’ünü küçük ve orta ölçekli işletmeler oluşturuyor. Ancak dolaylı Ar-GE teşviklerinin dağılımında büyük ölçekli firmalar ön plana çıkıyor. Büyük firmalar, girişim sayısının sadece %12,7’sini oluşturmasına rağmen, teşviklerin %65,7’sini alıyor.

KOBİ’ler, toplam dolaylı Ar-GE teşviklerinin %34,3’ünü kullanabiliyor. Bu destekten sağlanan 36,4 milyar TL’nin yüzde 50,8’i orta ölçekli, yüzde 39,6’sı küçük ve yüzde 9,6’sı mikro ölçekli işletmelere aktarılmış durumda. Bu tablo, KOBİ’lerin Ar-GE’ye erişiminin hâlâ sınırlı olduğunu, büyük ölçekli şirketlerin ise kaynakları daha etkin kullanarak Ar-GE yatırımlarını hızlandırdığını gösteriyor.

Ekonomik ve stratejik yorum

2024’teki dolaylı Ar-GE teşviklerindeki hızlı artış, Türkiye’nin inovasyon ve teknoloji odaklı ekonomik stratejisinin bir yansıması. Bilgi ve iletişim ile imalat sanayi, Ar-GE harcamalarının merkezinde yer alarak, ülkenin dijital dönüşüm ve yüksek katma değerli üretim hedeflerine doğrudan katkı sağlıyor.

Buna karşın, büyük firmaların teşviklerden daha fazla pay alması, KOBİ’lerin Ar-GE’ye erişimindeki sınırlamaları ortaya koyuyor. Orta ve küçük ölçekli işletmelerin Ar-GE kapasitelerini güçlendirmek için, teşvik sisteminde esneklik, kolay erişim ve finansal destek artırılabilir.

Özetle, Türkiye’nin Ar-GE teşvikleri, yalnızca vergi avantajı sağlamakla kalmayıp, girişimlerin inovatif ürünler geliştirme ve üretim süreçlerini güçlendirme kapasitesini artırıyor. Bu teşviklerin etkili yönetimi, Türkiye’nin uluslararası rekabet gücünü artıracak ve sürdürülebilir ekonomik büyümeye katkı sağlayacak.