SALGIN KENDİNE YETEN ÜLKE OLMAYI ÖĞRETTİ
Küresel salgının başladığı Mart 2020 tarihinden bu yana hükümet, reel sektör, finans kesimi, sağlık çalışanları ve hane halkıyla başarılı bir sınav veren Türkiye, pandemi sonrası döneme hazır ve kendi kendine yeten bir ülke olduğunu gösterdi. Üretim, istihdam, ihracat ve sağlık alanında salgının getirdiği olumsuzlukları kısa sürede üzerinden atan ve küresel dalgalanmalara rağmen ekonomide güçlü yürüyüşünü sürdüren Türkiye Temmuz ayından itibaren açılmaların başlamasıyla maliye ve para politikaları desteğindeki gücünü tahkim etmeye çalışıyor.
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekip Avdagiç, Kurban Bayramı’nı tebrik ederek başladığı Analiz röportajında; Türkiye’nin pandemide gösterdiği başarıya ve pandemi sonrası nasıl bir rota çizmesi gerektiğine yönelik üretimden, ihracata, vergiden enflasyona, istihdamdan artışa geçen yurtiçi ve yurtdışı taleplere kadar değerlendirmeler yaptı.
Türkiye ekonomisinin pandemi sürecinde sadece harcamakla kalmayıp daha fazla ürettiğini ve daha fazla ihracat yaptığını belirten İTO Başkanı Avdagiç, 6 ayda bir düzenli olarak gerçekleştirdikleri İTO Pandemetre araştırma sonuçlarına göre banka kartı ve kredi kartı harcamalarının 2021 ilk 6 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 45,2 artış göstererek 647 milyar lirayı geçtiğini, internet üzerinden yapılan alışverişlerin de yüzde 76,6 artışla 186 milyar liraya yaklaştığını söyledi.
İhracatın yarısı İstanbul’dan
2021 yılının Ocak-Haziran döneminde Türkiye geneli toplam ihracatın, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 39,9 artışla 104 milyar 982 milyon dolara ulaştığını hatırlatan Avdagiç, İstanbul’dan yapılan ihracatın da aynı dönemde 40,5 milyar dolar olduğunu kaydetti.
Bankaların tüketici kredileri başlığına göre ise Türkiye genelinde konut, taşıt ve ihtiyaçtan oluşan tüketici kredileri hacminin 2 Temmuz 2021 itibariyle yüzde 22 artarak 707 milyar lirayı geçtiğini, yılın ilk 6 ayında 10 bin 108’i yabancıya satış olmak üzere 85 bin konutun satıldığını hatırlatan Avdagiç,TCMB Reel Kesim Güven Endeksi’nin 2020 yılı Haziran ayında 92,6 puandayken Haziran 2021’de 113 puan olarak kayıtlara geçtiğini, 2021 Nisan ayında sanayi üretimi 2020’nin aynı ayına göre yüzde 66, Mayıs’ta yüzde 40,7 arttığını, imalat sanayi genelinde kapasite kullanımının Haziran 2021'de yüzde 76,6 ile 1,5 yılın zirvesine çıktığını bildirdi.
Yine İstanbul’da bu yılın ilk 4 ayında 8,7 milyar liraya yakın yatırım tutarı ile 701 adet teşvik belgesi verildiğini, Ocak-Nisan 2020 döneminde ise 5,2 milyar lira yatırım tutarı ile 350 yatırım teşvik belgesi düzenlendiğini, teşvik belgeli yatırım sayısının geçen yılın Nisan ayına göre yüzde 122’lik bir artış yaşadığını dile getiren İTO Başkanı Avdagiç, “İTO Pandemetre araştırması ortaya koyuyor ki, sektörlerin üzerindeki pandeminin karabulutları dağılıyor. Ancak yatırım iştahını azaltan küresel enflasyon ile lojistik ve tedarik sıkıntılara, her zamankinden fazla dikkat etmemiz gerekiyor” dedi.
Küresel salgının öğrettikleri
Pandeminin dünyada olduğu gibi Türkiye’ye de önemli gerçekleri hatırlattığını, en önemli gerçeklerden birinin ‘kendine yeten ülke’ olma olduğunun altını çizen İTO Başkanı Şekip Avdagiç, “Yine post-pandemi dönemine hazır olmak için şimdiden gerekenleri yapmak ise bunlardan en önemlisi… Bunun ‘olmazsa olmaz şartı’ ise yeşil dönüşüm ve dijital dönüşümdür. Bir kere daha tekrarlamak istiyorum: Hem şahsen, hem İTO Başkanı olarak gelecekten çok umutluyum. İstanbul, dönüşüm stratejilerinin hayata geçirilmesinde öncü rolü oynamaya aday şehirlerin başında geliyor. Özellikle yeni teknolojilerin ve yenilikçi startup’ların kuluçka merkezi olabilecek son derece güçlü dinamiklere sahibiz” diye konuştu.
Özellikle İstanbul’un Türkiye’nin ‘teknoloji rönesansı’nın tartışmasız başlangıç yeri olacak potansiyelde olduğunu vurgulayan Avdagiç, İTO olarak hayata geçirdikleri Teknopark İstanbul ve Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi projeleriyle öncü rolü oynadıklarını söyledi. Şekip Avdagiç, söz konusu iki iştirakin salgında elde ettikleri sonuçlarla girişimcilik ve yerli teknoloji anlamında önemli bir eşikte yer aldığını gösterdiğini belirtti.
İstihdam kaybı vermedik
Salgın sürecinin küresel boyutta istihdam üzerinde oldukça büyük bir tehdit meydana getirdiğini, hem arz hem de talep cephesinde yaşanan ani duruş, sonrasında hizmetler sektörüne yönelik kısıtlamaların işgücü üzerinde büyük kırılganlık oluşturduğunu hatırlatan İTO Başkanı Avdagiç, “Türkiye bu konuda başarılı sınav veren ülkelerden bir tanesidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ve hükümetimizin ortaya koyduğu proaktif yaklaşım, deyim yerindeyse, istihdam piyasamız üzerinde bir kalkan oluşturdu. Özellikle Kısa Çalışma Ödeneği ve Nakdi Ücret Desteği, işten çıkarma yasağı, normalleşme desteği, hizmetler sektöründeki çalışanlara ilişkin prim destekleri sayesinde burada yaşanabilecek büyük bir kırılmanın önüne geçildi” dedi.
Aşılamanın hızlanması ve yaz aylarının desteğiyle hizmetler sektörünün kayıplarını telafi ettiği bir döneme giriş yapıldığını anlatan Avdagiç, istihdam oranlarının istenilen seviyede olmadığını ancak son açıklanan Mayıs verilerinin geçen yılın Mayıs ayı ile karşılaştırıldığında istihdamda 2,2 milyon kişinin artış gösterdiğini işsizlik oranının bir önceki aya göre 0,6 puan, geçen yılın aynı ayına göre 0,3 puan gerileyerek yüzde 13,2 olarak gerçekleştiğini hatırlattı. Avdagiç, işsizliğin hedeflenen rakamların çok üstünde olduğunu fakat pandemi kısıtlamalarıyla geçen bir yılın sonuçlarını da unutmamak gerektiğini söyledi.
İstihdama destekler sürüyor
Haziran sonu itibariyle normalleşmenin başlamasıyla Kısa Çalışma, Nakdi Ücret Desteği ve işten çıkarma yasağı sona erdiğini dile getiren Şekip Avdagiç, “Ancak pandemi şartlarından etkilenen sektörler mevcut. Kısa çalışma ve benzeri desteklerin devam edeceğini tahmin ediyoruz. Asgari ücrete yapılan katkı da bunun göstergesi. Son 16 ayı büyük kayıplarla geçiren hizmetler sektörümüz için bu kayıpları telafi etmek anlamında yeni desteklere ihtiyaç duyulduğunu hep belirttik. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımız, biraz önce işaret ettiğimiz gibi bazı önemli teşvikleri duyurdu. Bunlar hakikatten istihdamın arttırılması anlamında önemlidir. Bu arada kayıpların daha hızla telafi edilebilmesi için, pandeminin tamamen bitmediği gerçeği de göz önüne alınarak farklı desteklerin sürmesini faydalı buluyoruz” dedi.
Yeni açıklanan tedbirlerin yanı sıra, pandemi boyunca kısıtlamalar nedeniyle çalışmayan, maaş gelirinden yoksun kalan çalışanlar için de belli oranda bir ilave maaş desteği gündeme alınabileceğini, ayrıca kira desteklerinin devam etmesi, kredi ötelemeleri gibi desteklerin de hizmet sektörüne nefes aldıracağını belirten İTO Başkanı Avdagiç, “Vergi teşviki olarak gelecek 12 ay için genel KDV oranının yüzde 25 seviyesinde düşürülerek uygulanmasını teklif ediyoruz. KOBİ’ler için Kurumlar Vergisi ve kira stopajında 5 puanlık indirim uygulanması da finansman kabiliyetimizi güçlendirir. Tabii bir beklentimiz de KDV iadelerinin farklı bir formülle devreye alınarak işletmelerimizin finansman ihtiyacına kayda değer bir katkı sağlanması” açıklamasını yaptı.
Çarpan etkisi yapacak
İş dünyası olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dile getirdiği ilave istihdam teşviki ya da ilave istihdam kredisi gibi adımları olumlu bulduklarını vurgulayan Avdagiç, söz konusu desteklerin ekonomide çarpan etkisi yapacağını, mevcut potansiyelin harekete geçmesini kolaylaştıracağını kaydetti. Avdagiç, “Bir başka ifadeyle istihdam üzerindeki yüklerin hafifletilmesi, istihdamı artırıcı niteliğe sahiptir. Biliyorsunuz, OECD ülkeleri arasında ücretler üzerindeki vergi ve prim yükleri, yani vergi takozu ölçümleniyor. OECD’de kabul edilebilir vergi yükü ortalaması yüzde 34,6 olduğu görülüyor. Türkiye’de bu oran yüzde 39,7 düzeyinde. OECD içinde 37 ülke arasında 15’inci sıradayız ve ortalamanın üzerindeyiz. Bunun azaltılması gerekiyor” diye konuştu.
İşverenin ücreti genellikle net tutar üzerinden ödediği düşünüldüğünde Türkiye’deki işveren yükünün daha da ağırlaştığına dikkat çeken Avdagiç, salgın sürecinde verilecek teşviklerle bu yükü azaltmanın istihdam piyasasına ve iş hayatına büyük katkı vereceğini, çalışanın refah seviyesini artıracağını ve ihraç pazarlarındaki rekabetçiliğin daha güçleneceğine vurgu yaptı.
Ünlü alim İbn Haldun’dan bu yana değişmeyen kuralın düşük verginin üretimi artıracağı olduğunun altını çizen Şekip Avdagiç, Kurumlar Vergisi’nde giderek bir azalmanın olacağını ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2023 için yüzde 20’ye ineceğini belirttiğini hatırlattı. Avdagiç, “G-20’de küresel düzeyde asgari bir kurumlar vergisi belirlenmesiyle ilgili çalışma var. Çünkü büyük yatırımlar için ülkeler arasındaki kurumlar vergisi oranı farklılıkları önemli bir rekabet silahı olarak kullanılıyor. Bu anlamda Türkiye’de de rekabetçi bir oran olması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
Üretici – tüketici enflasyonu
Enflasyonun sadece Türkiye’nin değil, pandemi sürecinde tüm dünyanın sorunu haline geldiğini ifade eden Şekip Avdagiç, kendilerini endişelendiren konunun tüketici enflasyonu ile üretici enflasyonu arasındaki makasın giderek açılması olduğunu söyledi. Üreticinin kademeli de olsa sonunda maliyetlerini fiyatlara yansıtmak zorunda kaldıklarını, bu durumun tüketici fiyatlarında yukarı yönlü baskı oluşturduğunu dile getiren Avdagiç, “Beklentimiz bu makasın TÜFE’nin ÜFE’ye yaklaşarak kapanması değil, ÜFE’nin düşürülerek kapanması” şeklinde konuştu.
Enflasyondan korunmak için faiz artışlarına sarılma politikalarının reel sektörün yatırım iştahını kaçırdığını, faiz artışlarının uzun vadede enflasyon ve kur maliyeti noktasında bir iyileştirme özelliğinin de olmadığını belirten Şekip Avdagiç, geçen yıl Haziran’da yüzde 9,9 olan ticari kredi faizleri bu yıl yüzde 22’lere yaklaştığını ve finansman maliyetlerinin bir yılda iki kattan fazla arttığını kaydetti.
İTO Başkanı Avdagiç, “Bizim iş dünyası olarak bir kur hedefimiz yok, volatil olmayan bir kur düzeyinde biz her halükarda yeni bir denge kurup, işlerimizi yürütebiliriz. Yeter ki öngörülebilirlik olsun faiz, enflasyon ve kur üçlüsünde en kısa sürede optimal seviyenin yakalanması diliyoruz” diye konuştu.
Faiz yükü azaltılmalı
Finansman maliyetlerin düşürülmesinde çok fazla seçenek olmadığını, Türkiye’de sermaye birikimi konusunda eksiklikler olduğundan finansman maliyetleri arttığında ya kredi kullanımının yükseldiğini, borcu borçla finanse etme durumunda kalındığını ya da yatırımdan fedakârlık edildiğini belirten Şekip Avdagiç, “Oysa ki biz bundan sonraki süreçte yeni talepleri kaçırmamak için hızla yatırım yapmalıyız. İmalat sanayimizin bu talebe cevap vermesi için özellikle yeşil dönüşüm ve dijital dönüşüm yatırımlarına hız vermesi şart. Bu noktada öncü sinyallere baktığımızda hem bir gereklilik, hem de bir gönüllülük olduğunu görüyoruz. Sanayi tarafında sanayi üretim endeksimiz ve ihracatımıza baktığımızda düzenli bir artış trendi mevcut. Ancak kapasite kullanımında da üst banda yaklaşmış durumdayız” dedi.
Şekip Avdagiç, Reel Kesim Güven Endeksi ve yatırım teşvik belgesi sayılarının Türkiye’de iş dünyasının yatırım iştahının yerinde olduğunu gösterdiğini 2021 yılı ilk çeyreğinde makine ve teçhizat yatırımlarında yüzde 30,5’luk bir atışın dikkat çektiğini dile getirdi. Yatırım iştahının olduğu yerde faiz yükünün azalması gerektiğini belirten Avdagiç, “Faiz yükünün azalması yatırımlara yol verir. Finansman maliyetleri düştüğü zaman onlarca yıllık büyümeyi garanti altına alacak yatırımlar hız kazanır” ifadelerini kullandı.
Büyük kırılma önlendi
2021 yılı boyunca kademeli açılmalarla üretim, ihracat ve harcamaların arttığını, ekonomik aktivitenin Temmuz’dan itibaren normale döndüğünü belirten İTO Başkanı Şekip Avdagiç, “Pandemi sürecinde ekonomi, sağlık ve siyasette başarılı sınav veren Türkiye, büyük bir kırılmanın önüne geçti” dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın açıkladığı ödeme güçlüğü içindeki firmaların kredileri için yeniden yapılandırmanın iş dünyasını memnun ettiğini, diğer taraftan iş dünyasının diğer beklentisinin KDV iadelerinin farklı bir formülle devreye alınması olduğunu dile getiren Şekip Avdagiç, “Böylece iş dünyası finansman ihtiyacı kayda değer bir şekilde karşılanacak” diye konuştu.
Avdagiç, pandemi sürecinde finansman gider kısıtlaması gibi uygulamalar ile Kurumlar Vergisi’ndeki artışların iş dünyasını daha fazla zorladığını belirterek, iş dünyası beklentisinin finansman maliyetleriyle mücadele edecek, yatırım yapmayı kolaylaştıracak, eli güçlendirecek adımların atılması ve faiz seviyesinin kısa sürede makul seviyelere düşürülmesi gerektiğini söyledi.
Türk sanayicisinin ara eleman ihtiyacı ile üretim arasında yakın gelecekte sorun olabilecek bir açmazla karşı karşıya kalabileceğini vurgulayan Şekip Avdagiç, “Sanayiye işçi bulma konusunda giderek artan bir sorun yaşıyoruz. Sanayide kariyer elde etmeyi, daha fazla kazanmayı ve geleceklerini mesleki eğitime dayandırmaları konusunda gençlerimize çağrı yapıyoruz. Gelin sanayide çalışın” dedi.
Türkiye’de maalesef gençlerin mavi yaka işlere talip olmadığını, bu durumun sanayi için ara elemanı bulmada riskler oluşturduğunu belirten Avdagiç, “Sanayinin hızlandığı bu dönemde işgücü temini, emtia bulmak kadar zor bir mesele haline geldi. Sanayileşmeyi başaran tüm ülkeler gibi Türkiye’nin de sanayide çalışmayı, yeni nesil için trend meslek yapmalıyız” tavsiyesinde bulundu.