Dolar $
32.59
%0.18 0.05
Euro €
34.76
%0.02 0
Sterlin £
40.45
%-0.38 -0.15
Çeyrek Altın
4089.16
%0.54 21.57
SON DAKİKA
Turizm Pazartesi 19 Temmuz 2021 02:54

AFRİKA'NIN EN UCUNDAKİ MUHTEŞEM ŞEHİR…

Cape Town, Güney Afrika'daki en eski şehir. Halk dilinde "Anne Şehir" olarak da anılmaktadır.

Afrika'nın en ucundaki muhteşem şehir…

Seyahat etmenin, özellikle uzaklara seyahat etmenin, daha önce hiç gitmediğiniz yerlere gitmenin çok öğretici yönleri vardır. Ben her zaman ne kadar uzaklara gitsem, aslında o kadar kendi içime yolculuk yapıp kendimi keşfetmiş olurum.

Capetown’a giderken de öyle hissetmiştim. Burası da dünya yerküresinin en güney noktalarından biri. İstanbul’dan oniki saat uçuyorsunuz ve o Afrika kıtasının ne kadar devasa olduğunu bu uçuşta fark ediyorsunuz. Uçtuğunuz zaman ise her şeye bir kuş bakışı ile ve çok daha geniş bir perspektiften bakma şansınız oluyor.

Capetown, çok fazla doğal güzellikleri olan bir şehir. Fakat ben burada Güney Afrika‘nın ve Capetown’un farklı yönlerine de temas etmek istiyorum.

25 derecede kışlık kıyafet

Aylardan Ağustostu gittiğimde. İlk Capetown’a vardığımızda komik bir durum yaşıyoruz aslında. Hava yaklaşık yirmi dört yirmi beş derece. Biz çok mutluyuz çünkü enfes bir hava var. Şortlarımızı giyip yazlık T-shirtlerimizi ve yazlık terliklerimizi giyiyoruz fakat sokağa çıktığımızda yerel insanların kalın ceketlerle, hatta mantoyla, kazakla yani bize göre kış kıyafeti ile dolaştığını görünce burada ki insanlar için soğuk bir mevsim olduğunu anlıyoruz.

Günümüzde Güney Afrika Cumhuriyetinin üç ayrı başkenti var. Yürütme Pretoria’dan, yargı Bloemfontein’den ve yasama Capetown şehrinden yürütülür. Capetown Johannesburg ile birlikte Güney Afrika Cumhuriyetin en büyük kentlerinden biri.

cape-5

Harika yerler var

Capetown şehrin içinde ve dışında görülecek harika yerler var.

Görmeniz gereken yerler arasında elbette Masa Dağı var. İlk olarak Teleferik ile yukarıya çıkıp şehrin o muhteşem manzarasını görmeniz lazım. Önünüzde Lionhead kayası , arkada uçsuz bucaksız bir deniz ve kumsallar ve Afrika’nın o değişik ağaçların gölgelerine hakim bir manzara. Eğer Masa Dağının üstü beyaz bulutlarla kaplıysa bu bulutlara  “masanın örtüsü” derler çünkü uzaktan gerçekten öyle görünür.

Çevrede bulunan Stellenbosch gibi bağlara gidip meşhur Güney Afrika şaraplarının üretildiği yerleri görüp tadım yapabilirsiniz.

Capetown’a bağlı plajlarda takdire şayan örneğin Camps Beach, Clifton Beach, Muizenberg Beach, Boulders Beach, Landudno Beach, hepsi çok güzeldir. Plajların bembeyaz kumları ve karşıdan pırıl pırıl parlayan deniz sizi çekiyor ama çok aldanmamak lazım. Buradaki denizin bazı koyları bizdeki denizler gibi değil, çok haşin dalgalı, yüzmesi zor. Örneğin büyük köpek balıkları, balinalar gibi her türlü  vahşi deniz hayvanı bu sularda var tabii ki. Dikkatli olmak lazım. Bu nedenle kafes içinde büyük köpek balıklarını izlemek için dalış turları da yapılıyor.

cape-2Kıtanın en güneyi

Capetown’a yakın çok güzel gezilecek yerlerden bir tanesi de elbette Ümit Burnu Ulusal Parkı. Buraya girdiğinizde yolunuzun üstünde yabani deve kuşları veya babun sürüleri ile karşılaşabilirsiniz. Ümit Burnunun tepesine ise biraz tırmandığınızda sizi hem muhteşem manzaralar karşılar hem de iki büyük okyanusun kesiştiği noktayı görürsünüz. Tam bu nokta Afrika kıtasının en güney noktasıdır. Bir yanda Hint Okyanusu diğer tarafta Atlantik Denizi tam burada birleşir. Süveyş kanalı açılmadan önce dünyanın tüm gemileri bu burnu aşarak ve Afrika kıtasının tamamını dolaşarak Avrupa’dan Asya’ya giderdi. Başka bir alternatif yol yoktu. Bu iki denizin kesiştiği yer ise dünyanın en tehlikeli burunlarından biridir ve bu nedenle dünyanın en çok batık gemileri de burada bulunur. Çok deneyimli usta denizciler bile bu burnu bazen maalesef aşamamıştır.

cape-3

Balinanın verdiği enerji

Biz ise Ümit Burnu’na ilk kez gittiğimiz vakit hoş bir sürprizle karşılaşmıştık. Denizde büyük bir cismin yüzdüğünü fakat ne olduğunu önce anlayamamıştık. Daha dikkatli bakınca ise gördüğümüzün çok büyük bir balina olduğunu gördük. Ümit Burnunda işte ilk defa bir balina görmüştüm ve müthiş etkilenmiştim. Bu muhteşem görüntüyü ve bu şahane balinanın vermiş olduğu güzel enerjiyi bir ömür boyu unutamam.

Ümit Burnunda gördüğüm bu balinanın bana şans getireceğine inanmıştım o günlerde.

Capetown’un en keyifli noktalarından biri ise “Victoria and Alfred Waterfront” bölgesidir.

Burada limanda çok şık restoranlar,  kafeler ve dükkanlar var. Harika boyanmış ve dantel gibi işlenmiş deve kuşu yumurtaları mı satın almak istersiniz,  ahşaptan yapılmış kıtanın hayvan ve insan heykelciklerini veya masklarını mı isterseniz, Afrika motifli her türlü turistik eşya mı dilerseniz, hepsi çok zevkle hazırlanmış olarak buradaki dükkanlarda mevcut. Bu arada gezerken sokak çalgıcılarının Afrika müziği de insanın kulağına çok hoş geliyor. 

Limandaki tekneleri ve körfezde yüzen deniz aslanlarını minik yavrularıyla birlikte izlemek, uzaktan da olsa Robben Island adasına bir bakış atmak çok güzel. Akşam üstleri Waterfront’ta şampanyalı partiler, davetler oluyor, şık giyimli insanlar bu partilere teşrif ediyorlar,  Afrikalı sokak sanatçıları ise yerel müzikleriyle eşlik ediyor ve ortama keyif katıyorlar.

Limanda eski fenerin altında bir kahve yudumlayıp, hatta buradan Robben Island’a giden feribotlara binip oradaki insanlık müzesini ziyaret edebilirsiniz. Hemen hatırlatmak isterim Robben Island’ın meşhur olma nedeni Devlet Başkanı Nelson Mandela’nın o adadaki hapishanede yatmış olmasıdır. 

cape-6

Hüzünlü yüzü

İşte bu noktada aslında Güney Afrika‘nın ve Capetown’un hüzünlü yüzü ile tanışırsınız.

Bin dokuz yüz kırk sekiz ile bin dokuz yüz doksan dört yılları arasında Güneybatı Afrika’da resmi devlet politikası olarak o dönemlerde iktidarda bulunan Ulusal Parti hükümeti tarafından uygulanan ve doğrudan yasalar çıkararak ırksal ayrımcılığı savunan ve yerel siyahi insanları perişan eden ‘Apartheid’ karşınızda bitiverir.  Çok yakın bir geçmişte bu topraklarda insanların yaşadığı acıları dinlersiniz, hissedersiniz ve anlatılanlara inanmak istemezsiniz.

Madiba Nelson Mandela ‘yı ve hikayesini birinci elden öğrenirsiniz, Robben Island adasını size eski bir siyahi bir mahkum gezdirdiğinde bu adada yaşananları duyduğunuzda tüyleriniz ürperir. Mandela’yı bu adada on sekiz yıl mahkumiyetten sonra anakaraya Capetown’a taşıyan “Blouberg” teknesini adanın limanında gördüğünüzde o hasretle beklenen özgürlük rüzgarını yüzünüzde hissederseniz ve adeta o tarihi anı yaşarsınız.

cape-1

Direnişin sembolü

Robben Island direnişin sembolüdür ve mahkumlar arasında “Mandela Üniversitesi” diye de geçer. Tüm zorluklara karşın Mandela burada okuma yazma bilmeyen mahkumlara ders vermiş, barışçıl öğretilerini paylaşmış ve buradan dünyaya seslenip baskılara meydan okumuştur. Neredeyse bir ömür boyu süren bir direnişin sonucunda Mandela hürriyetine kavuşmuş ve bin dokuz yüz doksan dört yılında Güney Afrika Cumhuriyetin ilk siyahi devlet başkanı seçilmiş ve “Apartheid” sona ermiştir. 

Bu nedenle taksi şoförünüz gibi insanlar o günleri canlı yaşamış biri olarak size bu topraklarda siyah ve beyaz ırkın arasında yaşananları anlattığında insanlığınızdan utanırsınız ve neden bazı siyahi gençlerin büyük bir nefret ile sizi süzdüğünü anlarsınız, oysa bu topraklara siz çok dostane bir emelle gelmişsinizdir ama “beyaz adamın” vermiş olduğu acılar o denli derindir ki kolay kolay unutulmaz.

Tavsiyem bu konudaki “Goodbye Bafana” sinema filmini izlemeniz olur. Bu filmi ben Capetown’da kaldığımız otelde seyredip çok etkisinde kalmıştım. Güney Afrika’nın tarihini anlamak için çok güzel bir fim.

Daha sonraki yıllarda bir iki kere daha Capetowna gitme fırsatım oldu ve her seferinde olağanüstü güzelliklerin arasında o derin hüznü tekrar hatırladım.

Dünya tarihi ile ilgileniyorsanız ve Afrika’yı tanımak istiyorsanız veya seviyorsanız kanımca mutlaka görülmesi gereken bir şehir Capetown. 


ABONE OL

EN ÇOK OKUNANLAR