Yepyeni dünya düzeni (2)
Günümüzün en güçlü şirketlerinin sahiplerine bakıldığında çoğu Yahudi kökenli iş adamları olduğu görülür. Bu iş adamları, sahip oldukları şirketlere bağlı büyük medya organları ve savunma endüstrileriyle dünyanın sosyal, politik, ekonomik ve sağlık sistemi üzerinde oldukça etkili olabilmektedirler.
Nitekim günümüz dünyasında meydana gelen olayların arkasında da genellikle bunların parmak izleri sorgulanır. Ötesi bu şirket sahiplerinin bahse konu masonik yapıların bizzat üyeleri oldukları ve bu yapılar aracılığıyla dünyayı şekillendirmeye çalıştıkları da iddia edilmektedir.
Öyle ki; “Yeni Dünya Düzeni” anlayışıyla ulusları, devletleri, inançları yok ederek dünyaya kendi güdümlerinde yeni bir nizam tesis etme gibi açık ve gizli planlara sahip oldukları da açıkça konuşulmaktadır. Bu planlarını dünyanın dolaşımdaki en güçlü parası olan Amerikan doları üzerine resmederek meydan okumaktan da çekinmemektedirler.
İsrail terör devletinin de arkasında yeni dünya nizamı kurma hevesinde olan bu bahsettiğimiz gizli gücün olduğu, bu güçlerin varlığı kadar aşikârdır. Bu gücün verdiği şımarıklıkla İsrail, herhangi bir engelle karşılaşmadan ve uluslararası hukuku çiğnemekten çekinmeden Filistin’i parça parça işgal etmekte ve bunun yanında Filistinlileri keyfi olarak tutuklamakta veya bahanesiz öldürebilmektedir.
Ancak artık bazı şeyler değişmeye başladı.
Sınırsız güç sarhoşluğuna kapılan İsrail’in bu güce ve plana güvenerek Hamas ile girdiği tüm savaşlarda yenilgiye uğraması, yeni dünya düzeni kurma hevesinde olanların da planlarını yenilgiye uğrattı denilebilir. İsrail’e medya ve parasal güçle büründürülen “Yenilmez Ülke” düşüncesi, her türlü imkândan mahrum bırakılmış bir avuç Gazzeli tarafından darmadağın edilerek algılardaki korkuların kalkması, dünyayı da farklı bir düzene götüreceğinin de emaresi olmaktadır.
Dünyaya yeni düzen getirme peşinde olanlar, Gazze’yi çevirdikleri bataklığa gömülmekteler. “Adalet”, “Demokrasi”, “İnsan Hakları”, “Kadın ve Çocuk Hakları”, “Dünya Barışı” gibi kavramları kullanarak kendilerini nizamın efendileri gibi gösteren atı da, bu savaş ile Gazze’nin şeritleri arasında parçalara ayrılmış görünüyor. Batının özellikle II. Dünya Savaşı sonrası oluşturduğu ve bu kavramlara bina ettiği yapmacık değerlerin, aslında tamamen kendi çıkarlarına dayalı olduğunu göstermiştir. Dünya kamuoyunun, bu değerlerin gerektiğinde batılılar tarafından kâğıt helva gibi tüketilebileceğinin farkına varması, dünyada yeni bir düzeninin tartışılmasını da ortaya koymuştur.
Gazze’deki savaş ile birlikte vicdanlı batılılar da dâhil olmak üzere dünyada merhametini henüz kaybetmemiş insanlar, artık bazı şeylerin medyatik uyutmalar ve yapay söylemlerle oluşturulduğunun farkına varmış durumdalar. Bunun yanında, batının gerçek yüzü ile birlikte anti-semitizm hikâyeleriyle masumlaştırılmaya çalışılan işgalcilerin aslında nasıl birer canavar olduklarının ortaya çıkması da önemli bir noktadır.
Batılıların, kendi devletlerinin, malum Yahudi güçlerin ve sermayedar baronlarının güdümünde olduklarını anlamaya başlamaları da önemlidir. Bunun yanında barış ve insan hakları gibi kavramların arkasına sığınarak oluşturulan başta Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi büyük uluslararası kuruluşların aslında o güçlerin güdümünde ve onların talimatlarıyla hareket eden kuruluşlar olduklarını görmeye başlamaları, bazı şeylerin değişeceği umudunu getirmektedir.
Dünya bir uyanışın içerisine girdi. Bu güçlerin gücünden korkanlar artık bu gücün ne kadar sanal olduğunun farkına vardılar. İsrail’e tepki vermekten çekinen ve başımıza ne gelecek korkusuyla sessiz kalan vicdanlı devletler dâhi, arkasındaki şişirilmiş güçlere bakmadan, batılı maşalara da rest çekerek gerektiğinde İsrail’i tehdit etmekten çekinmeyecek düzeye geldiler. İsrail artık korkulan bir güç değil, sıradan bir devlete dönüştü. Dünya artık İsrail ve arkasındaki güçlerin alaşağı olduğu yepyeni bir düzene doğru gidiyor. Dünyayı kendi çıkarlarına göre şekillendirerek yeni düzen getirme peşinde olanlar, yepyeni bir dünya düzeniyle yüzleşmekteler. İşte bu yepyeni düzeni de bu bir avuç inançlı Gazzeli başardı. Bu insanlar, “Yenilmez” zannedilen ve dünyayı yangın yerine çeviren bu aşağılıkların nasıl yenilebileceklerini dünyaya gösterdiler.