SON DAKİKA

Sığınmacılarla ilgili düzenleme

Nihayet geçici koruma statüsündeki Suriyelilerin vatanlarına dönmesini hızlandıracak bir karar yayınlandı. 1 Ocak 2026'dan itibaren yürürlüğe girecek olan karara göre geçici koruma statüsündeki Suriyeliler ayrıcalıklarını kaybedecekler.

Türk vatandaşlarıyla eşitlenecekler. Bu düzenlemeyi ilk adım olarak görmek lazım. Suriye’de savaş son bulduğuna göre, neden Suriyeliler bu ülkenin askerlik yapan, vergi veren ve gerektiğinde çekinmeden şehadete yürüyen evlatlarıyla aynı haklara sahip olsunlar?

Suriyeliler artık ücretsiz sağlık hizmetlerinden ve sosyal yardımlardan yararlanamayacaklar. Ücretsiz ilaç alamayacaklar. Bu karar sayesinde bilhassa okullar kapandıktan sonra Suriye’ye yoğun göç olacaktır. Zira Türkiye’de hayat pahalı ve giderek pahalanıyor. Suriye’de hayat çok ucuz. Altyapı sorunları her geçen gün azaldığından yaşam kalitesi artıyor. 

Tekstil sektöründe, atölye ve fabrikaların Türkiye’den, Suriye’nin elektrik kesintisi olmayan beldelerine taşınması giderek yaygınlaşıyor. Suriyeli atölyeciler ve çalışanları Suriyeli olan tekstilciler; emeğin, elektriğin, vergilerin ve kiraların çok ucuz olduğu ve henüz SSK primi olmayan Suriye’ye göçüyorlar. Böylece maliyetlerini düşürüyorlar. Rekabet kabiliyetlerini ve karlılıklarını artırıyorlar. İlk gidenlerin başarılı olması gidişleri hızlandırdı. Suriye’de istikrar devam ederse, yaz aylarında tekstilcilerin Suriye’ye göç etmesi trend haline gelir.

Oysa teşvik sistemini iyileştirebilsek ve bölgesel asgari ücrete geçebilseydik, emek yoğun olduğundan stratejik açıdan önemli olan tekstil sektörünü muhafaza ederdik. Nüfusumuz 65 milyonken 4 milyon vatandaşımız tekstil sektöründen ekmek yiyordu. Nüfusumuz 86 milyonken tekstil sektöründe istihdam edilenlerin sayısı 900 binin altına düştü. Eğer makul destekler verseydik istihdam azalmaz, işsizlik diye bir problemimiz olmazdı. 

Sürece pozitif tarafından bakarsak atölyelerin Mısır, Vietnam, Bangladeş gibi ülkeler yerine Suriye’ye gitmeleri lehimize. Zira atölyelerle birlikte Suriyelilerde gidiyorlar. İlaveten atölyeler Türkiye’den alışverişe devam edeceklerdir. Yani kaybımız başka ülkeye taşınanlara göre daha az olacaktır.

Aslında üzerinde çalışılarak entegre bir proje geliştirilse, sermaye ve teknoloji yoğun olan fabrikalar Türkiye’de, emek yoğun olan atölyeler Suriye’de konuşlansa ve iş birliği tesis edilse maliyetleri düşürerek, kaybettiğimiz rekabet gücünü kazanabiliriz. Böyle bir proje Suriye’nin süratle toparlanmasını sağlar. Çok daha fazla Suriyeli memleketine döner.

Konumuza dönelim. Daha fazla geri dönüş olması için atmamız gereken adımlar var. Bunlardan ilki geçici koruma kapsamındaki sığınmacıların; üniversite dahil ücretsiz eğitimden yararlanmalarını engellemek, oturum ve çalışma izni almalarını zorlaştırmak ve 20 yaşındaki gençlere askerlik yapma mecburiyeti getirmek. İlaveten denklik anlaşmalarının imzalanma sürecinin tamamlamalıyız.

Bugüne kadar 600 bin Suriyeli yurduna döndü. Halen iki milyon dört yüz bin dolayında geçici korunan Suriyeli var. Bu adımlar atıldığında geçici koruma statüsündeki Suriyelilerin çoğu döner. Ama ülkemizdeki Suriyelilerin hepsi koruma kapsamında değil. Ülkemizdeki göçmenler Suriyelilerden ibaret değil. 

Kesin olarak bilmemiz mümkün değil ama Türkiye’de toplam 6-7 milyon dolayında göçmen olduğunu varsayabiliriz. Koruma kapsamında olmayan göçmenlerin büyük çoğunluğu kaçak. Zor hayat koşullarına razılar. Dolayısıyla onları, hele Afganistan’dan gelenleri göndermek daha zor. 

Önümüzdeki yıllarda güneyden kuzeye ve doğudan batıya göç artacak. Türkiye göç yolları üzerinde. Hem çekim merkeziyiz hem de Afganistan’dan, Hint Kıtasından, İran’dan, Irak’tan ve Suriye’den göç edenlerin güzergahı üzerindeyiz. Eğer caydırıcı tedbirler almazsak göçmen ülkesine dönüşürüz.

İlgi alanı kaçak göçmenler olan göç polisi kurulmalı. Kaçak göçmenlerin yoğunlaştıkları yerler belli. Polis, jandarma ve görevlendirilecek diğer kolluk güçleri kaçak göçmenlerin olduğu bölgelere ani baskınlar yaparak belgesi olmayan herkesi aynı gün sınır dışı etmeli. Hukuki olarak kısa vadede sınır dışı edilemeyecekler için Somali’de kamp kurulmalı. Bunlar yapıldığında muhatapları duyar. Gelişler minimum seviyeye düşer. Zira gelmek isteyenler, ülkemizdeki kaçak göçmenlerle irtibatlılar. 

İnsan kaçakçılığı suçunun cezası ağırlaştırılmalı. Organize suç olarak değerlendirilmeli. Kaçakçılara yardım ve yataklık yapanlarda suçu işleyenlerle aynı cezaya çarptırılmalı. Kaçakçıların tutuklu yargılanmaları sağlanmalı. Mal varlıklarına el konulabilmeli.

Kaçak göçmenlerin önemli bir kısmı ülkemiz onların güzergahında olmamasına rağmen Afrikalı. Zira bazı Afrikalı devletlerin vatandaşlarından vize istemiyoruz, bazısının vatandaşlarına çok kolay vize veriyoruz. Vize rejimimizi değiştirerek çok başarılı olan sponsorluk sistemine geçmeliyiz. Afrikalılar Türkiye’nin yetki verdiği sınırlı sayıda şirket üzerinden vize başvurusu yapabilmeli. Bu şirketler vize aldıkları kişilere kefil olmalı. Süresi dolduğu halde ülkemizde kalanlarla ilgili ceza ödemeli. Alınan vize süresine uymayanların oranı, tanımlanmış bir oranı geçtiğinde, şirketin vize başvurusu yapma hakkı iptal edilmeli.

Kaçak göçmenler konusunda yeni, bilinmeyen bir şey yapmayacağız. Bu alanda başarılı olan BAE ve Suudi Arabistan’ı örnek almalıyız. Trump’ın kaçak göçü kısa sürede durdurmasını sağlayan uygulamalar ortada. İstila altındaki Türkiye büyük devlet olamaz.