SON DAKİKA

Sevr gerçeği

PKK'nın son cümlesi dışında saçma sapan ifadelerden oluşan bildirisi yüzyıldır devam eden bir tartışmayı Lozan-Sevr konusunu yeniden gündeme getirdi. Farklı kesimlere mensup çok sayıda aydın ''Sevr zaten uygulanmayacaktı'' fikrinde. İşin ilginç tarafı, bu fikrin hiçbir dayanağı olmaması.

1. Dünya Savaşından sonra galiplerle mağluplar arasında beş tane barış anlaşması imzalandı. Almanya ile imzalanan Versay Anlaşmasıyla Almanlar, komünist devrimin ardından savaştan çekilen SSCB ile imzaladıkları anlaşmada kazandıkları toprakların tamamını ve bu topraklara ilaveten 69.000 km2 arazi kaybettiler. 8 milyondan fazla Alman, sınırların dışında kaldı. Saar, Silezya, Poznan ve Batı Prusya yitirildi. Almanlar ödeyemeyecekleri kadar yüksek tutarda tazminatı kabul etmek zorunda bırakıldı. 

Saint-Germain Anlaşması’yla Avusturya’nın nüfusu 50 milyondan 7 milyona, yüzölçümü 576.000 km2 ’den 84.000 km2 ’ye düştü. Farklı denizlerde kıyıları olan ve Avrupa’nın en güçlü donanmalardan birini kuran Avusturya Viyana ve çevresinden müteşekkil bir kara ülkesi hâline geldi. Bugün bağımsız olan Hırvatistan, Bosna-Hersek, Çekya, Slovakya, Slovenya ve Macaristan’ın tamamı Avusturya-Macaristan’ın toprağıydı. Ayrıca İtalya, Romanya, Ukrayna, Polonya, Sırbistan ve Yunanistan da imparatorluktan toprak aldı. Bin yıldan uzun süredir imparatorluk olan Avusturya bu anlaşmadan sonra bir daha asla güçlü bir devlet olamadı. 

Bulgaristan Neuilly Anlaşması’yla, Batı Trakya’yı Yunanistan’a, Dobruca’yı Romanya’ya ve Batı Bulgaristan’ın bir kısmını Sırbistan’a bıraktı. Bunlar içinde en değerli kayıp Batı Trakya’ydı. Böylece Bulgaristan, Ege sahillerini kaybetti. 

Trianon Anlaşması’yla Macaristan, topraklarının 2/3’ünü ve nüfusunun yarısını kaybetti. Romanya’ya bıraktığı Transilvanya’da ve Yugoslavya Krallığına bağlanan Voyvodina’da Macarlar baskın çoğunluğu oluşturuyordu. Bu bölgeler bir daha Macaristan’ın olmadı.

Sevr, bu dört anlaşmadan sonra imzalandı. Bunun nedeni, bölüşülecek çok toprak ve paylaşılacak çok çıkar olmasıydı. Bu topraklarla, çıkarların talibi çoktu. Sevr Anlaşması’yla, Osmanlı Orta Anadolu, Doğu Marmara ve Batı Karadeniz’de varlığını sürdüren küçük bir devlete dönüşüyordu. Ege ve Akdeniz’deki  sahillerini kaybediyor sadece Karadeniz’de kıyısı kalıyordu. Marmara denizi ve Boğazlar, Uluslararası Komisyonun denetiminde olacaktı. 

Mağluplarla imzalanan diğer dört anlaşma aynen uygulandı. Sevr neden uygulanmasın? Macaristan, Bulgaristan ve Avusturya, kaybettikleri topraklara bir daha asla sahip olamadılar. Almanlar kısa sürede radikalleştiler. Nazi Partisi’ni iktidara getirerek, Avrupa’yı yıkıma götürecek süreci başlattılar. 

Türklerin mağlup olan diğer dört ulustan tek farkı vardı. Diğer uluslar devlet yetkililerinin imzaladığı anlaşmaları kabul ederken, Türkler Milli Mücadeleyi başlattı. Milli Mücadele zaferle sonuçlanınca, diğer dört anlaşma aynen tatbik edilirken, Sevr yırtılıp atıldı.

Aslında Sevr, imzalanmadan önce uygulanmaya başlanmıştı. Yunanistan, İtalya, İngiltere ve Fransa anlaşma imzalanmadan önce Anadolu’nun büyük kısmını işgal etmişlerdi. Yani Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının başlattığı mücadele olmasaydı, bugünkü Türkiye kesinlikle olmazdı. Arapların yaşadığı Arap yarımadası on parçaya, büyük Suriye beş parçaya bölündü. Emperyalistler Kuveyt’i Irak’tan, Sudan’ı Mısır’dan kopardılar. Afrika’yı paramparça ettiler. Topraklarını işgal ettikleri, Sevr’i imzalattıkları Türklere neden iltimas geçsinler?

Kurtuluş Savaşı askeri zaferlerin yanında Ankara hükûmetinin diplomatik başarılarından oluşur. Ankara; İngiltere, Fransa ve İtalya’nın uzun ve yıpratıcı bir savaştan çıkmış olmalarını ve milyonlarca vatandaşlarının  ölmüş olmasını iyi değerlendirdi. Batı kamuoylarının yeni tabutlara tahammülü yoktu. Bu ülkelerin ekonomileri çökmüş, mevcut iktidarlar yıpranmıştı. Anadolu’da direniş beklemiyorlardı. Beklentileri kendilerine verilen şehirlere yerleşmek, sömürmeye başlayarak, ülkelerine kaynak transfer etmekti. 

Fakat karşılarında kurmaylar tarafından organize edilen Kuvayı Milliye güçlerini buldular. Ankara hükûmeti, Sovyetler Birliği’yle anlaşmıştı. Silah, mühimmat, para, giysi, araç gibi yardımlar alıyordu. 

Ayrıca Roma ile Paris, İngiltere tarafından kandırıldıklarını düşünüyorlardı. Orduları, halkları ve sivil yönetimleri kızgındı. Osmanlı’nın en yoğun limanı olan İzmir ve çevresi, İtalya’ya söz verilmiş ama İngiltere’nin oluruyla Yunanistan tarafından işgal edilmişti. 

Sykes-Picot Anlaşması’yla, İngiltere, Musul’la Kerkük’ü Fransa’ya vermişti. Fakat bu bölgenin petrol kaynadığını tespit eden İngilizler anlaşmayı çiğneyerek Musul ve Kerkük’ü kendi sömürgeleri yaptılar. Fransa ile İtalya’nın, işgal ettikleri toprakları,  direniş görmeleri üzerine boşaltmalarının, Ankara’yla anlaşmalar imzalamalarının ve İstanbul’un kontrollerindeki kısımlarından Anadolu’ya silah kaçırılmasına göz yummalarının temel nedenleri bunlardır. İlaveten cumhuriyetçi olan Fransız subayları Ankara’daki milliyetçilere sempati besliyor, onları padişaha tercih ediyorlardı. 

İngiltere’nin İstanbul ve çevresini boşaltmasının sebebi, karşılarında muzaffer ve motive bir ordu olmasıdır. Cihan Harbi’nde en fazla insan ve para kaybını İngiltere yaşadı. 30 Ağustos Zaferi’nden sonra, Yunanistan’ı destekleyen hükümet, İngiltere’nin kaynaklarını boş hayallere harcadığı için düşürüldü. Yeni hükûmeti barış ve anlaşma yanlıları kurdu. Dolayısıyla yeni İngiliz hükümetinin işgali sonlandırması aklın gereğiydi. 


garanti sol
garanti sağ