SON DAKİKA

Müzik mi, tedavi mi, yatırım mı?

Murat Ingin 27 Tem 2025

Sağlık sektörü gün geçtikçe daha fazla multidisipliner yaklaşımlara yönelirken, müzik terapisi giderek daha görünür ve etkili bir tedavi aracı haline geliyor.

Sadece duygusal değil, fizyolojik iyileşme süreçlerine de katkı sunduğu bilimsel çalışmalarla kanıtlanan bu alan, artık yalnızca alternatif tıp kategorisinde değil, ana akım sağlık sistemlerinin bir parçası olma yolunda ilerliyor. Bu gelişmenin beraberinde getirdiği ekonomik potansiyel ise dikkat çekici: Müzik terapi merkezleri, hem sağlık ekonomisine katkı sağlayan hem de yeni bir girişimcilik alanı sunan bir sektör olarak yükseliyor.

Müzik terapisi, depresyon, anksiyete, otizm, Alzheimer ve travma sonrası stres bozukluğu gibi pek çok farklı durumda destekleyici tedavi olarak kullanılmakta. Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Kanada gibi ülkelerde yüzlerce hastane, müzik terapistlerini kadrolu çalışan olarak istihdam ediyor. Türkiye’de ise bu alan henüz başlangıç aşamasında olsa da kamu hastanelerinde başlayan pilot uygulamalar ve üniversitelerin bu alandaki akademik yatırımları, sektörün ilerleyen yıllarda büyüme ivmesine gireceğini gösteriyor.

Ekonomik açıdan bakıldığında müzik terapi merkezlerinin birkaç boyutlu katkısından söz etmek mümkün. İlk olarak, bu merkezler doğrudan bir istihdam alanı yaratıyor. Sertifikalı müzik terapistleri, müzikologlar, psikologlar ve destek personeli gibi çeşitli meslek gruplarını içine alan yapısıyla, nitelikli iş gücüne yönelik yeni bir talep oluşturuyor. İkinci olarak, terapi alan hastaların klasik tıbbi tedaviye olan ihtiyaçlarının azalması –örneğin ilaç kullanımında azalma ya da hastanede kalış süresinin kısalması gibi– sağlık harcamalarının düşmesine dolaylı katkı sağlıyor. Bu durum, sağlık sistemlerinin üzerindeki mali baskıyı da hafifletiyor. Üçüncü boyut ise sağlık turizmiyle ilişkili. Özellikle ruhsal iyileşmeye yönelik alternatif arayışlar içinde olan uluslararası hastalar için müzik terapi merkezleri, çekici bir seçenek olabilir. Doğayla iç içe konumlandırılan merkezler, termal tesislerle entegre hizmet modelleri ya da otizm spektrumundaki bireyler için oluşturulmuş uzmanlaşmış klinikler, Türkiye’nin sağlık turizmi potansiyelini daha da genişletebilir. Burada yaratılacak katma değer, yalnızca tıbbi fayda değil aynı zamanda turizm gelirlerinde artış anlamına gelecektir. Ayrıca müzikle terapi sunan merkezlerin marka değeri, ülke imajına da katkıda bulunabilir.

Bu alanda yatırım yapmak isteyen girişimciler için müzik terapi merkezleri, görece düşük maliyetli ancak yüksek değerli bir girişim fırsatı sunuyor. Geleneksel sağlık yatırımlarına kıyasla daha küçük ölçekli yapılarla başlanabilir; özellikle özel hastanelerle yapılacak iş birlikleriyle hizmet sunumu entegre edilebilir. Ayrıca bireysel danışmanlık temelli modellerle, klinik düzeyde hizmet vermeyen ama yaşam kalitesine katkı sağlayan özel seanslar da ekonomik açıdan sürdürülebilir olabilir. Örneğin büyük şehirlerde, çalışan bireylere yönelik stres yönetimi odaklı müzik terapisi atölyeleri dahi başlı başına bir gelir modeli haline gelebilir.

Elbette bu potansiyelin hayata geçmesi, bazı kritik adımların atılmasına bağlı. Öncelikle müzik terapistlerinin meslek olarak tanınması ve yasal zeminin netleştirilmesi gerekiyor. Üniversitelerde bu alanda lisansüstü programların yaygınlaştırılması, nitelikli insan kaynağını oluşturmak açısından elzem. Aynı şekilde, Sağlık Bakanlığı ve SGK gibi kurumların müzik terapisini destekleyici sağlık hizmeti olarak tanıması ve geri ödeme sistemine dahil etmesi, sektörün ölçeklenmesini kolaylaştıracaktır. Ayrıca müzik terapi dernekleriyle kamunun iş birliği içinde çalışması, standardizasyonu sağlamak açısından kritik rol oynar.

Müzik terapi merkezleri yalnızca bireylerin sağlığına değil, toplumun ekonomik refahına da katkı sunma potansiyeli taşıyor. Modern tıbbın sınırlarını müziğin şifasıyla birleştiren bu merkezler, Türkiye için hem bir sağlık inovasyonu hem de ekonomik büyüme fırsatı olabilir. Söz konusu olan yalnızca şifa değil; aynı zamanda yepyeni bir ekonomik senfoni…