Kırgızistan-AB ortaklığı
Kırgızistan, 7.5 milyon nüfuslu, küçük ve fakir bir ülke. Ülkenin en stratejik kaynağı su. Fakat su kaynağı yeterli yatırım yapılamadığından taşıdığı potansiyelle orantılı olarak değerlendirilemiyor.
Son yıllarda petrol ve gaz fiyatlarının yükselmesi, su alanında yapılacak yatırımları daha da kârlı hâle getirdi. AB Kırgızistan’da en yüksek tutarda yatırımı suya yapmayı planlıyor. Ülkenin en önemli gelir kaynağı durumundaki altın madenlerini Kanadalılar işletiyor. Altın dışında zengin antimon, çinko, kalay, civa ve tungesten rezervlerine sahipler.
GSMH’nin yaklaşık %30’unu yurt dışı işçi gelirleri oluşturuyor. Kırgızistan ile Tacikistan, dünyanın GSMH’sine göre en yüksek yurt dışı işçi gelirine sahip iki memleketi. İki ülkenin de birer milyonun üzerinde vatandaşı Rusya’da çalışıyor. Rusya ülkenin majör ticaret ortağı. Kırgızistan’ın ticaretinin baskın çoğunluğu Kazakistan ve Rusya üzerinden geçmektedir. Orta Asya’daki en büyük Rus askeri üssü Kırgızistan’dadır. Yani Kırgızistan, ekonomik ve güvenlik açılarından, Rusya’ya bağımlı. Dolayısıyla, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla başlayan savaş, Kırgızistan’ı derinden etkiledi.
Pamuk, tütün ve tahıl başlıca tarımsal, deri, yün, halı, kilim ve et başlıca hayvansal ürünler. Hayvancılık, yaygın olarak yapıldığından Kırgızlar eti Türkiye’nin %20’sine mal ediyorlar. İpekçilikte çok ileri düzeydeler. Kırgızistan’ın başlıca avantajlarından biri ucuz iş gücüdür. Cazip teşvik politikalarıyla, bu avantaj kullanılarak yatırım çekebilirler. Zira Kazakistan’da iş gücü hızla pahalanmaktadır.
Kırgızistan’ın en büyük ihracat pazarları, İngiltere (%42), Kazakistan (%17), Rusya (%14), Özbekistan (%7) ve Türkiye (%5)’ dir. İngiltere’nin bu kadar farkla önde olmasının nedeni, ham altının oraya sevk edilmesidir. En çok ithalat yapılan ülkeler ise Çin (%35), Rusya (%28), Kazakistan (%12) ve Türkiye’dir. (% 5)
Ahalinin %73’ü Kırgız, %15’i Özbek ve %3’ü Rus. 1991 yılında, ahalinin %20 kadarı Özbek, %21’i Rus’tu. Fakat ekonomik sıkıntılar ve darbeler yüzünden Özbeklerle Ruslar göç ettiler. Bağımsız olduktan sonra üç darbe yaşayan Kırgızistan, siyasi açıdan istikrarsız.
Güneyde yoğun olan, neredeyse bin yıldır ağırlıklı olarak şehirlerde yaşayan ve ticareti kontrol eden Özbeklerle, henüz şehirleşen Kırgızlar arasında, özellikle Oş ve civarında gerilim var. Kırgızların ağırlıklı olarak hayvancılıkla, Özbeklerin tarımla uğraşması ve su kaynaklarının sınırlı olması gerilimi arttırıyor. Özbekler güçlü pozisyonlarını muhafaza etmeye çalışırken, Kırgızlar ‘’Burası Kırgızistan. Neden onlar patron, biz işçiyiz?’’ mantığıyla hareket ediyor.
Protesto gösterileri sırasında ve darbe süreçlerinde Özbeklere saldırılması, küçük çapta da olsa etnik çatışmaların olması, kalabalık Özbek gruplarının Özbekistan’a ve Rusya’ya göç etmesine yol açtı. Ülkedeki diğer etnik gerilim, kuzey ve güney Kırgızları (Bunlar kendilerine “Kıpçak Kırgızları” diyorlar.) arasında yaşanmaktadır. Güney Kırgızları, kuzeydekilerin Rus ve Kazak etkisi altında kaldıklarını, kendilerinin gerçek Kırgız olduğunu düşünüyor.
Gerilimi güneylilerin daha dindar olmalarıyla ve kuzeylileri dejenere olmuş görmeleriyle ilişkilendiren teoriler var. Fakat Özbekler ülkedeki en dindar kesim. Bu teori geçerli olsaydı, Özbeklerle güney Kırgızları arasında bu kadar yüksek seviyede gerilim olmaması gerekirdi. Gerilimlerin temel nedeni ekonomiktir. Ülkenin kaynakları yeterince yatırım yapılmadığından halkı müreffeh yaşatmaya yetmiyor.
Kırgızistan ABD askeri üs açana kadar istikrarlıydı. Amerikan üssü kapatılana kadar, Kırgızistan, dünyada aynı anda hem ABD hem de Rus üssü bulunan tek ülkeydi. Bakıyev ve Akayev’in devrildiği gösterilere, Rusya’nın destek vermesinin nedeni, ABD üssünün kapatılmamasıydı.
İşin ilginç tarafı, Amerika’nın da kendisine üs açma imkanı tanıyan Akayev yönetiminin devrilmesine yol açan gösterileri, ‘’Bölgeye demokrasi getiriyoruz.’’ motivasyonuyla desteklemesiydi. Selefinin akıbetinden ders almayan Bakıyev’de Rusya’nın desteklediği gösterilerle devrildi.
Kırgızistan için uzun vadede en büyük risk, Çin’dir. Çin zamana yayarak Mançurya’yı, Tibet’i, İç Moğolistan’ı ve Doğu Türkistan’ı işgal etti. Son otuz yılda Makau ve Hong Kong’u bünyesine kattı. Yakın vadede ki hedefi Tayvan’dır. Bugünkü şartlarda Doğu Türkistan gibi bir işgal olmayabilir ama Türk devletleri beraber hareket etmezler ve Çin’e rakip güçlerin bölgeye yatırımcı olarak girmesini sağlamazlarsa, ekonomik ve siyasi bağımsızlıklarını kaybederek, uydu devletlere dönüşebilirler.
Çin ekonomik olarak hızlı büyümekte ve yayılmaktadır. Sadece otuz yılda Orta Asya’nın majör ticaret ortağı ve enerji tedarikçisi haline geldi. Kırgızistan’da devrim, darbe ve kalkışma dönemlerinde gayrimenkul fiyatlarının neden düşmediği araştırıldığında, Çinli şirketlerin satın alma faaliyetlerine son sürat devam ettikleri görüldü.
Kırgızistan, zengin devletlerin fakir komşusu olmamak için AB’nin stratejik ortaklık teklifi değerlendirdi. Fukara Kırgızistan, Orta Asya’yı istikrarsızlaştırır. Ayrıca suya yapılacak yatırımlar, sadece Kırgızların değil, Kazak ve Özbeklerinde enerji kaynaklarını çeşitlendirecek. Önümüzdeki dönemde Kırgızistan’a özellikle emek yoğun sektörlerde yatırım yapmak çok cazip olacak.