SON DAKİKA

İsrail'in Katar saldırısı ve Türkiye

İsrail'in Katar saldırısı, ABD'nin Ortadoğu politikasının iflas ettiğinin daha doğru bir ifadeyle İsrail nedeniyle uygulanamadığının son ama en güçlü göstergesi.

İsrail, İran’ı nükleer silahların sınırlandırılmasıyla ilgili ABD-İran görüşmeleri sürerken ve yeni tur görüşmelerin başlama tarihinden iki gün önce vurmuştu. Bu da diplomasi tarihinde örneği olmayan bir olaydı. Ama neticede İran Amerika’nın da düşmanı. 

Katar ise Amerika’nın Ortadoğu’daki en sadık müttefiki. ABD’nin Ortadoğu’daki en büyük askeri üssü Katar’da. Saldırı da HAMAS mensuplarının yanında Katarlılar da öldü. Kaldı ki HAMAS mensupları Katar’da İsrail’le yürütülen barış görüşmeleri münasebetiyle bulunuyorlardı. İsrail ve HAMAS; Mısır ve Katar aracılığıyla görüşüyorlar. Geçici ateşkesler ve takaslarda bu görüşmeler neticesinde sağlanmıştı.

İsrail saldırganlığını sürekli ilerletiyor. ‘’Buda olmaz’’ denilenleri birer birer yapıyor. 7 Ekim 2023 günü HAMAS İsrail’e saldırdı. İsrail buna ölçüsüz, HAMAS-Filistinli ayrımı yapmadan askeri-sivil hedefleri dikkate almadan mukabele etti. Ardından Hizbullah’ı sebep göstererek Lübnan’a saldırdı. Lübnan’da da Hizbullah-Lübnanlı ayrımı yapmadı. Sivil hedefleri de vurdu. Lübnan bu saldırılara mukabelede bulunmamasına rağmen uzun süre bombalanmaktan kurtulamadı. 

İsrail Husileri bahane ederek Yemen’de de liman, havalimanı gibi halkın istifade ettiği tesisleri vurdu. Esat devrinde Suriye’de Hizbullah’a ve İran milis güçlerine ait yerler bombalanıyordu. Esat gitti. İranlılar ve Hizbullah Suriye’yi terk etti. Suriye’ye yapılan saldırılar duracağına arttı.

HAMAS, Hizbullah ve Husiler Amerika’nın da düşmanları. Lübnan Amerika’ya Katar kadar yakın değil. ABD açısından değeri, Katarın stratejik önemiyle mukayese bile edilemez. Yani İsrail önceki saldırılarından farklı olarak ABD’nin stratejik ortağına saldırdı. İsrail bu saldırıyı ABD’ye rağmen veya ABD’ye haber vererek yapmış olabilir. Emrivaki şekilde yani haber vermeden ya da son anda haber vererek yapmış olabilir. Sonuç değişmiyor. ABD İsrail’i kontrol edemiyor. Türkiye, dış politikasını özellikle Suriye politikasını bu gerçekliği dikkate alarak revize etmeli.  

Katar’da saldırıya mukabele etmedi, edemedi. Katar İran’ın saldırısına da karşılık vermemişti. Arka arkaya yaşanan bu olaylar Katar’ın ağırlığını kaybetmesine yol açacaktır. Kendi topraklarına yapılan saldırılara cevap veremeyen, meşru müdafaa hakkını bile kullanamayan bir devlete kim, neden saygı duyar? 

Bu saldırıdan Arap devletleri ders çıkaracaktır. Zira Katar’a saldıran onlara da saldırabilir. İsrail’in saldırganlığının İran ve müttefikleriyle sınırlı olmadığına dünya şahit oldu. Bu aşamadan sonra İbrahim anlaşmalarının devam etmesi çok zor. İsrail’in saldırganlığı Türkiye ve Arap devletlerini daha da yakınlaştıracak. Çin ve Rusya’ya hareket alanı sağlayacak. Zaten ABD yalpalamaya başladığından beri hızlanan Suriye Rusya ilişkileri daha da önem kazanacak. Zira Rusya’nın Nusayriler üzerinde tarihsel olarak ağırlığı var. 

İsrail’in Türkiye’ye de saldırabileceği fikrine katılmıyorum. Türkiye hem çok güçlü hem de NATO üyesi. Türkiye’ye saldırmak intihar olur. Ne Türkiye İsrail’e saldırır ne de İsrail Türkiye’ye. Ama iki ülke Suriye’de vekalet güçleri üzerinden savaşacaklar. Birbirlerinin kontrol ettikleri gayri resmi noktalara-geçen hafta olduğu gibi- operasyonlar düzenleyecekler. Suriye’de İsrail’in hareket alanı Türkiye’den çok daha geniş. Zira ÖSO da Suriye ordusu da Türkiye’nin kontrolünde. Onlara yapılan her saldırı Türkiye’ye de zarar veriyor.

Tek başına bu hamle bile Terörsüz Türkiye sürecinin yerinde bir hamle olduğunu gösteriyor. Amma velakin süreç tamamlanamadığından istenilen neticeye ulaşılamadı. İsrail Suriye’de PYD-SDG’yi Türkiye’ye karşı kullanacaktır. İsrail Suriye’de müdahil oldukça SDG pervasızlaşıyor. Şam ile yaptığı anlaşmaya uymadığı gibi sürekli yeni taleplerde bulunuyor. Türkiye’nin SDG’ ye operasyon düzenlemesi sürecin bitmesine yol açabilir. Bu durumda PKK’da SDG’ ye eklenecektir.  ‘’PKK zaten çok zayıf’’ demeyin. İsrail’in füzeleri Kandil’den Türkiye’nin her yerini vurabilir. Aynı Husilerin İsrail’i vurabildiği gibi. 

Bu nedenle operasyon Türkiye’nin en son başvuracağı seçenek. Eğer operasyon olmazsa; İsrail’in desteğini sağlayan, ABD’nin Suriye politikasının üniter devletten Rojava’nın özerkliğine kaydığını gören yani eli güçlenen SDG neden Suriye ordusuna katılsın ya da silah bıraksın?

Saldırı sırasında Katar’daki Patriyotlar devreye girmedi. Katar çok küçük bir ülke. Patriyotlar ülkenin tamamını kapsıyorlar. Buna rağmen İsrail ülkenin en merkezi yerlerinden birini vurabildi. İsrail İran’a saldırdığında da S-400’ler devreye girmemişti. Yani İsrail’de muhtemelen füze savar sistemlerini kilitleyen, işlevsiz kılan bir teknoloji var. Türkiye bu güçlü ihtimali ve bir operasyon düzenlenmesi halinde SDG ve PKK’nın sınırımızın hemen güneyinden yapabilecekleri saldırıları göz önüne alarak ‘’Çelik Kubbeyi’’ gözden geçirmeli, varsa eksikler gidermeli. Tahkim etmeli.