İmamoğlu'nun yol haritası
İmamoğlu genel merkeze hakim olduğundan uygun gördüğü her hangi bir vakitte CHP'nin adayı olabilirdi.
Aslında adaylığının açıklanması için en uygun zaman, seçimlerin 3-4 ay gibi makul bir süre öncesiydi. Adaylığı yine önseçimle veya bir başka yolla açıklanabilirdi. Böylece Yavaş’ın partiden ayrılması daha zor olurdu. Ayrılsa bile hazırlık yapmak için önünde çok az vakit kalırdı. İmamoğlu 3-4 ayda 3 yılda yıpranacağı kadar yıpranmazdı. Şu ana kadar dünyada seçimlere üç yıldan uzun süre varken aday ilan edilen hiç kimse olmamış.
Vaziyet buyken İmamoğlu, ‘’adayın önseçimle belirlenerek mart ayında ilan edilmesi’’ hamlesini neden yaptı? Çünkü İmamoğlu ve ekibine göre ‘’Mahkemeler CHP’nin cumhurbaşkanı adayını mahkum edemezler.’’ Bu varsayımı anlamakta zorluk çekiyorum. Mahkeme açısından İmamoğlu’nun İBB Başkanı olmasıyla cumhurbaşkanı adayı olması arasında bir fark olacağını sanmıyorum.
İmamoğlu önseçim kararını Beşiktaş Belediyesine düzenlenen operasyon üzerine aldı. Bu operasyonun büyükşehre kadar uzanacağı düşünülüyor. Aday olunca bunun önü nasıl kesilecek anlamak mümkün değil. Beşiktaş Belediyesi ile ilgili dosyayı inceledim. Eğer İBB’ de ve/veya ilçe belediyelerinde durum Beşiktaş gibiyse İmamoğlu mahkeme kararıyla değil yıpratılarak tasfiye edilir. İstenirse sokağa çıkamaz hale getirilir.
Beşiktaş Belediyesi bir gayrimenkulün satışı için ihale açıyor. Normalde en yüksek fiyatı veren gayrimenkulü alır. Fakat ihaleye davet yöntemiyle çıkılıyor. Davet yöntemi özellikli işler için geliştirilmiş bir yöntem. Tüp geçit, metro, viyadük, köprü, baraj ve liman gibi projelerle ilgili açılacak ihalelere daha önce benzer projeleri gerçekleştirmiş firmalar davet edilir ve katılanlar yarıştırılır. Gayrimenkul satışı için neden davet usulüyle ihale yapılsın? Neden sadece üç firma rekabet etsin? Rekabet ne kadar yoğun olursa fiyat o kadar yükselmez mi?
Asıl büyük saçmalık ihaleye davet edilen üç firmanın da sahibinin aynı kişi olması: İhsan Aktaş. Aktaş, İçişleri Bakan Yardımcısının ağabeyi. Manzara şu: Aktaş’a ait üç firmanın katılarak birbirleriyle kıran kırana rekabet ettikleri ihalenin sonucunda gayrimenkul satılıyor. Daha ilginç bir bilgi daha vereyim: Rıza Beyin ihale komisyonu başkanı olarak atadığı kişi İhsan Aktaş’ın akrabası.
Aynı soruşturma da başka bir dosyadan tutuklu olan bir belediye başkanıyla ilgili olarak ta tutuklama kararı verildi. Gerçi o belediye daha az saçmalamış. Davet usulüyle düzenlenen ihaleye giren üç firmanın sahipleri farklı kişiler. Fakat üç şirketin adresleri, SMMM’ leri ve avukatları aynı. Üç şirketin ihale evrakları da aynı bilgisayardan çıkmış.
Vaziyet diğer belediyelerde de böyleyse Ekrem Bey’i tasfiye etmek için mahkeme kararına ihtiyaç yok. Bilakis İmamoğlu’nun yıpranmış olarak seçimlere katılması iktidarın işine gelir. Bu ihaleler millete detaylı olarak anlatıldığında, belgeler gösterildiğinde ilgililer kendilerini nasıl savunacaklar? ‘’Yargı CHP’ye ayrımcılık yapıyor’’ diyemezler, deseler de inandırıcı olamazlar. Zira aynı dosyada bakan yardımcısının dört akrabası tutuklanmış. Bakan yardımcısı akrabaları için ‘’Suçu olan cezasını çeksin’’ demiş.
İmamoğlu güçlü bir rakibinin olmayacağı önseçimden CHP adayı olarak çıktıktan sonra ülkeyi karış karış gezecek ve uygulayacağı politikaları anlatacak. Vatandaşların, anketlere göre kararsız olan %30’unun oylarını kazanmaya çalışacak. Bu yaklaşımı nedeniyle üç yıl boyunca görevini ihmal ettiği için eleştirilecek.
‘’Mahkemeler mahkumiyet kararını kesinleştirirse CHP’liler sokaklara dökülecek. Protesto gösterileri düzenlenecek.’’ deniyor ama aynı Esenyurt ve Beşiktaş gibi bu gösterilere katılım sınırlı olur ayrıca herhangi bir sonuç çıkmaz. Kaldı ki İmamoğlu asıl arka arkaya patlatılacak yolsuzluk dosyalarına hazır olmalı. İmamoğlu’nun seçimlere, yıpranmış olarak katılması çok daha yüksek ihtimal.
Bence, Ekrem Bey mahkum olursa CHP’nin adayı Yavaş olur. Yavaş, Ekrem Beyden daha iddialı olur. Oysa İmamoğlu’nun seçime CHP adayı olarak gireceği kesinleştiğinde, Yavaş, stratejisi gereği çok sayıda partinin ortak adayı olarak seçimlere katılacak. Yani muhalefet ikiye bölünecek. Muhalifler birbirlerinin adaylarını yıpratacaklar. İlk turda elenen adayın seçmenlerinin tamamının ikinci turda sandığa gideceğini ve diğer muhalif adaya oy vereceğini beklemek saflık olur.
İmamoğlu, kutuplaşma nedeniyle yolsuzluk iddialarının muhalif seçmenleri etkilemeyeceğini ve CHP adayına ceza verilemeyeceğini düşünüyor. Ona göre; ‘’Yavaş, CHP adayı olduğunda çok oy alabiliyor. Yavaş CHP adayı olmadığında, yine kutuplaşmanın bir sonucu olarak oy alamaz. 2024 yerel seçimlerinde İyi Partinin uğradığı akıbete uğrar.’’ Bu nedenle İmamoğlu’nun strateji ekibine göre, Yavaş, seçim tarihi belli olduktan sonra yapılacak anketlerde kazanamayacağını görerek aday olmaktan vazgeçecek.
Bakalım ben mi haklı çıkacağım yoksa İmamoğlu ve ekibi mi?