Filistin'i tanırken Hamas'ı unutmak!..
Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron'un BM konuşması sırasında Filistin'i tanıdıklarını açıklaması herkeste olumlu hisler uyandırdı.
O nedenle kimse bu tanımanın önünde arkasında ne olduğuna ya da ne olmadığına bakmak gerektiğini sorgulamaya fırsat bulamadı. Oysa eski Fransa Cumhurbaşkanı Francois Mitterland’ın 1982’de İsrail’i ziyaretinde söyledikleri bence hala geçerli. O gün de dünyanın gündemindeydi Filistin meselesi, keza “tanınma” konusu orta doğunun birincil meselesiydi. “Fransa olarak eninde sonunda Filistin’i tanıyacağız. Tanıyacağız ama unutmayın biz tanıma kararını açıklamadan önce İsrail’in bu konuda verdiği karara bakacağız...”
O yıllarda Hamas yoktu, Direniş Hareketi beş yıl sonra kuruldu. Yaşananları uzun uzadıya hikaye etmeyeyim. İsrail saldırganlığı bu denli tırmanmamıştı. İsmail Haniye’nin katledilmesinin ardından Hamas’ın zor günlerin eşiğinde olduğundan bahisle Yahya Sinvar’ın kader seçimleri yapmak zorunda kalacağını yazmıştım.
İşin gerçeği Haniye’nin Filistin meselesine hakim ve sorun çözme yeteneğiyle donanmış lider karakterli bir insan olduğuna, ilaveten onun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la yakın dostluğu sayesinde diplomasi zeminini kullanma ve geliştireceği diyalog şansı yanında ortak düşünce üretme avantajını elinde tuttuğuna işaret etmiştim.
Hamas’ın lider kadrosu bugün dünden daha zor sıkıntılı meseleler eşiğinde bir dizi karar vermek durumunda. Bunların bir kısmı muhtemelen batılıların “şeytan seçeneği” dediği türden hoşa gitmeyecek türden kararlar olabilir. Ancak inanıyorum ki Hamas’ın akilleri bunca yıllık mücadele geleneğin verdiği tecrübe ve sorumlulukla çıkış yolunu bulacaktır.