SON DAKİKA

Dünya'nın cevabı

Derin psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung diyor ki; "Dünya size kim olduğunuzu soracak, eğer cevabı bilmiyorsanız Dünya size söyleyecektir..."

İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisülsedati’nin ölümü üzerine bir haftadır yoğun tartışmalar sürüyor. Bütün Dünya’da siyasi ve askeri uzmanlar, ekonomistler ve sosyologlar, haberciler ve yorumcular tespitlerini ve iddialarını dile getiriyorlar. 

Olayın etkilerinin kapsamı ve içeriğini, yaşanan olayın hem İran’a hem İran’ın Dünya ile ilişkilerine ve geleceğine olası etkilerini ihtimaller üzerinden değerlendiriyorlar. İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan iklim değişikliğinin yarattığı havadaki rekor ısınma ile, siyasi ve askeri faaliyetlerden kaynaklanan sosyal ortamlardaki rekor ısınma adeta yarışıyor. Akıllarımıza hayati bir soru düşüyor. Sürdürülebilir insanlık neslinin geleceğini havadaki ısınma mı daha fazla tehdit ediyor siyasi ısınma mı daha fazla tehdit ediyor? 

Doğaya yaptığımız kötülüklerin kaçınılmaz sonucu iklim değişikliğinin yarattığı tehdit oldu. Küresel ısınmaya bağlı olarak su kaynakları ve biyolojik çeşitliliğin bugüne kadar gördüğü ve bu günden sonra görmeye devam edeceği zararlar ile insan ve hayvan göçlerindeki tetiklenmenin sonuçları bütün toplumları dehşete düşürecek hızla ilerliyor. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 1994 yılından beri her 15 Mayıs’ı “Uluslararası Aile Günü” olarak kutlamaktadır. Her yıl ailenin korunması ve güçlendirilmesi amacıyla bu güne özel belli temalara dikkat çekilmektedir. 2024 yılının teması da “Aileler ve İklim Değişikliği”dir. Dünya’nın içinde bulunduğu küresel ısınma ve iklim değişikliğinin aile ölçeğinde ele alınması sorunun büyüklüğünün ve toplumun en küçük biriminden başlayarak tedbirlerin alınması gerektiğinin işaretini taşıyor. Berlin’deki Hot or Cool Enstitüsü tarafından yayınlanan Mutlu Gezegen Endeksi‘nin (Happy Planet Index, HPI) son baskısında yer alan ezici tespit can alıcı. Yüksek tüketim yüksek refah ve mutluluk sağlamıyor. Yüksek üretim ve tüketim seviyesinin yüksek refah seviyesi anlamına gelmediğinin, sağlık ve mutluluk sağlamadığının, ekolojik çöküşe olumsuz etkisinin bulunduğunun ortaya çıktığı görülüyor. 

Bütün ülkelerin, zenginlik göstergesinin yüksek üretim ve tüketim seviyesi olmadığının farkına varmasının ve gezegenin sağlık ve refahını ölçmeye başlamanın öneminin farkına varması gerekli. Yüksek üretim ve yüksek tüketimin zenginlik olmadığı, iklim değişikliğine olumsuz etki eden faaliyetlerin başında geldiği, çevresel sorunlara sebebiyet verdiği ortada. Üstelik refah ve mutluluk da elde edilemiyorsa, aile bazında iklim değişikliğinin farkındalığının ele alınmasının önemi de kendiliğinden ortaya çıkıyor. 2024 yılı 11-22 Kasım tarihleri arasında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de COP29 “Barış Zirvesi” yapılacak. Zirveye Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC)’ne imza atan ülkeleri bir araya getirecek.

Zirve hem siyasi kaynaklı hem iklim kaynaklı çatışmaların önlenmesi, yeşil sorunların çözümüne yönelik işbirliklerin kurulması, küresel ısınmanın çözümleri için ortak zemin oluşturulması, Ukrayna-Rusya ve İsrail-Gazze siyasi gerilimlerin azaltılması hedefinde. İran’da yaşanan olayın ve sonuçlarının da bu zirvede değerlendirilmesi ihtimali göz ardı edilmemelidir. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Başmüzakerecisi tarafından, Türkiye’nin uzun dönemli iklim değişikliği ve iklim hedefleri stratejisini Bakü’de açıklayacağını duyurdu. Hem iklim hem siyasi barışı tesis etmeye yönelik bu zirve ve zirveye katılanlar, Dünya bize cevap vermeden Dünya’ya kim olduğumuz sorusunun cevabını vermenin lokomotifi olmak dileğinde. 

Ülkemizin COP29 Barış Zirvesi’nde iklim kaynaklı ısınma ve gerilime yönelik “İklim Hedefleri ve İklim Değişikliği Stratejileri”nin kapsamı ve içeriği, nitelik ve uygulamalarının hazırlıklarının sürdüğü açıklamaları yapıldı. Bu kez de gözler siyasi kaynaklı ısınma ve gerilime yönelik Türkiye’nin yaklaşımının ne olacağına ilişkin açıklamalara dikildi. Türkiye’nin Rusya-Ukrayna ve İsrail-Gazze gerilimlerine yönelik COP29’da dile getirilmesi düşünülen açıklama merak konusu oldu. Bireylerin ve ailelerin mutluluk ve refahı tüketimde olmadığının farkındalığının, ülkelerin ve kurumlarının barışın gerilim tırmandırmak olmadığının farkındalığının, yaşanan süreçteki duruşmunuzun Dünya’ya cevap olmadığının farkındalığının bilinç ve eylem düzeyinde olması gerektiği gerçeğiyle yüzleşeceğiz.