Demirtaş neden serbest bırakılmıyor?
Devletimizin kararlılıkla yürüttüğü Terörsüz Türkiye sürecine iktidar, ana muhalefet ve muhalefetin önemli kısmı destek veriyor. Sürece muhalefet eden İyi Parti, Zafer ve Anahtar Partinin mensupları bile "Terörsüz Türkiye'yi kim istemez?" diyorlar. Onlar da geniş halk kesimleri gibi PKK'ya güvenmiyorlar. Sürecin başarıyla sonuçlanacağına inanmıyorlar.
Anketlerde sürece destek yüksek, sürecin başarıyla sonuçlanacağına inanç düşük çıkıyor. “PKK silahların tamamını teslim etmez, teröristlerin hepsi dağdan inmez” kanaati yaygın. Kürt vatandaşlarımızın neredeyse tamamı süreci destekliyor. DEM tabanı devletin adım atmayacağını düşünüyor.
Devlet gerçekten adım atmıyor. Hatta süreçle direk ilgili olmayan konularda bile “teröristler istifade eder” düşüncesiyle atacağı adımdan vaz geçebiliyor. Adalet Bakanlığı covit nedeniyle yapılan düzenlemede haksızlık yapıldığını itiraf ederek 9. Yargı Paketinde adaletin sağlanacağını deklere etmişti. Düzenleme daha sonra 10. Yargı Paketine bırakıldı. Düzenleme, 10. Paketten teröristler ve sempatizanlar da istifade edebilir diye çıkarıldı. Yani devlet bırakın PKK’lılar için özel düzenleme yapmayı, yapacağı düzenlemeden teröristler de yararlanır diye vaz geçti.
Suriye’de gelişme olmaması sürecin devamı açısından handikap. Silah bırakma seremonisinden sonra PKK’lılar bir süre daha silah bırakmaya devam ettiler. Devlet adım atmayınca onlarda durdular. Böylece süreç fiilen tıkandı. Beyanatlara göre her şey yolunda fakat ilerleme olmuyor.
Bu dönemde DEM tabanının “Devlet adım atmaz” kanaatini değiştirme fırsatı doğdu. AİHM, Selahattin Demirtaş’ın Kobani davasından tahliyesine karar verdi. Demirtaş neredeyse bütün Kürtlerin ve solcu-entel Türklerin sevdiği, desteklediği bir siyasetçi. Adalet Bakanlığı bu kararı vesile kılarak Demirtaş’ı tahliye etseydi muhalefetten eleştiri almazdı. Zira muhalefet, yıllardır, iktidarı AİHM kararlarına uymadığı için eleştiriyor. Herhalde bu kadar eleştirinin üstüne bu seferde uyduğu için eleştirmezdi.
Bu olanağa rağmen bakanlık müdahil olmadı ve ilgili mahkeme “AİHM kararı kesinleşmemiş” gerekçesiyle tahliye talebini reddetti. Aslında bu gerekçe tahliyenin önünü açıyor. Zira “Demirtaş, AİHM kararı kesinleştiğinde tahliye edilir” anlamına geliyor.
Haddizatında kararın kesinleşmeme ihtimali yok. Bakanlığın iki seçeneği vardı. Karar, itiraz etmezse 90, itiraz ederse verilecek duruşma tarihine göre 150-180 gün sonra kesinleşecekti. Adalet Bakanlığı uzun süre itiraz dilekçesi vermeyince “Bakanlık itiraz etmeyecek, karar kesinleşecek ve Demirtaş tahliye edilecek” beklentisi oluştu. Fakat bakanlık son gün itiraz ederek kararın verilmesini 90 gün kadar daha geciktirdi.
Bu kronolojiden de anlaşılacağı üzere, devlet ve iktidar, üzerine titrediği Terörsüz Türkiye sürecine olan desteği yükselteceği ve güveni artıracağı aşikar olmasına rağmen Demirtaş’ı salmak istemiyor. Çünkü çözüm sürecinin akamete uğramasından Demirtaş sorumlu tutuluyor. Demirtaş’ın uyguladığı siyaset ve kullandığı dille süreci sabote ettiği kanaati hakim.
Habur rezaletini ve akabinde teröristlerin dağ kıyafetleriyle katıldıkları mitingleri organize eden, dönemin hükümetini bir emri vakiyle karşı karşıya bırakan, “Diyarbakır’a Apo’nun heykelini dikeceğiz.”, “Bizim arkamızda PYD-YPG var”, “Gerilla Fırat’ın batısına geçecek, siz de (Türk ordusunu kastediyor) mal mal bakacaksınız” cümlelerini kuran Demirtaş. Bu ifadelerin HDP tabanını hareketlendireceğini, kendini onların gözünde kahraman yapacağını ama ahalinin %90’ının sürecin aleyhine döneceğini biliyordu. Ya Terörsüz Türkiye’nin de ilerleyen safhalarında da aynı şeyleri yaparsa?
Demirtaş, PKK bazı il ve ilçelerde demokratik özerklik ilan ettiğinde de iyi bir sınav veremedi. PKK’nın iki polisimizi evlerinde şehit ettiği terör saldırısını kınamadı. PKK hendek kalkışmasını başlatınca karşı çıkmadı, eleştirmedi. Kalkışmaya destek verdi. Oysa HDP seçimlerde oy patlaması yaparak 100 milletvekili çıkarmıştı. Demirtaş çok güçlüydü. Terör faaliyetlerine tepki vererek, PKK’dan ayrışarak sivil siyasetin önünü açabilirdi.
Devlet Terörsüz Türkiye’yi tek muhatapla yürütmek istiyor. Sürecin en kritik kısmı, PKK ve türevlerinin silahlarını bırakmaları ve teslim olmaları. Demirtaş’ın PKK üzerinde ağırlığı yok. Apo’nun tercih edilmesinin bir sebebi bu. Bir diğer sebep, Apo devletin kontrolünde. Ayrıca Apo önceki süreçlerde Demirtaş gibi sabotajlar yapmadı. İstihbaratla konuştuğu, anlaştığı çerçevede hareket etti.
Tayyip Bey açısından da Demirtaş güvenilmez. Tayyip Beyin siyasi risk aldığı çözüm sürecinde “Seni başkan yaptırmayacağız” sözünü sloganlaştırarak HDP seçmeninin Tayyip Bey’e düşmanlaştığı sürecin mimarı.
Terörist başı ise on yıldır tehcirde olmasının müsebbibi olarak Demirtaş’ı görüyor. Apo “Cumhurbaşkanlğına aday olun, propaganda yapın ama Tayyip Beye saldırmayın” demesine rağmen “Seni başkan yaptırmayacağız” sözünün sloganlaştırılmasının amacının kendisini etkisizleştirmek olduğunu düşünüyor. “Yerel seçimlerde CHP’ye destek olmayın, üçüncü yol olun” mesajının kitlelere ulaşmasını Selahattin Beyin engellediğini biliyor.
Selahattin Bey ileride süreç tıkanırsa ve sürecin devam etmesi için tahliyesi zorunlu hale gelirse serbest bırakılır. Aksi halde AİHM kararı kesinleştiğinde de salı verilmez. Devlet, kendine parmak sallayanları, devletin ali menfaatleri gerektirmedikçe affetmez.