Büyük Orta Asya Projesi
Trump'ın geçen hafta Türkistan devletlerinin başkanlarıyla Beyaz Saray'da bir araya gelmesi ve stratejik açıdan birbirinden önemli anlaşmaların imzalanması uluslararası basında ABD ''Büyük Orta Asya Projesini başlatıyor'' yorumlarına neden oldu.
Aslında beş devlet başkanının Trump’la birlikte görüşmeleri bu yorumların yapılması için yeterli değil. Zira Türkistan devletlerinin başkanları Çin, Rusya, AB, Almanya ve İngiltere liderleriyle de hep birlikte görüştüler. Daha önce Biden’la da aynı formatta bir araya gelmişlerdi.
Bununla birlikte önce İngiltere’nin, ardından AB’nin Türkistan devletlerini stratejik ortak ilan etmeleri ve ardından ABD ile stratejik anlaşmaların imzalanması, Batının bir hazırlık içinde olduğunu gösteriyor. Tokayev’in Beyaz Sarayın bilgisi ve onayıyla Aliyev’i de görüşmelere davet etmesi ve Aliyev’in bu daveti geri çevirmesi etraflıca değerlendirilmeli. Söz konusu Suriye olunca Türkiyesiz toplantı yapmayan, Gazze’deki sürece Türkiye’nin de katılması için gayret gösteren Amerika’nın, muhatap Türkistan cumhuriyetleri olunca Türkiye’ye davet çıkarmaması, yok davet çıkardıysa Türkiye’nin bu daveti geri çevirmesi de sorgulanmalı.
Kadim Türkistan’ın batısını ve kuzeyini içeren Orta Asya, özellikle günümüzde, stratejik açıdan çok önemli. Zira Batının üç güçlü hasmıyla yani Rusya, İran ve Çin’le komşu. İlaveten ABD’yi püskürten Taliban’ın kontrolündeki Afganistan’la da komşu. Bu dört devletin tam ortasında. Daha da önemlisi dört devletinde Türkistan sınırındaki bölgelerinde Türkler meskun.
İlaveten Çin’in, ABD tarafından denizlerden kuşatılma ihtimaline karşı gerçekleştirdiği Bir Kuşak Bir Yol projesinin bütün koridorları Türkistan’dan geçiyor. Rusya’nın ambargoyu deldiği güzergahlardan biri Türkistan. Rusya deniz yolunun kapatılması halinde Çin’den sonra ikinci büyük müşterisi olan Hindistan’a ulaşabileceği yegane yolda Türkistan’dan geçiyor.
Türkistanlılar Batılılara sıcak bakabilir. Yatırım getirecekler, ticaret hacmi atacak. İşsizlik azalacak. Teknoloji transferi olacak. Vize almak ve Batı ülkelerinde eğitim görmek kolaylaşacak. Ama ya kuşatıldıklarını düşünen Çin, Rusya, İran ve Afganistan? Emin olun özellikle Çin ve Rusya, Batının kök salmasını engellemek için ellerinden geleni yapacaklar. Zira şu anda Orta Asya’da mütehakkim güç onlar.
Amerikalılar Afganistan’ın işgali esnasında çok yanlış bir strateji takip ettiler. Önce devletlerle anlaşıp askeri üsler açtılar. Askeri imtiyazlar aldılar. Sonra çiçek devrimleriyle kendilerine üs açma hakkını veren idarecileri devirerek bölgeye demokrasi getirmeyi hedeflediler. Bu yanlış strateji tam bağımsızlık yolunda ilerleyen Türk devletlerini Rusya ve Çin’le yakınlaştırdı. Türk devlet adamları, Amerika’yla Rusya ve Çin’in ağırlığını azaltmayı planlarken, kendileri tehdit edilince Rusya ve Çin’le Şanghay İşbirliği Örgütünü kurdular.
Batı, bu sefer Türkistan’a, ekonomik olarak yönelerek doğru bir strateji uyguluyor. Zira yatırımlara diğer büyük güçler açıktan karşı çıkamazlar. Devletler ve halklarda yatırım, istihdam, büyüme, refah ve zenginleşmeyi desteklerler. ABD’nin Orta Asya’ya ilk girişini hem yöntem hem de akıbeti açısından Büyük Orta Asya olarak isimlendirebiliriz. Ama şu anki tamamen farklı bir strateji.
Çin Kara Afrika’da ve Latin Amerika’da Batılıların bütün baltalamalarına rağmen ekonomik olarak başarılı oldu. Her iki coğrafya da diğer güçlere göre çok daha geç tarihlerde aktif olmasına rağmen, en büyük yatırımcı ve ticari ortak haline geldi. Madenlerin %70’den fazlasını kontrol ediyor. Pekin bu coğrafyalarda çok istisnai durumlar dışında siyasi ve askeri hamle yapmadı. Daha doğru ifadeyle yapmamaya özen gösterdi. Çin ‘’kazan-kazan’’ formülüyle sonuç aldı. Ama aynı başarıyı henüz Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da gösteremedi.
Rusya iyi ilişkilerine rağmen Latin Amerika ve Kara Afrika’sında mesafe alamadı. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da kısmen, sadece Suriye ve Libya’da başarılı olmuştu ki Ukrayna savaşından sonra bu kazanımlarını da kaybetti. Rusya hedeflediği coğrafyalara askeri ve siyasi olarak giriyor. Gittiği coğrafyalara refah götürmüyor. Kan ve gözyaşı götürüyor. Veya savaşan taraflardan birinin yanında yer alıyor. Bu nedenle kalıcı olamıyor.
Bunun en önemli sebebi Rusya’nın girişimci sınıfının zayıf olması. Tüccarlarının ve sanayicilerin aktif olmaması. Kamu şirketlerinin karşı taraf içinde cazip modeller oluşturamaması. Türk devletleri 200-300 yıl Rus işgalinde kaldılar. Buna rağmen bugün Çin, AB ve Türkiye ile ticaretleri Rusya’dan fazla ve daha hızlı artıyor.
Batılılar Çin’in Afrika ve Latin Amerika’da başarılı olmasını engelleyemediler. Orta Asya yerine bu coğrafyalara yönelebilirlerdi, buralarda mütehakkim olmayı hedefleyebilirlerdi ama bunu yapmadılar. Geçmişte sömürdükleri halkların ön yargıları ve tepkileri bu hamleye izin vermedi. Bu nedenle ABD, Afrika’da Türkiye’yi destekliyor. Fakat Türkiye Afrika’da ABD ile bütünleşmiş bir görüntü vermemeye, hormonlu büyümemeye ve Çin’le karşı karşıya gelmemeye dikkat ediyor.
Batılıların başlattığı hamleyi, Büyük Orta Asya projesi yerine Çin ve Rusya ile hesaplaşmaya dönük stratejik planın adımlarından biri olarak tanımlamak daha isabetli olur kanaatindeyim.