Bilinken Ankara'dan ne umuyor ne bulacak?
ABD Dışişleri Bakanı Bilinken bugün Ankara'ya geliyor. Amacı Türkiye'nin kontrolündeki Suriye Milli Ordusu (SM0) tarafından PYD-YPG' ye karşı yürütülen askeri operasyonun sonlandırılması. Zira bu operasyon sürerse, on günde kontrol ettiği toprakların %30'unu, yönetimindeki yedi kentten üçünü ve Deyrizor'daki enerji sahalarını kaybeden PYD, yok olur. Morallerin çöktüğü örgüt zaten dağılma sürecine girmiş durumda. Özellikle Arap gençleri silahlarını bırakıp kaçıyorlar. Her fırsatta ayaklanarak PYD ile çatışan Arap aşiretleri SMO'ya davet üzerine davet çıkarıyor.
ABD’nin planının bir benzerine beş yıl öncede muhatap olmuştuk. Barış Pınarı harekatında Türk ordusu son darbeyi vurmaya hazırlanıyordu. Kamışlı ile Kobani düşmek üzereydi. ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence Ankara’ya geldi. Pence, ortak devriyeye çıkılmasından tutunda PYD güçlerinin sınırın 32 kilometre güneyine çekilmesine kadar bir sürü taahhüt içeren anlaşmayı imzalayınca, Türkiye operasyonu durdurdu. Ankara’nın defaten gündeme getirmesine rağmen taahhütler yerine getirilmedi.
Yaşananlar hafızalarda taptazeyken Ankara Bilinken’ in vaatlerine kanıp harekatı durdurmaz. Kaldı ki mevcut durum beş yıl öncesinden çok farklı. Beş yıl evvel sahada çok güçlü olan İran ve Rusya’da harekata karşıydı. Şam rejimi Türkiye’yi işgalci olmakla suçluyor ve PYD’ ye arka çıkıyordu. Türkiye Suriye’de; Rusya, ABD ve İran kadar etkili değildi. ABD seçim dönemine girmemişti. ABD başkanı topal ördek değildi. Trump’ın seçimleri kazanarak görevini sürdürmesine kesin gözüyle bakılıyordu.
Bugün Suriye’de en güçlü devlet hiç tartışmasız Türkiye. Rusya ve İran sahadan çekiliyorlar. Rusya, deniz ve hava üslerinin faal kalmasına fit. ABD, 2025 yılında Suriye’den çıkmayı planlıyor. Rejim yıkılmış, yönetime Türkiye tarafından korunup kollanan HTC ile Türkiye’nin çizgisindeki SMO gelmiş. Ayrıca operasyonu Türk ordusu değil Suriyeli bir unsur olan SMO yürütüyor. Biden seçimleri kaybetmekle kalmadı aynı zamanda partisi kongrenin iki kanadında da azınlığa düştü. Kendi ifadeleriyle topal ördek oldu. Yani Biden devir teslime kadar rutin işleri yürütecek.
Vaziyet buyken 20 Ocak’ta görevini devredecek olan Bilinken’ in vaatleri, taahhütleri hatta tehditleri Türkiye üzerinde ne kadar etkili olabilir? Kaldı ki bütün bunlar yetmezmiş gibi Trump, Blinken’in Ankara programı belli olunca; ‘’Dünyada çok fazla kriz var. Suriye’ye karışmayacağız. Fransa’da karışmayacak. Kendi başlarının çaresine bakmak zorunda kalacaklar.’’ diyerek Bilinken’ i iyice zayıflattı. Bilinken’ in sadece Haseke ve Kamışlı’nın PYD’ nin kontrolünde kalmasına dahi razı olacağı tahmin ediliyor.
Ankara Bilinken’e daha radikal iki alternatifle gelecek: ‘’Ya PYD güçlerinin tamamını Suriye dışına çıkarın ya da PYD yöneticilerini yurtdışına çıkarıp, askeri birlikleri SMO bünyesine katmak üzere bize devredin.’’ Ankara, ABD için çok önemli olan, şu an PYD tarafından yönetilen DEAŞ’ lıların tutulduğu kampların ve hapishanelerin sorumluluğunu üstlenmeye de hazır. Bu alternatiflerden biri kabul edilmezse ya da ABD alternatiflerden birini kabul eder ama PYD’yi ikna edemezse operasyon Suriye temizlenene kadar sürdürülecek.
Devlet Bey 2 Ekim’de Dem Partililere elini uzattığında Suriye ile ilgili planlamayı bilmiyor olamaz. Muhtemelen Şam rejiminin bu kadar kısa sürede devrileceğini öngörmemiştir ama operasyon ile ilgili bilgilere vakıftır. Eğer terörist başı istenen çağrıyı yapsaydı ya da PKK bir adım atıp, bırakın örgütü lağıv etmeyi ‘’Silah bırakmayı konuşmaya hazırız.’’ diyebilseydi, bugün bambaşka bir tabloyla karşı karşıya olabilirdik. PYD, Türkiye’nin kontrolüne girebilirdi hatta müttefiki olabilirdi. ABD’nin işi bitince müttefiklerini nasıl kaderine terk ettiğini görmezden gelerek, taşeronluk yapmayı Türkiye ile iş birliği yapmaya tercih ettiler.
DEAŞ tarafından kuşatılan Kobani düşmek üzereyken, Amerika’nın baskıları sonuç vermeyince, HDP, sempatizanlarını sokaklara dökmüş, kitlesel gösteriler ve ölümlü olaylar olmuştu. Neticede Ankara baskılara dayanamamış, yanlış bir karar vererek Kobani’nin kurtulmasını sağlamıştı. Harekat başladığından beri, Dem Partinin ve PKK’ nın bütün gayretlerine rağmen kitlesel gösteriler yapamamalarında da Bahçeli’nin çağrısı etkili oldu.
Türkiye kararlılığını sürdürür ve PYD’ nin Suriye dışına çıkarılmasını sağlarsa Bahçeli’nin başlattığı sürecin başarılı olması kolaylaşır. Zira PKK bir yandan yok olmak üzere olduğunun ama diğer yandan türev örgütünün Suriye’de devlet kurduğunun farkındaydı ve ikilem yaşıyordu. Artık Suriye’de devlet kurmak gibi bir ihtimal kalmayacağından PKK daha kolay karar verebilir. Ya Türkiye’ye teslim olur ya da yok olur.