SON DAKİKA
Kızılay masthead
Son Yazıları

Beni zengin bir adam yapan algoritma kodlarımı açıklıyorum

08 Nis 2019

Neden küçük yatırımcılar borsada kazanamıyor? Borsada kimlere karşı işlem yapıyoruz? Yapay zeka insanoğlunun yardımcısı mı olacak, yoksa finans piyasalarının ve mesleki kariyerimizin sonunu mu getirecek? Algoritma ile zengin olmak mümkün mü? Bugünkü yazımızda bütün bu soruları cevaplamaya çalışacağız.

Bilim kurgu filmleri, insanların gideceği yolu gösteren bir harita ve kendi geleceğine yönelik müşterek hayallerinin bir dışavurumudur.
Bilim kurgu filmlerinin en popüler unsurlarından bir tanesi de yapay zekâdır. Her gün daha fazla akıllanarak gelişen yapay zekâlar, bugün herkesin elindedir ve malüm büyüklükleri de avuç içi kadardır. Anlık olarak anılarınıza erişebilen, sizin yerinize plan yapabilen, hatta size eş bile bulabilen akıllı telefonlar, söylediklerinizi anlayabilen ve size mantıklı cevaplar verebilen yapay zekânın en güzel örneklerindendir.
Görüntü algılama sensörleri sayesinde insanları, trafik ışıklarını, uyarı levhalarını tanıyan ve buna göre hareket eden, Elon Musk’ın ürettiği, sürücüsü olmayan otomobil “Tesla” da bir yapay zeka mucizesidir.
Kullandıkları yapay zekâ algoritmalarıyla “Bunu mu demek istediniz” gibi verdikleri cevaplar ile kullanıcıyı anlayan ve yorum yapan “Google” ve benzeri arama motorları da günlük hayatımızın vazgeçilmez yapay zekaya sahip danışmanlarıdır.

Peki yapay zekâ (AI) tam olarak nedir?

İnsanı gerçek anlamda ifade eden; beynimiz, bilincimiz ve zekâmızdır. Aslında insan beyni dünyanın en iyi bilgisayarından bile daha güçlüdür. Çünkü evimizdeki bilgisayarlar asla öğrenemezler, sizin onlara tanımladığınız bilgileri tekrar size yansıtmaktan fazlasını yapamazlar. Bugün olmadıkları gibi, yarın da sizden zeki olamazlar.
Bir de yapısal sinir ağları denilen, öğrenebilme yeteneğine sahip bilgisayarlar vardır. Bu makineler yeni şeyler öğrendikçe tıpkı insanlar gibi kendilerini tekrar yapılandırma ve geliştirme gücüne sahiptirler. Dolayısıyla tecrübelerinden öğrenerek muhakeme yeteneği kazanabilirler.
Her büyük icat, insanın doğayı taklit etme becerisinin sonucu doğar. Yapay zekâda da insan beyninin çalışma sistemini taklit etmek üzerine bir sistem kurgulanmıştır. Sözlük tanımıyla; yapay zekâ, arka arkaya gelen nesillerin bir öncekilerin öğrendiklerini öğrenmesiyle beraber en mantıklı kararı verme yetisi kazanan sistemlere verilen genel bir ifadedir.
1996 yılında “Deep Blue” adlı bilgisayarın dünyanın en iyi satranç ustalarından biri olan Garry Kasparov’u yenmesi artık makinelerin insanlardan daha zeki olabileceğinin kanıtı oluşturmuştur.

Yapay zeka gelecek 50 yıl içinde hepimizi işsiz bırakacak

1986 yılında Turgut Özal'ın çaldığı gong ile işleme açılan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, ellerinde ufak kâğıtlar olan ve hisse senedi alıp satmak için bağıran insanların oluşturduğu arı kovanı gibi gürültülü bir yerdi. Şimdi ise çıt çıkmıyor, işler ışık hızında hallediliyor.

İnsanoğlu dijital bir evreni yaşıyor ve yapay zekâyı benimsiyor. Yapay zekânın ise zekâsı her geçen gün artıyor. Tıp, mühendislik, hukuk, finans gibi çok temel mecralarda bile yapay zekâ yavaş yavaş insanların elinden işlerini alıyor. Yapay zekânın yönettiği bilgisayarlar dünyanın en büyük ekonomilerinde işlemlerin büyük çoğunluğunu çoktan devraldılar. Gelecek elli ya da yüz yıl içinde Harvard mezunları bile işsiz kalacak. Çünkü yapay zekâ robotlar, kendi bilinçlerine varıp işlerimizi elimizden alacaklar ve köklü değişikliklerin fitilini ateşleyecekler.

Günümüz dünya finans piyasalarını yapay zekâ algoritmalar yönetiyor

Dünyanın en büyük borsalarından New York Borsası’ndaki ve Nasdaq'daki işlemlerin yaklaşık dörtte üçü karmaşık algoritmik dizilimleri izleyen bilgisayar programları tarafından yönetiliyor. Dünya finans piyasalarının yaklaşık olarak yarısından fazlası şu anda yapay zekâya sahip robot işlemcileri kullanıyor ve bu robot traderlar küresel hedge fonlarından, bireysel emeklilik fonlarına kadar yatırım dünyasında derin bir etkiye sahipler.

Nedir bu algoritma?

Tarih için söylendiği gibi, ekonomi de tekerrür eden olaylardan ibarettir ve algoritmalar da bu inanca dayanır. Geçmişte yaşanan olayların, neden sonuç ilişkilerini karmaşık istatistik yöntemler ile mukayese ederek ve devamlı veri tedariki ile karar alma kalıplarını değiştirebilen karmaşık matematiksel ve istatiksel yöntemlere “Algoritma” denir.

Ben geziyorum, algoritmam çalışıyor

Algoritmik işlemler çok hızlı karar verip, emirleri iletebilirler. Ayrıca yatırımcılar sürekli olarak ekran başında piyasaları seyretmek zorunda değildirler. Çünkü kendi kendine öğrenebilen bu sistemler piyasalardaki değişkenleri anlık olarak takip ederler, çok hızlı olarak pozisyon alabilirler. Duygusallık ve psikolojik faktörlerinden etkilenmezler. Kararları insanlara göre daha akılcıdır ve riski minimize ederler.

Algoritmik işlemler yarım saatte dünya finans piyasalarının sonunu getirebilir mi?

Bu sorunun cevabını basit bir örnek ile açıklamaya çalışalım. 2010 yılında Dow Jones Endeksi on dakika içinde 1.000 puan değer kaybı ile tarihinin en büyük düşüşünü yaşadı. Borsaya büyük bir kaos çöktü, bazı hisselerin değeri birim başına 1 Cent’e kadar düşerken, bazılarının birim değeri ise 100 bin Dolara çıktı. Bu finansal facia gün sonunda normale döndü ama etkisi yıllarca hafızalardan silinmedi. Bu faciaya neden olan faktörün ise yapay zekânın sahip olduğu algoritmik işlemlerin olduğu sonradan anlaşıldı.
Bu da hâlâ yapay zekânın beklenmedik olaylara karşı insanlar kadar inisiyatif kullanacak seviyede gelişmediğini, finans piyasalarını mahvedecek düzeydeki işlemlerde bile bir bilince sahip olmadığının göstergesiydi.

Göz açıp kapayana kadar 400 işlem (hıgh frequency tradıng)

Yüksek frekanslı işlemler (HFT) olarak bilinen algoritmalar, piyasalardaki ani ve küçük fiyat farklarını yakalayarak, düşük kârlarda çok sayıda işlem yaparak, toplamda yüksek kâr elde etmeyi amaçlar. Emir iletim süresi mikro saniye düzeyindedir.

Yüksek frekanslı işlemler, 2016 yılındaki BISTECH dönüşümü sayesinde Türkiye’de de popüler hale gelmeye başlamıştır. Bugün Türkiye’de algoritmik işlemlerin kullanılabilmesine olanak sağlayan birkaç aracı şirket bulunmaktadır. Fakat gerek işlem limitleri gerekse yazılım alt yapılarıyla ileri düzeydeki algoritmik işlemler için yetersizdir. Tabii ki bu noktada yabancı yatırımcı oranının %60-%70 seviyelerinde olduğu Türkiye borsalarında algoritmik işlemlerin varlığı yadsınmayacak derece fazladır. (2018 yılında yaklaşık %15)

Bir algoritma da biz yazalım, ne kadar kolay olduğunu görelim

Dünyanın en zengin insanlarından biri olan Berkshire Hathaway şirketinin CEO’su ünlü yatırımcı Warren Buffet’ın “Uyurken para kazanmanın bir yolunu bulamazsanız, ölene kadar çalışacaksınız.” sözüne istinaden hep beraber basit bir algoritma kodu yazalım ve zengin olalım.
Portföyümüze BIST100 endeksindeki 100 adet hisse senedinin hepsini koyalım ve robotumuza komutları yükleyelim.
Komut 1) Hisse senedinin son fiyatı 100 günlük fiyat ortalamalarının altında ise hisse senedinden 100 lot al ve alış fiyatından %1 kâr edince pozisyonu kapat.
Artık robot sizin yerinize 100 adet hisse senedini, 7 gün 24 saat sürekli izleyecek, komutlarınıza uygun pozisyonlar gerçekleştikçe alım işlemi yapacak ve %1 kar ettikçe pozisyonu kapatacaktır.
Şimdiye kadar yaptığımız işlem sadece basit bir bilgisayar yazılımıdır. Çünkü bilgisayarımıza verileri ve koşulları verdik, sonuçlarına uygun olanları seçerek canlı işlem yapmasını istedik.

Bilgisayarımızın yapay zekâ olabilmesi için zaman ile tecrübe etmesi ve tecrübelerinden öğrenerek muhakeme ve karar verme yetisine sahip olması gerekir. O zaman bilgisayarımıza dünyadaki haberleri takip et, piyasalardan veri topla, analiz et ve sonuçlara göre rasyonel bir karar ver, komutunu yükleyelim.
Komut 2) ABD borsaları günü yükselişle kapatırsa +1 puan ver, Asya Borsaları yükselişle açılırsa +1 puan daha ver diyelim. Türkiye’deki o günkü BIST100 endeksi ile ilgili bütün Tweeter mesajlarının ve ekonomi gazete haberlerinin duygusal analizini yap, eğer olumlu ise +1 puan daha ver diyelim.
Bilgisayarımızı çalıştıralım ve bütün bu bilgiler ışığında hisse senedi alıp satmaya karar vermesini bekleyelim.
Artık elimizde biz uyurken dış dünyadan sürekli veri akışı ile beslenen ve aldığı bu verilere göre alım satım yaparak sizi zengin eden bir yapay zekâ robotumuz var...

Robotumuzu biraz da yüksek frekanslı işlemler güçlendirelim. Robotumuzun portföyüne sadece Türkiye’deki 100 hisse senedini değil de dünyadaki bütün finansal araçları koyalım. Ayrıca bu kâr zarar işlemlerimizde “büyük avcı, küçük avın peşinden koşar” ilkesine istinaden kâr marjlarımızı oldukça düşürelim. Örneğin;
Komut 3) 1 TL kâr edince pozisyonu kapat ya da 50 Kuruş zarar edince zararı durdur komutu ekleyelim.
Kısaca, 1 TL kâr et ya da 50 Kuruş zarar et şeklinde işlem yaptıralım.
Yazılım 1 TL kâr yap ya da 50 Kuruş zarar et komutlarına karşılık saniyeler içinde milyonlarca işlem yapacaktır. Kazanırken daha fazla (1 TL), kaybederken daha az (50 Kuruş) kaybet diyerek sınırladığımız için, ayrıca dış dünyadan öğren ve buna göre de karar alma mekanizmanı ile değerlendir diyerek kaybet olasılığımızı iyice düşürdüğümüz için yapay zekânın kaybetmesi neredeyse imkânsız hale gelmiştir.

Yel değirmenleriyle savaşan don kişot

Bilgisayarların bilgisayarlara karşı şavaştığı dünya finans piyasalarında, elindeki üç kuruş para ve diz üstü bilgisayarla, yapay zekâ ile rekabet etmeye çalışan yatırımcılarımıza bol şanslar diliyorum! Ama hiç şansınız yok. Çünkü bu savaşı her zaman kazanan tek bir kişi ya da ülke olacak. Tabii ki yapay zeka ve dijitalleşme sürecini geliştiren ve kullanan yatırımcılar ve ülkeler. Buradan Sanayi & Teknoloji Bakanımız Sn. Varank’ a sesleniyorum. Neden güzel memleketimiz yapay zekanın dünyadaki inovasyon merkezi olmasın?
Haftaya finans piyasalarına yine farklı bir bakış açısı ile bakmaya devam edeceğimiz GERÇEK ANALİZ köşemizde tekrar buluşmak üzere...
Herkese bereketli, bol kazançlı bir hafta diliyorum

 

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları