SON DAKİKA

Azerbaycan enerjide uluslararası oyuncu oluyor

Dev petrol şirketleri Azerbaycan'a 1993 yılında Aliyev'in cumhurbaşkanı olmasından sonra girmeye başladılar.

Azerbaycan bu şirketlere yatırım yapmalarını sağlamak için büyük teşvikler verdi, kolaylıklar sağladı. Yatırımcıların en büyük çekincesi Rusya’ydı. Zira Moskova, kıyıdaş ülkeler anlaşma imzalamadan Hazar’dan petrol ve gaz çıkarılmasını savaş sebebi sayacağını deklere etmişti.

Aliyev, endişeleri gidermek için, henüz anlaşma sağlanamamışta olsa Azerbaycan’ın Hazar’da hak iddia ettiği suları vatanın bölünmez bir parçası olarak anayasaya koydurdu. Rus kamu şirketlerini ve oligarkları enerji sahalarına ortak ederek Rusya’da Azerbaycan’ı destekleyen bir lobi oluşturdu. Bu girişimlerden ve cazip teşvik paketlerinden sonra dev şirketler Azerbaycan’a yatırım yapmaya başladılar. 

İlk dönemde enerji sahalarında ve nakil hatlarında Azerbaycan’ın payı %5-10 gibi çok düşük oranlardı. Bu oranlar kademeli olarak arttırıldı. Öyle ki en son inşa edilen TANAP ve TAP nakil hatlarında Azerbaycan kamu şirketlerinin hisselerinin toplamı %58, BOTAŞ %30 ve BP %12. Nereden nereye değil mi?

Başlangıçta ihracatlar ham petrol olarak yani en düşük fiyatlarla yapılıyordu. Azerbaycan’ın petrol ve gazının asıl karı dev şirketlere kalıyordu. Bu durumu değiştirmek için Türkiye’de Star Petrol Rafinerisi yatırımı yapıldı. Yatırım tutarı etap etap 25 milyar doları aştı. Her sene Türkiye’nin en çok ihracat yapan beş şirketinden biri olan bu rafineride üretilen ürünler, ortalama olarak ham petrolün 3,5 katına satılıyor. 

Bakü, Star rafinerisiyle yetinmedi. SOCAR’ı uluslararası marka yapmayı hedefledi. SOCAR bugün Azerbaycan, Ukrayna, Moldovya, Romanya ve Gürcistan’da lider akaryakıt zinciri. Türkiye, Rusya ve Vietnam’da lider markalardan ve üreticilerden. Binden fazla SOCAR akaryakıt istasyonu var. SOCAR, Macaristan’da, Bulgaristan’da, Polonya’da ve Slovakya’da yatırım yapmak için savaşın bitmesini bekliyor.

2025 senesinde arka arkaya üç önemli hamle yapan SOCAR, önce Türkiye’de 7 milyar dolar yatırımla ikinci rafineriyi kuracağını açıkladı. Bu rafineride daha katma değerli yani daha yüksek fiyatlara satılacak ürünler üretilecek. Binlerce kişi istihdam edilecek. Milyar doların üstünde ihracat yapılacak. 

İkinci hamle Suriye ile enerji sahalarının işletilmesi konusunda anlaşılması oldu. Bu petrol ve gaz çıkarılması ve üretilmesi konusunda Azerbaycan’ın ilk yurtdışı deneyimi olacak. Suriye seçiminin pek çok acıdan isabetli olduğunu düşünüyorum. Zira başarılı olmak daha kolay. Suriye iç savaştan önce bugünkünün 5-6 katı üretim yapıyordu. Bu sahaları yeniden aktife etmek üretim hacminin katlanarak artmasını sağlayacak. 

Sahaların olduğu bölgede SDG’nin etkili olması bir başka avantaj. Yatırımcı Azerbaycan değil de Batılı ya da Arap devletlerinden biri olsaydı aleyhimize olabilecek farklı ilişkiler gelişebilirdi. Enerji sahalarını Azerbaycan’ın işletmesi aynı zamanda İsrail’in buralara saldırmayacağı anlamına gelir ki bu Suriye’nin ayağa kalkması ve kalkınması yani daha çok sığınmacının memleketine dönmesi için gerekli.

Suriye’de kırk yıllık, eski Sovyet teknolojisiyle kurulmuş ve yenilenmemiş iki rafineri (Banyas ve Humus) var. Azerbaycan’ın bir sonraki hedefi bu rafineriler olmalı. Böylece hem Azerbaycan’ın Suriye’deki ağırlığı artar hem de Suriye’nin petrolden üretilen ürünlere ödediği para kasasında kalır. Zamanla petrol üretimi artarsa ihracatta yapılabilir. Zira Banyas rafinerisi sahil şeridinde. 

SOCAR, istikrar sağlandığında Suriye’de de akaryakıt istasyonları açabilir. Böylece Arap dünyasına giriş yapar. Bu gelişmeler Türkiye ve Azerbaycan’ın Gürcistan’da yaptıkları başarılı iş birliğini Suriye’de de sürdüreceklerini gösteriyor. Ne diyelim darısı Ermenistan’ın başına. Türk denizinde çıban başı olacak ada kalmamalı.

Azerbaycan’ın üçüncü hamlesi İsrail’in Doğu Akdeniz’deki karasularında doğalgaz arama, bulma ve çıkarma hakkını alması oldu. Azerbaycan’ın, Türkiye’nin de pay sahibi olduğu Doğu Akdeniz’e İsrail üzerinden de olsa yatırımcı olarak girmesi, Ankara’nın da elini güçlendiren çok stratejik bir hamle. Demek ki İsrail, Akdeniz’deki gazının, Türkiye üzerinden geçecek bir nakil hattıyla Avrupa’ya ulaştırmak istiyor. Ankara’nın buna yanaşmayacağını gördüğünden Azerbaycan’ı bu formülle sürece dahil ediyor.

Türkistan devletlerinin kendi aralarında, Azerbaycan’ın da Türkiye ile ticaret hacmi yüksek. SOCAR pek çok ülkede açtığı akaryakıt istasyonlarını 90 milyon nüfuslu Türkistan’da da açarsa Azerbaycan’ında Türkistan’la ticareti artar. Türk dünyasının ekonomik entegrasyonu hızlanır.

Enerji üreticileri olan Türkmenistan, Özbekistan ve özellikle Kazakistan SOCAR’ı örnek almalı. Onlarda önce Türkistan’da sonra komşularında benzer yatırımlar yapmalı. Hem petrollerini ham olarak yani minimum fiyatlarla satıyorlar hem de uluslararası akaryakıt zincirlerine akaryakıt için büyük ödemeler yapıyorlar.

Türkistan’ın petrol ve gazını Avrupa’ya taşıyacak nakil hatlarını planlarken Türkiye’de rafineri de kurulmalı. Türk devletleri katma değerli ürünlere yönelmeli. Birbirleriyle ticaret yapmalı.


garanti sol
garanti sağ