"TÜRKİYE'NİN BATI İŞTAHI ASYA'DAKİ POTANSİYELİ GÖLGELİYOR"
Dünya ekonomisindeki hızlı değişimler, ülkeleri yeni stratejiler geliştirmeye zorlarken, Türkiye'nin de rotasını yeniden çizmesi gerekiyor. Özellikle son yıllarda kaydettiği hızlı büyümeyle dikkat çeken Hindistan, Türkiye için yeni fırsatlar sunuyor. Ancak, Türkiye'nin Batı'ya olan yoğun ilgisi, Asya'daki bu potansiyeli yeterince değerlendirmesini engelliyor. Peki, Türkiye neden Hindistan gibi yükselen bir ekonomiden daha fazla pay alamadı?
Kübra ÇETİNDAĞ
Geçtiğimiz haftalarda Hindistan İstanbul Başkonsolosu Shiri Mijito Vinito ile yaptığımız röportajda, dünya ekonomisindeki hızlı değişimlerin ülkeleri yeni stratejiler geliştirmeye zorladığına dikkat çekildi. Bu süreçte, Hindistan'ın son yıllarda kaydettiği büyüme, tüm dünyanın dikkatini üzerine çekiyor. Uluslararası Para Fonu verilerine göre dünyanın beşinci büyük ekonomisi olan Hindistan, uzun yıllar boyunca ABD ve Avrupa gibi Batı ülkelerine odaklanan Türkiye'nin radarında yeterince yer alamadı. Aslında Türkiye ekonomisi, artık yeni büyüme merkezleri arayışına girdi. Batı pazarlarının rekabetinin artması ve doygunluğa ulaşması, Türk iş dünyasının dikkatini Asya kıtasına çevirmesi gerektiğini gösteriyor. Ancak, bu dönüşüm beklenenden daha yavaş ilerledi. Bu kıtada özellikle Hindistan'ın hızlı büyümesi ve geniş tüketici kitlesi, Türk şirketleri için önemli bir fırsat sunmasına rağmen, Türkiye bu potansiyeli tam olarak henüz değerlendiremedi.
IMF verilerine göre Şubat 2024 itibarıyla yılın en büyük on ekonomisinde, Hindistan 5. sırada konumlanıyor. Fakat diğer taraftan da 1,4 milyarlık nüfusun 1 milyarından fazlası yoksullukla mücadele ediyor. Bu durumu nasıl yorumlayabilirsiniz?
Farklı kurumlar yoksulluğu farklı şekillerde tanımlıyor. Dünya Bankası verilerine göre 2021 yılında Hindistan nüfusunun yaklaşık %12.9'u yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Hindistan hükümetinin verileri ise bu oranı %11.5 olarak gösteriyor. Yani iki veri de birbirine oldukça yakın. Hindistan'ın ulusal kurumu NITI Aayog'un en son çalışması ise son 9 yılda 1.5 milyarlık nüfusun 200-250 milyonluk bir kısmının yoksulluktan çıktığını belirtiyor. Hindistan ekonomisi %7-8 gibi yüksek bir büyüme oranı gösteriyor ve hükümet de bu büyümeye büyük önem veriyor. Peki, bu kadar çok insanı yoksulluktan çıkarmak bu büyüme olmadan mümkün olabilir mi? Büyüme sayesinde sağlık, eğitim, sosyal güvenlik gibi alanlara daha fazla yatırım yapabilir, çeşitli sosyal programlar geliştirebiliriz. Yani yatırım yapabilmek için önce büyümemiz gerekiyor.
Hindistan dünyanın 5. büyük ekonomisi
Hindistan, geleceğin Çin’i olarak değerlendiriliyor. Bu başarınızı ve gelecek yatırımlarınızdan bahseder misiniz?
Hindistan şu anda dünyanın 5. büyük ekonomisi ve bu yılın sonunda 3. sıraya yükselecek. Yurtiçi hasılamız 3.8 trilyon dolar. ABD ve Çin gibi farklı ekonomilerle kıyaslamak doğru olmaz.
Kesin olarak söyleyebilirim ki, gelecekteki büyük büyüme Asya'da olacak. Özellikle Hindistan, bu büyümenin önemli bir aktörü olarak öne çıkıyor. Fakat Türkiye, ABD ve Batı’ya yönelik geleneksel odak noktasını korurken, farklı pazarlardaki gelecek potansiyelini kaçırıyor. Türk iş dünyası, Hindistan ile olan ilişkilerini güçlendirerek, bu büyümeden daha fazla pay alabilir. Hindistan’ı önümüzdeki birkaç on yıl için bir ortak olarak görmesini istiyoruz. Ancak şimdi Asya'ya, özellikle Hindistan'a yönelme zamanı. Kapasitelerimizi buraya taşımalı, yatırım yapmalı, daha fazla ortaklık kurmalı ve böylece büyümeye devam etmeliyiz.
Nüfusun yarısından fazlası genç
Nüfusun yarısından fazlası genç nüfus olması sizin açınızdan büyük bir avantaj durumda olsa da eğitim ve gelir düzeyi de bunu desteklemeli. Bu konuda gençler için ne gibi çalışmalar yapılıyor? Ama kast sistemi olduğundan da bahsediliyor ve insanlar üst gruba daha refah seviyeye geçemedikleri ifade ediliyor. Devlet genç nüfusu nasıl hayata, sisteme entegre ediyor?
Basit cevap şudur ki, Hindistan’da bugün sizin hayal ettiğiniz şekilde bir kast sistemi yoktur. Bu, tarihi bir gerçekti ve etkileri nesiller boyu hissedilmiştir. Hindistan’ın 1947’de bağımsızlığını kazanmasından sonra, ırk, kast, inanç fark etmeksizin herkese eşitlik garantisi veren bir anayasamız vardır. Kast sisteminin tarihsel etkilerinin ortadan kaldırılması için devlet, hem federal hem de eyalet düzeyinde birçok proje başlatmıştır. O sebeple şu anda böyle bir fark yoktur. Bu, insanların işlerine, çalıştıkları alanlara etki etmez. Önemli olan kişinin geçmişi değil, işini yapabilme yeteneği ve liyakatidir.
Gıda, yakıt ve gübrede kıtlık yaşadık
Yaşanan krizler ve savaşlar arasında ülkelerin gelecek projeksiyonu hangi ana yatırım temaları üzerine şekillenmeli?
Türkiye için aklıma gelen iki sektör Enerji ve Bilişim Teknolojileri (BT) sektörleridir. Ancak bu çatışmalar, mevcut zayıflıkları ve kırılganlıkları bize göstermiştir. Gıda, yakıt ve gübrede kıtlık yaşadık. Dünya, bu sorunlara çözüm bulmak zorunda. Hindistan, BRICS, Şanghay İş Birliği Örgütü (SCO), Birleşmiş Milletler (BM), ASEAN gibi birçok forumda aktif olarak çalışıyor. Tedarik zincirlerinin yeterince çeşitlendirilmiş olması gerektiğini ve acil durumlarda seçeneklerimizin olması gerektiğini sağlamalıyız.
Türkiye'nin BRICS üyeliğinin Pakistan ile iyi ilişkilerinden ötürü Hindistan tarafından veto edildiği iddia edilmişti. Hint ve Türk makamlarınca iddialar yalanlansa da konunun detayları hakkında bilgi verebilir misiniz? Pakistan ile İHA, SiHA iş birlikleri yoğun bir şekilde yapılıyor, aynı durum Hindistan ile de mevcut mu?
Bu bir yalan haber.
Türkiye’de Ayurveda’ya olan ilgi arttı
Türkiye’de Ayurveda’ya olan ilginin arttığını gözlemliyor musunuz? Bu ilginin artmasında hangi faktörler etkili olabilir?
Covid-19 pandemisinden sonra sağlık ve iyilik hali konusunda büyük bir talep ve odaklanma oldu. İki yıl önce, ilk AYURFEST düzenlendi ve daha çok yerel bir etkinlikti. Bu sefer, AYURFEST Direktörü Ms. Ekin İlyasoğlu’nun ortaklığıyla daha büyük bir etkinlik düzenliyoruz ve Hindistan’dan uzmanlar ile önde gelen Hintli şirketlerin katılımı olacak. Her iki ülkenin de geleneksel tıp alanında bir geçmişi ve kültürü vardır. Bu festivalle bir araya gelip deneyim ve bilgi paylaşımı yapacak, ortak değerleri konuşup görüşecekleri bir platform sunmayı amaçlıyoruz. Ne öğrenebileceklerini görmek için birbirlerinden daha fazla şey öğrenmeye yönelik bir fırsat yaratmak istiyoruz. Ayurveda, yoga, geleneksel tıp tüm dünyada kabul görmüş ve Türkiye’den de birçok insan Hindistan’a eğitim almak, yoga, tıp ve ayurveda üzerine eğitim almak için gitmektedir. Bu nedenle, bu Ayurfest umarım daha fazla etkinliğe yol açacaktır.
Vize sayısında artış var
Hindistan vizesi almada problem var mı, prosedürler nasıl ilerliyor?
Bir buçuk yıldır vize sayısında artış var. Vize vermede çok serbestiz ve vize almak çok basit. Basın ve yayın için onaylar vs. konusunda farklı prosedürlerimiz uygulanmaktadır. Aslında tam tersi, Hindistanlılar Türkiye vizesi almakta problem ve zorluklar yaşıyorlar.
Enerji Hindistan ve Türkiye için önemli
Enerji ile ilgili Hindistan atılımlar, yatırımlar ve devlet teşviklerinde yatırımcılar için mesajınız nedir?
Enerji, Hindistan ve Türkiye için odaklanılan önemli sektörlerden biridir. İki ülke de enerji karışımını değiştirerek yeni yatırımlar yapıyor.
Türkiye, düzenli olarak yeni enerji hedeflerini açıklıyor, Hindistan da benzer bir yaklaşım sergiliyor. Bu durum, iki ülke arasında geniş bir iş birliği potansiyeli olduğunu gösteriyor. Özellikle önümüzdeki yıl enerji konusunda ortak bir toplantı düzenlemeyi planlıyoruz. Şu anda, jeneratörler, türbinler, parçalar gibi ürünleri Türk şirketlerine tedarik eden Hintli şirketler mevcut. Şu ana kadar yenilenebilir enerji alanında her iki taraf da bir araya gelip iş fırsatlarını tartışmak ve keşfetmek için bir fırsat bulamamıştır.
İklim değişikliği nedeniyle, sürdürülebilirlik önemlidir. Nüfusun üçte biri kıyı bölgelerinde yaşıyor, bu nedenle iklim değişikliği nedeniyle deniz seviyesi yükselmesi bu insanları doğrudan etkileyecektir, bu yüzden iklim değişikliği bizim için öncelikli bir konudur. Hindistan da temiz enerjiye büyük yatırımlar yapmaktadır.
Türkiye Asya ve Hindistan’a odaklanmalı
Enerji iş birliği yapılabilecek büyük bir alan olmasına rağmen, Hindistan enerji sektöründe büyürken, Türkiye ise enerji alanında iş birliği arayışındayken, neden bu iş birliği henüz gerçekleşmiyor? Sorun nedir, sorun hangi taraftan kaynaklanıyor, bu sorunu kime iletmeliyiz ya da nasıl ele almalıyız?
Artık Türkiye’nin Asya’ya ve Hindistan’a daha fazla odaklanması, uzun vadeli ortaklıklar kurması zamanı gelmiştir. Bence zaman şimdi. Ayrıca, Türkiye’nin Hindistan’ın büyümesinden ve Hindistan’ın güçlü yönlerinden nasıl faydalanabileceği konusunda daha objektif yorumlar yapan medyadan da fayda sağlayabiliriz.
Fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye: Hindistan’ın enerji stratejisi
Küresel Covid salgınıyla başlayan enerji alanındaki değişimler Rusya-Ukrayna çatışmasıyla birlikte farklı bir boyut kazandı ve AB başta olmak üzere devletler fosil yakıtlardan hızlıca kurtulma yoluna girdiler. Fakat İsrail-Hamas çatışması ve Husilerin Kızıldeniz enerji geçişine vurduğu darbeyle birlikte ABD başkanlık seçimlerinde Donald Trump’ın koltuğa geri dönmesi tüm planları altüst etti. Neticede AB öncülüğünde Avrupa devletleri enerji dahil birçok planını yeniden revize etmek zorunda kalacak. Batıda bu plansız yaklaşım şimdilik devam ederken Asya’da çok farklı bir pencere uzun zamandır bu fırsatı bekliyor.
G20 ülkeleri arasında enerji sektörü açısından bana göre elinde büyük fırsatlar barındıran Hindistan, Başbakan Narendra Modi önderliğinde fosil yakıt denklemini dengelemeye çalışıyor. Her ne kadar 2022 enerji krizinde fosil yakıt teşvikleri bir miktar artmış görünse de Hindistan 2014’ten bu yana fosil yakıt teşviklerini yüzde 59 oranında azaltarak birçok büyük ekonomiye kıyasla önemli bir reform gerçekleştirdi.
2023 yılı Hindistan enerji politikasındaki zorluklar
2022 yılındaki enerji kriziyle birlikte tüm dünyada olduğu gibi Hindistan da bazı acil eylem planlarını devreye soktu. Yaşanan enerji krizi kapsamında özellikle 2023 yılında hükümet petrol ve gaz sektörüne önemli destek sağladı. Petrol ve gaz sübvansiyonları 2023 yılında yüzde 63 arttı.
Hindistan, 2023 yılında toplam birincil enerji arzının yüzde 45’ini oluşturan kömürle güçlenmeye devam ediyor. Enerji ve sanayi sektörlerinden gelen artan talebi karşılamak için ülke, pahalı kömür ithalatına yöneldi ve 2023 mali yılında koklaşmayan kömür ithalatı hacim olarak yüzde 20 artış gösterdi. Bu, 2015 mali yılından bu yana kaydedilen en yüksek büyüme oranı oldu. Sonuç olarak, kömür ithalat faturası 2023 mali yılında 47 milyar dolara ulaştı ve bu rakam, 2022 mali yılına göre yüzde 68’lik bir artışı temsil etti. Verilere bakıldığında bu durumun nedeninin özellikle elektrik üreticileri ve çelik üreticilerinin maliyetlerini azaltmak için atılmış bir adım olduğunu görülebilir.
Olumsuzluklara rağmen enerjide Hindistan nerede?
Yukarıda bahsettiğimiz tüm bu verilere bakıldığında Hindistan’ın hala fosil yakıtlara bağlı bir enerji üretim ve tüketim trendinde olduğunu görebilirsiniz. Fakat fosil yakıtlara ve özellikle kömüre olan bağımlılığına rağmen bu durumdan kurtulmak için önemli çalışmalar ve yatırımlar yapıyor.
RE-Invest 2024 Zirvesi açılışında Yenilenebilir Enerji Bakanı Pralhad Joshi, özel şirketlerle birlikte bankalar ve finans kuruluşlarının 2030 yılına kadar Hindistan’a 384 milyar dolar finansman sözü verdiğini ifade etti. 2023-2024 bütçesi ‘yeşil büyüme’ gündemi kapsamında enerji geçişi ve net sıfır hedefleri için 4,4 milyar dolar tahsis edildi. Yapılan açıklama ve finansman sözüyle birlikte 2014 yılında 75 GW olan yenilenebilir enerji kapasitesinin 200 GW seviyesini geçtiğini de unutmamak gerekiyor.
30 Eylül itibarıyla ülke kurulu gücü yaklaşık olarak 453 GW civarında ve bu gücün yüzde 48,08’i (217,65 GW) kömürden gelirken onu yüzde 20,05 ile (90,76 GW) güneş, yüzde 11,49 (52,01 GW) ile hidroelektrik, yüzde 10,46 (47,36 GW) ile rüzgar, yüzde 5,61 (25,41 GW) ile petrol ve gaz, yüzde 2,5 (11,33 GW) ile biyoyakıt ve yüzde 1,81 (8,18 GW) ile nükleer takip ediyor. Tüm bu verilerde kömürle birlikte fosil yakıtların Hindistan enerji karmasında yüzde 53,96 pay ile 243,06 GW’lık bir kapasiteye sahip olmasına rağmen Hindistan, 2023-2024 yılları arasında sisteme 18 GW’lık bir yenilenebilir enerji kapasitesi ekledi. 2030 yılına kadar hedeflenen rakam ise 500 GW olarak öngörülüyor. Bu kapasiteye ulaşılması için mevcut kurulum oranının en az 3 katına çıkarılması gerekiyor.
Yenilenebilir enerji kapasitesinde ilk 5 eyalete bakıldığında, ilk sırada 29 bin 569,88 MW’la Rajasthan yer alırken onu, 27 bin 534,53 MW’la Gujarat, 21 bin 481,14 MW’la Tamil Nadu, 18 bin 689,14 MW’la Karnataka ve 16 bin 83,35 MW’la Maharashtra izliyor. Bu 5 eyaletin ülkenin batısında sıralandığını da unutmamak gerekir. Hidro kapasitesine sahip ilk 5 eyalete bakıldığında ise ilk sırada 10 bin 281,02 MW’la Himachal Pradesh yer alırken onu 4 bin 35,35 MW’la Uttarakhand, 3 bin 689,20 MW’la Karnataka, 3 bin 360 MW’la Jammu ve Keşmir ve 3 bin 47 MW’la Maharashtra izliyor.
Türk şirketlerinin yeni rotası Hindistan pazarı olur mu?
Türk şirketlerinin yenilenebilir enerji yatırımlarına bakıldığında son yıllarda özellikle Doğu Avrupa ve ABD’de önemli atılımlar yaptıkları gözlemleniyor. Fakat Trump’ın yeniden başkan seçilmesi ve fosil yakıtlara olan düşkünlüğü ABD ve AB yenilenebilir enerji politika ve finansmanını etkileyebilir. Bu sebeple Hindistan, Türk enerji şirketleri için önemli bir alternatif pazar olabilir çünkü ülkede hala ciddi derecede fosil yakıttan enerji üretimi gerçekleşiyor. Hal böyle olunca hükümet de bu durumun değişmesi için elinden gelen her türlü planlamayı ve teşviki masaya sürmeye devam ediyor/edecek. Hindistan’da güneş başta olmak üzere rüzgar enerjisi yatırımları öne çıkıyor. Gujarat, Rajasthan ve Tamil Nadu gibi eyaletlerde büyük güneş enerjisi projeleri devam ediyor.