Dolar $
32.33
%-0.12 -0.03
Euro €
34.94
%0.26 0.09
Sterlin £
40.91
%-0.02 -0
Çeyrek Altın
3912.44
%-0.12 -4.75
SON DAKİKA
Turizm Pazar 23 Temmuz 2023 02:32

TARİHİN ÖTESİNDE EDFU

Dünyada gittiğimiz bazı yerler kendine has farklı özellikleriyle karşımıza çıkar ve hatırımızda kalır. Edfu'da kesinlikle benim için öyle bir yer oldu. Bu yazımda size, Edfu'nun güzelliklerinden ve orda yaşadıklarımızı anlatmak isterim.

Tarihin Ötesinde Edfu

Deniz DİKMEN

Uzun süreli Mısır gezimizde, filmlerde görüp özendiğimiz harika beş yıldızlı nehir teknesi ile (Aslında kocaman gemi ) Nil Nehirinde Luxor’dan güneye doğru yol alıyorduk. Sırasıyla Luxor, Esna, Edfu, Kom Ombo ve Aswan’a uğruyoruz.

Mısır, antik tarihi ile benim her zaman çok sevdiğim bir yerdir.  Nil Nehirinin kenarında bulunan tüm antik kentler her zaman inanılmaz güzel ve etkileyiciydi. Her seferimizde Mısır tarihi hakkında daha çok bilgi sahibi olup, tarihin derinliklerinde büyük bir keyifle kayboluyorduk. Burada yaşananları düşünüp değişik hayaller kuruyorduk.

Nil’deki harika seferimizi yaparken, bu kez Yukarı Mısır’da ve Nil’in batı yakasında Luksor’un yaklaşık 60 mil güneyinde bulunan tarihi Edfu kentine gidiyoruz.

Idfu veya Edfu, kentin modern Arapça adı. Kentin antik adı ise “Horus’un övüldüğü yer” anlamına geliyor.

Teknemiz Edfu’ya varınca rehberimiz bize kent ile ilgili tarihi ve ilginç hikayelerle bezenmiş  bilgiler veriyor. Burası dünyaca meşhur Edfu Tapınağın ve kentin yaklaşık 5 km dışında yedi küçük basamak piramidin bulunduğu bir bölge.

Gemiden inmeye hazırlanıyoruz. Limandan faytonlara binip Edfu Tapınağı’na gideceğiz. Ancak, rehberimiz Ali’nin Edfu’da oldukça gergin ve heyecanlı olduğunu gözlemliyoruz. Kendisi de bunu itiraf ediyor  zaten. Çünkü bu bölgenin halkı farklı bir yaşantıya ve anlayışa sahip.

Faytoncularla kendisinin pazarlık yapacağını ve bizim de sukunetimizi korumamızı rica ediyor. Bizim için ilginç bir tavsiye zira sukuneti koruyacak ne var ki o kadar? Diye düşünüyoruz. Rehberimizin neden öyle söylediğini limanın ön kapısına çıktığımızda anlayacaktık. Limanın ön kapısında belki 30 tane faytoncu birikmiş bizi bekliyor ve inanılmaz bağrış çığlık atıyorlardı. Rehberimiz kapının önüne çıktığında faytoncular kendisini ablukaya almıştı. Ali aralarında neredeyse kaybolmuştu. Adamcağızın sadece ara ara bağrışlarını duyuyorduk. İnanılmaz bir itiş kakış yaşanıyordu. Bizim her daim dile getirdiğimiz kayıkçı kavgası burada faytoncu kavgasına dönüşmüştü. Müşteri kapmak için gösterilen bu çaba bir kırbaç şaklamasıyla durulur gibi oldu. Çünkü polis olaya el koymuştu. Ortalığın toz dumanı içinde, arada kalan rehber Ali için endişe duymamız gerekiyor muydu? Biz bunu düşünüp henüz liman bölgesinde olduğumuz için şimdilik emniyetteydik ama biz de kapının dışına çıkınca nasıl olacaktı acaba?

Rehberimiz faytoncularla mücadele etmeye devam ediyordu, onları azarlıyordu, bağrıyordu ve bir yandan bir denizin girdapı içinde boğuluyor gibiydi. Faytoncular kendisine karşı çok agresif davranıyorlardı. Artık olaylar öyle bir raddeye gelmişti ki hepimizin emniyetinden endişe etmeye başlamıştık. Böyle bir ortamda nasıl tapınağa gidecek ve en önemlisi kendimizi nasıl koruyacaktık? Rehberimiz tek başına bizi nasıl koruyabilirdi ki? Allah’tan polisler ortamı sakinleştirdiler.

Dünyada çok yer gezdik, çok maceralarımız oldu ama böyle bir olayı da ilk defa yaşıyorduk.

edfu-1

Bağrışmaların iyice yükselmesi ile birlikte ben şahsen Edfu’ya gitmekten vazgeçmeye  başlamıştım. Ortam gerçekten endişe vericiydi ve bu güzel gezide olumsuzluklar yaşamak istemiyorduk. Tam vazgeçme noktasına gelmiştik ki rehberimiz ve faytoncular son bir çığlık attılar ve bir anda herşey süt liman oldu. Kırbaç işe yaramıştı. Şaşırmıştık. Ali herşey tamam deyip bizi tek tek faytonlara almaya başladı.

Bir anda pazarlığı kazanmış ve seçilmiş olan faytoncular güleryüzle bizi faytonlarına davet ediyorlardı. Sanki biraz önce ortalığı birbirine katan onlar değildi. Ali de kan ter içinde kalmış ama mutlu bir şekilde bize gülümsüyordu. Mutluydu çünkü işini başarıyla tamamlamıştı. Pazarlığı bir sorun çıkmadan sonuçlandırabilmişti. Biz de biraz şaşkın faytonlarımıza binip sanki zaman içinde bir yolculuğa başlamıştık. Faytoncumuz, üstünde uzun beyaz elbisesi ve başındaki sarık ile muhabbet ederek bizi antik kente götürüyordu. Edfu kasabasının içinde kaotik bir trafiğin içinde bir fayton konvoyu oluşturmuştuk. Şehir o kadar ilginçti ki, nereye bakacağımızı şaşırmıştık. 15 dakikalık bir süre sonunda Edfu Tapınağı’na vardık. Tapınağın önünde onlarca faytoncunun bulunduğu bir yıkık dökük fayton parkı vardı.

Gerçekten eski dünyaya geri gitmiş gibiydik. Atlar, faytoncular ve at arabaları sanki başka bir çağa ait gibiydi.

Fakat, artık Edfu Tapınağın ana giriş kapısı bütün heybeti ile karşımızda duruyordu ve bu olağanüstü yapı bir anda şu dakikaya kadar yaşanan gerginliği bize unutturuvermişti. Öylesine büyülenmiştik.

Edfu Tapınağı Karnak Tapınağı’ndan sonra Mısır’da en büyük ve en iyi korunmuş antik tapınaklardan biridir ve Mısır Mitolojisindeki şahin başlı tanrı Horus’a adanmıştır. 

Tapınak 138 metre uzunlukta ve 76 metre genişliktedir. Mısır Mitolojisinde yaklaşık 1500 tanrı figürü var ve Horus ‘da en önemli tanrılardan birisidir ve gökyüzünü sembolize eder.

Horus, Osiris ve İsis tanrılarının oğludur ve bütün betimlemelerde şahin veya şahin kafalı bir insan olarak kendini gösterir. Horus’un gözünü muhtemelen herkes biliyordur. Mısır Mitolojisinde Ankh sembolu yani sonsuz hayat sembolu Horus’un gözünden türemiştir. Ankh sembolu aynı zamanda Nil’ın anahtarı olarak ta anılır.  Bir T harfinin üzerindeki konumlanmış küçük bir daireden meydana gelir. Bizim nazar boncuğundaki göz sembolün orijinin de Horus’un gözünden evrildiği söylenir. 

Edfu Tapınağı ile aynı dönemde bölgedeki Dendarah, Esna, Kom Ombo ve Philae tapınakları da inşa edilmiştir. O dönem Mısır’ın çok güçlü olduğu ve bu tarz tapınaklarla da gücünü gösterdiği bir zaman olarak bilinir. O muhteşem masmavi gökyüzünün altında tapınağın o muazzam ana giriş kapısından içeriye geçiyoruz. Tapınağın bu ana giriş kapısı yaklaşık 36 metre yükseklikte ve üstünde Horus’un ve Ptolemaios Hanedanı’nın devasa kabartmaları var. İçerde revaklı avluya geliyoruz. Burası açık bir alan ve halkın tanrılara sunuda bulunduğu bir tören alanıymış. 

edfu-5

12 sütünun yer aldığı salondan ise içeriye kutsal alana doğru yürüyoruz. Sütünların bir kısmı yukarı Mısır’ı temsil eden Lotus çiçeği şeklinde başlıklı, bazıları ise, aşağı Mısır’ı temsil eden papirus çiçeği başlıklı. 

Dünyanın her yerinde turistler buraya  akın etmiş ve büyük bir hayranlıkla yapıları ve özellikle duvarlardaki sonsuz antik resimleri ve kabartmaları inceliyor. Zamanında tüm bu duvar resimleri kırmızı, sarı, mavi ve yeşil renklerdeymiş. Keyifle en iç kısımına yani tapınağın en kutsal alanına doğru ilerlemeye devam ediyoruz.

Burası sadece firavunların ve üst düzey din adamların girebildiği özel bir alan. Halkın girmesi uygun değil. Bu özel bölgede özellikle Horus’un ve diğer tanrıların heykelleri bulunuyor.

Edfu Tapınağı, daha evvel 18inci Mısır Hanedan’ın milattan önce 14 üncü ve 15i nci yüzyılda inşa ettiği daha eski bir tapınağın üzerine konumlandırılmış. Özellikle Mısır’ın Hellenistik döneme ait. Burada yaşanan kültür, hayat ve din konularına bazı ipuçları veriyor. Bir ara bu bölgede egemen olan Yunanlılar ise Horus’u kendi mitolojilerindeki Appollo figürüne benzettikleri için kendilerince burayı Apollinopolis olarak adlandırmışlar. Roma döneminde ise, bu antik yapıtları ve dinleri unutturmaya çalışmışlar ve bu olağanüstü tapınak zamanla çölün kumları altında kalmış ve yerel köylüler üstüne evler inşa etmeye başlamışlar. Tapınak, yaklaşık 12 metre yeryüzünün altında kalmış ve sadece sütünların başları görünüyormuş ki, 1798 yılında bir Fransız Arkeoloji delegasyonu tarafından fark edilmiş ve 1860 yılında bir Fransız Mısır bilimcisi olan August Mariette tarafından kazı çalışmaları başlamış. Eski yapı kumların içinden tekrar yüzeye çıkarılmış.

Kuşkusuz Edfu, Horus ve Hathor tanrılarına adanmış en önemli tapınaktır ve Horus tanrısına atfedilmiş törenlerin de merkeziymiş. Hathor bu ara gökyüzünün, kadının, doğurganlığın, bereketin ve aşkın tanrısı ve Mısır mitolojisinde genelde bir inek olarak betimleniyor.

Antik çağlarda her yıl Hathor’un Edfu’da Horus’u ziyaret ettiğine ve kutsal olan evliliklerini kutladığına inanılırdı ve bu vesile ile Edfu’da büyük dini festivaller organize edilirdi.

Tapınağın duvarlarında çok enteresan biçimde Mısır mitolojisine göre dünyanın yaratılışı resmedilmiş. Mısır Mitolojisine göre dünya var olurken, su seviyesi çok yüksek ve pek anakara yok. Bir şahinin yardımıyla ise anakarada kamışlar tohum tutuyor ve büyümeye başlıyor. Rivayete göre bu kamışlar bugün Edfu’nun olduğu yerde filizlenmiş ve bu kamışların büyümesine yardımcı olan şahin Horusmuş. Bir yılan bu gelişime engel olmak istemiş ancak Ptah tanrısının Horus’a destek vermesiyle şahin kanatlarını ufuk çzigisinin bir ucundan diğerine ucuna kadar açmış ve gökyüzünü oluşturmuş. O günden sonra güneş günlük döngüsüne başlamış ve yaşam hayat bulmuş.

Bilmiyorum bu anlattıklarım ilginizi çekti mi ama biz gün boyu rehberimizden Edfu Tapınağının tarihçesini ve Mısır Mitolojisinden hikayelerini dinliyoruz. Ortam muazzam. Gerçekten muhteşem bir lokasyon burası. Bu büyüleyici mekana gelirseniz tüm mitolojik hikayelere de inanırsınız.

edfu-2

Tapınağın ana kapısından tekrar ayrılırken faytoncularımız karşıda bizi bekliyorlar. Herkes kendi müşterisini biliyor ve hepsi büyük bir gürültü ve kargaşa içinde tekrar yanımıza geliyorlar.

Bizim de faytoncumuz bizi tekrar görmenin mutluluğu ve alacağı bahşişin keyfi ile önümüzde duruyor ve gülümseyerek bizi atlı aracına alıyor. Yine şehirin karmaşası ve keşmekeşin içinde toprak yoldan konvoy olarak geçip teknemize dönmeye çalışıyoruz.

Limanda faytonumuzdan iniyoruz ve faytoncumuzla resimler çekerek vedalaşıyoruz. Ancak, tekneye binerken büyük bir şok ile fotoğraf makinalarımızdan birisini bulamıyoruz. Faytonda unuttuğumuzu! fark ediyoruz. Tabii ortamın karmaşıklığı aklımızı başımızdan alıyor. Faytoncular kamerayı vermemeye çalışsada rehberimizin çabalarıyla ve ek bir bahşiş ile kameramızı bize iade ediyorlar.

Bu nedenle, ne zaman Edfu aklıma gelse yaşadığımız gün boyunca çekişmeler, bağrışlar ve mücadeleler aklıma gelir. Ancak, bugün anılara dalıp bunlara tebessüm edip gülüp geçebiliyorum.


ABONE OL