Dolar $
32.46
%-0.14 -0.04
Euro €
34.71
%-0.64 -0.22
Sterlin £
40.68
%-0.42 -0.17
Çeyrek Altın
3912.35
%-0.67 -26.05
SON DAKİKA
Turizm Pazar 13 Ağustos 2023 02:01

SANTİAGO DE KOMPOSTELA'DAN LİZBON'A...

Avrupa'nın önemli hac yolu 1993 senesinde UNESCO tarafından bir dünya mirası olarak kabul edildi. Günümüzde Santiago de Kompostela, Kudüs ve Roma'dan sonra Hıristiyan alemi için üçüncü en önemli hac merkezi kabul edilir

Santiago de Kompostela'dan Lizbon'a...

Deniz DİKMEN

Bazen gezilerinizi güzergahlar belirler. Dünya çapında belki daha önce hiç duymadığınız yollar, güzergahlar karşınıza çıkar ve onların izinde yolculuğunuz başlar. Bizim için de İspanya'nın kuzeyindeki Santiago de Kompostela’dan başlayan bir yolculuk 550 km boyunca bizi güneye, Portekiz’in başkenti Lizbon’a götürmüştü.

portekiz-5

Bu yazımda size bu güzergahtaki güzelliklerden bahsedeceğim.

Uçakla İstanbul’dan Santiago’ya yaklaşık dört saatlik bir uçuşun ardından varmıştık ve ilk defa geldiğim Santiago’da Kompostela kentin aslında Hristiyanlar için önemli bir hac merkezi olduğunu ve Avrupa’nın birçok yolunun bir hac yolu olup burada Santiago’da son bulduğunu bilmiyordum. Zira, bir aziz kabul edilen St. James’in kemikleri buradaki Santiago de Kompostela Kilisesi’nde muhafaza ediliyor. St James orta çağ döneminde İspanya’nın Müslümanlar tarafından fetih edildiği dönemde Avrupa’da Hristiyanlığı canlandırmak ve korumak için birçok çalışmalar yapmış ve çevresinde bazı mucizelerin olduğuna da kanaat getirilmiş. Böylece kendisi kilise tarafından önemli bir din adamı ve aziz olarak kabul edilmiş. 

Üçüncü önemli hac merkezi

Yüzlerce kilometre uzunluğunda olan ve yürüyerek, genelde de tek başına kat edilen bu Avrupa’nın önemli hac yolu 1993 senesinde UNESCO tarafından bir dünya mirası olarak kabul edildi.

Günümüzde Santiago de Kompostela, Kudüs ve Roma’dan sonra Hıristiyan alemi için üçüncü en önemli hac merkezi kabul edilir.

Kent merkezinin kendisi ise Galiçya bölgesinin başkenti olup 1985 yılından bu yana bir UNESCO Dünya mirası olarak kabul edilir.

portekiz-2

Eski kent merkezinde 9’uncu yüzyıldan kalma Avrupa’nın en güzel barok katedrallerinden biri sayılan Santiago de Kompostela Katedrali’ni ve katedralin etrafında bulunan eski şehiri gezebilirsiniz. Gotik, Romanesk ve Barok yapılarıyla, daracık sokaklarıyla ve meydan çeşmeleri ile size burası çok sempatik gelecektir. Minik kafeleriyle kafeleri, dükkanları ve tapas tadabileceğiniz minik restoranlarıyla burası çok tatlı bir lokasyon.

Dileyen ziyaretçiler için buradan Kap Finisterre, Rias Baxias veya A Coruna’ya günübirlik turlar var ve çevredeki Galiçya bölgesini bu şekilde kendiniz de gezebilirsiniz.

Biz ise Santiago’dan yola çıkıp Pontevedra üzerinden Vigo’ ya devam ediyoruz. Vigo’da bir ara stop verip Atlantik kıyısında yer alan bu eski liman kentini geziyoruz. Her zaman olduğu gibi bu liman kenti de hareketli ve görülecek gezilecek çok yerler var. Vigo’nun da eski bir kent merkezi, sanat galerileri ve müzeleri bulunuyor. Yürüyüş turları yaparak buradaki kentin bin bir yüzünü keşfedebilirsiniz.

Üniversite şehri

Güzergahımızdaki bir sonraki durak ise Braga kenti. Burası da hem eski bir kent hem de aynı zaman da bir üniversite şehridir ve bu nedenle aynı anda hem geleneksel hem modern ve genç bir İspanyol kentidir. Eski kentin içinde Bom Jesus Katedrali’ni, Se de Braga binasını, Lady of Sameiro Kilisesi’ni, Santa Barbara Bahçeleri’ni, Sao Martinho de Tibaes Manastırı’nı ve Praca de Republica meydanını gezebilirsiniz. Görülecek gezilecek çok güzel lokasyonlar var.

portekiz-3

Braga’dan sonra güzergahımızda önemli büyük kentlerden bir tanesi elbette artık Portekiz sınırları içerisinde bulunan ve ülkenin kuzeyinde kalan Porto kenti oluyor.

Porto, içinden Douro Nehir'in geçtiği başlı başına çok özel bir kent. Kentin eski yapılarının iç ve dış cephelerinde bulunan meşhur mavi beyaz fayansları size çok hikayeler anlatıyor ve şehri bir o kadar güzel kılıyor. Çok seveceğinize eminim.

Dik yokuşlarından kentin eski sokaklarından aşağıya doğru çok şirin olan nehir kenarına inebilirsiniz. Oradaki restoran ve kafelerde yerel tatlar tadabilirsiniz ve severseniz Porto şarabından deneyebilirsiniz. Burada nehir kenarında yürüyüş yapmak çok keyifli. Dileyenler Douro nehrinde bir tekne gezisi yapabilir ve ikonik demir I. Luis Köprüsü’nün altından geçebilir veya karşı kıyıya şarap mahzenlerini ziyaret edip şarap tadımı da yapabilir.

Biz konaklamalarımızdan birini Porto kentinde yapıyoruz ve özellikle akşam vakti nehir kenarında bulunmak ve yaz gecelerinde yerel ambiyansın keyfine varmak çok güzel.

;ortekiz-4

Durağımız Coimbra kenti

Porto’dan yolumuza devam ettiğimizde ise bir sonraki durağımız Coimbra kenti oluyor. Burası benim en sevdiğim duraklardan biri olmuştur zira 1290 yılında kurulan Coimbra Üniversitesi ve Joanina Kütüphanesi dünyanın en eski üniversitelerinden ve kütüphanelerinden biridir. Coimbra Üniversitesi Portekizce konuşan tüm ülkeleri asırlarca çok etkileyen bir kurum olmuştur ve 2013 yılında üniversite gerek mimari yapısı gerek özel kültürü ve gelenekleri ve dünya tarihine olan etkisi nedeniyle Unesco tarafından bir dünya kültür mirası olarak kabul edilmiştir.

Neredeyse 2000 yıllık bir geçmişe sahip olan Coimbra; Ulusal Müzesi, Coimbra Katedrali, eski kent merkezindeki kiliseleri, çeşmeleri, küçük meydanları ve yaklaşık 150 bin kişilik nüfusu ile Portekiz’in en güzel kentlerinden biridir.

Coimbra’dan hareket ederek çok farklı bir destinasyona devam ediyoruz Fatima kasabasına.

Burası aslında küçücük bir köy. Sadece 10.000 dolaylarında nüfusu olan ve normalde pek bir özelliği olmayan bir lokasyondu ta ki 1916-17 senelerinde burada 3 çoban çocuğun başına gelenler tüm Hristiyan alemini ve dünyayı sarsana kadar.

Rivayete göre üç küçük çoban çocuğu olan Lucia Santos ve kuzenleri Francisco ve Jacinta Marco yaşadıkları bu bölgede bir seri çarpıcı olaylarla karşılaşıyorlar. İlk etapta Cova da Iria olarak bilinen ve Fatima’ ya bağlı olan bölgede çocuklar kendi ailelerine ait olan tarlalarında gezinirken ve koyunlarının bekçiliğini yaparken 1916 yılında kendilerine bir melek görünüyor. Bu meleğin “Barış Meleği” olduğu iddia ediliyor.

İlk kehanetler

1917 senesinde ise Meryem Ana’nın ve akabinde bazı başka azizlerin kendilerine göründüğü ve birtakım kehanetlerde bulunduğu söyleniyor. İlk kehanetlerden birisi 13 Ekim 1917 senesinde olağanüstü bir doğa olayının yaşanacağı şeklinde ve bu nedenle o gün çevrede bulunan yaklaşık 30- 40 bin kişi bu doğa olayını beklemeye koyuluyor ve kendilerince ‘Güneş Mucizesi’ gerçekleşiyor. Olaya tanık olan kişiler o gün gökyüzünde güneşin zigzaglar çizdiğini veya bir nevi dans ettiğini gördüklerini iddia ederler ve bu ışık hüzmesinin Meryem Ana olduğuna inanırlar. 

O gün Meryem Ana’nın birtakım mucizeler gerçekleştirdiğine de inanırlar. Rivayete göre Meryem Ana çocuklar vasıtası ile çok dualar edilirse savaş dönemin sona ereceğini iletmiştir.

1916 ve 1917 senesinde çocukların yaşadığı olaylardan kısa bir süre sonra ise Francisco 1919, Jacinta ise 1920 yılında İspanyol Gribinden hayatlarını kaybederler.

portekiz-1

Katolik Kilisesi’nde çocukların yaşadığı bu olaylar büyük tartışmalara sebep olur fakat her şeye rağmen 1920 senesinde bu çoban çocukların Meryem Ana’yı gördüklerini iddia ettikleri yere Cova da Iria’ya küçük bir kilise yapılır. Çocukların mezarları burası olur ve inananlar o tarihten itibaren bu kiliseyi ziyaret edip dileklerde bulunmaya başlar. İlerleyen yıllarda ise Katolik Kilisesi bu üç çocuğun yaşadıklarını resmen kabul eder ve buradaki kiliseyi ve çevresi genişletilip bir kompleks haline getirilir.

Bildiğim kadarıyla çocuklar Meryem Ana’yı gördükten sonra bir daha konuşamazlar ve kehanetleri bir yazıya dökerek Katolik Kilisesi’ne emanet ederler. Kehanetlerden birisi ilerleyen senelerde bir papanın bir suikasta uğrayacağı konusu olur ve 1981 de Vatikan’da Papa Jean Paul’ a yapılan suikast ile bu kehanetin gerçekleştiğine inanılır.

Lucia ise ömür boyu rahibelik yapar ve 2005 yılında 97 yaşında vefat eder.

Üç çocuğun mezarı da günümüzde Fatima’da Our Lady of The Rosary Katedrali’nde bulunuyor. Bizde Fatima’ya geldiğimizde Cova da İria’ya gelmiş ve bu katedrali de ziyaret etmiştik. Yüzlerce Hristiyan her gün artık buraya gelip şifa veya derdine deva arıyordu.

Bölgeye geldiklerinde uzun bir mesafeden dizlerinin üstünde sürünerek ve dualar ederek kiliseye kadar gelip tanrıdan yardım istiyorlar.

İnsanları bu kadar yoğun gördüğümde ve kiliseyi ziyaret ettiğimizde aslında ne kadar çok insanın bir şifaya ihtiyaç duyduğunu görmüştüm.

İnsan her yerde aynı

Sonuçta insanın dünyanın her yerinde aynı olduğunu görüyorsunuz. İnsan, hayat, duygular, inanışlar, umutlar hep aynı aslında.

Bölgeye geldiğinizde ortam biraz hüzünlü olsa da mutlaka buraları da görmenizi tavsiye ederim. Burayı artık bir hac yoluna çevirmiş olan Katolik dinine mensup insanları izleyebilir ve bu çocukların hikayelerini dinleyebilirsiniz.

Fatima’dan ise yolumuza devam ederek Portekiz’in güzeller güzeli olan başkenti Lizbon’ a varıyoruz.

Lizbon elbette eski tarihi, kültürü, kaşifleri, eski kent merkezi, fadosu, özel tatların olduğu leziz mutfağı ve Atlantik'e bakan yüzü ile çok keyifli ve günlerce vakit geçirebileceğiniz harika bir kent.

Biz bu güzergâhı yaklaşık 6-7 günlük bir süre içinde tamamlamıştık ancak siz bu zamanı istediğiniz gibi ayarlayıp, yolu da biraz değiştirebilirsiniz zira bu bölgenin her yeri kültürel ve doğal anlamda çok güzel. Umarım size Kuzey İspanya'dan Güney Portekiz’e kadar güzel bir yolculuk yaptırabilmiş ve bölgeyi bir nebze olsun tanıtabilmişimdir.

Keşifleriniz bol olsun!

ABONE OL