Dolar $
32.52
%0.35 0.11
Euro €
34.77
%0.54 0.18
Sterlin £
40.65
%0.36 0.14
Çeyrek Altın
3902.86
%0.68 25.92
SON DAKİKA
Turizm Pazar 05 Kasım 2023 05:45

RABAT'IN MEDİNE'Sİ

Bu hafta Afrika kıtasındaki en çok merak edilen ve ziyaret edilen ülkelerden bir tanesi olan Fas'a gidiyoruz ve Fas'ın başkenti olan Rabat'ı ziyaret ediyoruz.

Rabat'ın Medine'si

Deniz DİKMEN

Kuşkusuz Fas, tarihi, farklı coğrafyası, muazzam mimari çizgileri, rengarenk bahçeleri, gelenekleri ve lezzetleri ile görülmesi gereken çok keyifli ülkelerden bir tanesi.

Fas veya resmi adı ile Fas Krallığı, Avrupa ve Afrika kıtasını birbirinden ayıran Cebelitarık Boğazı’nın tam karşısında Afrika kıtasının kuzey batı yakasında bulunuyor.

Ülke kuzey tarafında Akdeniz’e, batı yakasında Atlantik Okyanus’una, doğu kesiminde Cezayir’e ve güney kısmında ise Sahara Çölleri ’ne bakıyor. Fas’ın yerlileri  ise Berberiler.

rabat-2

Bu ülkenin hakkını vermek için en az iki hafta ayırmanız gerekir diye düşünüyorum. Zira Marakeş, Essaouira, Fez, Rabat, Mavi şehir Chefchaouen, Tangier, kızıl renkteki Sahara Çölleri, Afrika’nın en yüksek dağlar zinciri Atlas Dağları ve Merzouga gibi destinasyonları buraya gelmişken mutlaka görmeniz lazım. Fas’a özgü deneyimler eminim ki seyahatinizi unutulmaz kılacaktır.

Bu yazımda size, Fas Krallığın başkenti olan Rabat’ı yakından tanıtmaya çalışacağım.

Deniz yoluyla İspanya'dan geliyoruz ve Casablanca’dan Fas’a ayak basıyoruz. Burası ülkenin en büyük şehiri ve ekonomik güç merkezi. Casablanca şehir merkezinden aracımıza binip yaklaşık doksan kilometre kuzeyde bulunan  Rabat’a gidiyoruz. Hava şansımıza güneşli ve gezmeye çok elverişli. Hava sıcaklığı 23-24 derecelerde seyrediyor.

Rabat Fas’ın dört kraliyet şehirinden bir tanesi ve antik Sala kentin tam karşısında bulunuyor. Rabat’ın haricinde Marakeş, Fes ve Meknes kentleri bir dönem kraliyet ailesine ev sahipliği yapmışlar. Bu kentlerin her biri günümüzde birer UNESCO Dünya Mirası olarak kabul ediliyor.

Rabat’a ilk vardığımızda kentin temizliği ve yeşilliği dikkatimizi çekiyor. Her yerde Fas bayrakları kırmızı ve yeşil renklerde rüzgarda dalgalanıyor.

rabat-1

Ne de olsa günümüzün Kralı VI Muhamed bu kentte ikamet ediyor. Fas’ta krallık babadan en büyük oğula geçiyor ve yüzyıllardır aynı kan bağından olan insanlar bu krallığı yönetmişler. Kral VI Muhamed Alevi Hanedanı’nın 19’uncu kralı ve Fas’ın 1957 yılında Fransa’dan bağımsızlığını kazanmasından sonra Fas tahtındaki üçüncü kral.

Rabat gezimizdeki ilk durağımız Kral VI Muhamed’in hali hazırda Rabat’ta yaşadığı saray kompleksi. Kraliyet Sarayı veya nam-ı diğer “Dar al Makzhen” Fas kralının birincil ve resmi ikametgahıdır. Rabat’ın Touarga bölgesinde bulunur. Saray Bahçesi’nin ana giriş kapısından ‘mechouar‘ veya ‘meshwar’ dedikleri büyük bir avluya giriyoruz. Bu geniş iç bahçede saraya ait araçların geçebildiği geniş yollar ve çeşmeler var. Bu avluda genelde halka açık olan törenler yapılıyor.

Örneğin, 1955 senesinde Kral V Muhamed’in sürgünden geri dönüşü bu meydanda kutlanmış. Girişinde kırmızı zemin üzerine yeşil bir yıldız ile dev Fas bayrağı bulunan sarayın içine girmemiz hatta yaklaşmamız bile ne yazık ki yasak. Yaklaşık yüz metrelik bir mesafeden 1864 yapımı Arap Mimari tarzındaki sarayın görkemli ana giriş kapısını izlememize müsaade ediyorlar. Daha fazla yakınlaşmaya çalıştığınızda ise hemen saray muhafızları sizi uyarıyorlar. 

Fas kralları, ülkede birden fazla saray kullanıyor. Ancak, 1912 yılında Fransızlar Fas’ı ele geçirdiklerinde stratejik olarak kralın Rabat’taki bu sarayda ikamet etmesini istemişler. Zira burası Fransızların ana komuta merkezine çok yakınmış.

rabat-3

Saray aynı zamanda kraliyet ailesinin düğün törenlerine veya bunun gibi özel günlerine ev sahipliği yaptığı gibi, diğer yandan kraliyet ailesinin eğitim gördüğü okulları ve bir kütüphaneyi de bünyesinde barındırıyor.

Buradan tekrar araçlarımıza binerek bu sefer Fas için önemli bir tarihi değer kabul edilen kral V Muhamed’in mozolesine geçiyoruz. Mozolenin girişinde sarayın muhafızları atların üstünde mozoleyi koruyorlar. Hemen karşısında ise, tarihi Hasan Kulesi bulunuyor.

Hasan Kulesi, 12inci yüzyılda yapımı başlamış ama bitirilmemiş olan kırk dört metre uzunluktaki minaresi ve önündeki 348 adet sütunu ile bir cami.  Yapımı başladığında dünyanın en büyük camisi olarak tasarlanmış fakat dönemin Fas kralı Yakup el Mansur’un ani vefatı üzerine, kendisinin planlamış olduğu bu caminin yapımı durdurulmuş. Günümüzde ancak o günden bugüne kalmış kalıntılarını görebiliyorsunuz.

Bir sonraki durağımız ise, kanımca Rabat’ın en enteresan ve hareketli köşesi, Udayaların Kasbah'ı.’Kasbah’ aslında kale demek ve Rabat’ın eski kale duvarların içinde kalan yerleşimi olarak kastediliyor. Rabat’ın bu şehir duvarları ilk 12inci yüzyılda inşa edilmiş ve daha sonraki yüzyıllarda defalarca onarılmış veya eklemeler yapılmış. Kasbah, Rabat’ın en turistik yerlerinden bir tanesi. Cennet de denilen eski tip avlulu, beyaz ve mavi renkli evleri ve değişik çiçeklerinden oluşuyor. Günümüzde buralarda ki ara sokaklarda küçük dükkanlarda hediyelik eşyalar, halılar, lambalar, yerel sanat eserleri satılıyor. Bir de ufak tefek yiyecek içecek dükkanları var. Burası kentin eski kalbi yani ‘Medine'si’.  Kasbah’ın özellikle Medine'ye dev giriş kapıları var. Evlerin kapıları ve pencereleri de çok artistik. Yoğun ahşap süslemeleriyle çok estetik ve çok alımlı. En muhteşem olan kale kapısı Bab-er Rouah. Diğerleri ise Bab-el-Had, Bab-al-Alou, Bab Zaers ve Bab al-Hadid. Medine'nin içinde ayrıca bu eski yerleşim merkezini ikiye ayıran ve 17’inci yüzyıla ait Endülüs Duvarı bulunuyor. Endülüs Duvarın iç kesimlerinde gene beş tane böyle kale kapısı var. Bab Jdid, Bab al-Bouiba, Bab Chellah, Bab Mellah ve Bab Diouana.

rabat-5

Medine’nin arka kısmında ise Endülüs Bahçeleri bulunuyor. 

Kasbah’ın iç kısmında eski camiler de var. Örneğin, 12’inci yüzyıla ait Jama al Atiqua Cami ve 18inci yüzyıla ait El-Kharazzin ve As-Sunna Camisi gibi. Musevilerin ibadet ettiği Rabbi Shalom Zawi ve Talmud Torah Sinagogları ve Hristiyan dünyasının St Peter Katedrali ile Evangelist Kilisesi de gene burada .

Kasbah’ın heybetli ve süslü ana kapılarından Kasbah’ın içine giriyoruz. Eski kentin sokakları bu bölgede bembeyaz ve tertemiz. Evlerin önünde şahane saksılar ve çiçekler avluları ve ara sokakları süslüyor. Evlerin kapıları ve pencereleri muhteşem. Ara ara mavi ve yeşil çinili çeşmeler veya süslemeler karşımıza çıkıyor. Burası çok şirin bir yer.

Kasbahın arka kesiminde ise harika deniz manzarası olan bir meydana geliyoruz, Atlantik'in mavi suları parlıyor. Buradaki sarı renkli kum bu mavi sulara çok yakışıyor. Bu tarihi labirent gibi kent sokaklarında zamanı unutmak ve kaybolmak o kadar güzel ki.

Kasbahın bu bölgesinden çıkıp öğle yemeğini küçük yerel bir restoranda almak için kasbahın diğer kısmına geçiyoruz. Minik bir lokantada güler yüzlü Faslı bir çift bize yerel sebze çorbası, buraya has tajin kaplarında pişmiş etli, pilavlı ve sebzeli bir yemek ve meyve ikram ediyorlar. Bulunduğumuz mekan çok hoş ve yemeklerimizin aroması çok güzel. 

Arzu edenlere Fas’ın meşhur naneli çayı da ikram ediliyor. Keyifle yemeğimizi yedikten sonra Medine'nin sokaklarından tekrar ana caddeye çıkmaya çalışıyoruz.

Taze nar ve portakal suyu, her türlü çerez ve özellikle badem ve bademli şekerlemeler, tajin kaplar, yerel desenli çay ve kahve bardakları, rengarenk seramikler satan yerliler karşımıza çıkıyor. Tatmak için bademli ve fındıklı krik krak alıyoruz. Tadı o kadar orijinal ve güzel ki. Genel olarak burada kullanılan baharatlar çok güzel, aromaları yoğun ve bölgeye has çünkü yapay değil.

rabat-4

Yavaş yavaş dönüş yolumuza geçiyoruz.

Kentten çıkarken kentin daha modern yüzünü de görüyoruz. 20’inci yüzyıldan kalma Art Deco ve Art Noveau binaları karşımıza çıkıyor. 1920’lerde inşa edilmiş Bank al Maghrib Binası, Postane, Parlamento Binası, Rabat-Ville Tren İstasyonu, St Peter Kilisesi ve Rue Gaza Apartmanları bu palmiyeli beyaz Rabat caddelerine çok yakışmış.

Diğer yandan 2014 de dünyaca meşhur mimar Zaha Hadid’in tasarlamış olduğu ve bir Kobra yılanın kafasına benzeyen Rabat’ın Büyük Tiyatrosu da gene burada. Bu yapı Arap dünyasının ve Afrika kıtasının en büyük tiyatro binası unvanını taşıyor. Kentten ayrılırken bu kentin tadı damağımızda kalıyor.

Kuşkusuz renkleri ,coğrafyası, kültürü, lezzetleri, açık hava pazarları, sanatı, tarihi, kentleri, çölleri ve dağları ile bu ülke kendine has çok özel bir destinasyon.  Detaylı bir şekilde gezilerek hakkının verilmesi gerekiyor.

Bu nedenle, buralara geldiğinizde mutlaka bolca vakit ayırmanızı, ülkenin her bir köşesini karış karış gezmenizi ve her güzel köşesini dünya değişmeden keşfetmenizi tavsiye ederim.

Benim de aklım Fas’ta kaldı. Havadaki taze badem şekeri kokusunu unutamam. İlk fırsatta bu ülkeye uzunca bir zaman ayırıp tekrar gelmek isterim.


ABONE OL