"Değerli başkanım, yöresel lezzetlere verdiğiniz önemi izliyorum, Kastamonumuzun çok özel, sağlıklı, doğal, hatta organik ürünlerinin tadına bakmanızı ve bu konularda üretim ve ikram yapan sembol marka ve mekanlarımızı tanımanızı isterim" deyince, ben de LDF'nin Bşk.Yrd. Metin Dinçer (Ünlü Burak Kuru Fasulye lokantası sahibi ve şefi) ve Y K. Gn. Sek. Ufuk Güngör (Gurme Magazin sahibi ve Şef) ile 3 günlük bir lezzet turu düzenledik. Kastamonu'da, prestige bir mekan; hotel & restaurant olarak hizmet veren, tarihi Kurşunlu Han'a yerleştik. Serdar başkanımızla ilk durağımız "Kırca Kuyu Kebap" oldu. Erdal Taşçı ve ailesinin yönettiği, ustası Adem Sürgit'in pişirdiği Karaman koyunu'nun lezzeti muhteşemdi. Akşamüstü yine bir ünlü mekanı, Penbe Han'ı ziyaret ettik. 33 yıllık muhtar, Cahit abi ve kızı Filiz Hanım'ın işlettiği, tarihi ve turistik mekan da akşam çayımızı ve meşhur Kastamonu simidi ile yapılan tirit yedik. 

Akşam yemeğimiz Kurşunlu Han da İzbeli Çiftliğinden gelen kazın tandırı idi. Lezzeti harika ve tadı'da doyulmaz olan kazdan, dakikalar içinde sadece kemikleri kaldı.

Ertesi sabah kahvaltımız: İzbeli Çiftliğinde, tamamen doğal ve organik ürünlerden oluşan, nefis çaylar ve soba üstünde kızartılmış Kastamonu ekmeği eşliğinde; Tamamen bahçenin reçelleri, peynirleri, zeytinleri, salatalık, domates ve biberleri ile kendi mandalarının enfes sucuk ziyafeti idi. 

Ancak, bu kahvaltının etkileyici tarafı; sevgili Serdar'ın annesi Sabiha hanımefendinin soframızda olup, bizlere harika sohbetiyle, unutulmayacak bir anı kazandırması oldu.

Yediklerimizin, (oldukça fazla idi) değerlendirilmesi için İzbeli Çiftliği içinde Serdar başkanımızla yürüyerek yaptığımız 20 - 25 km.lik gezide, organik tarlaları bahçeleri gezdik. Manda, inek ve koyunların ahırlarını, tamamen doğal olarak yetişen kaz, ördek, ve tavukların kümeslerini gördük. Öğleden sonra ise, ünlü "Kastamonu Gurme Pastırmacısı" Hasan Ayanoğlu ve Ayhan Ekicioğlunun farklı bir yöntemle üretip, değişik bir usulle doğradıkları enfes pastırmalarından, soğanla birlikte fırında pişirilmiş "Pastırmalı ekmekleri" yedik, çaylarımızı içtik. Devamında bazı ek mezelerle ve tatlı sohbetlerle geceyi tamamladık.

Ertesi sabah sevgili Metin'in davetiyle erkenden yola çıkıp, İnebolu'ya geldik. Buranın meşhur göveç yemeğini, delikli ekmek ile birlikte yedik.

Daha sonra, Metin'in, karlar altındaki dağ köyünü, anne ve babasını ziyaret ettik, dualarını aldık. İnebolu pazarını dolaştık.

Öğle vakti, Serdar başkanımızın da katılımıyla, İnebolu eşrafından Mehmet İşleri'ye ait Otel Ionopoli'nin terasında; Metin Dinçer şefimizin, balıkçı hemşehrisine ısmarladığı kalkan, barbun, mezgit ve istavritlerle, mükemmel ötesi bir ziyafeti yaşadık.

Mehmet ve Serdar kardeşlerimizin, yoğun ısrarlarına rağmen, İstanbul'a doğru yola çıktık.

Tabiiki, Başoğlu'nun çekme helvasıdan, Abayoğlu'nun Kastamonu ekmeğinden İstanbul'a getirmeyi ihmal etmedik.

Tüm lezzetseverlere "Mutlaka bir Kastamonu lezzet turu yapın" derim.