Dolar $
32.33
%-0.12 -0.03
Euro €
34.94
%0.26 0.09
Sterlin £
40.91
%-0.02 -0
Çeyrek Altın
3912.44
%-0.12 -4.75
SON DAKİKA
Turizm Pazar 03 Aralık 2023 02:13

KAMAKURA BAHÇELERİ

Mevsimlerden sonbahar ve Tokyo'dayız. Bir kaç gün Tokyo'nun içini gezdikten sonra, bir de Tokyo'ya yaklaşık bir saatlik uzaklıkta bulunan sahil kenti Kamakura'ya görmek istedik. Tokyo'dan sabah trene binerek Kamakura'ya çok rahat bir şekilde ulaşıyoruz. Hava güzel, ılık bir sonbahar gününü yaşıyoruz. Bugün Kamakura'dayız

Kamakura bahçeleri

Deniz DİKMEN

Bu hafta sizi çok gizemli bulduğum ve çok sevdiğim bir ülkeye götürmek istiyorum, Japonya’da Kamakura Bölgesi’ne.

Umarım siz de bu bölgeyi doğası, tarihi, Japon bahçeleri ve tapınakları ile benim kadar çok beğenirsiniz.

Mevsimlerden sonbahar ve Tokyo’dayız. Bir kaç gün Tokyo’nun içini gezdikten sonra, bir de Tokyo’ya yaklaşık bir saatlik uzaklıkta bulunan sahil kenti Kamakura’ya görmek istedik. Tokyo’dan sabah trene binerek Kamakura’ya çok rahat bir şekilde ulaşıyoruz. Hava güzel, ılık bir sonbahar gününü yaşıyoruz. Bugün Kamakura’dayız.

kamakuru-2

Güneyinde beyaz kumsallar

Kamakura kenti, Japonya’nın doğu kesiminde Kanagawa Vilayeti’nde Yokohama’nın güneyinde bulunan tarihi bir kent. Şehir Pasifik Okyanus’un kıyılarında Sagami Körfezi’nde bulunuyor, üç tarafı ormanlık tepelerle çevrili ve güneyinde beyaz kumsalları var.

Onikinci yüzyıla kadar Kamakura bir sahil kasabasıyken 1180 yılında Miamoto döneminde başkent olarak yapılandırılıyor. 1192 ile 1333 yılları arasında ise Kamakura Japonya’ ya başkentlik yapıyor ancak, daha sonraki yıllarda statüsünü kaybediyor.

Kamakura döneminde Japonya siyasetinde, kültüründe ve toplumunda önemli değişimler yaşanıyor ve siyasi güç yavaş yavaş soylulardan toprak sahibi askerlere geçiyor ve bu döneme damgasını vuruyor.

Kamakura, Nara ve Kyoto’nun yanı sıra bir başkentken, aynı zamanda “Şogun”luğun doğum yeri oluyor ve Kamakura’da 1192 yılında ilk Şogun Minamoto no Yoritomo tarafından ilk Samuray hükümeti kuruluyor.

Kamakura kültürü dendiğinde yerel savaşçıların dövüş teknikleri, sadakat ve cesaret gibi değerleri ve bu savaşçı sınıfın yükselişi anlaşılıyor. Seppuku veya Hara-Kiri olarak bilinen Japonların intihar ritüeli ve kılıç kültü bu dönemde hayat buluyor.

kamakuru-4

Savaş kahramanları

Kamakura dönemindeki bu savaş kahramanları ve ortaya çıkan kültür halk arasında kabul görüyor. Hava güzel ve ilk gittiğimiz destinasyon Kotoku-in Tapınağı. Bu tapınakta Japonya’nın, Nara’daki Todaji Tapınağı’nda bulunan Buda heykelinden sonra, ikinci büyük Buda heykeli olarak ün yapan Kamakura’nın Büyük Buda heykeli bulunuyor.

1252 yapımı olan bu onbir buçuk metre uzunluktaki ve yüzyirmi ton ağırlığındaki bronz heykel bir zamanlar kapalı bir alanda, büyük bir tapınak salonunda bulunurmuş. Ancak, bölgede yaşanan doğal afetler nedeniyle salon yıkılınca heykel onbeşinci yüzyıldan bu yana tapınağın bahçesinde açık hava da duruyor.

Tapınağın bahçesinde bu dev Buda heykeli’ni, yanındaki bronz lotüs çiçekleri ve çevresinde tütsüler yakan ve dualarını yapan dünyanın her bir yanından gelmiş budistleri izliyoruz. Sonbaharın sarı ve kızıl yaprakları tapınağın bahçesine ayrı bir güzellik katmış. 

Burdan hareket ederek bu sefer Hokokuji Tapınağı’na doğru yol alıyoruz.

Burası Kamakura tepelerinde bulunan Zen Budizmin Rinzai Tarikatı’na bağlı küçük ama bir o kadar etkileyici bir tapınak. Ondördüncü yüzyılda yapılmış olan bu eski  aile tapınağı bir dönem Kamakura’da hüküm sürmüş Ashikaga ve daha sonra Uesugi Ailelerine aitmiş .

Şirin bir ahşap Japon kapısından geçtikten sonra gözlerden uzak olan bu koyu kahverengi, ahşap tapınağın ve bahçesinin ait olduğu komplekse varıyoruz. Burası çok şirin ve çok sessiz. Bir Japon masal bahçesindeyiz sanki. Mutevazı tapınağı ve bahçesini geziyoruz. Burayı da sonbahar çok güzel renklere boyamış. Zen bahçesinde taşların arasından sessizce suların akışını dinliyoruz, küçük Japon göletlerin içinde kırmızı ve beyaz renkli balıkları izliyoruz. Tapınağın arka tarafında ise muhteşem bir bambu ormanı bulunuyor. Dar patikaların arasından bu olağanüstü bambu korusuna dalıyoruz. Burada yaklaşık iki bin civarında yemyeşil ve incecik bambu ağacı bulunuyor. Ağaçlar o kadar yüksek ki, sanki gökyüzününe kadar uzanıyorlar. 

kamakuru-1

Keyifli bir deneyim

Bu özel koruda yürümek bize çok keyifli bir deneyim kazandırıyor. Bu tarz bambu orman yürüyüşleri artık bir terapi şekli olarak da kabul ediliyor. Doğa veya Orman terapisi veya Orman Banyosu olarakta adlandırılan bu terapi türünde bu tarz bahçelerde veya ormanlarda yürümenin tansiyon hastalıklarına, depresyonlara, belli sinir hastalıklarına, bağışıklık sistemine çok olumlu etki yaptığı tespit edilmiştir.

Gerçekten de biz de kendimizi bu ortamda çok iyi hissediyoruz. Tertemiz orman havası alıyoruz ve ormanın doğal ortamı ruhumuza çok iyi geliyor. Derin nefes alıyoruz.

Patikaların sonunda, küçük bir çay evine varıyoruz. Ambiyans o kadar dingin ve  hoş ki... Bu çay evinde kısa bir mola verip Japonya’ya has yeşil Matcha çayımızı içip bu güzel ambiyansın tadını çıkarıyoruz. Tapınağın içinden hiking (yürüyüş) yolları da var. Arzu edenler tepelerin üst kısımlarına doğru ormanın içinde yürüyüşler de yapabiliyorlar.

Bir sonraki destinasyonumuz olan Hasedera Tapınağı’na doğru yolumuza devam ediyoruz. Hasedera Tapınağı ‘da çok keyifli bir lokasyon. Burası Kannon adındaki Merhamet Tanrıçası’na adanmış Jodo Mezhebi’ne ait bir tapınak. Tapınağın ana kapısında kırmızı bir mutluluk balonunun altından geçerek içeri giriyoruz. Bahçesinden yukarı doğru tırmanıyoruz. Her yerde küçük Japon fenerleri ve küçük taş heykeller bulunuyor.

Tapınağa çıkan yokuşu tırmanırken merdivenlerde yüzlerce küçük Jizo Bodhisattva taş heykeli görüyoruz. Japonya’da bu insanüstü ama dini olmayan göksel varlıkların, belki periler gibi diyebiliriz, çocukların koruycusu olduğuna inanılıyor ve özellikle çocuk mezarların kenarında bulunuyor. Jizoların vefat eden çocukların cennete ulaşmasına yardımcı olduğuna inanılıyor. Sessizlik ve bahçedeki bu heykeller ortama çok mistik bir hava veriyor. Tapınak Kamakura döneminde onikinci yüzyılda harika Japon mimarisine göre yapılmış. Bahçede tapınağın ana salonun önünde gene taş buda heykelleri ve savaşçı heykelleri bulunuyor.

kamakuru-3

Tori kapısı

Bahçedeki turuncu rengindeki Tori kapısından geçince, arka tarafta bir mağaranın içindeki kayalara oyulmuş olan heykelleri gezebiliyorsunuz. Tapınağın ana salonunda ise, dokuz metre boyundaki Kannon tanrıçasının yaldızlı ahşap heykeli Japonya’nın en büyük ahşap heykellerinden bir tanesi olarak sergileniyor. Tapınağın önünde büyük bir teras var. Müthiş bir manzara sizi bekliyor. Hafif tepelik bir alanda bu terastan bir yandan tapınağın muhteşem bahçesini, tapınak binalarını ve diğer yandan Kamakura kentini, sahil şeridini kuş bakışı görebiliyorsunuz. Sonbahar renkleri de Hasedera Tapınağı’nda bize müthiş görsel bir şölen sunuyor. Bizim gezdiğimiz bu yapılar gibi Kamakura kentinde daha bir çok eski tapınak, beş büyük Zen bahçesi (Kamakura Gozan ) ve tarihi bina bulunuyor. Onüçüncü yüzyılda Kamakura Şogunluğu döneminde Kamakura Gozan yapısı önemli bir stratejik yapı olarak ortaya çıkıyor. Gozan ‘beş dağ’ anlamına gelir ve aslında beş dağın birer tapınak olarak görülmesini kast eder... Ayrıca, Zen anlayışındaki tapınakların hiyerarşik yapısına da işaret eder. Kamakura hak ettiği değer ile doğu Japonya’nın Kyoto’su kabul ediliyor. Yaz aylarında eğer Kamkura ‘ya gelebilirseniz buradaki plajlara da gidebilirsiniz.

Biz, son tapınaktan çıktıktan sonra Kamakura’nın çarşısına da uğruyoruz. Çarşıda yok yok. Her türlü restoranlardan tutun, sokak lezzetleri satan standlara, turistik eşyaya kadar herşey var. Zaten Japonya öylesine innovatif bir yer ki, gördüğünüz neredeyse herşey size çok değişik gelecektir.

Japonya’da gezmenin en güzel taraflarından bir tanesi de her yerin olağanüstü hijen ve bakımlı olması. Bu nedenle, örneğin her türlü sokak lezzetini burada hiç düşünmeden tadabilirsiniz. Japonya’da herşeyin kalitesine ve temizliğine en üst seviyede dikkat edilir.

Çarşıda buraya has tempura, sushi, noodle, okonomiyaki, teppanyaki, teishoku, yakitori, shabu shabu ve sukiyaki, fugu, unaki ve onlarca balık veya deniz ürünü bazlı yemekler yiyebilirsiniz.

Fuji Dağı Dondurması

Eğer fazla vaktiniz yoksa, çarşıdaki veya tren garındaki süpermarkete de gidebilirsiniz. Orada da hazır paketlenmiş ve hemen tüketebileceğiniz meyveler, sebzeler, salatalar, balıklar ve aklınıza gelebilecek herşey bulabilirsiniz. Japonya’daki süpermarketleri keşfetmek ayrı keyifli bir serüven oluyor. Belki bir yerde Fuji Dağı Dondurması da yemek istersiniz. 

Japonya deyince benim aklıma sadece dipsiz bir keşif küpü geliyor. Japonya inanılmaz modern ama batılı olmayan bir ülke, Asya kıtasında bulunan ama diğer Asya kültürlerinden çok ayrışan bir kültür.

Tarihi, mimarisi, mutfağı, endüstrisi, şinto, zen ve budist yapıları ve kültürü ile olağanüstü entersan bir ülke. İnsanların birbirine gösterdiği olağanüstü saygısı, disiplin, geliştirdikleri innovasyonlar ve gelişmiş altyapısı ile insanın hayranlık duyduğu kültürü yaşayan bir ülke.

Akşam vakti yorgun birer savaşçı olarak aklımızda bin bir izlenimler ile Kamakura’dan trenimize binip tekrar Tokyo’ya geri dönüyoruz. Hani derler ya; Şerbet gibi bir gündü. 

Japonya’ya hiçbir zaman doyamadım. Doğası, her taşın altından başka bir sürprizin çıkması ve onca öğrenilecek derslerin olması gerçekten müthiş.

Umarım ilk fırsatta yine gidebiliriz ve muazzam keşiflerimize devam edebiliriz.

ABONE OL

EN ÇOK OKUNANLAR