KAAN 5. NESİL FİLONUN MERKEZİ OLUYOR
Türkiye'nin milli muharip uçağı KAAN, hem Türkiye hem de uluslararası arenada önemli bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor.

ABD basınında geniş yer bulan KAAN, Endonezya ile imzalanan 48 adetlik satış anlaşması sayesinde yabancı ülkelerin dikkatini çekmeye devam ediyor. Uçağın 2028 yılında Türk Hava Kuvvetleri envanterine girmesi planlanırken, yerli motor TF35000’in geliştirilme sürecinde hızlanma sağlanması KAAN programını daha da güçlendiriyor.
ULUSLARARASI TALEP ARTIYOR
ABD medyasındaki haberlerde, KAAN’ın beklenen tanıtım tarihine yaklaştıkça farklı ülkelerin 5. nesil savaş uçağı filosu kurmak için sıraya girebileceği vurgulanıyor. Endonezya ile yapılan anlaşma, Türkiye’nin savunma sanayii açısından prestijini artırırken, KAAN’ın çok rollü, gelişmiş teknolojilere sahip olması potansiyel alıcıların ilgisini çekiyor.
YERLİ MOTOR TF35000’İN ÖNEMİ
TUSAŞ Genel Müdürü Mehmet Demiroğlu, KAAN için tasarlanan yerli motor TF35000’in geliştirilmesinde önemli aşamalar kaydedildiğini belirtti. Bu motor, uçağın performansını artıracak ve Türkiye’nin savunma sanayii alanındaki dışa bağımlılığını azaltacak kritik bir unsur olarak görülüyor. TF35000’in tamamlanması, KAAN’ın global rekabet gücünü önemli ölçüde yükseltecek.
KAAN, Türk havacılık mühendisliğinin ulaştığı zirve noktayı temsil ediyor. Beşinci nesil ve çok rollü muharip uçak olarak geliştirilen KAAN, düşük radar izi, yüksek manevra kabiliyeti ve yapay zeka destekli gelişmiş aviyonik sistemlerle donatıldı. Ayrıca, ağ merkezli harp yetenekleri sayesinde modern savaş ortamlarında üstünlük sağlıyor. İlk uçuşunu 21 Şubat 2024’te, ikinci uçuşunu ise 6 Mayıs 2024’te başarıyla gerçekleştirdi.
Türkiye, KAAN’ı 2028 yılında Türk Hava Kuvvetleri envanterine katmayı hedefliyor. Bu tarihe kadar test, üretim ve entegrasyon süreçleri tamamlanacak. KAAN programı, Türkiye’nin havacılık ve savunma teknolojilerinde dışa bağımlılığı azaltıp kendi teknoloji ürünlerini geliştirme hedeflerinin somut bir göstergesi olarak kabul ediliyor.
KAAN projesi sadece bir savunma ürünü değil, aynı zamanda Türkiye’nin teknoloji ve savunma sanayiinde geldiği noktayı yansıtan stratejik bir başarı olarak görülüyor. Uluslararası talebin artması, yerli motor geliştirme çalışmalarındaki ilerlemeler ve planlanan envanter girişi, KAAN’ı Türkiye’nin gelecekteki askeri gücünün önemli bir parçası haline getiriyor.