SON DAKİKA
GÜNDEM Salı 26 Kasım 2019 08:39

İYİ VERİ OKUYAN KAZANACAK

Data okuma iş dünyasında kalkınma ve zenginleşmenin en önemli güç kaynağı olarak gösteriliyor. İyi veri okumanın dijital dönüşümün temeli olduğunu belirten Mezo Dijital Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Nabat Garakhanova, "Gelecekte veri okumak altından daha üstün en değerli hazine olacak" dedi.

İyi veri okuyan kazanacak

Sedat YILMAZ

Günümüzün en önemli trendlerinden biri dijitalleşmek. Operasyonel etkinliği artırmak, değişen şartlara ayak uydurmak, farklı müşteri deneyimleri geliştirerek yeni gelir kaynakları oluşturmak dijitalleşmenin hedeflerinden başlıcaları. Dijitalleşmek ise veri haline gelen hayatın datalarını okumak olarak tarif ediliyor. Dijitalleşmede bugüne veya geleceğe yönelik strateji geliştirenler işlerinde başarıyı yakalıyor, işlerini büyütüyor, zenginleşme yolunda önemli adımlar atıyor.

Şartlara ve bünyeye uygun doğru dijitalleşme stratejisi oluşturmak için “çok kriterli karar verme’, ‘analitik hiyerarşi süreci’ gibi bazı faktörler uygulanabiliyor. Dijitalleşmede yol haritası olarak tarif edilebilecek algoritma devreye giriyor. Algoritmanın özelliği sonuca ulaşmada takip edilmesi gereken işlem basamaklarının oluşturulmasına yardımcı olması. Bilişimde algoritma vazgeçilemez bir metot. Kısacası sanal ortamdaki her işlem algoritmalar ile gerçekleştiriliyor.

Dijitalleşmek ve dijital dönüşümle ilgili Mezo Dijital Yönetim Kurulu Başkanı ve dijital iletişim uzmanı Dr. Nabat Garakhanova ile konuştuk. Tahsilini Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra master’ını Galatasaray Üniversitesi’nde, doktorasını Fransa’da yapan Dr. Nabat Garakhanova, 24 yıldır Türkiye’de yaşıyor. Mezo Dijital firmasının sahibi Dr. Garakhanova, Türkiye’nin önemli şirketleri ve kurumlarıyla çalışıyor. Dr. Garakhanova, şirketinin adı olan Mezo’nun da medeniyetler beşiği, insanlık tarihinin veri kaynağı Mezopotamya’dan geldiğini ifade ediyor.

nebahat-1

Dijitalleşme sıfır ile 1 arasında

Sadece ekonomide değil, hayatın her alanında dijitalleşmeye ihtiyaç olduğunu ve dijitalin sıfır ile 1 arasında yer aldığını belirten Dr. Garakhanova, uygulamada algoritmaların en önemli faktör ve dijitalleşmede temel işlevin iyi, doğru ve isabetli data okumak olduğunu söyledi.

Türkiye’de çalışmasının sebebini şirketlerin dijitale önem vermesi ve Türk halkının teknolojiye açık olmasını gösteren Dr. Garakhanova, sivil toplum kuruluşları, ticaret odaları, şirketler ve kurumlardaki dijitalleşmeye yönelik talepleri yoğun olarak gözlemlediklerini dile getirdi.

Çalıştıkları şirket ve kurumların öncelikle dijital altyapısına baktıklarını, şayet yazılım veya yapay zeka gerekiyorsa bunları uzmanlarına bıraktıklarını söyleyen Dr. Garakhanova, “Öncelikle kurumlardaki yapının dijital dünyada sağlam bir yer alması için analizini yapıyoruz. Onu oraya hazırlıyoruz. Sonra kademe kademe geri çekiliyoruz. O kurumu dijitalle baş başa bırakıyoruz” dedi.

Doğru dijitalleşme için doğru veri okumanın önemine değinen Dr. Nabat Garakhanova, yol haritasında yanlış stratejilerin oluşturulmamasına dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. Yanlış stratejilerle çok değerli bilgilerin kaybolabileceğini, bunun için dijitalleşmede oluşturulan metotların ancak doğru data okumayla gerçekleştirebileceğini anlatan Dr. Garakhanova, “Veri dünyası bir okyanus. Burada veriyi iyi okuyup kullananlar öne çıkıyor. Hayatınızda dijitali ne kadar iyi ve doğru uygularsanız başarı seviyeniz o derece yükseliyor. Bunun için biz genelde arka plan olarak gördüğümüz size ait verilerle ilgili çalışmalarının çok dikkatli yapılması ve oluşan verilerin yerinde kullanılması gerekiyor” dedi.nebahat-2

Temel iş verinin doğru okunması

Mezo Dijital’in bir ajans olmadığını, işlerinin tamamen dijital dönüş olduğunu belirten Dr. Nabat Garakhanova, çalışmaları sırasında oluşturdukları verileri analiz ederek ihtiyaçlara göre hızlandırma ve otomatikleşme gibi bir dijital dönüşüm haritası belirlediklerini ve değerlendirmelerini dataları okuyarak gerçekleştirdiklerini söyledi.

Dijitalleşmede temel olan şeyin veri olduğunu ve sağlıklı bir dijitalleşme için verinin doğru ve iyi okunması gerektiğinin altını çizen Dr. Garakhanova, “Veri doğru okunamazsa her şey boş. Kur’an-ı Kerim’in ilk emri de ‘ikra, oku!’ Peygamberimiz Cebrail’e ‘Okumayı bilmiyorum’ demişti… Kur’an’da nasıl okunacağı yolunda bir açıklık getirilmiş.  Biz de veri okumayı dijitalleşme kuralları çerçevesinde yapıyoruz. Dijital okumayı öğrenmek gerekiyor. Dijitalleşmede okunması gereken her şey öğretiyoruz. Dijitalle ne okunacak, onlar sunuluyor. Yani dijitalleşmede bizimle çalışanlara ‘ikra’ diyoruz” ifadesini kullandı.

Dijitalleşmek isteyenlerin önce kendisiyle ilgili verileri tanıması ve bilmesi gerektiğini ve kendine göre bir data oluşturmasının elzem olduğunu anlatan Dr. Garakhanova, dijitalleşmenin kolay olması, hızlanması ve doğru bir strateji oluşturulması için verilerin baş oyuncu olduğunu dile getirdi.

Dijitalleşmenin kademeli ve programlı bir iş olduğunu ve bunun için de kolay bir uygulama olarak görülebileceğini belirten Dr. Garakhanova, verilerin doğru okunmaya başlanmasıyla dijitalleşmede hızlı bir yol alınabileceğini kaydetti.

nebahat-3

Ayak izlerini iyi okuyanlar başarılı

Dijitalleşme konusunda üniversiteler, odalar, perakende zincirleri gibi birçok kurumlarla dijitalleşme yolunda beraber olduklarını anlatan Dr. Garakhanova, “Bugün mağazalar yapay zeka ile müşterilerini tarayıp sizin nasıl bir alışveriş ayak iziniz olduğunu rahatlıkla takip edebiliyorlar ve müşterilerine göre ürün stokları geliştiriyorlar. Yine geçmişte borsacılar çok iyi bilgilere sahip olduklarından çok iyi kazançlar elde etmişlerdi. Şimdi ise her şey dijital ve otomatikleşiyor ve bilgiye ulaşmanın yanında bilgiyi kullanmak da aynı şekilde kolaylaşıyor” dedi.

Bugün veri madencileri, bigdatacılar ve veri depocularının ellerindeki inanılmaz bilgilerle zenginleşme yolunda ihya olduklarını hatırlatan Dr. Garakhanova, “Şunun iddiasındayım. Çok kısa zamanda altın nasıl değerliyse, veri de o şekilde değerli olacak. Artık bitcoinleri, kripto paraları ve blockchainleri konuşuyoruz. İşte yakın gelecekte data ve verilerin borsaları olacak” diye konuştu.

Veri oluşturmanın ve istatistikin dijitalin temel unsurları olduğunu dile getiren Dr. Garakhanova, “İstatistiği dijitalleştirmek için önce tezinizi hazırlıyorsunuz ve denemelerle neticeye ulaşıyorsunuz. Bu bir süreç. Dijitalde özellikle Türkiye’de veri çöplüğü var. Dolayısıyla veriler baştan doğru dosyalanmadığı için sonuçların ne kadar doğru olduğunu bilemiyorsunuz. Eğer iş doğru dosyalama ile başlarsa sorunu da yazılımsal olarak çözebilirsiniz. Verilerin içinden doğruları alıyorsunuz, dosyalıyorsunuz ve veriyi ona göre kullanmaya çalışıyorsunuz. Bu kadar basit. Veri elmasa benzer. Kömür de bir elmas. Ama pırlantanın üretildiği elmasta da kesim önemli. Burada da kesim doğru yapılmazsa o elmasın değeri çok düşüyor. Elması iyi keserseniz çok değerli bir pırlanta elde edebilirsiniz. Veri okumak da aynen buna benziyor” diye konuştu.

Dijitalleşmeye engel olan kuşak çatışması

Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada kuşak çatışmasının olduğunu ve özellikle BB (baby boomer) kuşağı ile X ve Y kuşaklarının iş bölümünde anlaşmasının güç olduğunu hatırlatan Dr. Nabat Garakhanova, “BB kuşağının dijitale adapte olması zor. X ve Y kuşağı teknolojiye daha yatkın. Dijitalleşmenin batı ülkelerindeki gelişmesinin sebebi toplumların orada bireysel yaşam sürmeleri. Burada BB, X ve Y kuşakları daha rahat. Biz doğu milletleri ise kolektif hareket ediyoruz. Aile ve hiyerarşi, ataerkil, geleneksellikten dolayı bizde bu çatışmalar var. Biz biraz dijitalleşmeye hemen adaptasyon sağlayamıyoruz ama Türk milleti olarak buna açık bir toplum olduğumuzu söyleyebilirim. Bilindiği üzere; BB (Baby boomer) 1946-1964 doğumluların kuşağı. X (1965-1979) ve  Y (1980-1999) kuşağı. Ve son olarak 2000-2020 yıllarını ilgilendiren bir Z kuşağı söz konusu” dedi.

Batıdaki genel karakteristik özellik bireysellik olduğundan dijitalleşmenin onlarla kolay örtüştüğüne değinen Dr. Garakhanova, “Tabii bizler yani doğu toplumlarının karakteristik özelliği kolektif olmaları. Biz topluluktan rahatsız olmayan bir toplumuz. Bu bizim genlerimizde var. Dijitalleşmeye elbette mecburuz. Ancak bununla birlikte kolektifliği de dijitalleşme içinde üst seviyeye çıkarmamız gerekiyor. O zaman bu toplumda daha başarılı olunabilir. Temel hedef 3 kuşağı dijitalde buluşturmak sorunları çözecek en önemli yol” diye konuştu.

nebahat-4

Açılan dijital arayı kapatma zamanı

Türkiye’nin ilk 100’üne giren şirketlerde patron baskısının yoğun olarak izlendiğini, patronların dijitalleşmeyi öğrenmeden şirketlerinin kurumsallaşmasında zorluklar yaşayacaklarını belirten Dr. Nabat Garakhanova, “Önce patronlarımızın dijital mantığa kavuşması lazım. Bu da yetmiyor. Ben o şirkete dijitalleşme ile sistemi kursam yine çalışmaz. Tüm personelin dijitalleşme eğitimine alınması gerekiyor. Mesela Büyük bir odanın ve iştiraklerinin dijital dönüşümü için 6 ay uğraştık. İşin içine girdikçe bazı riskler de oluşuyor. Dijitalin aidat duygusunu kaybediyoruz. Biz dijital deneyimleri uyguladıkça dijitaldeki takipçimizle bağlarımız kuvvetleniyor ama bu defa da sosyal bağları zayıflıyor. İşte bu birlikte yürütülebilirse başarı kazanmış oluyorsunuz” dedi.

Sahibi olduğu Mezo İletişim firmasının, dijital dönüşümde data ve veri okuyarak analiz yapan bir şirket olduğunu dile getiren Dr. Nabat Garakhanova, “Büyük şirketler ve kurumlarla çalışıyoruz. Stratejimizi veri okuma üzerinde geliştiriyoruz. Alt yapımız buna müsait. Yakın gelecekte yapay zekayı kullanarak dijital dönüşümdeki faaliyetlerimizi hızlandıracağız” şeklinde konuştu. Dijital dönüşümde Türkiye’nin batıya göre 3,5 yıl geride olduğunu ifade eden Dr. Garakhanova, “Bu kapatılmayacak bir süre değil. Devlet dijital teknolojiye ciddi yatırımlar yapıyor. Şu anda küresel bir daralma yaşıyoruz. Tam krizi fırsata çevirme ve batı ile aradaki açığı kapama zamanı” dedi.

Toplumsal yapıya göre dijitalleşme şart

Türk halkının dijitalleşmede çok geriden gelmesine karşılık arayı kapatmak için önemli bir gayret içinde olduğunu gözlemlediklerini ifade eden Dr. Garakhanova, “Türk halkı bu konuda da çok pratik. Yavaş yavaş başladık. E-ihracat, e-ticaret, e-fatura diyerek işlerimizi dijitalleştirme yolunda ilerliyoruz. Ancak hâlâ yapılacak çok iş var. Kaybettiğimiz zamanı dijital okur yazarlığa ayırsak inanılmaz değerli bilgilere ulaşacağız. Mesela Rusya okuyan bir toplum. Türkler ise fazla okumuyor. Görsel ile öğrenmeye daha yatkın. Yapısal bir husus. Bu özelliklerden yola çıkarak dijitalleşme sürdürülebilir hale getirilebilir. Yapıya göre hareket etmek lazım” dedi.

Türkiye’de ekonominin önemli bir bölümünü oluşturan küçük orta boy işletmelerin (KOBİ) dijital konusunda biraz ağır kaldığını hatırlatan Dr. Nabat Garakhanova, “KOBİ’ler dijital ile ilgili olumsuz algılarını düzeltmeleri lazım. Dijitali angarya görmek günümüz ve gelecek için oldukça tehlikeli. Şu anda bir sıkıntı yok diyorlar. Birçok KOBİ bugün iyi para kazanabilir ancak, gelecekte bu işler böyle devam etmeyebilir. Onun için dijital dönüşüm şart” diye konuştu.

KOBİ’lerde dijital dönüşüme temelden başlandığı için kapasiteyi ve hızı artırmada zorluk çekilebileceğini ancak yılmamak gerektiğini ifade eden Dr. Garakhanova, “Bizim yaptığımız iş angarya iş gibi görünüyor. Bizim yaptığımız işle parasal anlamda kim uğraşacak diyorlar. Bu deneyimi sürdürülebilir hale getirmek için bir şeyler yapmak gerekiyor. Anlayanlarla çalışıyoruz” dedi.

Devlet ciddi yatırımlar yapıyor

Küresel daralmanın Türkiye’yi de etkilediğini ve şirketlerin dijitalleşme değil de ayakta kalma mücadelesi vermeye çalıştıklarını dile getiren Dr. Garakhanova, “Devlet, dijitale, teknolojiye ciddi yatırımlar yapıyor. Tabii bu bugün görünmeyecek. Gelecekte belli olacak. Ekonomi normal bir dönemde olsaydı, dijitalleşme faaliyetleri daha belirgin olarak ortaya çıkacaktı ve yatırımlar daha fazla artacaktı. 2020 yılında küresel ekonominin daha kötü olacağına dair spekülasyonlar da şirketlerin yatırımlarını engelliyor. Halbuki biz 2020’de nesnelerin internetine, 5G’ye tam anlamıyla geçmiş olacağız ve ciddi bir penetrasyona kavuşacağız. İşte bunlar bir fırsat olarak değerlendirilmeli. İnsanlar dijitale yönelik bilinçlendirilmeli” ifadelerini kullandı.

Dr. Garakhanova röportajın sonunda birlikte çalıştıkları kurum çalışanlarına da Hareket Ofiste adlı bir hizmetle de bir algoritma çerçevesinde spor yaptırma imkanı oluşturduklarını kaydetti.