Yazar Abdullah Erol Göksu, işçi göçlerinin bizzat tanığı olarak “Hasret”, “Değişim” ve “Bitiş” isimleriyle yayımlanan “Dönüş Sancısı” serisinde gurbetteki ekmek kavgasını çok yönlü olarak ele alıyor. Bu üç kitapta iş bulabilmek umuduyla sılayı bırakanların duyguları, çileleri; yaşama dair kimi zaman yılgınlık kimi zaman mücadele dolu yolculukları ve kültürlerarası çekişmeler edebî bir kurgu içerisinde veriliyor. 

“Dönüş Sancısı” üçlemesinin son kitabı olan “Bitiş” 2010 ve 2020’li yılların panoramasını sunarken; özlem ve değişim ile geçen bir ömrün son deminde çeşitli sorgulamalar yapılıyor. Serinin ilk iki kitabındaki karakterlerle karşılaşılan “Bitiş”, insanın doğasına aykırı dönüşümlerin korkunçluğuna dikkat çekiyor. Değişen dünya düzeninde farklılaşan ekonomik durumlar ve artan salgın hastalıklarına da yer veren “Bitiş”, hem hayatın gerçeklerini hem de ruhsal doyumu gözler önüne seriyor.

Zaman Olgusu, Yapay Değişimlerin Ürküten Yapısıyla İşleniyor

İçinde yaşarken çok da fark edilmeyen zaman olgusunun değişen ve insanı da beraberinde değiştiren yapısı, A. Erol Göksu’nun kaleminde doğal ve yapayın zıtlığındaki insan hayatına evriliyor. Yapay değişimlerin ürkütücülüğünü, duygu aktarımlarıyla ustaca işleyen Göksu, doğal değişimlerin kadere uygunluğunu da göz ardı etmiyor. Olmaz denilenlerin bir anda var oluşunu ve bitmez gözüyle bakılanların alt üst hâle gelişini zaman kavramı üzerinden aktaran “Bitiş”, insanın ömrünü neye verdiğini de varlık ve yokluğun bilimsel ve dinî dokusunda ele alıyor.