SON DAKİKA
GÜNDEM Pazar 06 Şubat 2022 02:46

GEÇİŞGENLİĞİN AZALMASI 'KUR VE ENERJİ'YE BAĞLI

İthalat baskısı altındaki ekonomide TL'nin zayıf kalması ÜFE ve TÜFE'yi beklenmedik seviyelere çıkardı. Enflasyona karşı faiz yükseltmede şahinleşen küresel merkez bankaları ve enerji fiyatlarında agresif artışlar yurtiçi enflasyona kur, enerji maliyetleri ve dolaylı vergilerdeki artışlar olarak yansıdı. Geçişgenliğin zayıflaması kurun düşmesi ve enerji fiyatlarının gerilemesiyle gerçekleşecek.

Geçişgenliğin azalması  'kur ve enerji'ye bağlı

Sedat YILMAZ

Kura bağımlı ve yaygın dolarizasyona sahip ekonomide döviz fiyatlarındaki yüksek dalgalanmaların etkisiyle girdi maliyetlerinin yüzde 100’lük rakamlara ulaşması üretici fiyatlarını öngörülemez oranlara taşıdı. Böylece kur geçişgenliği sebebiyle üretici fiyatlarının tüketiciye yansıması enflasyonu son 20 yılın zirvesine ulaştı.

İthalat baskısı altındaki ekonomide TL’nin zayıf kalması ÜFE ve TÜFE’yi beklenmedik seviyelere çıkardı. Enflasyona karşı faiz yükseltmede şahinleşen küresel merkez bankaları ve enerji fiyatlarında agresif artışlar yurtiçi enflasyona kur, enerji maliyetleri ve dolaylı vergilerdeki artışlar olarak yansıdı. Geçişgenliğin zayıflaması kurun düşmesi ve enerji fiyatlarının gerilemesiyle gerçekleşecek.

Kur geçişgenliği göze alındığında 18 liraya kadar çıkan dolar kurunun yeni ekonomi modeliyle 13,5 lirada dengelenmesi ve yönünü aşağı çevirmesi gelecek aylarda enflasyondaki artış hızının yavaşlayacağını gösteriyor. Yılın ikinci yarısından itibaren inişe geçecek enflasyonun yüzde 30-40 seviyelerinde yılı tamamlayacağı ve 2023 yılı başı ile birlikte hızlı bir düşüşe geçeceği öngörülüyor.

Şirketlerin kur korumalı mevduata (KKM) ilgisi, ihracatın artması, gurbetçi dövizlerinin devreye girmesi (YUVAM), turizm gelirleri, İran gazıyla ilgili sorunun ortadan kalkması, Rusya – Ukrayna arasındaki gerginliğin Türkiye’nin aktif rolüyle yumuşaması ve İsrail gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçişinin sağlanmasıyla oluşacak güven ortamında enflasyonda gerilemeler bekleniyor.

Kimse bu kadar beklemiyordu

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Ocak ayında tüketici yıllık enflasyonundaki artışın alt gruplar geneline yayıldığını, bu gelişmeye en belirgin katkının da enerji fiyatlarından geldiğini belirtti. TCMB, “Ocak ayında döviz kurları istikrarlı bir görünüm sergilerken, emtia fiyatları Omikron varyantına bağlı gerileme sonrasında tekrar güçlü bir artış göstermiştir” ifadelerini kullanmıştı.

Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan da bir TV kanalına verdiği mülakatta, “Ocak ayı enflasyonuna 11 puanlık artışın baktığınızda kabaca 7 puanlı enflasyonunun enerji fiyatlarından geldiğini görüyoruz. Bunun içerisine belki bir puana yakın tütün için olan vergiyi de eklemek gerekirse toplamda 8 puanlık kısım oradan geliyor” açıklamasını yapmıştı. Prof. Dr. Aşan, enerji talebinde 2019 rakamlarına bu kadar hızlı dönüşü kimsenin beklemediğine vurgu yaparak, “Merkez Bankası’nın da bununla ilgili son enflasyon raporunda bir açıklaması oldu. Kur geçişkenliğinin normalde görüldüğünden çok daha hızlı ve şiddetli yaşadık. Farklı etkenlerden olabilir” bilgisini vermişti.

Kur korumalı mevduat (KKM) ile ilgili de değerlendirme yapan Prof. Dr. Aşan, “KKM bir çözüm değil, çıkılan yolda bize önemli zaman kazandırdı. KKM’nin devam edip etmeyeceği o dönemdeki koşullara bağlı. Önümüzdeki dönem enflasyonla mücadelede yeni düzenleme gelebilir. Ocak’ta üreticilerin ne kadar hammadde stokladıklarına bakmak lazım. Enerji fiyatlarında makul yere geldiğimizde cari fazla hedefi ulaşılabilir. Kurda istikrar önümüzdeki uzun bir dönem devam edecek KKM’de insanlar Mart’tan sonraki enflasyon beklentisine göre karar verecek. Mart’a kadar kurda istikrarlı bir seyirle devam edeceğiz” demişti.

Geçişgenlik nasıl önlenir

Merkez Bankası’nın (TCMB) uzun zamandır raporlarına aldığı kur ve enerji geçişgenliği 2022 Ocak ayı enflasyonuna en bariz şekilde yansıdı. Para politikasını direkt etkileyen geçişgenliğin zayıflatılması durumunda üretici ve tüketici fiyatlarında bir gerilemenin olacağı, son bir yılda konjonktürel riskler sebebiyle yüzde 100 artan enerji fiyatlarının normalleşmesiyle enflasyonun aşağı yönlü daha da baskılanacağı gözleniyor. Ancak özellikle geçişgenliğin para politikasını yakından etkilediği düşünüldüğünde söz konusu durumu ortadan kaldıracak eldeki araçların kullanılması veya yeni araçların ihdas edilmesi TCMB’nin öncelikli görevi olarak ortaya çıkıyor.

Eğer bir ekonomide üretimde kullanılan girdilerin ithal oranı yüksekse kur artışının maliyet enflasyonu oluşturması kaçınılmaz görünüyor. Başta ara malı olmak üzere üretimi artırmadan sorunun çözülemeyeceği düşünüldüğünde öncelikle kurdaki oynaklığın giderilmesi ve ardından kur ve enerji gibi etkenlerin fiyatlara baskı yapmasını engelleyici araçların geliştirilmesi çözüm olarak öncelik haline geliyor.

Yıllardır Türk ekonomisinin en büyük sorunlarından kur mes’elesi TCMB ve hükümet eşgüdümüyle halledilmeye çalışılıyor. Politika faizinin indirilmesini bahane edip 20 Aralık’ta agresif bir şekilde yükselen döviz kuru hareketi, aynı gece yürürlüğe konan yeni ekonomi modeli kapsamında “kur korumalı mevduat” (KKM) sistemiyle durdurulmuştu.

Çift kanatlı destek gerekiyor

Enflasyonun baş etkenlerinden döviz kurunun yükselişini önleyen ve önemli seviyede aşağı çeken KKM modelinin enflasyonu sürdürülebilir şekilde düşürüp düşürmeyeceği ise tartışılıyor. KKM’nin içinde olduğu yeni ekonomi modelinin sürdürülebilir bir cari denge üzerine oturtulmasının gerekli olduğunu belirten ekonomistler, eşgüdüm içinde çift kanatlı olarak hem para politikaları hem de maliye politikalarının reel ekonomiye destek vermeleri gerektiğini dile getiriyor. Ekonomistler rekabetçi reel döviz kurunun farklı araç ve uygulamalarla desteklenmediği sürece yeterli olamayacağı görüşünü paylaşıyor.

Türkiye’deki yüksek büyümelerin de enflasyona direkt katkı verdiğini, ithalat ve tüketimin yüksek olduğu yerde enflasyonların da artış kaydedeceğinin altını çizen ekonomistler, genişleme politikalarıyla sıkılaşma politikalarının dengeli yürütülmesi gereğinin öne çıktığını, reel üretim artışı olmadan milli gelirin artmayacağını vurguluyor.

Özellikle kurun fiyatlara olan geçişgenliğinin en baskın etken olduğunu savunan ekonomistler, söz konusu hassasiyetin kırılmadan enflasyonun düşmeyeceğini ileri sürüyor. Döviz kuru geçişgenliğinin başta enerji ve hammadde ithalatıyla yakından ilgisi olduğunu belirten ekonomistler, başta ithal ikame, fiyatları artıran kademeler, aracı sistemi ve özellikle tedarik zincirindeki ulaşım olmak üzere yapısal sorunların düzeltilmeden normalleşmenin olamayacağını kaydediyor.

Reel efektif kur endeksinin (REK) Ocak ayında TÜFE bazında yüzde 52,89’a, ÜFE bazında yüzde 66,09’a yükseldiğini hatırlatan ekonomistler, TCMB’nin enflasyon hedefi kapsamında TÜFE bazlı REK’i esas aldığını, TL’nin, Ocak’ta 2021’in aynı ayına göre TÜFE bazında 13,05 puan, ÜFE bazında ise 4,88 puan azaldığını kaydediyor.

İş dünyası başarı görmek istiyor

Yurtdışı ekonomistlerin de birçoğu Türkiye’nin ekonomide daha net adımlarla yürümesinin belirsizliği düşüreceğini ve güveni oluşturacağını söylüyor. Uygulanan yeni ekonomi modelinin henüz bir netice vermediğini, aksine enflasyonu yükselttiğini dile getiren ekonomistler, öngörülere göre bu yılın Aralık ayında baz etkisiyle de olsa düşmesi beklenen enflasyon oranlarında başarı ve sürdürülebilirlik sağlandığında modele güvenin kuvvetleneceğini bunun da Türkiye’yi daha dirençli hale getireceğini belirtiyor.

Aynı ekonomistler, Türkiye’deki yüksek enflasyon sebebiyle insanların varlıklarını daha çok dövizle korumaya çalıştıklarını ve dolarizasyonun geçen yıla göre 10 puanlık bir artış kaydederek yüzde 61’e ulaştığını belirterek, “Şu anda banka döviz mevduatı toplamda 228 milyar dolar. Kur korumalı mevduat (KKM) sistemiyle bankalardaki döviz mevduatı çok sınırlı şekilde TL’ye döndü. Büyük kısım hâlâ dövizde kalmayı düşünüyor” yorumunu yapıyor.

KKM’nin daha işler hale gelmesi ve tabana yayılması için modelin getirisi konusunda kapsamının genişletilmesi gereğine vurgu yapan ekonomistler, bilhassa iş dünyasının modele isteksiz olduğunu söylüyor. İthalat ve ihracat yapan şirketlerin her an elinde döviz olması gerektiğinin altını çizen ekonomistler, “Çoğu kredi ile çalışan şirketler teminat noktasında sıkışıyor. Hiç değilse KKM’de kredi alma konusunda teminat işlese modele ilginin artacağını düşünüyoruz. Ayrıca sürekli ticaret yapan insanların parasını 6 ay bir yerde bloke etmesi de zor. KKM’de vadenin 3 aya indirilmesi ilgiyi daha yükseltecektir” yorumunu yapıyor.

Enflasyon ve şahin politikalar ekonomilere yön veriyor

Türkiye’de yaşanan son 20 yılın en yüksek enflasyonu ekonomide birinci gündem oldu. 2022 Ocak ayında TÜFE’de; aylık yüzde 11,10, yıllık yüzde 48,69 ve oniki aylık ortalamalara göre yüzde 22,58, ÜFE’de; aylık yüzde 10,45, yıllık yüzde 93,53 ve oniki aylık ortalamalara göre yüzde 49,93 seviyeleri gerçekleşti. TÜFE harcama gruplarından ulaştırmada yüzde 68,9, gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 55,6, ev eşyasında yüzde 54,53, lokanta ve restoranda yüzde 50,40 ve konutta yüzde 48,41’lik yıllık enflasyon dikkat çekti. Uzmanlar enerji, gıda ve emtia ile döviz kuru kaynaklı ilave risklerin 2022 yılının önemli kısmında yüzde 50’lik enflasyonla belirgin olacağını öngörüyor. Ayrıca dış ticaret açığının aylık 10,43 milyar olarak gerçekleşmesi, ihracattaki yüzde 17’lik artışa karşılık ithalattaki yüzde 55’lik artış önemli datalar arasına girdi. İthalattaki yüksek artış fiyatı yükselen enerji kaynaklı oldu. Diğer yandan elektrik kesintileriyle gündeme gelen İran ile ilgili gaz tedarikindeki sorunlar halledildi. Rusya – Ukrayna gerginliği ile OPEC’in üretim politikaları enerji fiyatlarının düşmesini engelliyor.

Küresel bazda Avrupa Merkez Bankası (ECB) ile İngiltere Merkez Bankası’nın (BOE) faiz kararları gündemde öne çıktı. BOE 25 baz puanlık faiz artırdı ve gelecek dönem için de faiz artırımlarının devamı yönünde mesaj verdi. ECB ise faiz artırmadı ancak faiz artırmaya kapılarını kapatmadığını ifade etti. ABD tarafında FED faiz artırmadı ancak artırım için yaz aylarını tarih verdi. Ayrıca tarım dışı istihdam verisinin zayıflığı ve işsizlik oranının yüzde 3,9’dan yüzde 4’e çıkması moralleri bozdu. Dünyada majör merkez bankalarının yükselen enflasyona karşı faiz kartlarını açarak şahinleşme yolunda tutum izledikleri gözleniyor.

Piyasalar gelecek hafta yurtdışında ABD’de salı dış ticaret dengesi, çarşamba toptan stoklar, perşembe Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ve hazine bütçe dengesi ile cuma Michigan Tüketici Güven Endeksi verileri, Almanya’da pazartesi sanayi üretimi, çarşamba dış ticaret dengesi ve cuma Almanya’da TÜFE İngiltere'de 2021 4. çeyrek GSYH ve sanayi üretimi datası, Çin’de hizmet sektörü ve bileşik Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) salı Japonya’da dış ticaret dengesi ve Perşembe yine Japonya’da Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) verileri izlenecek.

Yurtiçinde ise pazartesi günü Hazine nakit dengesi, perşembe işsizlik ve cuma ödemeler dengesi ile sanayi üretimi verileri piyasalara yön verecek.

Söz konusu gelişmelerle yurtiçinde Borsa İstanbul’da işlem gören hisse senetleri haftalık bazda ortalama yüzde 1,99 değer kaybetti, altının gram satış fiyatı yüzde 1,03, euro/TL yüzde 2,53, dolar/TL yüzde 0,01 değer kazandı. Piyasalarda 1000 TL’lik yatırım borsada 980,1 lira, dolar 1001 lira, euro 1025,3 lira, altın 1010,3 lira oldu.

Piyasalarda bu hafta ve gelecek haftaya dair görünüm şöyle oluştu:

BIST 100… BIST 100 endeksi, en düşük 1.936,97, en yüksek 2.034,85 puanı gördükten sonra haftayı önceki hafta kapanışına göre yüzde 1,99 azalarak 1.943,81 puandan tamamladı. Analistler, BIST 100 endeksinde teknik açıdan 2.010 puanın direnç, 1.940 ve 1.880 puanın destek konumunda olduğunu öngörüyor.

DOLAR/TL… Ocak ayı enflasyon ve dış ticaret verisindeki açık sebebiyle TL diğer para birimlerine göre dolara karşı negatif ayrıştı ancak stabil seyrini devam ettirdi. Gelişen ülke para birimi dolara karşı değer kazandı. TL’de en dikkat çeken volatilite seviyesinin 80’den 20’ye düşmesi oldu. Kasım başında bu veri 18 seviyesindeydi. Dolar/TL kuru bu hafta yüzde 0,01 değer kazanarak 13,5460 liradan tamamlandı. Kurdaki hareketin KKM ve ABD’deki gelişmelere paralel ilerleyeceği gözleniyor. Kurda 13 lira güçlü destek, 14 lira güçlü direnç konumunda.

EURO/TL… Avrupa tarafında ECB’nin faiz artırmasa da faiz artırma eğilimine girmesi euroyu güçlendirdi. Euro TL’ye karşı yüzde 2,53 artışla haftayı 15,4840 liradan kapattı. Kurun gelecek hafta euro/dolar’dan da aldığı destekle güçlülüğünü koruyacağı tahmin ediliyor. Euronun 15 lirada desteği ve 16,5 lirada güçlü direnci bulunuyor.

ALTIN… ABD’de tarım dışı istihdam verisi 10 yıllık tahvil faizlerinde 1,90 ile hızlı bir yükselişi öne çıkarırken bu durum altın fiyatlarını aşağı yönlü baskıladı. Hafta içinde 1813 dolarda gezinen ons altın 1797 dolara kadar indi ve daha sonra 1800 doların biraz üzerinde dengelendi. Altın fiyatları 1810 direnci ile 1795 dolar desteği arasında bulunuyor. Yurtdışında altın fiyatlarında düşüş beklenirken yurtiçinde işlem gören 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı bu hafta yüzde 1,03 kazanımla 785,00 liraya, Cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 1,03 artışla 5.194,00 liraya yükseldi. Geçen hafta sonu 1.274,00 lira olan çeyrek altının satış fiyatı da 1.287,00 liraya çıktı. Gram altın fiyatlarının 780 – 800 lira arasında işlem görmesi bekleniyor.

PETROL… Rusya – Ukrayna gerginliği, OPEC’in üretimde talebi tam anlamıyla karşılamaması ve soğuk hava şartları ve ekonomilerin daha fazla petrol talebi petrol fiyatlarını yukarı taşıyor. Halen brent petrol uluslararası piyasalarda 93,2 dolardan, WTI ise 92 dolardan işlem görüyor. Jeopolitik riskler ve soğuk havanın etkilediği fiyat ortamında brent petrolde 92 dolar destek, 95 dolar direnç görünümünde.

KRİPTO PARA… Dünyada ülkeler kripto para pazarının yoğun ilgisine sessiz kalamıyor. Rusya ve  Türkiye’nin de içlerinde ülkenin kripto paraya yaklaşımları pazarı ayakta tutuyor. Diğer yandan kripto paraların Nasdaq ve SP 500 gibi borsalarla paralel bir seyir izlemesi de dikkatlerden kaçmıyor. Facebook’un çatı şirketi Meta’nın borsadaki düşüşü kripto para pazarında değer kayıpları oluşturmasına karşılık atak yapan pazar önemli seviyede yatırımcısına kazandırdı. Bitcoin yeniden 41.500 dolar seviyesine yükselerek haftalık bazda yüzde 9, Ethereum 3 bin dolar seviyesine yükselerek yüzde 16,7, Solana yüzde 18, Polkadot yüzde 15,3, Ripple yüzde 8,3 değer kazandı. Pazarda tek değer kaybı yüzde 0,11 ile USD Coin’de meydana geldi.