Yazar ve şair Serhan Kurşun, ilk kitabı; “Garaz – Gölgelerin Oyunu”  ile tarih boyunca pek çok medeniyeti ağırlamış olan Hatay’ı merkezine alıyor. Her sayfasında; coşkuyu, sevinci, hüznü ve kederi harmanlayan Kurşun; sınıf çatışmasını, aile ilişkilerini ve toprak sevgisini de Akdeniz’in mistik şehrine dokuyor. Okur tarafından çok sevilerek kısa sürede ikinci baskısına giden Garaz; gizli güçlerin planlarına dâhil olan medeniyetler şehrini kusursuz bir atmosferle edebiyatseverlere aktarıyor.

İnsanoğlunun içinde var olan kötülük etme isteğini satırlarına ince ince dokuyan Serhan Kurşun, tüm zamanların paylaşılamayan şehri Hatay’ı ve süregelen gölge oyunlarını nefes kesici bir üslupla anlatıyor. Mitoloji, tarih ve siyasetin iç içe geçtiği kitap, kadim kentin panoramasını ve iki kardeşin aynı kadına duyduğu imkânsız aşk ile örülü hikâyeyi, psikolojik bir gerilim içinde okura sunuyor.

“Adına dünya dediğimiz gezegeni insanoğluna yaşanılmaz kılan yine insanoğlunun kendisidir. İnsanoğlunun içinde var olan kötülük etme isteğidir, yani; garazdır.” 

Tarihi coğrafyayı sayfalarında yaşatan Garaz’ ı nasıl yazmaya karar verdiğini anlatan Serhan Kurşun; “Pandemi döneminde herkes gibi eve kapandığımda zihnimin çekmecelerimi döküp saçmaya karar verdim. Notlarımın, şiirlerimin, hikâyelerimin arasına daldım. Kayboldum, yolumu yeniden bulduğumda kafamda bir roman fikri yeşermişti; Adına dünya dediğimiz gezegeni insanoğluna yaşanılmaz kılan yine insanoğlunun kendisidir. İnsanoğlunun içinde var olan kötülük etme isteğidir, yani garazdır.” sözlerine yer verdi.

Kitabında yer alan karakterler üzerine de değinen Kurşun; “Romandaki karakterlerin ortaya çıkması; duygularını, düşüncelerini, kişiliklerini, geçmiş yaşanmışlıklarını da üzerine koyarak güçlü bir şekilde göstermeye çalışmaları zorlayıcı, ayrıca yazar olarak onlara koyacağınız sınırları belirlemeniz de son derece yorucu… Karakterlerim ne kadar hayal ürünüyse, yazdığım süre boyunca onlarla aramda yaşanan çatışma o kadar gerçekti.”