ENFLASYONDA YÜKSELİŞİN ANA NEDENİ TEDARİK
Küresel ekonomide mal - hizmet tedariki sorunları ve artan riskler sebebiyle yükselen enerji maliyetleri fiyat artışlarında genel bir yayılıma neden oluyor. Ulaştırma ve lojistik giderleri desteğiyle gıda ve emtia fiyatlarındaki artışlar da üretici ve tüketici fiyatlarını beklentilerin üzerine taşıyor.

Sedat YILMAZ
Dünyada artan mal, ürün ve hizmet fiyatlarında yükselen belirsizlik küresel ekonomi için önemli bir tehdit oluşturuyor. ABD’de en son ölçülen yıllık yüzde 6,8’lik 40 yılın en yüksek enflasyonu, Çin’de fabrika çıkış fiyatlarının son 26 yılın en yüksek seviyeye ulaşması ve diğer Asya ülkelerinde enflasyonların yükselişi, Avrupa’da ortalama yüzde 5’lik üçe katlanan fiyat artışları, Türkiye’de Aralık ayı itibariyle yıllık üretici fiyatlarında (ÜFE) yüzde 79,89 ile tüketici fiyatlarındaki yüzde 36,08’lik yükselişler küresel ekonomide gündeminin bir numaralı sorununu enflasyon olarak ortaya çıkardı.
Pandeminin etkisiyle tedarik zincirindeki kopukluğun ekonomik durgunluğa yol açtığı ve fiyat artışlarını tetiklediği süreçte stagflasyon ve beraberinde resesyon ihtimali ülkeleri endişeye sevkediyor.
Kovid kaynaklı tedarik zincirindeki aksaklıklardan doğan sıkıntılarla yükselen enerji, emtia ve gıda fiyatlarına, ülkelerdeki ekonomik normalleşmeyle artan tüketici talebi de eklenince fiyatlar tutulmaz seviyeye ulaştı. Dolayısıyla Küresel ekonomide mal - hizmet tedariki sorunları ve artan riskler sebebiyle yükselen enerji maliyetleri fiyat artışlarında genel bir yayılıma neden oluyor. Ulaştırma ve lojistik giderleri desteğiyle gıda ve emtia fiyatlarındaki artışlar da üretici ve tüketici fiyatlarını beklentilerin üzerine taşıyor.
Gelecek hafta Çarşamba ve Perşembe günleri ABD’de açıklanacak tüketici ve üretici fiyatlarına karşı ABD ekonomi yönetimi ve ABD Merkez Bankası’nın (FED) açıklamaları tüm dünyayı da yakından ilgilendiriyor.
Enflasyon dünyanın sorunu
Fiyat istikrarının giderek belirsizleştiği küresel ekonomide enflasyon sadece gelişmekte olan ülkelerin sorunu olmaktan çıkarak gelişmiş ülkelerin de ana sorunu olarak gündemdeki yerini koruyor. Tedarike bağlı arz darboğazları, iş gücü piyasalarındaki sıkıntılar, arzı baskılayan yüksek talep ve üretimin giderek pahalanması enflasyonist baskıyı her geçen gün daha artırıyor.
Kredi derecelendirme kuruluşlarını da endişeye sevkeden tarihi küresel enflasyonun ileriki dönemde derin şokları beraberinde getirebileceği düşünülüyor. Enflasyonun tedarik kanallarına yakın olan Asya ülkelerinde batıdaki kadar etkili olmadığı gözlenirken Avrupa ve ABD’de fiyat artışlarının nerede duracağına dair henüz bir yorum yapan kurum ve kuruluş bulunmuyor.
Söz konusu beklentiler ulaştırma ve lojistik giderleri desteğiyle gıda ve emtia fiyatlarındaki artışlar üretici ve tüketici fiyatlarını beklentilerin üzerine taşıyor. Son 40 yılın en yüksek enflasyonuna gören ABD ile enflasyonu üç kat artan Avrupa ise fiyat artışlarının çaresizliğini yaşıyor.
Dünyada salgın sürecinde Omicron ile birlikte beklenen yeni varyantlar, Ukrayna ve ardından Kazakistan’da ortaya çıkan siyasi krizin enerji tedarikinde oluşturacağı sıkıntılar nedeniyle üretim maliyetlerinin daha artacağı, yükselen enflasyonlara karşı ABD Merkez Bankası (FED), Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve diğer küresel merkez bankalarının politika faizlerini yükselteceğine dair öngörüler, özellikle Türkiye gibi gelişen ülke ekonomilerinde döviz kaynaklı enflasyonları yukarı itebileceği, bu durumun küresel ekonomide bir fiyat istikrarı belirsizliğine yol açabileceği düşünülüyor.
Faiz artırmak çare olacak mı?
Geleneksel liberal ekonomi mantığını devam ettirmeye çalışan batı ülkelerinde enflasyona karşı ilk akla gelen politika faizlerini artırma oluyor. Batıyı takip eden dünyadaki birçok ülkede bu yolu tercih ediyor. Ancak pandeminin ne zaman biteceğine dair herhangi bir öngörü bulunmadığından faizleri artırarak ekonomiyi soğutmanın da mevcut talebi karşılayamayacağından faiz artırma ile birlikte dünyanın ikinci bir enflasyon dalgasıyla daha karşılaşabileceği beklentileri yükseliyor.
Dünyayı yakından ilgilendiren ABD’deki enflasyona karşı FED’in sıkılaştırma ve en geç Mart ayı itibariyle faiz artırımlarının başlayacağına dair gelişmeler gündeme düşerken ABD Hazine eski bakanı Lawrence Summers enflasyon uyarısı yaptı. Artan fiyatlar, tahvillere gelen satışlarla yükselen piyasa enflasyonuna karşı hükümetin yanlış değerlendirmede bulunduğuna dikkat çeken Summers, faizleri artırmadan da enflasyonla mücadele edilebileceğini kaydediyor. San Francisco FED Başkanı Mary Daly da, faizleri artırmadan önce varlık alımlarını daha hızlı bir şekilde azaltmaya başlamanın daha uygun yol olacağını savunuyor.
FED, önce enerji ve emtia fiyatlarının artışına bağlı enflasyonu “geçici” olarak nitelerken, daha sonra yükselen enflasyondaki sürecin daha uzun olduğunu görünce Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantı metinlerinden “enflasyonda geçicilik” ibaresini çıkardı. FED enflasyonu, 2022 için yüzde 2,2’den yüzde 2,6’ya ve 2023 için yüzde 2,2’den 2,3’e yükseltti. Banka, 2024 yılı enflasyon tahminini ise yüzde 2,1 olarak belirledi. Para politikasında tahvil alımlarıyla sıkılaşma sürecini başlatan FED, 2022’de 3 faiz artışı öngörüyor.
Faiz artışları fiyatlanıyor
ABD ile birlikte Avrupa da enflasyon sarmalına girdi. Avrupa İstatistik Ofisi'nin (Eurostat) son verilerine göre, Avrupa’da yıllık enflasyon enerji fiyatlarındaki artışın etkisiyle ortalama yüzde 5’e ulaşarak verilerin toplandığı son 25 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. ECB Başkanı Christine Lagarde’ın “Enflasyon düşecek” söylemine karşılık piyasalar ECB’nin fiyat artışını şimdiden fiyatlamaya başladı. ECB Yönetim Konseyi üyesi Martins Kazaks, Avrupa’da enflasyonun hızlanması durumunda bankanın gerekli adımları atacağına inandığını söyledi.
Uzmanların AB’de yıllık enflasyonu zirveye taşıyan unsurların gelecek aylarda etkisini azaltacağını belirtmelerine karşılık Almanya Merkez Bankası Bundesbank ülkede enflasyon görünümünün belirsiz olduğunu, fiyat artışlarının artarak devam edeceğini açıkladı.
Yüzde 5’lik enflasyonun yüksek enerji fiyatları ve salgına bağlı tedarik darboğazları nedeniyle bu yıl küresel olarak yükselmesi dikkati çekerken, İngiltere’de Brexit sonrası ticaret ve kalifiye işçi ihtiyacı için göç sorunları da enflasyonu körüklüyor. İngiltere Merkez Bankası (BOE) enflasyon hedefini yüzde 2’de tutarak 15 baz puan faiz artırarak politika faizini yüzde 0,25’e taşıdı.
ABD ve Avrupa’daki yüksek fiyat artışları Çin, Rusya, Brezilya, Meksika, Güney Afrika ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin gündeminde olmaya devam ediyor. Son verilere göre, gelişmekte olan ülkelerden Brezilya’da enflasyon yüzde 10,7, Rusya’da 8,5, Meksika’da yüzde 7,4, Güney Afrika’da yüzde 5,5, Çin’de 2,5 ve Türkiye'de yüzde 36,08 seviyelerinde. Asya ekonomisinin öne çıkan ülkelerinden Japonya’da enflasyon oranı yüzde 0,1 olurken, Malezya’da yüzde 2,9, Güney Kore’de yüzde 3,7 ve Hindistan’da yüzde 4,91 oldu.
Gelişen ülkeler sıkıntılı
FED’in ve beraberinde küresel merkez bankalarının yükselen enflasyona karşı faiz artıracaklarına dair gelişmeler gelişmekte olan ülkeleri düşündürüyor. Birçoğunun yükselen enflasyonu kura bağlı olan ülkelerde özellikle FED’in faiz artırmasıyla fiyat istikrarının bozulabileceğine dair yorumlar yapılıyor.
Bu hafta Gelişen Ülke Para Birimleri Endeksi (MSCI) yüzde 0,3 gerileyerek son 3 haftanın en büyük düşüşünü yaptı. Düşüşte ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin yüzde 1,75’i aşması etkili oldu.
Analistler yaptıkları yorumlarda, “Yükselen ABD tahvil faizleri gelişen ülke varlıklarının cazibesini düşürdü. Negatif faiz veren ülkeler bu sürecin en kırılgan ülkeleri olarak ortaya çıkıyor. FED’in Aralık ayı toplantısına ait tutanaklar, politika yapıcıların daha erken sıkılaşmaya gitmeyi ve bilançosunu küçültmeyi değerlendirdiğini gösterdi. Bu beklenti, halihazırda dolardaki yükseliş, enflasyondaki artış ve Kovid-19 vakalarıyla mücadele eden gelişen ülkelerin varlıkları üzerinde ek baskıya neden olabilir” ifadelerini kullanıyor.
Tedarik sıkıntılarının yanı sıra Rusya – Ukrayna arasındaki siyasi kriz, Libya’da milislerin başlattığı olayların ardından Kazakistan’da iç çatışmalara dönüşen gelişmelerin artıştaki enerji fiyatlarını yukarı yönlü etkileyebileceği belirtiliyor. Petrol fiyatları brentte OPEC’in günlük 400 bin varillik petrol üretim artışına karşılık söz konusu olaylar sebebiyle haftayı artışla kapattı. Brent petrol 82,5 doları test ettikten sonra 81 dolara tekrar geri döndü.
Salgın kaynaklı lojistik ve üretim kısıtlarıyla faizler artışta
Tedarik sorunları sebebiyle yükselen enerji, emtia ve gıda fiyatları ülke ekonomilerinde enflasyonları yönetmeyi zorlaştırıyor. Belirsizliğin hâkim olduğu küresel enflasyonda pandeminin bitmesiyle normalleşecek lojistik ve tedarik zincirinin fiyatları hafifleteceği üzerinde duruluyor. Ancak ülkelerin ticari savaşları tedarikte sorunların daha uzun süre devam edeceğini gösteriyor.
Omicron varyantının etkisiyle ABD ve Avrupa’da günlük 1 milyon, İstanbul olmak başta olmak üzere günlük 70 bin salgın vakasının ortaya çıkması tedarikte sıkıntıları daha fazla artıracağı gözleniyor. İstanbul’da bankalar dahil birçok işletmenin yeniden evden çalışmaya başlayacağı tahminleri yapılırken ticari kredilerde sürekli görülen artışlar üretimi de engelleyeceği beklentilerini beraberinde getiriyor. Türkiye’de Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, ticari kredi faizleri yüzde 24,37 ile son 2,5 yılın zirvesine yükseldi. TCMB’nin politika faizi yüzde 14’te olmasına karşılık ticari faizlerin TCMB faizinden 10 puan yukarıda olması reel kesime ciddi yük oluşturuyor.
Tüm dünyada olduğu gibi enflasyonu körükleyen kart harcamaları Türkiye’de de rekor seviyelerde. 31 Aralık haftasında kartla yapılan harcamalarda 194,7 milyar liraya yükseldi. Yine çeşitli gıda kategorisi altındaki kartlı harcamalar 21,3 milyar lira, market harcamaları 68,3 milyar lira olarak kaydedildi. Diğer taraftan TL’nin Kasım ayından bu yana 9 liradan 13,70’leri görmesi dolayısıyla bankaların sermayesi 60 milyar lira eridi. Türkiye’de Aralık’ta enflasyon son 19 yılın zirvesine çıkmış tüketici enflasyonu yüzde 36,08, gıda enflasyonu da yüzde 43,8’e çıkmıştı.
Piyasaların gözü kulağı ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Jerome Powell’ın gelecek Salı günü yapacağı sözle yönlendirmelere ve Bej Kitap raporuna çevrildi. Ayrıca ABD’de Çarşamba günü açıklanacak Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) verileri olmak üzere yoğun veri gündemi de yatırımcıların odağında. Ülkede yıllık enflasyonun yüzde 7’leri geçmesi bekleniyor. ABD’de enflasyon endişesiyle tahvil piyasasında faizlerin yükselmesi ve şahinleşen FED’in hisse senedi piyasalarında satışları derinleştirdiği gözleniyor.
Haftaya yurt içinde ödemeler dengesi, sanayi üretimi, iş gücü istatistikleri, yurt dışında da ABD’de enflasyon, sanayi üretimi, tüketici güven endeksi, Çin’de enflasyon, Euro Bölgesi’nde sanayi üretimi takip edilecek.
Ekonomistler yurtiçinde Kasım ayı sanayi üretim endeksinin yüzde 8,38, arındırılmamış endeksin yüzde 9,92 artışını öngörüyor. Yine Kasım’da 2,3 milyar dolar cari açık bekleyen ekonomistler 2021 yılı için açığı 14,7 milyar olarak tahmin ediyor.
Piyasalarda yatırım araçları bu hafta da kazandırmaya devam etti. Borsa İstanbul’da işlem gören hisse senetleri haftalık bazda ortalama yüzde 9,46, altının gram satış fiyatı yüzde 2,05, dolar/TL yüzde 2,61, euro/TL yüzde 2,38 değer kazandı.
Buna göre 1000 TL’lik yatırım haftalık bazda borsada 1094,6 lira, dolarda 1026,1 lira, euroda 1023,8 lira ve altında 1020,5 lira oldu.
Yatırım araçlarında bu hafta ve gelecek haftaya dair görünüm şöyle oluştu:
BIST 100… Borsa İstanbul (BIST) 100 endeksi en düşük 1.864,79, en yüksek 2.036,08 puanı gördükten sonra haftayı önceki hafta kapanışına göre yüzde 9,46 artarak 2.033,32 puandan tamamladı. Borsada 31 Aralık ile biten haftada yabancılar hisse senedinde 231 milyon dolarlık çıkış yaptı. Yabancılar borsada önceki hafta da 570 milyon dolarlık çıkış gerçekleştirmişlerdi. Analistler, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 1.960 ve 1.930 seviyelerinin destek, 2.050 puanın direnç konumunda bulunduğunu bildiriyor.
DOLAR/TL… ABD doları yüzde 2,61 değer kazanarak 13,8080 liraya yükseldi. 14 lirayı test eden kurda dalgalanma bir miktar durulmuş durumda. FED Başkanı Powell ve Bej Kitap raporu endekste 95,74 seviyelere gerileyen doların hareketinde önemli rol oynayacak. Ölçümlere göre yüzde 80’e dayanan oynaklık hafta bazında yüzde 55’lere geriledi. Türkiye’nin 5 yıllık CDS primi de 559 seviyesinde hareket ediyor. TLREF’e endeksli swap (overnight indexed swap-OIS) piyasasında faizler yüzde 28 ve gösterge tahvil faizi yüzde 23,71’e yükseldi. Yabancıların 31 Aralık ile biten haftada 41 milyon ve 2021 yılı genelinde 973 milyon dolarlık alım yaptığı gözlendi. Kurun önümüzdeki hafta 14 lira direnç, 13,30 destek aralığında hareket etmesi bekleniyor.
EURO/TL… Euro TL karşısında yüzde 2,38 artarak 15,6310 liradan satıldı. Nispeten dalgalanmanın durulduğu haftada kurdaki hareket euro/dolar paritesi çizgisinde gerçekleşecek. Euro Bölgesi’nde ekonomik gündemin yanı sıra ECB Başkanı Christine Lagarde’ın yükselen enflasyona karşı yapacağı açıklamalar takip edilecek. Euronun 15 lirayı destek 16 lirayı direnç yaptığı tahmin ediliyor.
ALTIN… Kapalıçarşı’da işlem gören 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı bu hafta yüzde 2,05 kazanımla 796,20 liraya, Cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 2,05 artışla 5.267,00 liraya yükseldi. Geçen hafta sonu 1.261,00 lira olan çeyrek altının satış fiyatı da 1.287,00 liraya yükseldi. Türkiye’de dolara endeksli hareket eden altın fiyatları, yurtdışında ABD tahvil faizlerinin yükselmesiyle geriledi. 1820 dolara kadar çıkan ons altın uluslararası piyasalarda 1796 dolardan işlem görüyor. Küresel enflasyonun yükselmesi, ABD tahvil faizlerindeki çıkış ve FED’in faiz artırımına yakın olması altın fiyatlarının düşmesini sağlıyor. Söz konusu durum doları güçlendirdiğinden Türkiye’de dünyanın tersine bir durum ortaya çıkıyor. Altının gram fiyatı 780 – 820 lira arasında hareket edebilir.
PETROL… Petrol fiyatları Omicron varyantının yaygınlaşmasıyla gerilerken Ukrayna, Libya ve Kazakistan krizi sebebiyle 82,5 dolara kadar yükseldi. Ancak OPEC’in günlük 400 bin varillik üretim kararı fiyatları dengeledi. Brent petrol şu anda 81 dolar seviyesinden işlem görüyor. Varil fiyatın 78-82 dolar arasında hareketi öngörülüyor.
KRİPTO PARA… 2021 yılının ortasından itibaren NFT (Non Fungible Token – değiştirilemeyen para) rüzgarını arkasına alan kripto para pazarı, büyük şirketler başta herkesin rahatça girebildiği metaverse pazar projelerinin dillendirilmesiyle hareketlense de yılın ilk haftasında sert bir düşüş yaşadı. Kasım ayından bu yana yüzde 40 gerileyen Bitcoin 40 bin dolarlı seviyelere geriledi. Haftalık bazda yüzde 10,9 değer kaybeden Bitcoin 41,900 dolar seviyesinden işlem görüyor. Pazarın ikinci parası Ethereum da haftalık yüzde 13,8 değer yitirirken 3 bin 200 dolarda sabitlendi. Pazarda değer kazanan kripto para olmazken en fazla kaybettiren para yüzde 20,7 ile Terra, yüzde 15,8 ile Solana ve yüzde 12 ile Binance Coin oldu.