DÜNYANIN VERİ MERKEZİ TÜRKİYE'DE
Avrupa'nın en yüksek kapasiteli test laboratuvarı 365 Performance Center'ı Dilovası'ndaki fabrikasında açan Systemair, inovasyonu dijitalleşmeyle buluşturarak veri merkezi soğutma sistemleri üretiminde çığır açıyor ve Türkiye'den dünyaya ihracatı artırıyor
Mustafa DENİZ
Systemair Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Ayşegül Eroğlu, gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Deniz’e yaptığı açıklamada, Türk mühendisleri tarafından geliştirilen veri merkezi soğutma sistemleri ile gurur duyduklarını, Avrupa’daki ülkelerin Türkiye’ye gelerek ürünlerini test ettiğini söyledi. Eroğlu, başta Almanya olmak üzere birçok ülkenin ürünlerini bu merkezde test ettiğini vurguladı.
Dilovası’nda 365 Performance Center test laboratuvarında veri merkezleri için soğutma ürünlerinin üretim ve Ar-Ge çalışmalarını yürüten Systemair Türkiye, tüm dünyada farklı iklim şartlarında kullanılan veri merkezleri için özel çalışmaları ile fark yaratıyor. 365 Performance Center’da her coğrafyanın iklimine göre mevcut mevsim şartlarından bağımsız olarak +45°C yaz ve -5°C kış simülasyonu gerçekleştirilebiliyor.
Sürdürülebilirlik konusuna da önem veren şirket, bu kapsamdaki çalışmalarını da sürekli olarak geliştiriyor.
Yeşil dönüşüme hazırız
Eroğlu, “Üretim tesislerimiz ve kullandığımız ortak araçlar ve prosedürler sayesinde müşterilerimizin taleplerine uygun EPD’ler sunabiliyoruz. Buna paralel olarak, havalandırma ekipmanları için rasyonel ve uyumlaştırılmış ürün kategorisi kurallarına yönelik de çalışmalar yürütüyoruz. EPD Generator programından önce şirketler tek bir ürünün EPD’sini hazırlayabilmeye odaklanıyordu. EPD Generator; her türlü ürün kategorisi için sınırsız Yaşam Döngüsü Değerlendirmeleri (LCA) hesaplaması yapıp her sektörde EPD oluşturmamıza olanak tanıyor. Yazılım programı, aynı zamanda müşteriye özel EPD’ler ve TM65 uyumlu hesaplamalar oluşturmaya da izin veriyor. Bu da ürünlerin çevresel etkilerini değerlendirme ve raporlama konusunda kapsamlı ve esnek bir çözüm sunuyor” bilgisini verdi.
Yeşil dönüşüm çalışmaları ile ilgili bilgi veren Eroğlu, “Biz hem global hem de lokal bir şirketiz. Geçmişimiz de zaten lokalliğe dayanıyor. HSK'dan geliyor. Systemair’in globalde 29 tane fabrikası var ve bunun çoğu da Avrupalı. O yüzden bu konulara çok ihtimam gösteren bir firmayız. Hem global olarak hem de lokal olarak bu konuları takip etme adına, hatta öncülük yapma adına. Zaten yapmış olduğumuz, her yıl vermiş olduğumuz raporlar içerisinde hem sustainability'yi hem de finansal raporlarımızı sunuyoruz. Orada kendimize belirlemiş olduğumuz yedi tane kriter var” dedi.
Sarfiyatları hesaplıyoruz
AB’nin yeşil dönüşüm kararı ile ilgili çimento, demir, çelik gibi sektörler anlamında zorunluluk geldiğini vurgulayan Eroğlu, “Ama biz yine de şimdiden bunların tamamını enerji sarfiyatlarını öne hesaplıyoruz. Kendi zaten kurduğumuz seçim programları var. Almış olduğunuz ürünlerde o getirilecek sınırlara göre cihazları temin ediyoruz. Onlar da kendi içlerinde belli regülasyonlarla tariflenmişler. Ve bunu da hesaplayabilen ve karbon hayatını hesaplayabilen EPD denilen ve bunlarda baktığınızda akredite programlar bunlarla beraber hesaplanıyorlar. Ve müşterilerimize sunarken hem bu sizin cihazınız, bu sizin ömür boyunca tüketeceğiniz su ve karbon hayatınız dolayısıyla yaşam boyunca size sağlayacağı fayda ve götürecekleri kısmında aldığımız önlemlerle bunların tamamını sağlayabiliyoruz” ifadelerini kullandı.
Geri dönüşümde öncüyüz
Geri dönüşüm sektörüyle ilgili bir öncü firmalardan biri olduklarının altını çizen Eroğlu şunları söyledi: “Dolayısıyla burada buna öncülük yapmaya, sektörümüzle bunu ilerletmeye çalışıyoruz. İnanıyoruz ki sektörün öncüleri olmalı ve onları daha olumlu tarafa doğru çekmeliyiz. Çünkü birçok üretici var, global olan da var, lokal olan da var. Bizler yaptığımızda tabii ki de arkadan diğer üreticiler de bunları takip ediyorlar. Bu sayede de Türkiye bu anlamda kalkınıyor. Baktığımızda Türkiye iklimlendirme sektöründe Avrupa'da ciddi bir üretici. Fuarlara gittiğimiz, en son gittiğimiz İtalya fuarında da bunların neredeyse yüzde 25'lik kısmını Türk firmalar katlıyor.”
Ar-Ge ihracatı yapılmalı
Türkiye’nin Ar-Ge ihracatı yapması gerektiğini de kaydeden Eroğlu, “Keza laboratuvarımızla da bu yaptığımız çalışmalarla da yurt dışındaki firmalara öncülük yapıyor olmak gurur veriyor. Türkiye'nin de bu tarafa doğru gitmesi lazım. Türk sanayicisinin de buraya girmesi lazım. Bir katma değerli ürünler üretebiliyor olsun. Ve ismini daha farklı bir şekilde adlandırabilsin ve ihracatını arttırabilsin. Çünkü ihracat olmazsa olmaz. Özellikle tekrardan yaklaşmak zorundayız” şeklinde konuştu.
KOBİ’ler ayakta kalmalı
TÜBİTAK’ın projelerinde büyük şirketler değil daha KOBİ’lere verdiğini söyleyen Ayşegül Eroğlu, “2 yıl önce artık dedi ki büyük şirketlerle TÜBİTAK projeleriyle ilgili seninle olamayacağım. Benim KOBİ'lere ağırlık vermem lazım. Bana daha çok ihtiyacı var. Elimdeki kaynakları o tarafa doğru götürmem gerekiyor dedi. Saygıyla karşıladık ülkemizin bulunduğu koşulların dolayı. KOBİ'lerin ayakta kalması lazım ki bize ürünler sağlayabilsinler. Biz yenilik yaparken onlar da bizimle bu yeniliklerin yan sanayilerini sağlayabilsinler. O anlamda ki saygı duyuyorum” diye konuştu.
Okulların hava kalitesi önemli
Okulların hava kalitesi ile ilgili çalışma yaptıklarını ve bununla ilgili Milli Eğitim Bakanlığı ile görüşmeler gerçekleştirdiklerini anlatan Eroğlu, okullarda hava kalitesinin artmasıyla öğrencilerin konsantrasyonunun arttığını gösteren çalışmalar olduğunu bildirdi. Eroğlu, bu sistemin her okulda uygulanabileceğini bildirdi.
Ara eleman sıkıntısı had safhada
Her sektörde olduğu gibi iklimlendirme sektöründe de ara eleman sıkıntısının olduğunu bildiren Ayşegül Eroğlu şu ifadeleri kullandı: “Ara eleman konusunda ciddi sıkıntı var. Makine operatörlerinden tutun da kaynak operatörlerine kadar. Buralar özellikle kangren olan kısımlar. Çok ciddi bir üniversite mezunu ortaya çıktı. Dolayısıyla meslek okullarını ayaklandırabilmek için elimizden geldiğince sanayi odasıyla beraber ve şirketimiz olarak da emekler vermeye çalışıyoruz .Buraların kıymetli olduğuna, çocukların burada okumasının aslında bir altın bilezik takmalarına neden olacağını anlatmaya çalışıyoruz. Ama şu anda baktığınızda bu ciddi anlamda var. Teşvik etmekten başka yöntem bulamıyoruz. Ama şu andaki tam denge bu. Ara elemanı işinde meslek liselerinde bir şey bilmesi lazım. Hepimize, ülkemize çok gerekli. Çok gerekli ama meslek liselerine pek rağbet yok. Puanları da çok düşük. Herhangi bir Anadolu Lisesi’ne girememiş olanlar oraya gidiyorlar. Toplumda bulundukları yer de o yüzden aşağıda kalıyor. Aileler de kötü olsun ya da olmasın ama üniversite olsun. Düz liseden farklı bir tarafa geçsin diye bakıyor. Birazcık herhalde geçmiş zamandaki jenerasyonun yaşadığı travmaların etkisiyle bu şekilde gitti. Çıkan üniversite sayıları da bunu empoze etti. Bir dengeye ihtiyaç var.”
Kadınlar üretime dahil oluyor
Kadınları üretim sahasının içerisine dahil etmek için çalışmalar gerçekleştirdiklerine dikkat çeken Eroğlu, “Özellikle hayatına ikinci kez başlamış olanlar, yani ne demek istiyorum, eşinden boşanmış veya çocuğunu artık büyütmüş evine ekmek götürmek isteyen kadınların bir mesleği yok. Onlara eğitim merkezlerinin içerisine eğitimler verip sonra üretimin içerisine dahil ediyoruz. Erkek ve kadının birlikte çalışması da sanayinin içerisine çok olumlu etikler sağlıyor. Bir harmoni sağlıyor. Herkesin duruşu, davranışı, kullandığı lugatlar da düzenlemeye başlıyor. Bir de kadınların farklı yerlerde olumlu olduğu özellikler var. Şu anda şirketimizde %30'unda kadın çalışanımız var” vurgusunu yaptı.
Üniversitelerden mezun olanları maalesef çalışma konusunda eksiklikleri olduğunu veya öğrendikleri akademik bilgileri hemen uyarlayabilecekleri bir dünyaya geleceklerini sandıklarını belirten Ayşegül Eroğlu, “Ben oldum diye düşünüyorlar. Fakat geldiklerinde öyle olmadığını görecek çok büyük bir motivasyon kaybı yaşayabiliyorlar. Ondan dolayı 3. sınıftan, 4. sınıftan şirketin içine girip çalışabilmeleri, orayı görebilmeleri, bizlerle birlikte o havayı soğuyabilmeleri çok kıymetli oluyor. Bunların sayılarını arttırmaya çalışıyoruz. Eskiden tek tük arkadaşlar bir şekilde bunların sayılarını arttırmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
Sürdürülebilir büyüme
Şirket olarak eh büyük hedeflerinden birisinin her yıl sürdürülebilir olarak büyümek olduğunun altını çizen Eroğlu şöyle konuştu: “Büyüme sanayide çok kıymetli. Çünkü her büyüdüğünüzde istihdam sağlıyorsunuz. O zaman bir kişi geldiğinde bütün aileyi doyurabilecek meblağa sahip olabiliyor. Ülkenin kalkınması da kıymetli bir etkisi oluyor. O yüzden sevinilebilir büyüme. Ama sağlıklı bir uyum olması lazım. Kendi ürettiğimiz ürünlerle büyüme. Alıp sattığımız ürünlerle değil. Kendi ürettiğimiz ürünlerle. O da fabrikaların geliştirmesine, büyümesine, metrekarelerin artmasına veya daha akıllı üretim yaparak aynı metrekareden daha fazla ürünü çıkarabilir. Bir ikincisi AR-GE. AR-GE tarafında tercihini çıkarttığımız belli projelerimiz var. AR-GE hedefleri koyuyoruz. Artık bunları 5 yıllık fazla uzun oluyor baktığımızda bu jenerasyon içerisinde. 3 yıllık planlarla beraber getiriyoruz yapmış olduğumuz projelerin içerisinde. ARGE projeleri var ve ihracat da olmazsa olmaz. Orada da 50-50 dengesini koruma çabası içerisindeyiz.
Yatırım için doğru zaman
Yaşanan ekonomik gelişmelerin durmak değil yatırmak için doğru bir zaman olarak düşündüklerini bildiren Eroğlu, “Sonrasında tekrardan ivmelenecek döneme biz de ivmeli bir şekilde girebiliriz” dedi.
Eroğlu, elektrikli araç üretim fabrikaları konusunda yine iklimlendirme cihazları proseslere hitap ettiği için oldukça kıymetli olduğunu söyleyen Eroğlu, Tesla ve Togg testlerini de başarıyla gerçekleştirdiklerini vurguladı.