Dolar $
32.33
%-0.12 -0.03
Euro €
34.94
%0.26 0.09
Sterlin £
40.91
%-0.02 -0
Çeyrek Altın
3912.44
%-0.12 -4.75
SON DAKİKA
Turizm Pazar 12 Kasım 2023 01:45

CENOVA'DA SONBAHAR

Cenova'nın tarihinin bugün "Sarzano Tepesi" olarak bilinen bölgede başladığı tahmin ediliyor. Burası Etrüsklerin, Yunanlıların ve Romalıların geçiş yolları üzerindeydi. Zamanla Cenova Roma İmparatorluğu döneminde önemli bir liman kent ve stratejik askeri bir üs haline geliyor

Cenova'da sonbahar

Deniz DİKMEN

Sonbahar çoktan geldi. Ancak, hava bize hem ülkemizde hem Avrupa’da biraz iltimas geçiyor. Hava hala yirmi derecelerin üstünde, güneşli ve gezmek için çok elverişli. Bu hafta sizi Avrupa’nın en eski liman ve ticaret kentlerinden biri olan Cenova’ya götürmek ve kentte birlikte keyifli bir sonbahar yürüyüşü yapmak istiyorum.

Cenova veya Ceneviz İtalya’nın kuzeybatı bölgesinde bir yanı Ligurya Deniz’in kıyılarında ve diğer tarafı Batı Alp Dağların yamaçlarında bulunur ve kent Ligurya Bölgesi’nin başkentidir.

Cenova’nın tarihinin bugün “Sarzano Tepesi” olarak bilinen bölgede başladığı tahmin ediliyor. Burası Etrüsklerin, Yunanlıların ve Romalıların geçiş yolları üzerindeydi. Zamanla Cenova Roma İmparatorluğu döneminde önemli bir liman kent ve stratejik askeri bir üs haline geliyor ve onuncu yüzyıla kadar balıkçılık ve tarım ile geçiniyor. 

cenova-1

En eski liman kentlerinden biri

On ikinci ve on üçüncü yüzyılda ise Avrupa’nın gelişmesi ile birlikte Cenova yüz bin nüfusa ulaşıyor ve önemli bir ticaret merkezi olmaya başlıyor. Şehir bölgede Venedik ile yarış içinde ve tüccarlar Asya ve Afrika kıtalarından denizcilerin getirdiği baharatları, ilaçları, madenleri, yünleri, derileri, mercanları ve altınları satarlardı.

İlerleyen yıllarda Cenevizler arkalarına Tapınak Şövalyelerinin de gücünü alarak Ligurya’da Korsika Adası’na ve Sardunya Adası’na hakim olurlar. Akdeniz’de kendi kolonilerini kurmaya başlarlar. Örneğin İstanbul’daki Beyoğlu bölgesini Bizans İmparatorluğu ile yapmış oldukları anlaşmalar sayesinde özerk bölge ilan ederler ve Karadeniz Bölgesi’ne kadar girerler. Ege Denizi’nde aynı şekilde bazı adaları da kontrol etmeye başlarlar.

Cenova asırlar boyu Fransızlar, İspanyollar ve Milan dükleri tarafından işgal edilir. On altıncı yüzyılda İspanya’nın önemli bir üssü haline gelir. Ancak on sekizinci yüzyılda Avrupa’nın ekonomisinin yavaşlaması ile birlikte Cenova’da ticaret zayıflar ve kent güçsüz kalır. 1861 yılında ise Cenova İtalya Birliği’ne katılır. Günümüzde hala İtalya’nın ve Avrupa’nın önemli ve en eski liman kentlerinden bir tanesidir.

cenova-5

Cenova’yı gezmek çok kolay

Sabah saatlerinde eski Cenova Limanı’ndan yürüyüşümüze başlıyoruz. Cenova’yı gezmek aslında çok kolay. Çünkü limandan eski kent merkezine yürüyerek rahatlıkla ulaşabiliyorsunuz. Tüm tarihi binaları ve kültür miraslarını gezebiliyorsunuz.

Sabah yağan hafif bir yağmurun ardından bulutlar dağılıyor ve tatlı bir güneş açıyor. Liman boyunca eski minik denizci dükkanlarının yanından geçiyoruz. Günümüzde buraya Çinli tüccarlar yerleşmişler. Çin’den getirdikleri ürünleri turistlere ve özellikle gemilerinden gelen yolculara satıyorlar. 

Liman caddesinde Porta Soprana’dan kent merkezin içine doğru sapıyoruz. Porta Soprana dokuzuncu yüzyıldan kalma Cenevizlilerin kenti savunmak için yaptıkları kent surları ve kuleleri. Günümüzde bu yapı Cenova’nın simgelerinden bir tanesi olmuş.

Kulelerin yanından geçip yukarı doğru yokuşu tırmanıyoruz. Sol tarafımızda Palazzo Ducale bulunuyor. Burası Orta Çağ ve Rönesans döneminde ‘Doge’ dedikleri Cenevizli lordların ve devlet başkanlarının zamanında yaşadığı bir saraydı. Sağ tarafımızda ise, on yedinci yüzyılda Barok tarzında yapılmış olan Santissima Annunziata del Vastato Bazilikası bulunuyor. Bu Katolik kilisesinin içi çok güzel. Sanatçıların usta ellerinden çıkan değişik güzellikteki eserler görülmeye değer. Mutlaka kilisenin içini de görmenizi tavsiye ederim. 

cenova-2

Tarihi yapılar hala ayakta

Bir sabah kahvesi içmek için bu kilisenin önündeki meydanda bir kafeye oturuyoruz. Kent daha yeni uyanıyor. Sabah sabah bir İtalyan kahvesi içmek de her zaman güzel geliyor. Kahvemizi içtikten sonra tarihi kent merkezine doğru yürüyüşümüze devam ediyoruz. Daha önce de Cenova’ya gelmiştim fakat bu sefer şehrin Orta Çağ kent yapısından, hala eski dönemlerden kalan kent sokaklarından ve tarihi yapıların tamamının neredeyse ayakta olmasından çok etkilendim ve Cenova’yı çok beğendim.

Sırasıyla Via Balbi, Via Garibaldi ve Via Cairoli’yi geziyoruz. Bu eski sokakların tamamına ‘Le Strade Nuove’ deniyor. Kentin bu görkemli sokaklarında eski aristokrat ailelerin yaşadığı on altıncı ile on sekizinci yüzyıl arasına ait birçok saray var. Sarayların kapıları, pencereleri, merdivenleri, dış yüzeyleri, avluları, bahçeleri, çeşmeleri çok hoş ve çok iyi korunmuş. Attığınız her adımda yeni bir detay ve güzellik keşfediyorsunuz.      

Günümüzde bu saraylar belediyenin idari bölümleri veya kültür merkezi olarak kullanılıyor. Cenova’da bulunan 163 adet bu tip saray binasından kırk iki tanesi 2006 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası listesine kabul edildi. Tarihi kentin önemli binaları arasında ayrıca büyük resim galerileriyle Palazzo Bianco ve Palazzo Rosso bulunuyor. 

cenova-3

Her sokak ayrı bir güzel

Kentin daracık Orta Çağ döneminden kalma sokaklarından yürümeye devam ediyoruz. Bu dar sokaklar ne kadar güzel. Yazın sizi güneşten koruyor. Kışın ise hafif karanlıkta da olsa eski kent merkezine çok sempatik ve samimi bir hava veriyorlar. Dar sokaklarda gizlenmiş dükkanları, kafeleri ve restoranları keşfetmek ve alışveriş yapmak çok hoşumuza gidiyor. Cenova’nın eski dönemlerdeki yaşamını burada kolaylıkla hayal edebiliyorsunuz. Noel döneminde bu eski kent sokakları süslendiğinde ve ışıklandırıldığında eminim çok sıcak bir ambiyans oluşuyordur.

Kentte her sokak, her yokuş ayrı bir güzel.

Binaların mimarileri çok özgün. Gözlerimizi bu güzel yapılardan alamıyoruz. İşin en güzeli ise, tüm bu tarihi dokuyu öylesine güzel korumuşlar ki, gözünüzü rahatsız eden veya doku ile uyumsuz olan hiç bir şeye denk gelmiyoruz. Gün boyunca kentin kültürel mirasını geziyoruz. Öğleden sonra kentin çok simgesel bir yapısı on ikinci yüzyıla ait San Lorenzo Katedrali’ne varıyoruz. San Lorenzo Katedralin önündeki tarihi meydanda genç sokak müzisyenleri konumlanmış, İtalyanca parçalar çalıyorlar.

Biraz onları dinledikten sonra katedralin yanından tekrar limana doğru yöneliyoruz ve buradaki eski balık pazarına geliyoruz. Tezgahlarda taze balık var. Köşe başında ise, en sevdiğimiz külahta deniz ürünleri ve kızartma patates satılıyor. Tabii ki hemen sıraya girip bu külahlardan birer porsiyon almadan geçemiyoruz.

cenova-4

Her gün kurulan pazar

Balık pazarın haricinde XX Settembre Caddesi’ne yakın meşhur Mercato Orientale yani Oryantal Pazar da var. Bu eski pazar tarihi itibarı ile 1800’lere dayanıyor ve Cenova’nın doğuya açılan kapısı sayılıyor. Burası tatları, kokuları, sesleri ve renkleriyle Cenova’da her gün kurulan çok özel bir pazar yeri.

Vaktiniz müsait olursa, Cenova’da mutlaka Piazza de Ferrari , Via XX Settembre ,Via San Vincenzo,  Anita Garibaldi yürüyüş yolu, San Matteo Katedrali, Galleria Giuseppe Mazzini gibi  kentin diğer yapılarını da görmenizi isterim.

Füniküler ile Spianata di Castelleto’ya çıkıp, Cenova ve Ligurya Denizi manzarasını buradan izlemenizi tavsiye ederim. 

Cenova’da bu ara muhteşem yerel lezzetler var. Bunlar bizim damak tadımıza çok uygun olduğundan mutlaka bunları da denemeniz lazım. Pesto (fesleğen ezmesi), yerel deniz ürünleri ve balık, Focaccia, Trofie al Pesto, Pansotti, Corzetti, Farinata, Torta Pasqualina, Panissa, Tomaxelle, Cappon Magro, Canestrelli, Gobeletti muhteşem Cenevizli lezzetlerin sadece bazıları. Tadlarına doyamayacaksınız.

Zengin denizcilik tarihi

Eski balık pazarını gezdikten sonra liman caddesine iniyoruz. 1216 yapımı muhteşem Palazzo San Giorgio Sarayı köşe başında tüm güzelliği ile kendini gösteriyor. Günümüzde bu bina Cenova Liman İşletmelerinin merkez binası. İlerde Galata Denizcilik Müzesi’ni görüyoruz. Müze bölgenin zengin denizcilik tarihini ziyaretçilerine anlatıyor.

Eğer Cenova’ya geldiğinizde bölgeye birkaç gün vakit ayırabilirseniz çevrede günübirlik gidebileceğiniz çok güzel destinasyonlar da var. Örneğin romantik kasaba Portofino’ya gidebilirsiniz. Ya da çok yakında bulunan Cinqueterre’nin harika beş kasabasını günübirlik gezebilirsiniz ve yazın denizine girebilirsiniz. Son zamanlarda ünlenmeye başlayan minik balıkçı kasabası Boccadasse’ye de gidebilirsiniz.

Gün boyu Cenova’nın tarihi kentini doya doya gezdik ve bu ara akşamüstü oldu. Yavaş yavaş Cenova’dan ayrılma vakti geldi. Karşımızda dünyanın en eski hala çalışan fenerlerinden bir tanesi olan devasa Cenova Feneri bizi uğurlamaya hazırlanıyor. Burada olmak çok keyifliydi. Bu kent gezisinde yine o kadar çok şey öğrendik ki. Muhtemelen bundan sonra Beyoğlu’nda Galata Kulesi civarında olduğumda Cenova’yı o harika Orta Çağ sokakları ve sarayları ile ve sonbaharda burada geçirdiğimiz bu harikulade günü hatırlayacağım. Umarım siz de bu Cenevizlerin eski ve çok iyi korunmuş ortaçağ liman kentini sevmişsinizdir. Gün gelir bakarsınız yolunuz İtalya’nın bu güzel köşesine düşer ve bölgeyi şahsen tanıma fırsatınız olur.


ABONE OL