BİLİŞİM DİPLOMASİSİ İLE 100 MİLYAR DOLAR GELİR BEKLENİYOR
Teknolojinin ve dijitalleşmenin yoğun bir şekilde hayatımıza girdiği dönemde diplomasi de bu değişimden etkilendi. Ekonomist Murat Bal, dijitalleşmenin etkilerini ve ekonomi üzerindeki yarattığı değişimleri Analiz Gazetesi için değerlendirdi. Bal, bilişim diplomasisinden yıllık 100 milyar dolar gelir beklendiğini söyledi

Mustafa DENİZ
Algı Nedir?
Algı; görme, işitme, dokunma, tatma, koklama duyularımızla algıladığımız ve beynimize kaydettiğimiz dış uyaranların, eğitim, kültür, sosyal yaşam, düşünce ve duygularımızın oluşturduğu varsayımlar, beklentiler, gereksinimler, deneyimler, alışkanlıklar, tutumlar ve ruh halimizle yorumlanması, düşünsel, bilişsel ve zihinsel alt yapımızda anlamlandırılması ve yönetilmesidir. Algılarımız, kişilerle, olaylarla, olgularla ve nesnelerle kurduğumuz iletişim ve etkileşim sonucunda geliştirdiğimiz tepki veya onaylama, suçlama ya da savunma eylemlerimizin genel çerçevesini oluşturmaktadır.
En temel algılama türleri sembolik, duyusal, duygusal ve seçici algılar olup deneysel veya zihinsel algı olarak gerçekleşmektedir. Somut gerçeklerle ve algılanan gerçekler arasındaki farklılıklar da bilimsel disiplinlerle ve verilerle ortaya çıkarılabilmektedir.
Algı Yönetimi Nedir?
Algı Yönetimi; bireyin veya benzer bireylerin oluşturduğu toplulukların ikna suretiyle algı ve inançlarının değiştirilmesini hedef alan ve iktidar mensuplarının tarih boyunca uyguladığı yönetimdir. Algı yönetimi çeşitli aşamalardan geçerek tarihsel gelişim göstermiştir. İletişim devrimiyle kamuoyunun önemi artmış her bireyin algı oluşturabilecek, algı yönetebilecek kitle iletişim araçlarına sahip olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kalınmıştır. Yeni devletlerin ortaya çıkışı ve ideolojik mücadeleler kitlesel ve teşkilatlanmış algı yönetiminin kamu diplomasisi ekseninde yönetilmesi, yönetişimin sistemselleştirilmesinin önemini artırmıştır. Zaman ve mekân engeli olmaksızın geniş kitlelerin; sistemli algı yönetimi yapan platformlardaki bilgi ve belgelere tek tuş üzerinden erişmesi, yanlış veya kirli bilginin tek tuş ile onay veya reddedilmesi bilgilerin kitleler tarafından denetlendiği algısı oluşturmamalıdır. Bilişim ağları, alanları ve uygulamalarında üretilen bilginin doğru bilgi olması, gerek görsel gerek içeriğinin kaliteli olması, kitlelerin onaylayabileceği nitelik ve içeriğe sahip olması, işlenebilirliğinin ve dağıtılabilirliğinin kolaylaştırılması, kitlelerin sorgulama ve analiz yeteneklerinin artırılarak kirli ve yanlış bilgiyi denetleyebilecek seviyeyi oluşturması da algı yönetiminin önemli unsurlarındandır. Gelişen teknoloji sayesinde zaman ve mekân kısıtlaması olmaksızın, çevrimiçi ağlar ve sosyal medya uygulamaları üzerinden algı yönetimi hızlı ve kolay iletişim ile gerçekleştirilmektedir.
Diplomasi Nedir?
TDK’nın Büyük Türkçe Sözlüğü’nde uluslararası ilişkileri düzenleyen antlaşmalar bütünü, yabancı bir ülkede ve uluslararası toplantılarda ülkesini temsil etme işi ve sanatı, bu işte çalışan kimsenin görevi, mesleği, bu görevlilerin oluşturduğu topluluk, güç ve zorlu bir görüşme sırasında gösterilen ustalık ve beceriklilik olarak tanımlanmaktadır. Oxford İngilizce Sözlüğü’nde ise; “Milletlerarası münasebetlerin müzakerelerle yürütülmesi; bu münasebetlerin büyükelçi ve elçilerle icrası ve idaresi metodu; diplomatların işi ve sanatı” şeklinde tanımlanmıştır.
Diplomasi tarih boyunca diplomasi değişik şekillerde yürütülmüştür. Diplomasinin ilk hali; güçlü hafızası ve bilgi-belge inceleme yeteneği olan temsilcilerin haberleşme görevini yerine getirmek için hedef ülkeye gitmesi ve dönmesinden ibarettir. Tarih boyunca “Elçiye zeval olmaz” sözüyle dilimizde yer bulan “Diplomatik Dokunulmazlık” bu temsilcilerin haberci olmalarından kaynaklandığı görülmektedir.
Çin atasözü “En fena şeyleri en hoş şekilde söyleme sanatı” olarak tanımlamaktadır. Fransa Broglie Dükü Albert; “ülkesi için yurtsever yalan söyleme sanatı”, Fransa Dış İşleri Bakanlığı yapan Talleyrand “yalan söylemek ve inkâr etmek”, Alman Yahudisi yazar Ludwing Börn “Fransızca konuşup bir şey söylememek ve sahte laflar etmek” Alman-Amerikalı akademisyen Hans Morgenthau “ulusal çıkarların barışçıl yollarla korunması” ve “uluslararası ilişkilerin barışçıl yol ve araçlarla yürütülmesi sanatı” olarak tanımlamıştır. Uluslararası ilişkileri sürdürme yürütme niteliğindeki ilk tanımını İngiliz Edmund Bürke tarafından yapılmıştır. 20’nci yüzyılın etkin isimlerinden ve diplomasiyi politikanın bir aracı olarak gören Kissinger, diplomasiyi ülkelerin savaşmadan anlaşma ve savaş dışı ilişki yönetimi olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Barış Eksenli Diplomasi” anlayışını “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” sözüyle dile getirmiştir.
Geleneksel Diplomasi 1.0 / Sert Güç Nedir?
Diplomasi geniş anlamıyla devletin bütün dış ilişkilerini, dar anlamıyla devletin belirli konulardaki isteklerini hedef devlete iletmesidir. Geleneksel Diplomasi 1.0 olarak da tanımlanabilmektedir. Savaştan önce son çıkış olarak kullanılan bu modelde, devletler savaşa başvurmadan barışçıl yollarla ilişkilerini yürütmektedir. Bu sürecin, devletlerin taleplerini dengeli ve barışçıl iletişim yönetimi ile ikna ve yönetişim süreci olduğunu söylemek mümkündür. Devlet askeri ve ekonomik gücü ile coğrafi durum ve toprak üstünlüğünü ikna aracı olarak kullanmaktadır.
Kamu Diplomasisi 2.0 / Yumuşak Güç Nedir?
Devletin askeri gücünü oluşturan gücün unsurlarını ve kaynaklarını akıllı güç olarak kullanmasıdır. Kamu Diplomasisi 2.0 olarak da tanımlanmaktadır. Coğrafi durumu, mevcut nüfusu ve nüfusun yaş ortalaması ile eğitim seviyesi, toplumun bilinç ve algı düzeyi, psiko-sosyal ve sosyo-ekonomik yapısı, dayanışma bilinci ve kültürü, kültürel ve doğal kaynakları, bilimsel ve teknolojik seviyesi, siyasi ve hukuki güvencesi, planlama ve yönetme kabiliyetleri kamu diplomasisi politikalarını ve stratejilerini oluşturmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti, yumuşak güç kullanmayı tercih eden ama meşru ulusal hakları ile uluslararası barış ve güvenliği için sert güç kullanmaktan çekinmeyen, sert güç ile yumuşak gücü dengeleyebilen, milli gücünü, diplomatik, ekonomik, askeri, siyasi, yasal, kültürel araçların bileşimiyle akıllı güç haline getirebilecek niteliklere sahiptir.
Bilişim Diplomasisi 3.0 Nedir?
Bilişim Diplomasisi; kamu diplomasisisin belirlediği diplomatik strateji ve politikalarla oluşturulan yazılı, sözlü, görsel ve hareketli iletişim ve etkileşim verilerinin, bilişim teknolojileri, çevrimiçi ağlar ve sosyal medya uygulamaları üzerinden zamandan ve mekândan bağımsız şekilde hedef kitlelerle buluşturulmasıdır.
Hedef kitle ile bilginin kaynağı ve yöneticisi arasındaki ilişkinin ikna olma ve onaylamaya ilham oluşturması, ilişkinin geçirgen ve etkileşimli olması, diplomatik değişim ve dönüşüm yeteneğinin bulunması unsurlarını da içerdiğinden “Bilişim Diplomasisi” kavramını kullanmayı, kapsam ve içeriği, yöntem ve araçları, aktör ve paydaşları bakımından 3.0 olarak tanımlamayı tercih ediyorum. Bilişim diplomasisi; diplomattan diplomata ve devletten hedef devlete ilişkileri ağ tabanlı uygulamalarla yürütmeyi içerdiği gibi, devletten hedef devletteki kendi vatandaşlarına, devletten hedef devletteki hedef devletin vatandaşlarına yönelik politikalarını merkezileştirme ve stratejilerini yine ağ tabanlı gerçekleştirme olanağı sunmaktadır. Bu bağlamda geleneksel diplomasinin ve kamu diplomasisinin yöntem, kural, araç ve aktörlerini değişime ve dönüşüme mecbur bırakmaktadır.
Algısal Liderlik Nedir?
Propaganda ile Algı Yönetimi birbirinden farklıdır. Propaganda tek yönlü ve dikey iletişim, algı yönetimi çok yönlü ve yatay etkileşimli iletişim ile gerçekleşir.
Algısal Liderlikte algı yönetimini, hedef kitlenin değerleriyle tutarlı, hedef kitlenin kültürel dokusuna uygun, hedef kitlenin beklenti ve gereksinimleriyle uyumlu eylem ve söylem geliştirerek ilham verici, gelecekçi, yenilikçi, özgün, gerçekçi, yenilikçi, somut duygular oluşturacak şekilde algı oluşturulmaktadır.
Dünya global bir köy değildir. Milenyum Çağı’nda Dünya; farklı coğrafyalarda yaşayan, farklı sosyal ve kültürel değerleri olan, farklı eğitim, sağlık, hukuk kuralları uygulanan, farklı ekonomik ve teknolojik yapılanmanın içinde olan onlar, yüzler, binler, milyonlarca paydaşın bir olay, bir konu, bir olgu etrafında buluşmasını, ortak düşünce, ortak algı oluşturulmasını sağlayan teknolojik iletişimin sağlandığı Çevrimiçi ve Çevrimdışı Ağ Topluluğu’dur. Afrika’da bir kelebeğin kanat çırpması, Amerika’da bir fırtınaya, bütün Dünya’yı dolaşacak bir kasırgaya neden olabildiğini anladığımızda Dünya’nın herhangi bir yerinden atılan bir tweet’in bir coğrafi bölgeyi, hatta bütün Dünya Düzeni’ni değiştirme yeteneğine sahip olduğunu da anlayabiliriz. Algısal liderliğe soyunanlar, bu gerçeklikle yüzleşmeli, sürprizlerin, doğrusal olmayan ve öngörülemeyenlerin bilimine göre iddialarını ve savunmalarını kurgulamak zorunda olduklarını bilmelidirler.
Günümüzde algısal liderlik; geleneksel diplomasinin keskin gücünü, kamu diplomasisinin yumuşak ve akıllı gücünü, bilişim diplomasisinin şeffaf ve merkezsiz geçişli gücünü ağ tabanlı iletişim ve yönetişimi yönetebilen liderliktir. Kamu diplomasisi ekseninde doğrudan ve dolaylı geleneksel diplomasi faaliyeti sürdüren kamu kurumlarının ve kurum görevlilerinin bilişim diplomasi üzerinden olumlu ve gelecekçi, yenilikçi ve güçlü Türkiye algısına katkı sunmaları mümkündür.
Yaratıcı Kültür Endüstrileri Diplomasisi Bilişim Diplomasisinin Neresinde Yer Almaktadır?
Bilişim ağları tabanlı diplomasi bilgi çağı ve işlenmiş bilgi çağı olarak nitelendirebileceğimiz bu yüzyılda karşımıza çıkan en önemli olgulardan birisidir. Güçlü Türkiye algısı kültürel diplomasi özellikle yaratıcı kültür endüstrileri ve bilişim diplomasinin iş birliğiyle gerçekleşebilecektir. Anadolu topraklarının çoklu ve farklı kültürel öğelerinin, politikası ve stratejisi olgunlaştırılmış, kamu diplomasisi ekseninde çevrimiçi ve çevrimdışı kodlar kapsamında kullanılması gereksinimi giderek artmaktadır. Ağ tabanlı bilişim diplomasisinin yaratıcı kültür endüstrileriyle yoğun ve güçlü bağlar kurması, devlet-devlete ilişkinin birey-bireye ilişkiye indirgenmesi, kültürel kodlarla hedeflenen amacın gerçekleşmesine katkı sunabilecek güçtedir. Örneklemek gerekirse; ince belli, yakut renkli, demlenmiş çay dolu bardak ve kırmızı beyaz çay tabağı ile içindeki kaşığın oluşturduğu imaj doğrudan doğruya Türk Çayı ve Türkiye’yi çağrıştırmakta, Türk kültürü, yaşam tarzı ve tüketim alışkanlıklarına yönelik ilgi oluşturabilmektedir. Dönem dizileri kurumsallaşmış Türk devlet yapısının geçmişten beri var olduğu, Türklerin devlet yönetimi konusundaki kadim bilgeliği, devlet birey ilişkilerinin şeffaflığı, bütünleşmiş ve sadık aile aile ilişkileri, kendi içlerinde ve diğer topluluklarla yaşanan sorunlara yönelik çözümler ile devletin tüm halklar ve kültürlere adil davrandığı olgusu hedef ülke ilişkilerinde ilgi uyandırmaktadır.
Ülkelerin yaratıcı kültür endüstrilerinin gıda ve post-endüstri ekseninde değil ideoloji ve finans ekseninde yürütülmesinin, sosyal medya dahil tüm yazılı, sesli, görüntülü medya araçları, fotoğraf, film, sanat ve müzik alanındaki ülke itibarının ve itibarının ekonomik değerinin daha yüksek olduğu görüşlerine katılıyorum. İdeoloji ve finans eksenli yaratıcı kültür endüstrisi ekseninde bilişim diplomasisi ve yönetişim uygulayan ülkelerin gelecekçi yaklaşımıyla sektör önderliğini ele geçirdiği ve kültürel yapısı ve değerlerini benimsenerek hedef toplumları ikna etttiği yadsınamaz gerçektir. Bu gerçeğin büyük mali getirileri olduğu Amerika'nın 100 milyar dolar ve İngiltere’nin 75 milyar dolar gelir elde ettiği ülkelerin mali verileriyle kanıtlanmıştır. Türkiye'nin üstün kültürel yapısıyla yıllık 100 milyar dolar gelir elde etmesi işten bile değildir.
Bilişim Diplomasisinin Paydaşları Kimlerdir? Araçları Nelerdir?
Hedef kitleyle doğrudan buluşmalarda diplomatların, dolaylı buluşmalarda eşik bekçilerinin etkin rolü bulunmaktadır. Geleneksel eşik bekçileri olarak tanımlayabileceğimiz gazeteciler, yazarlar, akademisyenler, sanatçılar ve sivil toplum kuruluşlarıdır. Bilişim diplomasisinin eşik bekçileri ise; fenomenler (görüngü), influserlar (etkileyen kişi), bloggerler (özgün içerik üreticisi)dır. Bu eşik bekçilerinin söylem ve eylemlerinin kitleleri etkileme yetenekleri ve güçleri bulunmaktadır. Ayrıca hedef kitleyle kamuyu dolaylı buluşturma yeteneğinin yanı sıra, algıyı oluşturma, algıyı pekiştirme, algıyı onaylatma, algıya ikna olma, ikna olduğu algıyı yayma süreçlerinde de önemli rol oynadığı bilinmektedir. Bilgi eksenli ve ağ merkezli wikipedia, ekşi sözlük, inci sözlük gibi alanlar; farklı paydaşları bir meseleye veya anlaşmazlığa dahil edilmiştir.
Milenyum Çağı’nda E-Diplomasi, Siber Diplomasi, Twitter Diplomasisi, Facebook Diplomasisi, Dijital Diplomasi gibi ayrı ayrı tanımları yapılan ve birbirlerinden farkları da tanımlanan diplomasi örnekleri bulunmaktadır.
1992 yılında Dünya Zirvesi’ne sivil toplum önderleri ve aktivistlerin e-posta ile davet edilmesi ve Hillary Clinton ve Carl Bild arasındaki e-posta trafiği e-Diplomasiye, resmi bir belgede ilk kez adı geçtiğinden 2015 tarihli EU Council Conclusions on Cyber Diplomacy belgesi Siber Diplomasi’ye örnek gösterilmektedir. Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa Konseyi’nin 2001 Tarihli Sanal Suçlar Sözleşmesi, Rusya ile Çin arasındaki Uluslararası Bilgi Güvenliği İşbirliği Anlaşması ve Çin ile İran arasındaki Halal.Net Anlaşması önemli Dijital Diplomasi, geleneksel medyanın eşik bekçilerini atlatarak twitter üzerinden yatay örgütleme ile gerçekleştirilen “Arap Baharı” süreci ve Obama’nın seçim kampanyasında Facebook ve Twitter uygulamasını kullanması Facebook ve Twitter Diplomasi örneklerindendir. Bilişim Diplomasisi 3.0 anlamındaki örnek ise; İsrail’in çok boyutlu iletişim stratejileri ve stratejik hedeflerini gerçekleştiren dinamik dijital diplomasi yapılanmasını, açıklama anlamına gelen “Hasbara” adıyla yürütmesidir.
Siber Saldırı Siber Terör Tehdit Midir?
Geleneksel kamu diplomasisi teknolojiyle güncellenmiş başına “e” takısı alarak bilişim diplomasisine ilk adımı atmıştır. e-Devlet gibi uygulamalar, e-konsolosluk, e-vize, e-banka, e-belediye, e-sağlık, e-eğitim, e-ticaret, e-tüketim, e-finans, e-emniyet, e-bilim gibi geleneksel somut yapıların bilgi ve iletişim yani bilişim teknolojilerine evrilmesi yani ağ ortamına aktarılması sağlanmıştır.
Bireylerin kamu kurum ve kuruluşlarında toplanan kişisel verileri, bireyin kişisel tercihlerinin sentezlenebildiği arama motorlarındaki verileri, bireylerin iletişimde bulunduğu diğer kişileri içeren sosyal medya uygulamalarındaki veriler, iç mekan ve dış alanlardaki ses ve görüntü kaydeden cihazların depolarında toplanan veriler her bir bireyi, her bir kamu ve özel kuruluşu ve her devleti siber saldırı ve siber teröre açık hedef haline getirmiştir. Devletlerin veri saklamak için özel sektörle işbirliği ise verilerin özel sektörle paylaşımını gündeme getirmiş bu da kendi içinde ayrı bir hassas nokta oluşturmuştur.
Siber Terör Kapsamında Neleri Görebiliriz?
Siber saldırı veya siber terör gibi eylemlerle, devletlerin dijital sınır egemenliğine yönelik saldırılar illegaldir. Devletlerin dijital sınırlarındaki egemenlik haklarına, tıpkı coğrafi sınır egemenlik hakkı gibi saygı gösterilmesi ve hukuki kurallarının hem ülkeler hem uluslararası düzeyde oluşturulması zorunludur. Bu süreçte yaşanan “Bronz Asker Saldırısı”, “Renkli Devrimler” gibi siber eylemler; hem yapanları, hem yapılanların teşkilatlanmış önlemler alacak anlaşmalar imzalanmak zorunda kalmıştır.
İllegal nitelikteki bütün eylemler ne kadar örgütlü ise ne kadar çok kişiyi ne kadar derinden etkiliyorsa terör kelimesini kullanmak mümkündür. Siber terörü ülke içinden veya dışından ticari şirketler veya devletler veya kurum ve kuruluşlar yapabilmektedir. Siber terörü; bireyin iş, eğitim, sağlık durumu, siyasi, ticari, ekonomik ve cinsel yönelimleri, üretme ve tüketme alışkanlıklarının sentezlenmesiyle daha çok para kazanmaya veya belirli bir hedefe yönlendirmeye yönelik tehdit ve istismar içerikli her eylem olarak nitelendirmek mümkündür. Sağlık ve beslenme verilerimiz üzerinden gıda güvenliğini tehdit eden hastalık üretilmesi ve ilaçlarının yapılması, tüketim verilerimiz üzerinden sağlıklı yaşama hakkımızın tehlikeye atılması, siyasi ve hukuki verilerimiz üzerinden özgürlüğümüzün kısıtlanması, haklarımıza ve adalete erişimimizin zorlaştırılması gibi eylemlere muhatap kalıyor olmamız doğrudan terör mağduru olduğumuzu iddia edebileceğimiz durumlardır. Her ne kadar terör ve terör mağduru kavramları geleneksel hukuk içinde anayasalar, uluslararası sözleşmeler ve ceza yasaları ile tanımlanmış olsa da, milenyum çağında dijital sınırlara ve kişisel verilere saygı kurallarının ve ihlallerinin diplomatik alanda belirlenmesi gerekmektedir. Siber saldırı ve siber terör kurallarının devletlerin egemenlik alanları ekseninde bilişim diplomasisi kapsamında hukuki sınırlarının çizilmesi yadsınamaz bir gereksinimdir.
Kişinin devletin ve yerel yönetimin hizmetlerinden yararlanmak, iletişimde hız ve kolaylık ile sosyal medya uygulamalarında kişisel verilerini paylaşmaktaki seçimleri ile oluşan kapsamlı veriler sadece veri tabanını kendi hedef ve çıkarlarına yönelik kullanan ve yüksek gelirler elde şirketleri ortaya çıkarmamıştır. Aynı zamanda devletler bu verileri analiz ederek sosyal mühendislik yapmaya başlamışlar ve kitleleri yönlendirmekte kullanmaya başlamışlardır. Üstelik devletler ve şirketler bu eylemlerini, blochain zincirleri ve yapay zeka uygulamaları ile daha kısa sürede, hedef kitleye, dilediği gibi empoze edebilecek yöntemler geliştirmeye devam etmektedirler. Bu mecra; bireylerin geleneksel düşünme ve seçme yöntemlerini, aile, toplum, devlet, millet şuurunu, bilimsel, kültürel ve sosyal donanım ve olgularını adeta parmak şıklatarak kendi hedef ve amaçları doğrultusunda kullanılabileceği mecralardandır.
Diplomatlar Bilişim Diplomasisi Yürütmekte Midir?
Bilişim Diplomasisi dar anlamıyla geleneksel diplomat ve dış işlerini, teknolojik iletişim uygulamaları ve ağlar üzerinden yürütmesi olarak tanımlanabilir. Diplomatlar ve dış işlerinin yürüttüğü faaliyetler doğrudan olduğu için doğrudan bilişim diplomasisidir. Bilişim Diplomasisi ise; daha geniş bir anlam ve daha geniş bir kapsamda kavramsallaşmalıdır. Bilişim Diplomasisine en yakın örnek; . İsrail’in Ambassadors Online isimli sitelerini uygulamaya sokarak Haifa Üniversitesi’ne özgü programlar içinde yürürlüğe koyduğu akademik programlardır. Bu programlarda Bilişim Diplomatları yetişmektedir.
Türkiye İkinci Yüzyılında Ne Yapmalıdır?
Teknolojik kitle iletişim araç ve uygulamaları, bütün toplumların sosyal ve siyasal değişim ve dönüşümün hızını artırmıştır. Bu değişim ve dönüşüm, bürokrasinin ağır işleyen çarklarına ve merkeziyetçi yapısına çomak sokmuştur. Bu gerçek; teknolojik ve bütün dünyayı öngörülebilecek ve durdurulamayacak bir depremdir. Bu dönüşüme karşı koymak ya da dönüşüyormuşçasına, birkaç sosyal medya uygulaması veya haberleşme ağlarını kullanarak bilişim diplomasisi yapıyormuş gibi davranmak, bilişim diplomasisi depreminin şiddetini ve sonuçlarının enkazını artırmaktır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılında bilişsel değişim ve dönüşümünü gelecekçi yaklaşımla oluşturmuş bürokratın, bilişim diplomasisinin değişim ve dönüşümüne eşlik etme niyeti, gayreti ve azmi olmak zorundadır. Diplomatlar ve dış işlerinin düşünsel, teknolojik, bilişsel değişim ve dönüşüm geçirmesi, değişen ve dönüşen diplomatik sürece uyum yeteneği sağlayacak eğitimi alması gerekmektedir. Devletimizin de; Bilişim Diplomasisinin politikaları ve stratejisi, amaçları ve hedefleri, kapsamı ve içeriği, kavramları ve araçları, aktörleri ve paydaşları, kuralları ve konuları, hukuku ve yönetim süreci, eğitimi ve uygulamasını ivedilikle gerçekleştirecek sistemi oluşturması gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti; “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ekseninde geliştirdiği ideolojisini, finans, kültür, sanat, hukuk, eğitim, sağlık, turizm alanlarında yaratıcı kültür endüstrileriyle destekleyecek programları makro ve mikro ölçekte oluşturmalıdır. Bilimyuvalarımız geliştirecekleri eğitim ve programlarla günümüzün bürokratları, kamu görevlileri, eşik bekçilerini bu eğitimin gönüllüsü olmaya ikna etmelidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin birinci yüzyılında olduğu gibi ikinci yüzyılında da uluslararası anlaşmalara saygılı, anayasal güvenceyle diplomasi faaliyetlerini sürdürdüğü, bilgilendirme veya değerlendirme yapan kurumlarının doğru kaynak olduğu algısının güçlenmesi, ilişkilerinin barış ekseninden kaydığına yönelik olumsuz algıları düzeltmesi kaçınılmazdır.