189,4 MİLYAR TL KREDİ KULLANDILAR
BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben: "Eylül 2019 itibarıyla bankacılık sektörünün enerji sektörüne kullandırdığı nakdi krediler 189,4 milyar TL olup, bu tutarın yüzde 40'ı yenilenebilir enerji projelerinin finansmanı amacıyla kullandırılmıştır. Mikro işletmelere verilen kredi tutarı 175,5 milyar TL olup, söz konusu tutar toplam KOBİ kredilerinin yüzde 29'unu oluşturmaktadır. Bu rakamlar ülkemiz açısından daha işin başında olduğumuzu düşündüğümüzde önemli rakamlar. 7 Banka bu sözleşmeyi (Sorumlu Bankacılık Prensipleri) imzaladı. İnşallah bugün bunun startını vermiş olalım. Diğer bankalarımızın da buna desteklerini sürdürmelerini bekliyoruz"
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, Eylül 2019 itibarıyla bankacılık sektörünün enerji sektörüne kullandırdığı nakdi kredilerin 189,4 milyar TL olduğunu belirterek, "Bu tutarın yüzde 40’ı yenilenebilir enerji projelerinin finansmanı amacıyla kullandırılmıştır." dedi.
6. Sürdürülebilir Finans Forumu, "Sosyal ve Çevresel Hedeflerle Büyümeyi Harekete Geçirmek: Yeni Nesil Finansman Araçları" ana temasıyla Borsa İstanbul'da gerçekleştirildi.
Açılışta konuşan Akben, bu çağın koşullarının, her türlü doğal kaynağın kullanımında dikkatli ve özenli olunmasını gerektirdiğini aktararak, "Endüstri devrimi ile başlayan bu süreç, yaşadığımız ekosistemi son derece hassas bir noktaya getirmiş, nüfus artışı, dünya çapındaki ekonomik dalgalanmalar ve küresel gelir dağılımı adaletsizliği ile birleşen kırılganlık, gelecek nesillerimizi tehdit eder bir noktaya gelmiştir. Küresel ısınma başta olmak üzere çevresel problemler ile savaşlar, kitlesel göçler, bölgesel eşitsizlikler nedeniyle oluşan sosyal problemler insan hayatı ile ilgili her alanda sürdürülebilirlik kavramını öne çıkarmaktadır." yorumunu yaptı.
Akben, finansal sisteme egemen olan devletlerin özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ekonomilerine ekonomik yaptırımlar gibi doğrudan yöntemlerin yanı sıra siber saldırı gibi dolaylı yollarla da etkide bulunmaya çalıştıklarını gördüklerini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Böylece doğal kaynakları kontrol altına alınan bu ülkelerde gerçek anlamda bir kalkınma sağlanamamakta, gelir dağılımı ve sosyal adalet daha da bozulmakta, bunun neticesinde ortaya çıkan sosyal ve siyasi huzursuzluklar da terörizm ve göç gibi insanlığı tehdit eden sorunlara zemin hazırlamaktadır. Sürdürülebilirliğin işaret ettiği sonuçlar ise ekonomik sistem ve yöntem tartışmalarını gündeme getirmektedir.
Bu kapsamda ekonominin temel unsurları olan üretim ve paylaşım konusunda tüm dünya için genel geçer bir çözüm ihtiyacının olduğu ortada. İşte her geçen gün biraz daha belirgin hale gelen bu ihtiyaç, sürdürülebilirlik kavramıyla somut bir problem olarak ortaya konulmaktadır."
"Sürdürülebilir finans uygulamaları kapsamında çalışmalar yapılıyor"
BDDK Başkanı Akben, sürdürülebilirliğin; en temel haliyle bugünün ekonomik veya sosyal ihtiyaçları için kararlar alırken gelecek nesilleri de düşünmek, onların haklarını riske atmamak anlamına geldiğini anlattı.
Bunun için en önemli önceliklerin başında çevreye zarar vermeyen verimli enerji teknolojilerinin yaygınlaştırılması, karbon salınımının azaltılması ve geri dönüşüm faaliyetlerinin desteklenmesinin geldiğini dile getiren Akben, "Ayrıca özellikle dar gelirli kesimlerin konut başta olmak üzere temiz su ve diğer temel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi sosyal sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşma bakımından son derece önem taşımaktadır." şeklinde konuştu.
Akben, bu hedeflere tüm dünyanın uygulayacağı, ortak ve bütünleşik bir strateji ile ulaşılabileceği konusunda kuşku bulunmadığına işaret ederek, tüm ülkelerin, sektörler, firmalar ve hatta bireylerin de küresel stratejiye uygun kendi alt strateji ve planlarını geliştirmesi gerektiğini kaydetti.
Bankacılık alanında tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de yeşil finans veya sürdürülebilir finans uygulamaları kapsamında çeşitli çalışmaların yapıldığına dikkati çeken Akben, şunları kaydetti:
"Sürdürülebilir finans kavramında üç temel noktanın öne çıktığını ifade etmek istiyorum. Birincisi doğrudan iklim değişikliğinin ve diğer olumsuz çevresel faktörlerin azaltılması ile ilgili olup, bu amaçla çevreye duyarlı firma ve projelerin finansman maliyetlerinin azaltılması ve finansman kaynaklarına erişiminin kolaylaştırılması için gerekli adımların atılmasıdır."
Mehmet Ali Akben, Türkiye'nin sürdürülebilir finansmana 2000’li yıllarda yenilenebilir enerji yatırımlarıyla başladığını anımsatarak, "Şu anda ise bu finansmanın BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri çerçevesinde tarımdan kadın istihdamına, sağlıktan eğitime, sanayi ve altyapıdan enerji üretim ve verimlilik projelerine kadar çok geniş bir perspektifte yer aldığını ifade etmekten memnuniyet duyuyorum." dedi.
Akben, şu bilgileri verdi:
"Rakamlarla ifade etmek gerekirse, Eylül 2019 itibarıyla bankacılık sektörünün enerji sektörüne kullandırdığı nakdi krediler 189,4 milyar TL olup, bu tutarın yüzde 40’ı yenilenebilir enerji projelerinin finansmanı amacıyla kullandırılmıştır. Buradan buna katkı sağlayan bütün bankalarımıza teşekkür ediyorum. Yine aynı tarih itibarıyla, mikro işletmelere verilen kredi tutarı ise 175,5 milyar TL olup, söz konusu tutar toplam KOBİ kredilerinin yüzde 29’unu oluşturmaktadır. Bu rakamlar ülkemiz açısından daha işin başında olduğumuzu düşündüğümüzde önemli rakamlar."
Akben, sadece kredi olarak değil aynı zamanda kaynak bağlamında da bankacılık sektörünün yurt dışından sürdürülebilir kalkınma amaçlı almış olduğu kredilerin, ihraç ettiği borçlanma araçlarının artış gösterdiğini belirterek," İkincisi dar gelirli kesimlerin konut edinme başta olmak üzere temel ihtiyaçlarını karşılayacak alternatif finansal ürün ve hizmetler sunmaktır." dedi.
Mikro finans ya da tasarrufa dayalı finans uygulamaları ile yoksul kesimlerin refahının artırılmasının dolaylı olarak çevreye de olumlu katkı sunacağını dile getiren Akben, örneğin enerji tasarruflu modern konutların fosil yakıtların tüketimini azaltabileceğini anlattı.
"Daha çok bankanın katılmasını bekliyoruz"
Akben, dikkat edilmesi gereken üçüncü konunun ise bankacılık sektörünün tüm bu amaçlara ulaşırken kendi mali yapısını koruması yani finansal sürdürülebilirliğin sağlanması olduğunu söyledi.
Birbiriyle çelişiyor gibi gözüken bu hedeflere yönelik adımlar atılırken, denge ve kontrolün sağlanmasında, hem ilgili kuruluşlara hem de denetim otoritelerine önemli görevler düştüğünü belirten Akben, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kapsamı ve taşıdığı önem göz önüne alındığında, sürdürülebilirliğin önümüzdeki dönemlerde hemen hemen her alanda en fazla duyulacak terimlerden birisi olduğu açıktır. Ancak bu alanda yapılacak tüm çalışmalarda kamu kurumları ile bankalar ve diğer özel sektör kuruluşlarının iş birliği içerisinde olması gerektiği ortadadır.
7 Banka bu sözleşmeyi (Sorumlu Bankacılık Prensipleri) imzaladı. İnşallah bugün bunun startını vermiş olalım. Diğer bankalarımızın da buna desteklerini sürdürmelerini bekliyoruz. 2 yeşil amblemli banka sponsor durumda. İnşallah daha çok yeşil, mavi amblemli bankamızı da orada görmek isteriz."
Akben, diğer taraftan yalnızca kurum ve kuruluşların önlem almalarının yeterli olmadığını, bireylerin de günlük yaşantılarından ekonomik kararlarına kadar mutlaka sürdürülebilirlik bilinci içinde hareket etmeleri gerektiğini aktararak, bu kapsamda İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği'nin 2013 yılından beri düzenlemiş olduğu sürdürülebilir finans forumlarının ülkede bu konudaki farkındalığın oluşturulmasına önemli katkılar sağladığını kaydetti.