Dolar $
32.26
%-0.01 -0
Euro €
34.72
%-0.07 -0.02
Sterlin £
40.32
%-0.24 -0.09
Çeyrek Altın
3917.2
%-0.23 -9.07
SON DAKİKA
Tarım ve hayvancılık Perşembe 14 Mayıs 2020 02:33

"TOPRAĞA YATIRAN KAZANIR"

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, 14 Mayıs Çiftçiler Günü ile ilgili Analiz'e verdiği röportajda, tarımın önemine dikkat çekti. "Tarım ve gıda ülkeler için öncelikli bir alan haline geldi" diyen Pakdemirli, "Artık herkesin hemfikir olduğu bir şey var ki; gıda arz güvenliği bir milli güvenlik meselesidir. Tarımsal üretimine, toprağına yatırım yapan ülkeler gelecekte çok daha güçlü olacaklardır" dedi.

"Toprağa yatıran kazanır"
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, 14 Mayıs Çiftçiler Günü ile ilgili Analiz'e verdiği röp

Neşe BERBER

Yeni tip korona virüs hayatı her anlamda etkiledi, neredeyse tüm sektörde üretim durma noktasına geldi. Peki, bu salgın tarım sektörümüzü etkiledi mi, gıda konusunda bir sıkıntı yaşar mıyız? 

Çin’de başlayıp bütün dünyaya etkisi altına alan yeni tip Korona virüs salgını, tarımın, gıdanın önemini bir kez daha gösterdi bizlere. Tarım ve gıda ülkeler için öncelikli bir alan haline geldi. Artık herkesin hemfikir olduğu bir şey var ki; gıda arz güvenliği bir milli güvenlik meselesidir. Tarımsal üretimine, toprağına yatırım yapan ülkeler gelecekte çok daha güçlü olacaklardır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi “Ülkelerin yükselişi de, çöküşü de tarımla başlıyor. Bunun için güçlü Türkiye’nin yolunun, güçlü tarımdan geçtiğini asla unutmamak zorundayız” sözü, aslında her şeyi anlatıyor bize… 

Bakanlık olarak tarımsal politikalarımızı bu bilinçle oluşturuyor ve hayata geçiriyoruz. Sadece salgın sürecini iyi yönetmek yetmez, salgın sonrasına da hazırlıklı olmak lazım. Çünkü dünya artık farklı bir dünya olacak ve farklı bir yöne doğru ilerleyecektir.

Bunun için tarım ve gıda konusunda yeni şeyler ortaya koyarak bu zorlu süreçten güçlü bir şekilde çıkabiliriz. 

Salgınla baş edebilmenin şu anki tek yolu; evde kalmak ve sağlıklı gıdalarla bağışıklık sistemimizi güçlendirmektir.

Hamdolsun ki; salgın süreci dünyada hiç gündeme gelmeden önce de gıda arz güvenliği noktasında çok iyi durumdaydık. Türkiye olarak salgına hazırlıklı yakalandık. Perakende zincirlerini doğru ve stratejik yönlendirmemiz sayesinde yurtdışındaki market manzaralarını ülkemizde görmedik. Şu an itibariyle de gıda tedarikimiz yeterli düzeydedir ve arz noktasında bir sıkıntımız bulunmamaktadır.

Tabi yine de tedbiri asla elden bırakmıyoruz. Ve çalışmalarımızı, üretimin aksamadan planlı ve sürdürülebilir bir biçimde artması için sürdürüyoruz.

Bunun için; öncelikle, mevsimlik işçi konusunda il/ilçe pandemi kurullarıyla birlikte bir yol haritası ve uygulama yöntemi belirledik. Çiftçilerimizi sokağa çıkma kısıtlamasından muaf tuttuk. 

Mevcut ekilişlere ilave olarak nadasa bırakılan alanların üretime kazandırılması için 21 ilimizde çiftçilerimize yüzde 75 hibe destekli tohum dağıtımı yaptık.  Ayrıca hazineye ait tarıma elverişli atıl arazileri, çiftçilerimize bedelsiz olarak tahsis ederek, üretime kazandırma çalışmalarımıza başladık. Tahsis edilen bu arazilerde; hububat, baklagiller, yağlı tohumlu bitkiler ve yem bitkileri gibi stratejik öneme sahip ürünlerin ekilmesini de sağlamış olacağız.

2020 üretim sezonunda, ürün rekolte tahminlerine baktığımızda, başta buğday olmak üzere, başlıca temel tarım ürünlerimizin görünümleri iyi durumda. Hasat dönemine çok az bir süre kaldı. Tahıl stoklarımız da şu an için yeterli seviyededir. Vatandaşlarımızın gönlü rahat olsun. 

Bakanlık olarak salgın süreciyle birlikte ne tür tedbirler aldınız, bu konuda bize ne söylemek istersiniz?

Tarım ve Orman Bakanlığı olarak bu süreçte, üreticimizi de tüketicimizi korumak adına, başından beri çok sağlam tedbirlerle bizzat sahada olduk. Bu süreçte gerek üreticilerimiz gerekse sektör paydaşlarımızla devamlı olarak iletişim halindeyiz. Salgınla birlikte bakanlık olarak neler yaptığımıza kısa değinmek istiyorum… 

Öncelikle hemen Bakanlığımız bünyesinde bir Bilim Kurulu oluşturduk.

Kurduğumuz “Ürün Masaları” ile 50’ye yakın ürünün hasat, rekolte, gümrük vergileri, ithalatı, ihracatı ve yeterliliği gibi bir çok konuyu yakından takip etmeye başladık.

Alo 174 Gıda Hattı ve WhatsApp Gıda İhbar Hattı aracılığıyla salgın ile ilgili Bakanlığımıza yöneltilen sorulara ve sorunlara anında dönüş yaptık.

Atık sularda numuneler alarak korona virüs testleri yaptık. 

Yine virüse kökten çözüm olabilmesi için Pendik ve Etlik Veteriner Kontrol Enstitülerimizi, hemen aşı çalışmalarına dâhil ettik. 

Tarımsal üretimin içinde olan çiftçilerimizi sokağa çıkma yasağından muaf tuttuk.

Tarımsal destekleme başvuru sürelerini uzattık.

Süt üretiminin sürdürülebilirliği için; 2019 Aralık, 2020 Ocak, Şubat ve Mart ayı çiğ süt prim desteğini, 15 Kuruş’a kadar artırdık. 

Çiftçilerimizin, Mayıs ve Haziran aylarında vadesi gelecek Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan Hazine destekli kredi geri ödemelerini de faizsiz olarak 6 ay erteledik.

Orman Genel Müdürlüğümüz tarafından verilen ORKÖY kredilerinin taksitlerini, herhangi bir başvuru şartı aranmaksızın 3 ay süre ile erteledik. 

Hazineye ait tarım arazileri için Nisan, Mayıs ve Haziran kiralarını 6 ay süre ile erteledik. Ayrıca yine Hazineye ait tarıma elverişli arazileri, çiftçimize, üreticimize bedelsiz olarak tahsis edilmesini sağladık, sağlıyoruz. 

Hayvancılık alanında önemli çalışmalar ve hedefler içerisindeyiz. Küçük aile işletimlerine destek olmak amacıyla; büyükbaş hayvan başı 65 lira ve küçükbaş hayvan başına 6,5 lira olmak üzere, toplamda 100 milyon liralık yem desteği vereceğiz.

Geçtiğimiz günlerde çiftçilere yönelik uzaktan eğitim sistemini hayata geçirdiniz. Bu uygulama nasıl çalışacak, çiftçilere ne kazandıracak? 

Bakanlığımızın öncelikli gündemlerinden biri de çiftçi eğitimleridir. Pandemi nedeniyle çiftçi eğitimlerinin aksamaması ve çiftçilerimizin ihtiyaç duyduğu diğer konularla ilgili bilgilere kolayca ulaşmalarını sağlamak amacıyla uzaktan eğitim sistemimizi devreye aldık. 

Çiftçilerimiz, uzaktan eğitim sistemiyle; bakanlığımızın internetten yayın yapan televizyonu webtarımtv üzerinden uygun saatlerde canlı yayın derslerini takip edebiliyor. İhtiyaç duymaları halinde bu canlı yayınlara soru ve taleplerini iletebiliyorlar. Bakanlığımızın uzman eğitici personeli ve üniversite hocalarımızın verdiği derslerin gün içinde TV’mizde tekrarı olacak.

Canlı yayının konusu olan derslerin yanı sıra, bitkisel üretimden hayvansal üretime, toprak, su, gübre ve gıda güvenliğinden el sanatlarına, yani tarıma dair, tarımla ilgili hemen hemen her konudaki eğitim ve bilgilendirme videolarımıza internet üzerinden Uzaktan Eğitim Sistemimizden ulaşabilecek.

Çiftçilerimizden gelen talep ve öneriler doğrultusunda eğitim içeriği her geçen gün daha da artacak, aradıkları her konuyla ilgili bilgiye erişme imkânı olacak.

Ayrıca, uzaktan eğitim sistemimizin bir parçası ve tamamlayıcısı olarak Dijital Tarım Kütüphanesi’ni de hizmete açtık. Çiftçilerimiz burada da 19 bini aşkın kitap, 400’ü aşkın video, 600’ün üzerinde dergi, 7 bine yakın e-kitap, 5 binin üzerinde makale ve çok sayıda tezi bulabilecekler.

Bu sayede çiftçimiz günümüz tarımsal üretim tekniklerinden haberdar olacak ve ürettiği üründen maksimum verim alarak, kazancını arttıracak. 

Bakanlık olarak dijitalleşme anlamında önemli bir adımınız oldu. Dijital Tarım Pazarı platformunu kurdunuz… Bu uygulamayla neyi amaçlıyorsunuz, sistem nasıl işleyecek? 

Tarımda üretmenin yanında, üretilen ürünleri ihtiyaç duyulan iş gücü ile hasat etme, işleme, depolama ve pazara erişimini sağlayacak şekilde etkin bir lojistik planlama da önemlidir. Biz bu amaçla tarımsal üretimde arz ve talebi buluşturmak, sözleşmeli tarım modelini yaygınlaştırmak ve çiftçilerin alın terinin karşılığını almalarını sağlamak amacıyla Dijital Tarım Pazarı platformunu uygulamaya koyduk.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin de (TOBB) destek verdiği Dijital Tarım Pazarı ile tarımın tüm paydaşlarını tek bir platformda buluşturuyoruz. 

Dijital Tarım Pazarında ilk aşamada sebze, meyve, bakliyat gibi tarımsal ürünler işlem görecek. İlerleyen dönemde ise hayvancılık, gübre, ilaç, tohum gibi tarımsal ara girdiler de sisteme dahil olacak. 

Üretici ile tüketici arasında doğru bağı kurabilirsek eminim ki üretici üretiminden memnun olacak, tüketici de makul fiyatta daha kaliteli ürünü alma imkânına sahip olacak. Çiftçilerimiz dönem sonunda ürettiği ürününü satma, pazara ulaştırma noktasında herhangi bir kaygı yaşamayacak. Tarımsal üretimde uygulama sayesine sözleşmeli üretim modeli geliştikçe, yani tüketim ile üretim arasındaki bağ güçlendikçe hem arz talep dengesi arasındaki dengesizliklerin azaltılması hem de tarım sektöründeki fiyatlandırma dengesizliklerinin giderilmesi açısından çok daha iyi bir noktaya gelmiş olacağız. Tarım ile sanayinin bütünleşmesine yol açacak bu model, yaygınlaştığı ölçüde tarımın finansman imkanlarının artırılmasına da katkı sağlayacaktır.

Uygulama ülkemizdeki tarım sektörünün her unsurunu kapsayacak. Kooperatiflerden, birliklere, çiftçilerden, üreticilere, gübre, tarımsal ilaç, alet ekipman sektörüne, finasman sektörü, sigorta sektörünün bulunduğu kısaca sektörün tüm paydaşlarının gereksinim duyduğu her türlü ürünün tedarik edileceği bir alt yapı kuruyoruz. 

Alıcı, satıcı lojistik sektörü olmak üzere bu portalda herkes yer alacak. Böylelikle; üretimden tüketime kadar her noktayı izleyeceğiz. Neden DİTAP kurduk. Üretici "ben daha fazla kazanmalıyım, ürünümü daha iyi fiyatla satmalıyım", tüketici ise "Ben daha uygun fiyatla tüketmeliyim" diyor. Tüketici açısında daha kaliteli ürün ve uygun fiyat. Sürdürülebilir tedarik. Planlı üretim. Arazinin verimini artıran bu çalışmalar sonucunda elde edilen ürünün, yüksek değer ile iç ve dış pazarda yer bulması, çiftçimize daha çok kazanç sağlaması adına tarımsal üretimin planlanması gerekiyor. Bu planlamayı yapabilmek için tarımsal ürün pazarının hem bireysel tüketici hem de endüstriyel tüketici açısından talepleri önceden oluşturulacak. Bu talepler ile talebi değerlendirmek isteyen çiftçilerimizin Bakanlığımız sistemlerine kayıtlı ve talebe yön verecek teknoloji ile desteklenmesi amacıyla bu portalı oluşturduk. Bu sözleşmeli tarım portalı sadece gönüllülük esası ile bireysel tüketicinin pazarını yöneten hal, manav, zincir marketlerin ve endüstriyel ürün pazarını yöneten gıda fabrikalarının tarımsal hammaddeleri için talep oluşturabilmesine imkân sağlayacak. Bu taleplerin SMS bilgilendirmesi ile ülkemizin en ücra köşesindeki çiftçimize kadar ulaşmasını sağlayacağız. Ayrıca portal sayesinde işlenmiş gıda sanayiye yönelik fayda sağlayarak, başta coğrafi işaretli ürünlerimiz olmak üzere birçok işlenmiş ürünün markalaştırıp katma değerini arttırarak pazarlanması sağlanacak. Bu sayede ihracata yönelik pazarın artmasını sağlayacağız.

pakdemir-i

Sisteme şu ana kadar 4 binden fazla çiftçimiz kayıt oldu.

Sistemi kullanan paydaşlar, bankaların sözleşmeli tarım kapsamında oluşturduğu destekleyici kredi paketlerinden de yararlanabilecekler. Sözleşmeli üretim yaptıran gerçek ve tüzel kişiler, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri'nden 50 milyon TL'ye kadar kredi kullanabilecekler.

Kredi kullanımında "İşletme Kredisi"nde indirim % 50 olarak belirlenmiştir.  Ayrıca, üretimde "yurtiçi sertifikalı tohum/fide/fidan kullanımı" için ilave % 20, stratejik bitkisel ürün grubunda üretim yapılacaksa ilave %10 olmak üzere toplamda % 80'ne varan oranlarda indirimli kredi kullanabilecekler. Ziraat Bankası ve Tarım ve Kredi Kooperatifleri dışında diğer banklarımızı da özelikle de katılım bankalarını bu sistem üzerinden çiftçimize ve sanayicimize uygun finansman desteği için sistemi kullanmaya davet ediyoruz. Ayrıca tarımsal desteklemeleri de bundan sonraki dönemde bu platform üzerinde sözleşmeli üretimin lehinde olacak şekilde planlayacağız. Kooperatiflerin de bu konuda avantajlı olmasını sağlayacağız.

14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü ile ilgili ne söylemek istersiniz?

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum; ben de çiftçi bir ailenin çocuğuyum ve tarımın, ekip biçmenin, toprakla haşır neşir olmanın ne demek olduğunu çok iyi bilen biriyim. 

Bakanlık görevime başladığım günden bu yana mümkün olduğunca çiftçilerimizle, üreticilerimizle, yetiştiricilerimizle, ormancılarımızla birlikte olmaya çalışıyorum ve sektörün sorunlarını bizzat birinci ağızdan dinleme fırsatı buluyorum. Ancak pandemiyle birlikte il ziyaretlerimizi şimdilik ertelemek durumunda kaldık. Bunun yerine video konferans aracılığıyla üreticilerimizle, sektör paydaşlarımızla iletişimimizi devam ettiriyoruz. 

Çiftçilerimiz bizim için çok değerlidir.

 Son 18 yılda AK Parti iktidarları döneminde hep çiftçilerimizin yanında olduk. Bu dönemde çiftçilerimize, yetiştiricilerimize toplamda 308 milyar lira nakit tarım desteği sağladık. 2020 yılında ise çiftçilerimize toplamda 22 milyar lira tarım desteği ödemesi yapacağız. Bu desteğin 12,4 milyar lirasını yılın ilk çeyreğinde çiftçilerimizin hesaplarına yatırdık.

Tarımsal üretimde verimin artması ve çiftçilerimizin daha fazla kazanç elde etmesi için 565 yeni baraj inşa ettik, 6,6 milyon hektar araziyi tarımsal sulamaya açtık. Bu sayede tarımsal hasılamız yüzde 645 artışla 275 milyar liraya ulaştı. Tarım orman sektörü olarak, 2019 yılında GSYH’ye, %6,4’lik bir katkı sağladık. Tarımsal ihracatımız ise 18 milyar dolara yükseldi. Tarım ve gıdada dış ticaret fazlamız 5,3 milyar dolarlık ve net ihracatçı bir ülke konumuna geldik. Un ve makarnada olduğu gibi birçok tarımsal ürün ihracatında ülkemiz dünyada liderdir. 

Hayvancılıkta da gayet iyi bir noktadayız. 

Ülkemiz, 48,5 milyon küçükbaş hayvan varlığı ile Avrupa’da birinci, 17,9 milyon baş büyükbaş hayvan varlığı ile ikinci, süt üretiminde ise üçüncü sırada yer alıyor. 

Bugün ülkemiz; tarımsal gayri safi milli hasılası açısından Hollanda, İspanya Fransa gibi tüm Avrupa ülkelerini geride bırakarak, 48 milyar dolarlık tarımsal GSYH ile Avrupa’da lider konuma yükseldi.

Bugün ülkemizin yeterli gıda stoku varsa bu çiftçilerimiz sayesindedir. İnsan elektriksiz, telefonsuz uyuyabilir belki ama aç uyuyamaz... Yani her şeyden önce karnımızı doyurmamız gerekiyor. Çiftçilerimizin ürettiği tarımsal ürünler ile 83 milyon nüfusumuzun, 50 milyon turistin ve 4 milyon mültecinin gıda ihtiyacını karşılıyoruz. 

Tarımda yakaladığımız bu başarı uyguladığımız politikalar ve verdiğimiz desteklerin yanı sıra hiç şüphe yok ki; yaz kış demeden çalışan, emek veren, alın teri döken, eli nasırlı çiftçilerimiz sayesindedir. 

Geçen yıl açıkladığımız alım fiyatlarıyla çiftçilerimizin yanında olduğumuzu ispat etmiştik. Bu yıl da artan maliyetler karşısında, doyurucu fiyat politikası ile telafi edeceğimizi ve hasat zamanından önce fiyatları açıklayacağımızı söylemiştik. Söz verdiğimiz gibi çiftçilerimize müjdeli haberi Cumhurbaşkanımız açıkladı. Ben de bir kez daha hatıratmış olayım; TMO’nun sert ekmeklik buğday alım fiyatını, ton başına 1.350 liradan 1.650 liraya yükseltiyoruz. Arpa alım fiyatını, ton başına 1.100 liradan 1.275 liraya çıkarıyoruz. Ayrıca çiftçilerimize hububatta 230 lira ton başına prim ve destek ödemesi yapıyoruz. Yine, bakliyat alım fiyatlarını da ton bayına; kırmızı mercimekte 3.500 lira, yeşil mercimekte 3.200 lira, nohutta 3.350 lira olarak belirledik. Bakliyattaki prim ve destek ödemesi de ton başına 800 liradır.

Çiftçilerimize sadece tarımsal üretim için değil, ürettikleri ürünlerin kolayca işlenmesi, katma değerli hale getirilmesi ve pazarlanması için de kırsal kalkınma yatırımlarına destek veriyoruz. Bu kapsamda verdiğimiz desteklerle 200 bin kişiye istihdam imkânı da sağladık. 

Çiftçilerimize eğitim ve danışmanlık hizmeti sağlıyoruz. 

Üreticilerimizi koruyacak ve destekleyecek bir diğer adımımız da Dijital Tarım Pazarı platformumuzdur. Platform ile tarımsal üretimin tüm paydaşlarını bir araya getiriyoruz. Bu sistem sayesinde sözleşmeli üretim daha planlı hale gelecek, küçük büyük demeden bütün çiftçilerimiz aynı rekabet koşullarında üretim yapacak, ürününü kolaylıkla pazarlayabilecek.

Hani diyorlar ya, salgın bittikten sonra dünya eski dünya olmayacak. Evet, bundan sonra tarım, köylü, çiftçi, tarımsal üretim daha da önemli olacak.

Çiftçilerimiz, yetiştiricilerimiz yeter ki üretsinler; ürünüm tarlada, etim, sütüm elimde kalacak diye endişe etmesinler. Gerekirse biz devlet olarak o ürünleri alırız. Çiftçilerimizin mağdur olmasına hiçbir şekilde müsaade etmeyiz.

Üreticimizin ve yetiştiricimizin; bu ülke için verdiği emek ve alın teri her zaman kutsaldır. O nedenle ekimden hasada kadar tarımsal üretimin her aşamasında, tüm imkânlarımızla çiftçimizin yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz. 

Ben bu vesileyle çiftçilerimizin, üreticilerimizin “14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü”nü tebrik ediyor; bereketli, bol kazançlı ve özellikle sağlıklı bir yıl geçirmelerini diliyorum.


ABONE OL

EN ÇOK OKUNANLAR