Türkmen garson Afgan berber!
Öncelikle merhaba değerli okurum. Yaklaşık 3 yıl sonra ulusal bir gazetede yazdığım ilk köşe yazısı ve bunun heyecanı paha biçilmez. Yeniden buluştuklarımıza "Nerede kalmıştık?" yeni tanıştıklarımıza da "Sizleri tanımak" güzel diye söze başlayayım.
Özel üniversitelerin de yaygınlaşmasıyla Türkiye’de özellikle mühendislik ve Tıp fakültelerine erişmek oldukça kolaylaştı. Hal böyle olunca devlet üniversitelerinde istedikleri bölümü tutturamayan öğrenciler ailelerinin de bu yönde baskısı sonucu bölümlere rağbet ediyor.
Üstelik son yıllarda özellikle mühendislik bölümlerinden mezun sayısı o kadar arttı ki; ne yazık ki pek çoğu işsiz kalıyor yahut biraz şanslılarsa asgari ücretten hallice ücretlerle istihdam alanı buluyor.
Tüm bunların yarattığı asıl boşluk ise ara eleman bölümünde. Türkiye’de son yıllarda zanaatkâr tabir edilen ara iş gücünde önemli ölçüde azalma var.
Ustalar çırak bulamamaktan yakınıyor.
Terziden berbere, camcıdan oto tamircisine, garsondan komisine kadar sorun öyle büyük ki; bu sektörlerin neredeyse tümünde kayıtlı ya da ne yazik ki kayıtsız yabancılar çalışıyor.
İnsan düşünmeden edemiyor peki yarın, öbür gün saçını kime kestireceksin? Elbiseni kime tamir ettireceksin.
Özellikle sanayi kollarına ara eleman yetiştiren meslek liselerinin tercih edilme oranında da önemli düzeyde düşüş var.
Bu geleceğe dair büyük kaygı yaratıyor.
* * *
Ben bu satırları birkaç gün önce yazarken; Ankara Ticaret Odası Başkanı sayın Gürsel Baran da benzer ifadeleri kullanınca derin bir of ve oh çektim. Bu kaygıları taşıyanın tek başıma ben olmadığımı gördüğüm için ‘Oh’, sorunun büyüklüğü bir ke z daha netleştiği için de ‘Of’
Sayın Baran, tüm sektörlerde istihdam edilecek nitelikli iş gücü eksikliği yaşandığını, ara eleman sıkıntısının kronik soruna dönüştüğünü belirtti. Baran, “Ara eleman olarak tabir edilen kadrolarda çalışacak kişi bulamamak ülkemizin tüm üretim ve hizmet potansiyelini olumsuz etkiliyor” dedi.
Gelin şimdi bu işe rakamlarla bakalım…
Mevcut haliyle ortaöğretimde 6 milyon 543 bin 599 öğrenci öğrenim görüyor. Ancak meslek ve teknik liselerde eğitim görenler sadece 1 milyon 833 bin 717…
Türk gençleri ve aileler meslek liselerinden uzaklaşırken OECD ülkelerinde rağbet artıyor. Örneğin mesleki eğitimdeki öğrenci payı Çekya’da yüzde 72.4, Finlandiya’da yüzde 71.6, Slovenya’da 70.9, Slovakya’da yüzde 68,9, Hollanda’da yüzde 68.2, İsviçre’de yüzde 64,2 ve Lüksemburg’da yüzde 61,6 olarak dikkat çekiyor.
Orana vurulduğunda Türkiye’de ise mesleki eğitim kapsamındaki öğrenci oranı yüzde 46.4 olarak kayıtlara geçiyor. Yani bu anlamda OECD ülkelerinin çok çok gerisinde…
Peki şimdi başka bir rakama bakalım…
Örneğin her vatandaşın öz bakımını yaptırabilmek adına ayda en az bir kez gittiği en çarpıcı mesleklerden biri. Üstelik çırak ve kalfa bulma konusunda son yıllarda ciddi anlamda sorun yaşıyor. Ülkemizde 26 bini kadın kuaförü olmak üzere, 80 bin kuaför salonu ve berber var. Bu işletmeler mevcut haliyle 350 binin üzerinde kişiye iş imkanı sunuyor. Ancak sayı gün geçtikçe azalıyor. Çünkü çıraklık okullarına rağbet yok denecek kadar az…
O zaman vay halimize…