Soluk Mavi Nokta
Amerikalı gökbilimci ve astrobiyolog Carl Sagan, insanlık ve dünya için benzersiz bir şeye öncülük etmişti. 'Evreni sıradan bir insan için daha anlaşılabilir hâle getiren bilim insanı' olarak tanımlanan Sagan, Dünya'nın yaklaşık 6 milyar kilometre öteden fotoğrafının çekilmesinde pay sahibi olmuş ve ona şu ismi vermişti: Soluk Mavi Nokta.
Rekor bir uzaklıktan, 6 milyar kilometre gibi bir mesafeden, 14 Şubat 1990 tarihinde Voyager 1 aracından kaydedilmiş bu fotoğrafın, Voyager 1’in ve Carl Sagan’ın hikayesi ise çok farklı.
20 Aralık 1996’da hayatını kaybeden Carl Sagan, ölümüne dek yüzlerce makale ve yüzlerce kitap yazarak, bilimi; evreni ve insanlığın cevabını bulamadığı tüm soruları kendince cevaplamış ve ‘The Dragons of Eden’ adlı kitabıyla Pulitzer Ödülü’nü kazanmıştır. Sagan, Voyager 1 ve Voyager 2 uzay araçlarının Güneş Sistemi dışına seyahatlerinin ve bunların yönetilmesinin başlıca aktörlerindendir.
Voyager kardeşler
5 Eylül 1977’de, kafalardaki bütün sorulara, toplu iğne ucu kadar bilgi sahibi olabilmek için, Voyager 1 ve Voyager 2 adı verilen uzay araçları, NASA tarafından gökyüzüne fırlatıldı. Voyager 1; Jüpiter, Satürn ve en son Dünya’nın fotoğraflarını yakaladı.
Carl Sagan, Voyager 1’in Dünya’nın fotoğraflarını bir türlü yakalayamaması üzerine, yetkililere son bir istekte bulundu: Kamerayı Güneş’e doğru çevirelim.
Bunun üzerine, 14 Şubat 1990 ve 6 Haziran 1990 tarihleri arasında Voyager’ın çektiği 60 fotoğraf, 17 saatlik gönderi süresi sonrası, dünyaya ulaştı. Belirsiz ve soluk bir mavilikten ibaret fotoğraf üzerine Carl Sagan, 1994 yılında yazdığı Soluk Mavi Nokta isimli kitabında, fotoğrafın, kendisi için oldukça derin anlamlar taşıdığını açıklayarak şunları söylemiştir: ‘Soluk Mavi Nokta. O nokta burası. Yuvamız. O, biziz. Üzerinde, sevdiğiniz herkes, tanıdığınız herkes, adını duyduğunuz herkes, gelmiş geçmiş bütün insanlar, kendi hayatlarını yaşadı. Her büyük lider, her aziz ve her günahkâr, türümüzün tarihindeki herkes, burada yaşadı. Gezegenimiz, onu çevreleyen geniş kozmik karanlıkta yapayalnız bir nokta. Bu enginlikte, bu önemsizliğimizde, bizi kendimizden kurtaracak yardımın, başka bir yerden gelebileceğine dair bir işaret yok. Türümüzün göç edebileceği başka bir yer yok.’
Altın plak
1977'de uzaya gönderilen Voyager 1 ve Voyager 2 için, Carl Sagan başkanlığında bir ekip toplanır. Voyager 1’in, uzayda, birilerini bulma umuduyla altın bir plak doldurur, aracın içine monte edilir. Amaç, iletişim kurulabilecek canlılara ulaşılırsa her dilden mesajla ‘selam’ vermektir. Plağın içinde Türkçe ve diğer dillerde ‘selam’ dahi bulunmaktadır.
Plağın doldurulması esnasında, Ann Druyan isimli bir bilim insanı, insan beynindeki dalgalanmaların ölçülüp ‘düşüncenin izini’ kayıt altına almak ve plağın içine koymak ister. Bu ilgi çekici fikir, Carl Sagan tarafından kabul görür ve bunun üzerine Ann Druyan gönüllü olur. Kayıtlar alınır; anlatılara göre, Carl Sagan ve Ann Druyan arasındaki çekim hali, kayıtlarda yerini alır. Altın plağın içinde beyin dalgaları da yerini alır.
Uzayın karanlığında, iki yalnız uzay aracı, bir plak ve ‘bir aşk hikayesinin elektrik dalgalanmaları’yla dolaşıyor hala. Carl Sagan, artık çok uzaklarda ama insanlığa katkısı hala devam ediyor.