Seyahat özgürlüğü kısıtlanmamalı
Yaz sezonunun başlamasıyla beraber turizm de canlandı. Özellikle ülkemizde yazlık bölgelerdeki fiyatların fahişliği Yunanistan'ın bazı adalarında başlatılan kapı vizesi uygulaması sebebiyle bölgeye ülkemizden çok fazla sayıda turist gitmesine neden oldu.
İnsanlar burada fahiş fiyatlar sebebiyle yapamadıkları tatili kur farkına rağmen orada yapabiliyor ancak maalesef yurtdışı çıkış harcının artırılacağı konuşulurken mevcut ekonomik koşullar ve kur farkına ek olarak bir engel daha karşımıza çıkacak gibi gözüküyor. Anayasamızın 23’üncü maddesine göre herkes yerleşme ve seyahat hürriyetine sahip ancak maalesef mevcut ekonomi bu haktan mahrum kalınmasına sebebiyet verirken uygulamalarla bu hak daha da çıkmaza sokuluyor. Farklı ülkelerde bu konuya ilişkin farklı uygulamalar mevcut.
Çoğu ülkede bu fiyat hem ülke vatandaşları hem de turistler için uçak biletine yansıtılırken bize benzer şekilde uygulamaya sahip iki ülke İran ve Filipinler. Kaldı ki uçak bileti alırken hâlihazırda havalimanı vergisi de ödüyoruz yani bu durumda hem harç hem de vergi ödemesi yapmış oluyoruz. Pasaport bedellerindeki artış ve vize almak için ödediğimiz ücretler de buna eklenince ortaya çok yüksek rakamlar çıkıyor. Tüm bu sorunlara ek olarak vize almak konusunda da büyük sıkıntılar yaşıyoruz ve bu sıkıntılar giderek artıyor.
Avrupa Birliği ülkelerinin vize ret oranlarında Türkiye, İran’dan sonra ikinci en yüksek ret oranına sahip ülke konumuna geldi. Buna gerekçe olarak belgelerin eksikliği veya güvenilir olmayışı gösterilse de çoğu insan bu tutumun politik olduğu görüşüne sahip. Vize almak bu kadar zorken ve vize başvurusu yapmak için dahi birçok masraf varken vatandaş vizesiz ülkelere gitmeyi daha çok tercih etmeye başladı. Bu nedenle harç fiyatlarının yükseltilmesi durumunda seyahat özgürlüğü kısıtlanan bizlerin özgürlüğüne büyük bir darbe vurulmuş olacak. Yeni yapılan ve yapılması planlanan düzenlemelerle ödediğimiz vergilerin ya oranı artacak ya da yeni vergiler eklenecek ancak bu kadar çok vergi alınırken ve temmuzda kalkacak kira sınırlamasıyla beraber barınma krizinin büyümesi beklenirken insanların en ufak seyahati için masraflarını artırmak doğru mu? Zaten iş ve ev arasında geçen, kiralarını dahi zor ödeyen çalışanlara en ufak seyahati çok görür bir yaklaşımla mı ekonomi toparlanacak? Kamuda tasarruf yapılacak denip giderlerde en ufak kısıtlamaya gidilmezken halkın üzerine tüm yükü atma yaklaşımından ne zaman vazgeçilecek? Bırakın en azından seyahat özgürlüğümüz mevcut şekliyle kalsın, böyle kaldığında dahi çoğu insan bir yere gidemiyorken bu durum daha da zorlaşmasın.